Share This Article
Yeniden Yeşeren Türkiye-Yunanistan Deprem Diplomasisi İki Ülke Arasında Gerilimin Diyaloga Dönüşmesine Katkı Sağlar mı?
6 Şubat sabaha karşı 10 ili kapsayan deprem felaketi meskûn mahallerde büyük bir yıkıma ve resmi rakamlara göre 43 bin den fazla can kaybına neden olmuştur.
Birçok ülke yardım konusunda istekli olmuş, arama-kurtarma ekipleri ve gerekli insani yardım malzemelerini süratle göndermek suretiyle acımıza ortak olmak için azami çabayı sarf etmişlerdir. ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya, İsrail, Polonya, Romanya, Avusturya, Güney Kore, Japonya, Pakistan, Hindistan, Çin, Katar ve Yunanistan gerekli ekiplerle ülkemizin yardımına koşmuşlardır.
Bu ülkeler içinde dikkatimizi çeken önemli bir atılım son zamanlarda ilişkilerde negatif bir sürecin yaşandığı Yunanistan tarafından yapılmıştır. Reuters’in 9 Şubat 2023 tarihli makalesine göre, Yunanistan 80 tona yakın battaniye, yatak, çadır ve sağlık malzemesini ticari uçakla Adana hava limanına göndermiştir. Ayrıca 36 kişilik Yunan arama kurtarma ekibi, Yunan Deprem Planlama ve Koruma Örgütü Başkanı ile 21 itfaiye elemanı, iki kurtarma köpeği, beş doktor ve mühendisler eşliğinde C-130 askeri uçakla nakledilerek, Hatay bölgesinde görev almış, enkazdan beş canı kurtararak, büyük bir dayanışma göstermiştir.
Yunan Sivil Koruma Bakanı Christos Stylianides yardımlarla birlikte geldiği Adana’da “insani duyguları gösterme zamanıdır” diyerek, Yunanistan’ın felaket karşısında olumlu tavrını ortaya koymuştur. Buna ilave olarak, Yunan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı arayarak taziyelerini sunmuştur. Yunanistan kaynaklarını seferber ederek derhal yardım edecektir şeklinde bir tweet atmıştır. Yunanistan Başkanı Katerina Sakelloropoulou Yunan halkının dayanışma içinde olduğunu belirten bir taziye tweeti atmıştır. Yunanistan Başbakanı, Dışişleri Bakanı ve Savunma Bakanı karşıtlarını arayarak taziyede bulunmuşlardır. Müteakiben Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias Mevlut Çavuşoğlu’nu ziyaret ederek Antakya bölgesinde incelemelerde bulunmuştur.[1]
Bilindiği gibi “Yunanistan-Türkiye deprem diplomasisi” 17 Ağustos 1999 depreminde gündeme oturmuş ve iki ülkenin gergin olan ilişkilerinde dikkati çeken bir yumuşamaya yol açmıştır. 1999 depreminde Yunanistan yardım elini uzatan ilk ülkelerden birisi olmuş ve Yunanistan Dışişleri Bakanı Türk muhatabı ile irtibata geçerek, 24 kişilik bir ekiple bir yangın söndürme uçağı göndermiştir. Yunan hükümetinin yanı sıra sivil toplum örgütleri ve halk da depremde yardım için ciddi katkıda bulunmuştur. Yunanistan’ın bu yaklaşımı Türk medyasında büyük karşılık bulmuş ve “dostluk zamanı” şeklinde başlıklarla basın ve yayın organlarında yer almıştır.
Bir ay sonra, 7 Eylül 1999’da Atina’da oluşan ve 143 cana mal olan depremde Türkiye aynı şekilde cevap vermiş ve 20 kişilik kurtarma timi ve insani yardım 13 saat içinde felaket bölgesine ulaşmıştır. Bununda ötesinde, Türk halkının kan bağışında bulunmak için yoğun isteği Yunan elçiliği ve konsolosluğunun telefonlarının kilitlenmesine sebep olmuştur.
Alman gazetesi Süddeutsche Zeitung 6 Şubat 2023 felaketinin ardından Yunanistan’ın bu yaklaşımını, “Yunan yardımı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yunan adalarına askerî harekât tehdidine ve son aylardaki ciddi gerilime rağmen gelmiştir” şeklinde bir yorumla vermiştir.[2] Alman Deutsche Welle yorumuna göre, iki ülke arasında deprem diplomasisi yeniden tesis edilmiştir. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken iki ülke arasındaki deprem diplomasisini desteklediğini belirterek, sorunların diyalogla ve diplomatik yollarla çözülmesini arzu ettiklerini söylemiştir.[3]
Gelişmeler üzerine Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu, “İlişkilerimizi geliştirmek için başka bir depremi beklememize gerek yok. Türk Dışişleri Bakanı olarak ilişkileri geliştirmek için çaba sarf etmemiz gerektiğini bir defa daha tekrarlamak isterim” demiştir. Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias’ta “Çavuşoğlu’nun ifadelerine tamamen katıldığını” ifade ederek, “ilişkileri geliştirmek için illa bir doğal afete gerek yoktur” demiştir.[4]
Bilindiği gibi, iki ülke arasında halen Ege Denizi ile ilgili mevcut sorunlara ilave olarak, Doğu Akdeniz’de doğal gaz kaynaklarının Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan tarafından tek taraflı olarak istismarı, Münhasır Ekonomik Bölge sınırlarının belirlenmesi ve Ege adalarının Yunanistan tarafından anlaşmalara aykırı olarak silahlandırılması konuları gerilimin ana nedenleri olarak ortaya çıkmıştır.
Deprem diplomasisiyle birlikte tekrar iki ülke arasında ilişkilerdeki gerginlik yumuşama süreci içine girmiş gibi görünmektedir. Ege sorununda kıta sahanlığı, kara suları, FIR hattı gibi uzun zamandan beri süregelen sorunlar dondurularak, derin dondurucuya konulabilir. Bu konularda her iki tarafta dikkatli davranır ve tahrik ve tırmandırmadan kaçınırsa mevcut durum korunabilir. Bu konular mevcut yeni sorunların makul bir şekilde çözülmesinden sonra ele alınarak akla uygun bir şekilde sonuçlandırılabilir.
Ancak, Ege adalarının de-facto olarak, anlaşmalar hilafına silahlandırılması Ankara tarafından nasıl kabul edilebilir? Doğu Akdeniz’de münhasır ekonomik bölge tesisi ve bölgede mevcut doğalgaz kaynaklarının hakkaniyet gözetilerek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti çıkarlarını da gerçekleştirecek şekilde korunması ve bu konularda uzlaşmaların sağlanması nasıl olacaktır? Gibi soruların cevaplarının verilmesi oldukça karmaşık ve zorlu müzakerelere neden olacak gibi görünmektedir.
Belirtilen bu konuların çözümünde her iki tarafında karşılıklı uzlaşma eğilimiyle, “kazan-kazan “(win-win) prensibi doğrultusunda strateji tespiti ve bu bağlamda müzakerelere başlamaları hayati önem taşımaktadır. Aksi takdirde, bir tarafın kazanma hırsıyla diğer tarafın kaybı üzerine bir yaklaşım sergilemesi yeniden tesis edilen “deprem diplomasisi” fırsatının elden kayıp gitmesine ve ilişkilerin yine gerginleşerek çıkmaza girmesine neden olabilir.
Buda kaçınılmaz olarak gerginliğin artmasına ve askerî açıdan tırmanmanın sıkıntılı sürecine katlanılmasına yol açacaktır. Her iki tarafında bu fırsattan istifade ile müzakerelere başlaması, yapıcı stratejiler tespiti ve uzlaşmacı yaklaşımla her iki tarafında tatmin olacağı çözüm yollarını gündeme getirmesi kaçınılmaz bir gereklilik olarak görülmektedir.
Yaşadığımız coğrafi, jeopolitik ve jeostratejik konumlar itibarıyla birbirimizden vazgeçmemiz, komşuluktan kaçınmamız veya reddetmemiz mümkün değildir. Dünya durdukça birbirimize komşu olacağız ve ortak çıkarlarımız gündemde olacaktır. Birbirimizle barış içinde yaşamanın yollarını aramalı ve bulmalıyız. Bunları çatışmalar yoluyla çözmenin artık olanaklı olmadığını yaşadığımız küresel yapıda Ukrayna-Rusya savaşındaki gelişmelerle idrak etmekteyiz.
Sonuç olarak, 6 Şubat felaketi süreci içinde Yunanistan’ın gösterdiği iyi niyet yeniden ilişkilerin yumuşamasına ciddi bir katkıda bulunmuştur. Bu fırsatın her iki tarafında razı olacağı, makul kazançlara dayalı çözümlere giden bir diplomasi ve müzakere sürecini başlatılması için kullanılması her iki ülke için son derece akılcı bir yaklaşım olacaktır.
Prof. Dr. Ali Serdar Erdurmaz
24.02.2023
[1] Demetris Nellas, ‘Earthquake-Diplomacy-Greek-Foreign-Minister-Visits-Turkey-97064446 @ Abcnews.Go.Com’, ABC News, 2023 <https://abcnews.go.com/International/wireStory/earthquake-diplomacy-greek-foreign-minister-visits-turkey-97064446>.
[2] Süddeutsche Zeitung, ‘“Griechenland Bietet Türkei Trotz Spannungen Hilfe an”’, Süddeutsche Zeitung, 2023 <https://www.sueddeutsche.de/politik/tuerkei-griechenland-1.5745752>.
[3] Stelyo Berberakis, ‘Earthquake Diplomacy: Greek Foreign Minister Visits Turkey Greece’s Foreign Minister Is Visiting the Earthquake-Stricken Areas of Turkey, Accompanied by His Turkish Counterpart’, BBC Türkce, 2023 <https://www.bbc.com/turkce/articles/cv2vj5n2y7wo>.
[4] Nellas.