Share This Article
Prof. Dr Hüseyin Bağcı
DPE Başkanı
MÜNİH GÜVENLİK KONFERANSI VE DÜNYANIN SON DURUMU
17-19 Şubatta Münih’te gerçekleşen Güvenlik konferansı bugün için dünyanın tüm önemli siyasi liderlerini, karar alıcılarını, gazetecileri, akademisyenleri ve diplomatlarını bir araya getiren en önemli birkaç konferansından biridir. Bu yıl ilk defa olarak Rusya’dan ne bir siyasetçi ne gazeteci ve ne de diplomat davet edilmemiştir. Münih Güvenlik Konferansı Başkanlığını Büyükelçi Wolfgang Ischinger’den devralan ve eski Almanya Başbakanı Angela Merkel’in danışmanı ve Almanya’nın Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi, yeni Başkan Büyükelçi Christoph Heusgen geleneği devam ettirerek başarılı bir toplantının gerçekleşmesine imza attı.
Rusya –Ukrayna savaşının birinci yılına bir hafta kala yapılan bu toplantıda özellikle Ukrayna devlet başkanı Zelensky’nin yaptığı konuşma gündemi belirledi. Batı’nın desteğine olan ihtiyacı söyledikten sonra ABD ve İngiltere’ye teşekkür eden Zelensky sonra Almanya Başbakanı Olaf Scholz’a tank gönderme konusundaki kritik kararı için özel teşekkür etmesi önemli idi.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un konuşması ise Almanya’da yılın kelimesi seçilen ve bir süre önce Zeitenwende ismi ile Foreign Affairs’de yayınlanan makalesinin içeriğini kapsıyordu. Almanya’nın hem Atlantik ötesi ilişkilerde hem de Orta Avrupa’daki gelişmelerde ön alan ve Ukrayna’nın yanında yer alarak, Rusya ile bir uzun süreli olacağı düşünülen bir siyasi ‘’çatışma içine’’ girdiği görüldü. Buna karşılık Fransa Devlet Başkanı Macron daha temkinli bir konuşma yaparak, klasik ‘’denge politikası’’ yaptığını gösterdi. Fransa’nın Almanya gibi Rusya ile bir ‘’çatışmaya’’ girmemeye özen göstermesi , aslında Batı ve NATO içinde Fransa’nın her zaman farklı bir ‘’özgül ağırlığı’’ olduğunu gösterdi.
ABD Başkan Yardımcısı Harris’in konuşması ise sadece Rusya ile değil Çin ile de bir çatışmaya hazır olan bir ABD politikası olduğunu gösterdi. Ukrayna gibi Tayvan’ında benzer bir ‘’saldırıya maruz kalabileceğini söyleyen Harris, Çin’in böyle bir saldırı yapması durumunda savaşa girmeye hazır olduğu mesajını verdi. Konuşmanın tamamı konferans videolarından takip edilebilir.
Çinli temsilcinin yaptığı konuşma ise ABD politikalarına karşı cevap olarak gerginliği arttıran bir konuşma oldu. Tayvan’ın Çin toprağı olduğu, Çin’in birleşme politikasından vazgeçmeyeceği ve bunun Çin için bir ‘’ulusal güvenli sorunu olduğunu’’ vurgulayan konuşmanın diğer ilginç yanı ise Çin ile Rusya arasındaki yakınlaşmanın kuvveden fiiliyata geçtiğini iddia eden ABD yaklaşımına karşı çıkmayan bir içerik göstermesiydi.
Münih Güvenlik Konferansında NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in yaptığı konuşma sadece Ukrayna’ya yapılan ve yapılacak olan askeri desteğin yanı sıra Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliklerinin önemine işaret etmesi açısından önemli idi. Vladimir Putin’in Rusya’nın Batı ile bir savaşta olduğu ve Ukrayna’nın Batılı güçler tarafından işgal edildiğini söyleyen ve 21 Şubat Salı günü yaptığı Ulusa Sesleniş isimli yıllık konuşması Münih Güvenlik Konferansında yapılan tartışmalara net bir cevap özelliği taşıyordu. 2 saate varan konuşmasında Putin geri adım atmaya niyetli olmadığını göstererek, barış görüşmelerinin başka bahara kaldığına işaret ediyordu. (Konuşma metni BBC World’dan izlenebilir)
Bu yıl Münih Güvenlik Konferansı Soğuk Savaş döneminde bile olmadığı kadar sert açıklamalara sahne oldu. Bu toplantılara 14 defa katılan ve 2007 yılında çok referans alınan ve Rusya’nın ilk defa Soğuk Savaş tekrar başlıyor anlamındaki Putin’in o meşhur konuşmasını Münih Güvenlik Konferansında dinleyen ve tartışmalara şahit olan biri olarak ifade etmem gerekir ki, Rusya ve Batı arasındaki zihinsel, siyasi , kültürel ayrışma hiç bu kadar büyük olmamıştı.
Gelecek yıl yapılacak olan Güvenlik Konferansının ne olacağını henüz bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey, tarafların diplomasi tercihini şu aşamada tercih etmemeleri. Henry Kissinger’in barış görüşmelerinin başlaması gerektiği yönündeki önerisi ise kabul görmedi. Her iki tarafta kılıçları çekmiş durumdalar. Bir yıl sonraki konferansta Putin ve Zelensky birlikte konferansta konuşmacı olurlar ise diplomasi kazanmış demektir. Uluslararası diplomasinin en büyük sınavı devam ediyor.
Çok başarılı bir diplomat olan Konferans Başkanı Christoph Heusgen başarılı bir toplantı geçekleştirdi. Fakat gelecek yıl Rusyalı bir konferans daha ilginç olacaktır. Bekleyip göreceğiz. Söylemler bazında ideolojik değil, pragmatik bir savaş devam ediyor.
Türkiye’den ise üst düzey katılımın olmaması asrın felaketi olan deprem nedeniyle anlaşılır bir nedendir.