Share This Article
Prof. Dr. Ali Serdar Erdurmaz
2013 yılında Mısır’da seçimle başkan olan Müslüman Kardeşlerin adayı Muhammed Mürsi’nin general el-Sisi tarafından devrilmesi üzerine Ankara’nın şiddetli tepkisiyle bozulan siyasi ilişkiler 14 Şubat 2024 günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mısır’ı ziyareti ile en üst düzeye ulaşan ilişkiler süreci içine girmiştir.
El Sisi’nin Mısır’da yönetimi ele geçirmesi sonrasında bozulan ilişkiler Libya sorununda tarafların farklı kutupları desteklemesi ve Katar sorununda (2017-2021) Ankara ile Kahire’nin farklı yaklaşımları aradaki sorunun derinleşmesine neden olmuştur.
Doğu Akdeniz’de bulunan doğalgaz rezervlerinin araştırılması konusunda Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlarının belirlenmesi sorunu nedeniyle Ankara 2020’den itibaren bir dizi girişimlerde bulunarak, “değerli yalnızlık” söyleminden vazgeçerek İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan ve Mısır ile ilişkilerini yeniden tesis etmek için girişimlere başlamıştır.
Mısır konusunda her iki lider 2022’de Katar’da yapılan Dünya Kupası finalinde buluşarak birlikte basın karşısına çıkmışlar ve 2023 Haziran ayında karşılıklı Büyükelçi atamak suretiyle diplomatik ilişkileri en üst düzeye taşımışlardır. Son olarak iki lider Eylül 2023’de New Delhi’de G20 zirvesinde bir araya gelmişlerdi.
Her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan yapılan ziyaretin Mısır Devlet Başkanı el-Sisi’nin ısrarlı daveti sonunda gerçekleştiğini basında ifade etse de temelde Ankara’nın Mısır ile ilişkileri düzeltme isteğinin uzun süredir gündemde olan bir konu olduğu bilinmektedir. Bu bakımdan yapılan ziyaret gerek her iki ülke çıkarları ve gerekse bölgede mevcut çatışmalara ve muhtemel tehditlere karşı müşterek hareket ederek, güven ve istikrara katkı sağlaması açısından oldukça anlamlı bulunmaktadır.
Her iki ülke arasındaki siyasi sorunlara ve güçlüklere rağmen ekonomik ilişkiler sürdürülmekte ve ticari, turizm ve enerji konusunda iş birliği azalan oranda da olsa devam etmekteydi. Bu ziyaret ile ekonomik ilişkilerin arttırılması ve karşılıklı ticaretin beş yıl içinde 15 milyar dolar seviyesine çıkartılması konusunda mutabakat sağlanırken, bölge güvenliği, Gazze’nin geleceği, enerji ve Libya, Sudan ve Afrika konularında müşterek hareket etme ve iş birliği iradesi ortaya konulmuştur. Bu bağlamda Devlet Başkanları seviyesinde Yüksek İstişare Konseyinin kurulması bir inisiyatif olarak gündeme gelmiştir.
İki ülke arasında öncelikli gündem 7 Ekim 2023’te başlayan İsrail-Hamas çatışmasında büyük yaralar alan Gazze sorunudur. Mısır İsrail devletini 1979 yılından beri resmen egemen bir devlet olarak tanımaktadır. İsrail’e ve Filistin toprağı olan Gazze’ye olan sınırı Mısır’ın zorunlu olarak bölgede ortaya çıkan çatışmaya dahil olmasını getirmektedir. Özellikle İsrail’in Rafah’a saldırısı ve Gazze topraklarını işgali Mısır güvenliği açısından sıkıntıları beraberinde getirmektedir. Bu bakımdan Kahire İsrail ve Filistin ile olan ilişkilerini ve tutumunu son derece dikkatli bir şekilde belirlemek zorundadır. Buna paralel olarak, İran destekli Husi grupların Yemen’de faaliyeti ve Kızıl Deniz’deki korsanlık Süveyş Kanalı trafiğini ve Kahire’nin geliri önemli derecede etkilenmiştir. Son zamanlarda bu yüzden Süveyş kanalından geçişler oldukça azalmıştır.
Mısır Süveyş Kanalı gibi, deniz enerji ve ticaret nakil hattının kilit noktasına sahip olması açısından jeostratejik açıdan son derece önemli bir konuma sahiptir. Bu bakımdan özellikle ABD için vazgeçilmez görülmektedir. Washington İsrail yakınlığı göz önüne alındığında ABD ile yakın ilişkiler içinde olan Kahire’nin genelde İsrail tarafında yer alması kaçınılmaz bir yaklaşımdır. Ancak her halükârda özellikle Kızıl Deniz ve Süveyş Kanalı’nı etkileyecek her türlü tehdidin bertaraf edilmesi ve bölgede barış ve istikrarın sağlanması Mısır açısından elzemdir. Bu nedenle İsrail’in Gazze’de bir an evvel ateşkes ilan ederek saldırıyı durdurması ve barış ve istikrarın tesisi gerekmektedir. Bu durumda Ankara Kahire iş birliği İsrail ve ABD üzerinde baskı unsuru olarak etkili bir yaklaşım olacaktır. Ayrıca Husilerin Kızıl Deniz de ki korsanlık faaliyetlerinin önlenmesi ve İran’ın desteğinin kesilmesinde Ankara’nın İran üzerinde etkin rol oynayabileceği değerlendirilebilir. Bu Kahire açısından önem arz etmektedir.
Libya konusunda karşılıklı mutabakata vararak, merkezi hükümetin kurulması ve barış ve istikrarın sağlanmasıyla Mısır ve Türk firmalarının Libya’nın yeniden yapılanmasında yer alması için birlikte hareket etme kararlılığı önemli bir adımdır.
Afrika’da Sudan’da devam eden iç savaş ve Türkiye’nin Kızıl Deniz kıyısında Sudan’dan deniz üssü talebi Mısır’ın güvenliği için tehdit olarak görülmektedir. Ankara’nın Somali’de artan etkisi ve Ütopya’ da ortaya çıkan tehdit Ankara ve Kahire’nin tepkisini çekmektedir. Mısır’la Türkiye’nin Afrika’da mevcut tehditlere karşı uyumlu bir politika sürdürmeleri için iş birliği öngörülmektedir.
2003 yılından itibaren Doğu Akdeniz’de özellikle Mısır Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde bulunan önemli miktardaki doğal gaz rezervleri Mısır’a bir enerji merkezi olarak stratejik değer kazandırmaktadır. Ankara İsrail ilişkileri İsrail-Hamas çatışması nedeniyle son derece gergin bir duruma evrilmişken Cumhurbaşkanı Erdoğan Aralık 2023’te Yunanistan’ı ziyaret etmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Miçotakis, Türk-Yunan Yüksek Düzeyli İş birliği Konseyi (YDİK) toplantısına başkanlık ederek ilişkilerin normalleştirilmesi yolunda adım attıkları sinyalini vermişlerdir. Düzenlenen basın toplantısında her iki taraf mevcut sorunları yapıcı diyalogla ve uluslararası hukuk çerçevesinde çözüme kavuşturmak istediğini vurgulamıştır. Bilindiği gibi Doğu Akdeniz’de bulunan doğalgaz rezervleri Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Yunanistan ve Türkiye arasında Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) belirlenmesi sorununu gündeme getirmiş ve soruna Avrupa Birliği de dahil olmuştur. Buna bağlı olarak, GKRY, Yunanistan, İsrail ve Mısır’ında dahil olduğu Doğu Akdeniz Gaz Forumu’nda (DAGF) Ankara’nın yer alması engellenmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sırasıyla Yunanistan ve Mısır’ı ziyareti İsrail’e karşı bir ittifak oluşturmak, DAGF’da Türkiye’nin yer alması için gerekli desteği sağlayarak, MEB sınırlarının hakkaniyet prensibine göre yeniden belirlenmesini sağlamak için işbirliği oluşturmaktır. Bu durumda Mısır ile Türkiye arasında MEB’nin belirlenerek ilan edilmesi üzerinde durulmaktadır. Bu gerçekleştiği takdirde Ankara’nın Doğu Akdeniz’de çıkarlarını koruması için ciddi bir adım atılmış olacaktır.
Bütün bunlara ilave olarak savunma sanayii ve askeri işbirliği konularında beraber hareket etme isteği her iki ülke ilişkilerini perçinleyecektir.
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mısır ziyareti gerek Orta Doğu ve gerekse Doğu Akdeniz güvenliği, barış ve İstikrarın sağlanmasında önemli bir atılımı getirmektedir. Türkiye “güvenlik inşa etme yeteneğine sahip” bir ülke olarak iradesini Libya ve Ukrayna’da ortaya koymuştur. Mısır ise bölgede ve Arap dünyasında inkâr edilemeyecek bir etkinliğe sahiptir. Ankara ve Kahire’nin siyasi, ekonomik, enerji ve askeri alanlarda geliştirecekleri üst düzey ilişkiler ve müşterek hareket etme iradesi Orta Doğu ve Doğu Akdeniz’de yeni bir güç birliği ile dengelerin değişmesine neden olabilecektir.