Share This Article
Prof. Serdar Erdurmaz
30.08.2021
Uluslararası siyaset Afganistan’da Taliban yönetiminin geleceği ile gündemi meşgul ederken 28 Ağustos 2021 tarihinde Irak’ın başkentinde, “Bağdat İşbirliği ve Ortaklık Konferansı” gündemde yerini almıştır. Toplantıya Mısır Devlet Başkanı Abdullah el Sisi, Ürdün Kralı Abdullah, Katar Şeyhi Emir Şeyh Tamim bin Hamad el Thani’nin yanısıra Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri Başbakanları ve Türkiye’den Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu katılmıştır. Ayrıca, birbiriyle hasım durumunda olan İran ve Suudi Arabistan’dan Dışişleri Bakanları toplantıda yer almışlardır. Dikkati çeken diğer bir önemli nokta ise, Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron’un eş-koodinatör ve Avrupalı lider olarak toplantıda yer almasıdır. Katılımcıların mümkün olan en üst düzeyde ülkelerini temsil etmeleri, hasmane tutum içinde olan İran ve Suudi Arabistan’ın katılımı konferansa verilen önemi ortaya koymaktadır.
Irak Başbakanı Mustafa el Hatemi’ye göre toplantıda temel amaç, Irak’ın tarafsız bir tutum içinde bölge istikrar ve barışı için liderlik yapma isteğini öne çıkarmaktadır. Irak Başbakanı’nın Temmuz ayı içinde yaptığı ABD ziyaretinde Başkan Biden Irak’ın tarafsız olarak bölge istikrar ve barışı için önemli bir devlet olduğunu vurgulamıştır. Bu konferans ile Irak bu görevi üslenmeye hazır olduğunu ifade etmektedir.
Irak tarafından geçen aylarda Suudi Arabistan ve İran arasında orta düzeyde arabuluculuk yaparak Yemen ve Lübnan’daki çatışmalarda tansiyonu düşürme çabaları bu konuda örnek teşkil etmektedir. Katılan ülkelerin demeçlerine bakıldığında Irak’ın imarı ve ekonomik kalkınması için gerekli desteği vereceklerini ifade etmektedirler. Bu ifadelere bakıldığında Irak’ın bölgede işbirliği ve ortaklık için gerekli tarafsızlığına ve liderliğine pek fazla rağbet edilmediği sonucu çıkartılabilir. Nitekim İran ve Suudi Arabistan Dışişleri Bakanları görüşmesi konusunda sorulan soruların yeterli cevabı bulamaması bu aşamada pek fazla bir ilerleme kaydedilemediği doğrultusundadır.
Bu toplantıda en ilginç konu, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un eş-koordinatör olarak yer alması ve Irak’ta Hristiyan cemaatini ve Kürt Bölgesel Lideri Barzani’yi ziyaretidir. Macron yaptığı konuşmada Hristiyan cemaatinin koruyuculuğu görevini devam ettireceği ve Barzani’ye gerekli desteği vermeye devam ederek terörizmle mücadeleyi sürdüreceğini ifade etmiştir. ABD Irak’tan çekilse dahi Fransa’nın askeri varlığının Irak’ta devam ettireceği sözünü vermiştir.
Anlaşıldığı kadarı ile, Arap ülkeleri hala sömürge mantığı içinde kendilerini yönetme erkinden yoksun olarak bir Avrupa devletinin desteğine ihtiyaç duymaktadırlar. Fransa Irak’ta askeri varlığını ve Hristiyanların hamiliğini sürdürerek Orta Doğu’da güç dengesi olarak kalmayı amaçlamaktadır. Egemen bir ülkede yabancı askerlerin koruyuculuğu ne derece doğrudur münakaşa götürür. Konferans vesilesiyle ABD Başkanı Joe Biden yaptığı açıklamada Avrupa ve ABD’i temsil ettiği ve Orta Doğu ülkelerini yalnız bırakmadığı için Fransız Devlet Başkanına teşekkür etmektedir. Demek ki Orta Doğu ülkelerine batının nezareti gerekmektedir. Kendileri bir araya gelerek barış ve işbirliği içinde müzakereden ve yaşama istek ve iradesi konusunda oldukça cimridir. Bu çok acı görüntüdür.
Avrupa ülkelerine elini verirsen, kolunu kaptırırsın. Bu bakımdan eski sömürge ülkesi olan Fransa’nın hala neden bu toplantıda yer aldığını anlamak bizim gibi bağımsızlığını sömürgeci Avrupa’ya karşı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde milli irade ile ölümüne savaşarak kazanmış ülkeler için anlaşılması son derece zor bir durumdur. Mevcut statüko içinde Irak’ın halen kendi birlik ve beraberliğini sağlayarak egemen bir merkezi hükümet tesis edemeden Orta Doğu’da barış ve işbirliği için liderliğe soyunması çok erken ve olgunlaşmamış verimsiz bir eylem olarak gerçekleşmiştir. Bu konferansta Fransa gibi eski bir sömürge ülkesinin yer alması bölge ülkelerinin devlet olma, egemen olma ve kendi kendilerini idare etme bilincine ne kadar sahip oldukları konusunda şüpheler yaratmaktadır.
Gerek Afganistan, gerekse Suriye ve Irak’ta “Devlet İnşası-State Building” bütün çabalara rağmen halen gerçekleştirilememiştir. Bu konuda ilerleme kaydedileceği de şüphelidir. Bunun nedeni içlerinden Atatürk gibi bir liderin çıkarak, milli iradeyi hâkim kılamamasıdır. 30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu olsun.