Share This Article
LĐBYA,
ARAP BAHARININ
SOLAN YÜZÜ
Libya’da Kaddafi’ye karsı isyanların baslamasının nedenleri,
ABD, Fransa ve Đngiltere ile baslayan müdahale süreci içinde, BM
ve NATO’nun müdahale gerekçeleri, Londra Konferansı ve Libya
Temas Grubu faaliyetleri ile Türkiye’nin tutumunun nasıl olduğu
akademik bir panoramayla gözler önüne serilmektedir.
Bu kitabın tüm hakları yazarına ve yayıncısına aittir.
ISBN
978-975-267-620-6
Genel Yayın Yönetmeni
Cuma AĞCA
Grafik-Tasarım
Biçer YILDIRIM
Kapak Tasarım
Đlteber YALÇIN
Baskı & Cilt
Berikan Ofset Matbaa
Maltepe / ANKARA
BERĐKAN YAYINEVĐ
Eti Mah. GMK Bulvarı Bulvar Apt. No. 80/1
Maltepe / ANKARA
Tel: (0312) 232 62 18 Faks: (0312) 232 14 99
ĐÇĐNDEKĐLEĐÇĐNDEKĐLER
Đçindekiler ……………………………………………………………………………… iii
Kısaltmalar……………………………………………………………………………..vii
Sunus………………………………………………………………………………………ix
BÖLÜM-I
LĐBYA HAKKINDA GENEL BĐLGĐLER
Libya Tarihi………………………………………………………………………………1
Toplumsal Yapı ve Sosyolojik Kurumlar ……………………………………..3
Libya Ekonomisi……………………………………………………………………….5
Ekonomide Petrol ve Doğal Gazın Önemi …………………………………..6
Kaddafi Dönemi Libya Silahlı Kuvvetlerine Genel Bir Bakıs ………11
BÖLÜM -II
ARAP BAHARI RÜZGÂRININ LĐBYA’YI ETKĐLEMESĐ VE
BM MÜDAHALESĐNE KADAR GELĐSEN SÜREÇ
Libya’daki Arap Baharı’na Tunus ve Mısır’daki Ayaklanmaların
Etkisi …………………………………………………………………….20
Libya’da Protestoların Baslaması ve Kaddafi’nin Tutumu …………24
Libya’nın Terörle Oyunu ve El Kaide’nin Libya’daki Faaliyetleri
………………………………………………………………………………..36
Kaddafi’nin Oğlu Seyfülislam, Rejimin Reformist Yüzü…………….43
BÖLÜM –III
BĐRLESMĐS MĐLLETLER KARARLARI,
ABD VE AVRUPA’NIN TUTUMU
ABD’nin Askeri Müdahale Öncesi Kaddafi’ye Karsı Tutumu
…………………………………………………………………………………….47
Avrupa Birliği’nin Kaddafi’ye Karsı Tavrı………………………………….49
Serdar ERDURMAZ
iv
ABD ve AB Neden Kaddafi’ye Karsı Müdahale Etme Đhtiyacı
Duymustur? ………………………………………………………………..55
BM’in Libya Konusundaki Girisimleri ve BM Güvenlik
Konseyi’nin 1970 Sayılı Ambargo Kararını Alması. ………………58
Birlesmis Milletlerin 1973 Sayılı Kararı Đle Uçusa Yasak
Bölge Đlanı ve Askeri Harekâtın Baslaması. …………………………61
BM Koruma Yükümlülüğü Kavramı ………………………………………….69
Bm Güvenlik Konseyi 1973 Sayılı Güvenlik Konseyi Kararına
Esas Teskil Eden Birlesmis Milletler Sartı VII’nci
Bölümde Alınacak Askeri Tedbirlerin Yönetilmesinde
Nasıl Bir Yöntem Öngörmektedir ………………………………………..76
BM’in Almıs Olduğu Kararda Dikkati Çeken Hususlar………………79
BM Kararı Gereği Silahlı Müdahalenin Uygulanması………………..81
ABD’nin Libya’da Uygulanan Müsterek Harekâttaki Stratejisi…………………………………………………………………………………..
86
BÖLÜM- IV
NATO’NUN LĐBYA’YA MÜDAHALE GEREKÇELERĐ VE
UNIFIED PROTECTOR HAREKÂTI
Nato’nun Harekâta Müdahil Olması. ……………………………………….91
Nato Stratejik Konsepti Bu Tür Bir Görevin Đcrasına Đmkân
Vermektedir……………………………………………………………………….91
Nato’nun Libya Meselesinde Ne Đsi Var?………………………………….92
Libya’nın Kuzey’de Belirli Bir Bölgesini Kapsayan Hava
Sahasına Yönelik Uçusa Yasak Bölge Uygulaması ve
Nato…………………………………………………………………………………..99
Kaddafi’ye Denizden Gelecek Silah Yardımlarını Önlemeye
Yönelik Deniz Ablukası Uygulanması ve Nato……………….102
Sivillerin Kaddafi Güçlerinin Saldırılarına veya
Saldırı Tehditlerine Karsı Korunması………………………………………103
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
v
BÖLÜM –V
KADDAFĐ REJĐMĐNĐ DEVĐRMEK VE LĐBYA’NIN KENDĐ
YÖNETĐMĐNĐ TESĐSĐNE DESTEK ĐÇĐN ULUSLAR ARASI
GĐRĐSĐMLER
Paris Zirvesi, Londra Konferansı ve Libya
Temas Grubu Toplantıları
Paris Zirvesi ………………………………………………………………………….105
Londra Konferansı …………………………………………………………………107
Londra Konferansında Alınan Kararlar……………………………………108
Libya Temas Grubu Toplantıları …………………………………………….110
Libya Temas Grubu’nun Birinci Toplantısı……………………………..112
Birinci Toplantıda Türkiye’nin rolü…………………………………………116
5 Mayıs 2011’de Roma’da Yapılan Đkinci Toplantı …………………..116
Temas Grubu’nun 9 Haziran 2011’de Birlesik Arap Emirlikleri’nde
(BAE) Yapılan Üçüncü Toplantısı ………………………119
Batı Temas Grubu’nun 13 Temmuz 2011’de Türkiye’nin Ev
Sahipliğinde Đstanbul’da Yaptığı 4‘ncü Toplantı ………………..121
Đstanbul Toplantısı Sonrası Kaddafi’nin Tepkisi………………………124
Rusya’nın Libya Konusunda Sorumluluğu Üslenen Temas
Grubu Hareketine Karsı Tavrı ……………………………………………126
Paris Konferansı…………………………………………………………………….126
BM Güvenlik Konseyi’nin 16 Eylül 2011’de Almıs Olduğu
2009 Sayılı Karar ………………………………………………………………127
20 Eylül 2011 Tarihinde Yapılan BM Genel Kurul Toplantısında
Libya ile ilgili konuların görüsülmesi ……………………….129
Libya ve Kaddafi Sonrası Dönem, Asıl Đs Simdi Baslıyor. …………131
BÖLÜM -VI
TÜRKĐYE’NĐN KADDAFĐ DÖNEMĐNDEKĐ LĐBYA ĐLĐSKĐLERĐ,
ARAP BAHARI’NIN LĐBYA’YA YANSIMASINDA, BM VE NATO
MÜDAHALELERĐNDE TÜRKĐYE’NĐN TUTUMU
Libya’da ki Türk Yatırımları……………………………………………………142
Libya’daki Türk Projeleri………………………………………………………..146
Türkiye’nin Tutumu ve NATO içinde harekâta katılması…………151
Serdar ERDURMAZ
vi
Türkiye’nin istekleri ………………………………………………………………154
Türkiye’nin kaygıları nelerdir? ……………………………………………….159
SONUÇ VE DEĞERLENDĐRMELER. …………………………………….167
EKLER:
EK-A: Libya Olaylarının Kronolojisi ………………………………………..177
EK-B: Unified Protector Harekâtına katılan ve Libya’da
Görev Alan NATO Güçleri. ……………………………………………….183
EK-C: Bir Eve Dönüs Öyküsü………………………………………………….189
HARĐTALAR:
HARĐTA 1: Libya Genel …………………………………………………………195
HARĐTA 2: Libya Petrol Haritası…………………………………………….195
HARĐTA 3: Libya Kabile Yapısı ………………………………………………196
HARĐTA 4: NATO Harekât Alanı ve Uçusa Yasak Bölge …………197
HARĐTA 5: Özel Kuvvetlerin Durumu (tüfek ile temsil
edilmekte)………………………………………………………………………..198
KAYNAKÇA ………………………………………………………………………199
DĐZĐN………………………………………………………………………………..221
KISALTMALAR
AEW&C: airborne early warning and control aircraft-Erken Đkaz ve
Kontrol Uçağı.
AFSH: combat stores ship with helicopter hangar- Helikopterli
Muharip Gemi.
AO: Oiler- Yakıt Gemisi.
AORH: Replenishment oiler with helicopter hangar- Helikopter
Hangarlı Yakıt Yenileme Gemisi.
ASW: Anti-submarine warfare/maritime patrol aircraft – Deniz
Devriye ve Denizaltıya Karsı Uçak.
ATK HEL: Attack helicopter- Taarruz Uçak Helikopteri.
CGHM: Cruiser with guided missiles, helicopter hangar and
surface-to-air missiles- Güdümlü Füzeli, Helikopter Hangarlı
ve Karadan Havaya Füzeli Gemi.
CISR: Combat/intelligence, surveillance & reconnaissance
aircraft- Kesif, Đstihbarat, Arastırma Uçağı.
CVN: Nuclear-powered aircraft carrier- Nükleer Güçlü Uçak Gemisi.
CVS: Aircraft carrier (small)- Küçük Uçak Gemisi.
CYP: Cyprus- Kıbrıs.
DDH: Destroyer With Helicopter Hangar –Helikopterli Destroyer.
DDGHM: destroyer with guided missiles, helicopter hangar and
surface-to-air missiles – Güdümlü Mermili Destroyer Helikopter
ve Kara-Hava Füzeli
DDGM: Destroyer with guided missiles and surface-to-air
missiles- Güdümlü Mermili ve Füzeli Destroyer.
ELINT: Electronic Intelligence Aircraft- Elektronik Đstihbarat Uçağı.
ESP: Spain- Đspanya.
EW: Electronic Warfare Aircraft -Elektronik Harp Uçağı.
FFGM: Frigate with Guided Missiles and Surface-to-Air Missiles –
Gemiden Havaya GüdümlüFüzeli Fırkateyn.
FFGHM: Frigate with Guided Missiles, Helicopter Hangar And
Surface-To-Air Missiles- Gemiden Havaya GüdümlüFüzeli
ve Helikopter Hangarlı Fırkateyn
Serdar ERDURMAZ
viii
FGA: Fighter Ground Attack Aircraft- Kara Taarruz Uçağı.
FRA: France- Fransa.
FSG: Corvette With Guided Missiles- Güdümlü, Füzeli Korvet.
FTR: Fighter Aircraft- Savas Uçağı.
GRC: Greece – Yunanistan.
HEL: Helicopter.
ĐGEME: Đhracatı Gelistirme Etüd Merkezi
ICISS: International Commission on Intervention and State
Sovereignty- Uluslararası Müdahale ve Devlet Egemenliği
Komisyonu.
ISR: Intelligence, Surveillance And Reconnaissance AircraftĐstihbarat,
Arastırma, Kesif Uçağı.
ITA: Italy- Đtalya .
LHD: Landing Helicopter Dock- Helikopter Đnis Doku.
LISG: Libya Đslamcı Savas Grubu.
LPD: Landing Platform Dock –Đnis Platformu.
LPH: Landing Platform Helicopter-Helikopter Đnis Platformu.
LSD: Landing Ship Dock – Gemi Đndirme Doku.
MCMV: Mine Countermeasures Vessel – Mayın Karsı Tedbir Gemisi.
MP: Maritime Patrol Aircraft –Deniz Devriye Uçağı.
MRH: Multi-Role Helicopter – Çok Maksatlı Helikopter.
OPEC: Organization of Petroleum Exporting Countries -Petrol
Đhraç Eden Ülkeler Teskilatı.
SLCM: Submarine-Launched Cruise Missile –Denizaltından Atılan
Kruz Füzesi.
SPT: Support Ship- Destek Gemisi.
SSGN: Nuclear-Powered Submarine With Dedicated Launcher
Tubes For Guided Missiles- Güdümlü, Füzeli Nükleer Denizaltı.
SSK: Hunter-Killer Submarine- Avcı Denizaltı.
SSN: Nuclear-Power Submarine- Nükleer Denizaltısı.
Tcf: Trilyon kubic feet-Trilyon Küp Feet.
TKR: Tanker Aircraft – Tanker Uçağı.
UAV: Unmanned Air Vehicle- Đnsansız Hava Aracı.
UGK-NTC: National Transition Commity -Ulusal Geçis Konseyi.
SUNUS
Tunus’ta baslayan ve dalga dalga yayılarak Mısır’a, Yemen’e,
Bahreyn’e ve Libya’ya sıçrayan Arap halk isyanları Libya’da
uluslararası bir müdahaleye varan bir iç savasa dönüstü. 42
yıllık Kaddafi iktidarına baskaldıran muhalifler 15 Subat gecesi
Bingazi’de sokaklara döküldü. Sabah saatlerinde ise, Kaddafi yanlısı
göstericiler meydanlara inerek, basta baskent Trablus olmak
üzere, ülkenin her yanında rejim yanlısı gösteriler düzenlediler.
Fakat her seye rağmen, Kaddafi rejimi karsıtı gösterilerin önüne
geçilememistir. Kaddafi karsıtı göstericiler, eğer kendilerine uluslararası
bir destek gelmezse, Kaddafi’nin halkı katliamdan geçireceği
söylemiyle dünyaya çağrı yapmıstır. Tunus ve Mısır’da böyle
bir dıs müdahale süreci yasanmamasına karsın, BM kararının bir
araya getirdiği Batı koalisyonu Libya’da muhaliflerin çağrısına
cevap vermekte pek gecikmemistir.
Bu bakımdan Libya, Suriye ile birlikte, Arap dünyasında yasanan
“domino etkisinin” ikinci dalgası olarak nitelendirilmektedir.
Tunus ve Mısır’daki Yasemin ve Tahrir devrimleri sert çatısmalara
sahne olsa da, Libya ve sonra Suriye’de olduğu gibi bir “iç
savas” yaratmamıs ve uluslararası askeri müdahaleye yol açacak
gerilimler yasanmamıstır. Kaddafi ile muhalifler arasındaki çatısmaların
Kaddafi tarafından silahlı güç kullanılarak bastırılma girisimi
ile tırmanması üzerine Libya, Kaddafi hükümetinin temsil
ettiği Libya Arap Sosyalist Halk Cumhuriyeti ve de facto olarak
muhalifleri temsil eden Ulusal Geçis Konseyi (UGK) olmak üzere
ikiye bölünmüstür. Bilahare, BM tarafından UGK mesru Libya
temsilcisi olarak tescil edilmistir.
Kaddafi güçleri ile nasıl ve hangi kaynaktan silahlandığı
tam olarak açıklanmayan muhalif güçleri arasında neredeyse her
gün kanlı çatısmalar yasandı. Libya’daki bu halk ayaklanmasının
yanı basında gerçeklesen Mısır devriminden ilham aldığı düsünülmektedir.
Kaddafi, isyanların önünün alınamaması sonucu bir
ara ülkedeki internet erisimini durdurmak istemis ve halka
facebook ağını kullanmaması uyarısında bulunmustu. Tüm çabalarına
rağmen ülkesindeki olayların iç savasa dönüsmesini engelleyemeyen
Kaddafi, muhaliflerin ve onları destekleyen NATO opeSerdar
ERDURMAZ
x
rasyonlarının saldırılarına rağmen direnmesini doğum yeri Sirte’de
yakalanana kadar devam ettirmistir.
Muammer Kaddafi bu uzlasmaz ve inatçı tutumu yüzünden,
ülkesinde ve uluslararası arenada 1990’ların ikinci yarısında ABD
ve Batı ile kurmus olduğu yakın desteği kaybetmis ve yalnızlasmıstır.
Libya’daki savasın faturasının ülkenin ikiye bölünmesi
olacağı yönünde öngörüler de vardı. Ancak, BM’in aldığı karar ve
NATO’nun kararlı tutumu ve daha da ötesinde, muhaliflerin UGK
vasıtasıyla dünyaya ilan ettiği Libya’nın bölünmezliği ve yabancı
ülkelerin kara harekâtına karsıtlığı bu öngörüyü uzak bir ihtimal
sekline getirmistir.
Kaddafi tarafından halkına karsı silahlı kuvvet kullanarak
kendi iradesini zorla kabul ettirme girisimi uluslar arası topluluğun
tepkisini çekmistir. Baslangıçta, Kaddafi rejimine karsı isyancı
halkı koruma inisiyatifinin öncülüğünü Fransa ve Đngiltere almıstır.
Russi1 tarafından yapılan bir arastırmada bu öncülüğün,
ABD’nin çekimser kalması sebebiyle iki ülke tarafından zoraki
olarak üstlenildiği seklinde bir yaklasımda bulunulmustur. Hâlbuki
Fransa’nın Kuzey Afrika’daki arî menfaatlerini koruması ve
Libya petrol ve doğal gaz kaynaklarını kontrol altında tutması
hayati önemi haiz olduğundan bu ülke ilk merhalede müdahil
olma yolunu seçmis görünmektedir. Bu bağlamda ABD’nin en
yakın ortağı olan Đngiltere’nin Fransa’yı kontrol altında tutabilmek
için müdahalede rol almak zorunda kaldığı düsünülebilir.
Fransa Libya’ya düzenlenecek bir askeri harekâtın denizde,
havada ve karada sürdürülmesi gerçeğinden hareketle bunu tek
basına üstlenemeyeceğini düsünerek, ABD ile diğer ülkelerin katılımı
konusunda talepte bulunmustur. Bu konuda NATO’nun müdahalesi
gündeme gelmistir. Ancak, uluslar arası topluluk böyle
bir müdahale için mutlaka BM’nin karar alması sartını gündeme
getirmistir.
Libya’da ortaya çıkan isyanın yansıması bir iç savasa dönüsmüs
ve Kaddafi rejimi muhaliflere karsı silahlı kuvvetlerini
kara, hava ve denizden kullanmak suretiyle orantısız güç kullanarak
isteklerini zorla kabul ettirme yoluna gitmistir. Kendi halkını
birbirine kırdırmaya baslamıstır. Uluslar arası topluluk bu duruma
1 Accidental Heroes, RUSI Interim Libya Campaign Report, Did This
Operation Set a Precedent? S. 4, September 2011.
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
xi
karsı tepkisini müdahaleye kadar uzanan bir inisiyatifle ortaya
koymaya çalısmıstır. Bununla beraber, ortaya konulan karsıtlığın
mesru olması için BM’nin rol almasını talep etmistir.
BM Sartı’na göre, uluslar arası anlasmazlıkların barısçı yollardan
çözülmesi amaçlanmaktadır. Bu bağlamda BM’nin ülkelerin
iç meselelerine karısma veya müdahale etme gibi, bir yetkisi
bulunmamaktadır. BM’nin Libya’ya müdahalesinde resmi olarak
bir ilk gerçeklestirilerek, “koruma yükümlülüğü” hükmünün uygulanması,
Libya iç savasına BM’nin müdahale hakkının doğmasına
gerekçe teskil etmistir. Bu kapsamda Güvenlik Konseyi kanalı ile
iki önemli karar çıkartılmıstır ve müdahaleye mesruiyet sağlamıstır.
BM almıs olduğu müdahale kararları ile gerek münferit olarak
ülkelerin gerekse bölgesel örgütlerin her türlü tedbiri almasına yol
açılmıstır. Bu kapsamda, NATO ve Arap Birliği, Afrika Birliği gibi
diğer uluslar arası örgütler etkin bir islev ortaya koymaya çalısmıslardır.
Müdahaleye NATO’nun karısması ise, yine NATO’nun çok
kısa bir süre önce kabul etmis olduğu “Yeni Stratejik Konsept”
kavramı içinde, “Müsterek Güvenlik” bağlamında mümkün olmustur.
Bölgesel bir güvenlik örgütü olarak NATO, üye ülkelerin
ekonomik çıkarları ve güvenliklerinin tehlikeye düsmesi halinde
müsterek müdahale misyonunu uygulamaya koymustur.
Türkiye ise, Libya’da mevcut projeleri nedeniyle 15 Subat
2011 öncesinden itibaren gelismeleri yakından takip ederek, öncelikle
vatandaslarımızın tahliyesinde etkin bir sekilde faaliyet göstermis
ve sonrasında olayların iç mesele olarak hallinde arabulucu
olarak rol oynamak istemistir. Bu hususta gelisme sağlanamayınca,
Fransa’nın engellemelerine rağmen tavrını bu sefer muhalifler
lehinde ortaya koymus ve BM’de, NATO’da etkinliğini ortaya
koymaya çalısmıstır. Gelinen noktada Türkiye, Libya Ulusal Geçis
Konseyi (UGK) ile kurduğu iyi iliskiler dolayısıyla Libya’nın geleceğinde
yer almaya hazır bir konuma gelmistir.
Bu incelemede, Arap Baharı ve Türkiye2 isimli kitapta ele
alınan Libya ile ilgili konular daha genis bir perspektifte, özellikle
Libya’da rol oynayan dıs dinamiklerin etkileri ele alınarak ince-
2 Celalettin Yavuz, Serdar Erdurmaz, “Arap Baharı ve Türkiye, Orta Doğu’da
Kırılan Fay Hatları”, Berikan Yayınları, Ankara 2012, ISBN 978-975-
267-596-4.
Serdar ERDURMAZ
xii
lenmeye çalısılmıstır. Bu bakımdan bazı metinler aynı ifadelerle
her iki dokümanda da yer almıstır. Arastırmada temel amaç, Libya’da
etkin olan ABD, Fransa ve Đngiltere öncülüğündeki dıs güçlerin
BM ve NATO’yu enstrüman olarak kullanırken “koruma yükümlülüğü”
gibi bir kavramın arkasına sığındığını ve buna bağlı
olarak NATO’nun kendi konseptine göre bir gerekçe bularak, Libya’nın
iç meselesi olarak addedilen çatısmaları uluslar arası platforma
çekerek müdahale etme hakkını gündeme getirmelerini
gözler önüne sermek olmustur. Bu örnek, muhtemelen içinde bulunduğumuz
yüzyılda emsal ve karine olusturarak, benzer durumlar
için uluslar arası arenada Demoklesin Kılıcı gibi gerekçe teskil
edebilecektir. Bu kapsamda AB ve ABD’nin uygulanan harekâta
katkıları ve müdahil olma nedenleri üzerinde durulmaya özen
gösterilmistir. Libya’da Kaddafi’ye karsı bir taraftan askeri harekât
uygulanırken, diğer taraftan siyasi olarak ortaya konulan Temas
Grubu çabaları üzerinde durulmustur. Bütün bu faaliyetlerin içinde
Türkiye’nin Libya konusunda etkinliğinin ne olduğu ve yeni
Libya yapılanmasında Türkiye’nin rolünün ne olabileceği değerlendirilmis
ve üzerinde durulan konularda analitik yorumlar yapılmaya
çalısılmıstır.
Olayların son derece güncel olması nedeniyle, bu konuda
yazılan yerli ve yabancı kitap seklindeki kaynakların son derece
sınırlı olduğu belirlendiğinden kitabın yazımında kaynakça olarak
genellikle, yazılı ve sanal basın ile dergilerden alınan makaleler,
haberler, sempozyumlar, yuvarlak masa tartısmaları ve konferanslardan
alıntılar, basın açıklamaları gibi imkânlardan istifade edilmistir.
Ancak, Birlesmis Milletler, NATO ile ilgili hususlarda orijinal
dokümanlar esas alınmaya çalısılmıstır.
Arastırma ve yazım safhasında desteğini eksik etmeyen
dostlarıma ve sabrından dolayı aileme tesekkür ederim. Özellikle
son düzeltme ve editörlük konusunda yardımını esirgemeyen kıymetli
büyüğüm Aypar Altınel’e saygı ve sükranlarımı sunarım. Bu
kitabı isyanın ilk günlerinden itibaren Đskenderun gemisi ile ülkemize
tahliye olana kadar muhtelif defalar hayati tehlike ve
yağmalama hadiselerine maruz kalan ve her türlü zorluklara katlanarak
yurduna sağ salim dönen oğlum Sercan Erdurmaz’a ve
Libya’da görev yapan bütün vatan evlatlarına adıyorum. Kasım
2011.
BÖLÜM –I
LĐBYA HAKKINDA GENEL BĐLGĐLER
Libya Tarihi
Libya Arap Halk Sosyalist Cumhuriyeti Akdeniz kıyısında,
doğusunda Mısır, batısında Cezayir ve Tunus, güneyinde Nijer ve
Çad, güneydoğusunda Sudan ile komsu olan bir Kuzey Afrika
ülkesidir. Yüzölçümü 1.759.540 km2 civarındadır. Toprak bakımından
Afrika’nın dördüncü büyük ülkesi olup yüzde 95’i çöl ve
kurak arazilerden olusmaktadır (Harita 1).
Libya çöl ikliminin etkisi altında olan, yazları sıcak ve kurak,
kısları ise ılık ve yağmurlu geçen bir ülkedir. Kıyı bölgelerde
Akdeniz iklimi olmakla birlikte, kıyıya paralel uzanan yaylalarda
yüksek ova iklimi görülmektedir. Yıllık sıcaklık ortalaması kısın
15°C yazları ise 38°C’dir.
2005 yılı verilerine göre, Libya’da nüfus 6.670.000 kisidir ve
nüfusun büyük çoğunluğu yasama elverissiz topraklardan dolayı
kuzey, batı ve Trablus civarında toplanmıstır. Araplar ve Berberiler
nüfusun %97’sini, diğerleri %3’ünü olusturmaktadır. %97’si Sünni
Müslümandır. Baslıca büyük sehirler; Trablus, Bingazi, Derne,
Homs, Zuara, Misurata ve Beyda’dır. Nüfus büyük oranda bu sehirlerde
olmakla beraber neredeyse tamamı çöl olan Fizan’da nüfusun
%5’i yasamaktadır.
Resmi dil Arapçadır ve eğitim seviyesi düsük olup halkın
yaklasık %50’si okur- yazardır. Bu durumda, 1940 ve 1943 yılları
arasında Đtalyanlar tarafından tüm okulların kapatılmasının rolü
vardır. Daha sonra okullar yavas, yavas açılarak ülkenin önemli
gelir kaynağı olan petrolden elde edilen gelirler ile eğitim öğretim
alanına hız verilmistir. Eğitim öğretim sosyalizm esaslarına göre
yürütülmektedir. Basın yayın ve sağlık sektörü devlet kontrolündedir.
Ülkenin asıl yerlileri Berberi kabilelerdir. Antik çağlardan
bugüne çesitli milletler hâkim olmustur. Libya’nın bilinen ilk tariSerdar
ERDURMAZ
2
hi, ülkede mevcut mağara, harabe ve eski eserler üzerinde yapılan
arastırmalara göre, M.Ö.400 yıllarında yasamıs olan Berberilerle
baslar. Eski Yunanlılar Libya’nın yerlileri olan Berberilere “Lebu”
dedikleri için bu sözcük zamanla değisip Libya olmustur. Uzun
süre Fenikelilerin istilası altında kalan Berberilerin yasadığı Libya
daha sonra birçok medeniyetin tesirinde kalmıstır. Önce
Kartacalıların istila ettiği bölge, daha sonra Romalılar tarafından
istila edilmis ve Afrika adı verilmistir. Daha sonra, Afrika adı tüm
kıta için kullanılmıstır.
642 yılına kadar Vandal ve Bizans istilasına uğrayan bölge
Emevi orduları tarafından fethedilince Đslamiyet yayılmaya baslamıstır.
Akabinde, Abbasi devletine bağlı valilerce idare edilmistir.
910 yılında Fatımi isgaline uğradıktan kısa bir süre sonra, önce
Eyyübilere ve ardından Memlüklere bağlandı. 1551 yılına kadar
Memlüklerin elinde kalan Libya, daha sonra Kaptan-ı Derya Turgut
Reis tarafından fethedildi. Osmanlı’ya bağlanan Libya’da
Fizan olarak bilinen iç kısımlar ve Bingazi merkezli Sirenayka
bölgesinde etkin olan Seyh Senusi ve devamında tarikatıyla kurulan
iyi iliskiler sayesinde, gerekli denetim ve idare sağlanabiliyordu.
Böylece halk, 400 yıl boyunca Osmanlı’ya bağlı olarak huzur
içinde yasamıstır. Fakat Đttihat ve Terakki Partisi döneminde Libya
ile ilgilenilmemistir.
Bu dönemde Đtalyanlar tarafından isgal edilen Libya, 1911
Ouchy Antlasması ile Đtalyanların eline geçmistir. Osmanlı Devleti’nden
sonra Đtalya bütün Libya’yı ele geçirerek halka zulüm etmeye
baslamıstır. Ömer Muhtar tarafından bir direnis hareketi
baslatılmıs olsa da, Ömer Muhtar yakalanıp idam edilince direnis
basarısız olmustur.
Đkinci Dünya Savası ile birlikte bölge Đngiltere ve Fransa’ya
bırakılmıstır. 1949’da Birlesmis Milletler tarafından alınan bir karar
ile Libya’nın bağımsız olmasına karar verilmistir. Bu görüsmeler
1920’lerde Đtalyanlara karsı mücadele veren ve Mısır’a sürgüne
gönderilen Seyh Đdris’in yönetiminde gerçeklestirilmistir.
Libya’daki azınlık liderleri Avrupalılara karsı isyanlar baslatmıslardır.
Đtalyanlarla olan ciddi çarpısmalar sırasında Đtalyanlar
büyük katliamlar yaptılar.
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
3
1951 yılına gelindiğinde, müttefiklerin yardımı ile Libya
Krallığı kuruldu. 1953 yılında Arap Birliği’ne ve ardından 1955
yılında Birlesmis Milletlere üye oldular. 1963 yılında on yönetim
bölgesine ayrılmasının ardından 1969 yılında mesruti krallık oldu.
Đki yıl sonra ordudaki genç subayların ihtilal hazırlığı yapması
ile Türkiye ziyaretinde olan Kral Đdris devrildi. Yüzbası rütbesinde
olan Muammer Kaddafi Silahlı Kuvvetler Komutanıydı. Đhtilalin
ardından önce basbakan ve sonra devlet baskanı oldu. Ülke
yönetimini ele geçiren ihtilal lideri, Libya’yı yeni bir düzen içine
soktu. Parçalanan Arap Birliği yerine, Mısır ve onun yanında yer
alan ülkelere karsı Ret Cephesini kurdu. Rusya ile yakın iliskiler
kurarak politikasını Moskova’ya paralel olarak yürüttü. Daha sonra
sosyalist fikirlerinin yer aldığı Yesil Kitap doğrultusunda bir
Arap birliği düsüncesine kapılıp Mısır ile birlesmek istedi. Fakat
bu çabası bosa çıkınca Suriye ile birlesti. Ortak bir hükümet ve
devrim kongresinin kurulacağına dair bir bildiri yayınlandı fakat
gerçeklestirilmedi.
Libya’da bulunan Amerika Birlesik Devletleri ve Đngiltere
üslerinin kapatılmasının ardından ticari misillemeler ve Akdeniz’de
askeri sürtüsmeler yasandı. Buna bağlı olarak ABD, Trablus’u
ve Bingazi’yi bombaladı. 1986’da gerçeklesen bu olay üzerine
Kaddafi’nin ülke içerisindeki konumu güçlendi. Mısır, Çad ve
Uganda gibi ülkelerin içislerine karısmasının ardından silahlı çatısmalar
meydana geldi. Kaddafi birçok ülke ile iliskilerini gerginlestirdi.
1986 yılında Amerika’nın petrol ve havacılık sektörlerinde
uyguladığı ambargo yüzünden ekonomi olumsuz etkilendi. 1990
yılına gelindiğinde, Kaddafi ABD ile olan iliskilerini iyilestirmeye
baslamıs ve bu iliskiler günümüzde Arap Baharı rüzgârının
Kaddafi’nin yelkenini doldurmasına kadar süregelmistir.
Toplumsal Yapı ve Sosyolojik Kurumlar
Libya’da halk asiret ve kabileler seklinde örgütlenmistir ve
bu durumun sadece bir bağdan da öte siyasi bir anlamı olduğu
yasanan olaylar sırasında görülmektedir. Siyasi partilerin yokluğunda
temel siyasi örgütlenme için bir alternatif olusturmaktadır.
Mısır’daki meslek örgütleri ve sendikal kurulusların bu yapıyı karsılayıp
sivil inisiyatif kullanması gibi, Libya’da da asiretler ve kaSerdar
ERDURMAZ
4
bileler için aynı durumun geçerli olduğu söylenebilir. Kabile, asiretlerin
bir araya gelmesiyle olusan bir üst kurumdur kararlar ise,
meclis ya da sura denen toplantılarda alınmaktadır. Libya halkının
%85’i bu siyasi yapı altında örgütlenmis durumdadır. Bu durum,
talepleri yok sayılmıs bir milletin alternatif örgütlenme biçimi
olarak değerlendirilebilir. Genellikle zannedildiği gibi asiret
liderlerinin söylediği emir olarak kabul edilmez, kararlar demokratik
yöntemler ile alınmaktadır.
Libya’nın coğrafi yapısındaki özellik, sosyolojik yapısı üzerinde
de son derece etkilidir. Ortada bulunan büyük çöl doğudaki
nüfus yoğunluğunu batıdan, kuzeydeki sahil kesimdeki yerlesim
yerlerini güneyden ayırır. Özellikle üç ayrı bölge Libya nüfus alanlarını
belirlediğinden halk için bu bölgelerdeki asiretlere aidiyet
Libyalı olmaktan daha öte bir anlam ifade etmektedir.3 Bu bölgeler
1951 yılında bağımsızlığını kazanması ile birlikte Libya devleti
olarak birlesen Batı’da Trablus (Tripolitania), Doğu’da Sirenayka
ve Güney’de Fizan bölgeleridir (Sekil-1).
Kaddafi’nin askeri darbe ile basa geçtiği 1 Eylül 1969 tarihinden
beri sistemli bir faaliyetle, karsısında bizim anladığımız
demokratik hiçbir muhalif kurumun olusmasına imkân tanımadığı
bilinmektedir. Ülkede mahalli halk konseylerinin dısında sivil
toplum örgütü diyebileceğimiz bir olusum mevcut değildir. Bunların
esasını ise, o bölgeye hâkim olan asiretler teskil etmektedir.
Bilindiği kadarı ile Libya’da Osmanlı ve sonrasında Đtalya’ya karsı
mücadele etmis, ülkedeki temel yapılanmayı olusturan 140 kadar
asiret mevcut olup,4 sosyal bilimler ve tarih konusunda Libya üzerinde
uzman olan Dr. Farayi Abdülaziz Nayam’a göre, bunlardan
ülke üzerinde sözü geçecek asiret sayısı 30 kadardır.5 Libyalıların
çoğu haklarını elde etmek, korunma sağlamak ve hatta devlette is
bulmak için mutlaka asiret bağlantısı içinde bulunmayı zorunluluk
olarak görmektedir. Bingazi’de bulunan Garyounis Üniversitesinden
Dr. Amal el-Obeydi yapmıs olduğu arastırmada, Libya’da
3 Alison Pargeter, “Rebels with a cause”, Jane’s Intellegence Review, Vol
23, No. 04, April 2011.
4 “Libyan People”, http://www.temehu.com/Libyan-People.htm.
5 Abdulsattar Hatitah, “Libyan Tribal Map: Network of loyalties that will
determine Gaddafi’s fate”,22.02.2011. http://www.asharq e.com/
news.asp?section=3&id=24257,i (Erisim tarihi: 02.02.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
5
etkili olan iki asiretten birinin Libya’nın doğusunda Sirenayka
bölgesinde yoğun olarak yerlesmis Beni Salim asireti, diğerinin ise
Trablus civarında batıda yerlesmis Beni Hilal asireti olduğunu
vurgulamıstır. Bazı arastırmacılara göre ise, nüfusun %15’i herhangi
bir asirete bağlı olmayan Türkler, berberiler ve diğer topluluklardan
olusmaktadır.
Halen iktidarda bulunan asiret ise, en uzun ve en güçlü bir
sekilde hüküm süren Kaddafi’nin asireti, Magariha asiretidir. Libya’nın
önceki Basbakanı ve Kaddafi iktidarının sağ kolu olan
Abdülselam Callud bu asirete mensuptur. Ancak, sasırtıcı olan
Kaddafi iktidarından önce, son 200 yıldır kolonizasyona karsı harekette
Magariha asiretinin pek etkin ve güçlü olmadığı, adının
duyulmadığı seklindedir.6 Kaddafi, yönetimi ele geçirdikten sonra
Magariha kabilesinden birçok kisi devletin üst yönetiminde görev
almıstır ve Kaddafi’ye en yakın pozisyondadırlar. Bunun yanı sıra
Zaviya kabilesi, yönetim protestoculara karsı ölümle sonuçlanan
müdahaleleri sonlandırmaz ise, Batı Libya’ya petrol akısını kesecekleri
tehdidinde bulunmustur. Bir diğer en güçlü kabile ise,
adını Misurata bölgesinden alan, özellikle Bingazi ve Derne sehirlerinde
güçlü etkisi bulunan Misurata kabilesidir. Kargala,
Tavayer ve Ramla kabileleri de doğu kesiminde bilinen kabilelerdir.
Tobruk bölgesinde 15 kadar küçük kabile, Trablus’ta çoğunluğu
Magariha kabilesi olmak üzere muhtelif kabileler yerlesmistir.
Libya Ekonomisi
Libya ekonomisi petrol yataklarının bulunması ile denge
durumuna gelmistir. Ekonominin ikincil unsurları tarım ve hayvancılık
olmakla birlikte asıl gelir kaynağı petrol ve petrol ürünleridir.
Son yıllarda büyük oranda artan petrol ihracatı ile Libya
dünyada 6’ncı sıraya yerlesmistir. Petrol üretimi yıllık 120 milyon
tondur. Fakat petrolden elde edilen yüksek gelirlere rağmen, ülke
dıs borçtan kurtulamamıstır. Yüksek idari harcamalar ve ABD ve
Đngiltere ile olan gerginlik, ülkeyi ve ekonomisini tehdit etmistir.
Đngiltere’yi bölgeden uzak tutabilmek için Malta’ya yaptığı askeri
6 Alison Pargeter, agm.
Serdar ERDURMAZ
6
ve mali yardımlar, siyasi rejimini yerlestirmek için Çad7 ve Sudan’a8
yaptığı müdahaleler ekonomisini büyük ölçüde sarsmıstır.
Dıs ticaretin %98’i petrol, petrol ürünleri ve doğal gaza bağlıdır.
Öte yandan yer fıstığı, hurma, zeytinyağı, tütün, selüloz ve
badem diğer ihracat ürünleridir.
Đnsaat sektörü gelismistir. Dıs ülkelerden isçi ve mühendisler
Libya’ya gitmektedir. Bu noktada Türkiye ile önemli iliskiler
kurulmustur.
Ekonomide petrol ve doğal gazın önemi9
Libya’da petrol aramaları 1955 yılında, Ulusal Petrol Kanunu’nun
25 Nisan 1955 yılında yürürlüğe girmesi ile baslamıstır.
Libya’nın ilk petrol sahaları 1959 yılında simdi Nasır olarak da
bilinen Emel ve Zelten bölgelerinde bulunmus ve ihracata 1961
yılında baslanmıstır. Yıllarca yaptırımlar nedeniyle kısmen düsük
faaliyetlerden sonra Libya, simdi daha iyi tesvik ve üretim sartları
ile yabancı sirketler çekmek için çalısmıstır. Libya, yabancı firmaları
cezbetmek için ciddi kolaylıklar sağlayan kanunları benimsemistir
Libya petrol endüstrisi, Ulusal Petrol Sirketi (NOC) tarafından
devlet eliyle yönetilmektedir. Bunun yanı sıra ülkenin petrol
üretiminin yaklasık yarısından müstereken pay alan daha küçük
yan sirketlerde bulunmaktadır. Bazı uluslararası petrol sirketleri
NOC ile arama, üretim anlasmaları yaparak sektöre girebilirler.
Önde gelen yabancı petrol üreticisi olarak, 1959 yılından beri ülkede
faaliyet gösteren Đtalyan Agip-Eni sirketleri rol almaktadır.
7 Libya’nın Çad’ müdahalesi 1968 yılında olmustur. Daha fazla bilgi için
Bknz;
“Chadian–Libyan conflict”,
http://en.wikipedia.org/wiki/Chadian%E2%80%93Libyan_conflict.
(Erisim Tarihi: 26.11.2011),
8 Libya ve Sudan arasında sorunlar 1970-1980 arasında sürmüstür. Daha
fazla bilgi için Bknz , “Libyan–Sudanese conflict”,
http://en.wikipedia.org/wiki/Libyan%E2%80%93Sudanese_conflict.
(Erisim Tarihi: 26.11.2011)
9 “Libya Petrol”, 25.04.2005,
http://www.globalsecurity.org/military/world/libya/petrol.htm.
(Erisim Tarihi: 26.11.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
7
Đki ABD petrol sirketi (Exxon ve Mobil) 1981 yılında baslayan bir
ABD ticaret ambargosunun ardından, 1982 yılında Libya’dan çekilmislerdir.
Diğer bes ABD sirketi (Amerada Hess, Conoco, Grace
Petrol, Marathon ve Occidental) 1986 yılına, Baskan Reagan’ın
orada faaliyetlerini durdurma kararına kadar ülkede aktif kalmıstır.
Conoco, Amerada Hess ve Occidental 1986 yılında 850.000
varil / gün civarında üreten “Oasis Grubu” olusturmuslardır.
Aralık 1999’da, ABD hükümetinin onayı ile Oasis ve
Marathon petrol sirketi yöneticileri ülkedeki kendilerine ait eski
petrol tesislerini ziyaret için Libya’ya gitmistir. NOC eski baskanı,
Abdullah el-Bedri, ABD’li sirketlerin Libya’ya dönmeleri halinde
ülkede eskiden faaliyet için kullanılan alanlarına geri dönebileceklerini
ifade etmistir. Ancak, 2001 yılının ilk bölümünde Libya,
ABD sirketleri temas kurarak gelistirilmesi düsünülen alanları
Avrupa sirketlerine transfer etmeyi düsündüklerini belirtmistir.
Eylül 2001’de, ABD sirketlerinin ya bir yıl içinde kendilerine tanınan
ayrıcalığı kabul ederek faaliyete baslamalarını veya haklarını
kaybedeceklerini açıklamıstır. Mart 2002 yılında, ABD Dısisleri
Bakanlığı yaptırımlar tam olarak uygulamada kalırken, Marathon
Oil’e Libya yetkilileriyle görüsmeler için izin verildiğini belirtmistir.
Uluslar arası Para Fonuna göre, 2010 yılındaki ihracat gelirlerinin
% 95’inden fazlası petrol ürünlerinden olusan Libya ekonomisi
yoğunlukla hidrokarbon endüstrisine bağımlıdır.10 “Oil and
Gas Journal” e göre (OGJ) Libya, Afrika’da en büyük rezerv ile
yaklasık 46,4 milyar varil petrol rezervine ve yaklasık 55 trilyon
kubic feet (Tcf) doğal gaz rezervlerine sahip bulunmaktadır.
Libya ham petrolü üç ana bölgeden elde edilmektedir. Bunlar;
Sirte, Murzuk ve Pelagian havzalarıdır. Sirte havzası Libya’nın
doğusunda bulunmaktadır ve ham petrolün üçte ikisi buradan
elde edilir. Sirte havzası Libya’daki en eski ve en çok jeolojik özelliği
olan bölgelerden birisidir. Petrol rezervinin yaklasık % 80’e
yakın kısmı Sirte havzasında yer almaktadır. Afrika’da Libya’dan
sonra Nijerya ve Cezayir gelmektedir. Libya’nın 2010 yılı içindeki
10 “Libya, Country Analysis Briefs”, last updated February 2011,
www.eia.doe.gov. (Erisim Tarihi: 08.03.2011)
Serdar ERDURMAZ
8
toplam petrol üretimi günlük olarak yaklasık 1,8 milyon varil civarındaydı.
Dünyadaki petrol üretiminin %2’sini karsılayan ve günde 1,6
milyon varil petrol üreten Libya, günlük 1,1 milyon varil petrol
ihracatı yapmaktaydı. Kaddafi’nin kontrolünde olan Milli Petrol
Sirketi NOC dünyadaki ilk yüz petrol sirketi arasında 25’inci sırayı
isgal etmekteydi11. Dünyada petrol üreticileri arasında 17’inci sırada
bulunan ve kanıtlanmıs petrol rezervleri bakımından Afrika’-
da ilk sırada yer alan Libya’nın, Avrupa’da petrol piyasasındaki
payının yüzde 10 olduğu tahmin edilmektedir.12
Subat ayının sonuna doğru Libya’da artan gerginlikle birlikte
petrol sirketlerinin üretimlerini kısması üzerine ülkenin petrol
üretiminin dörtte bir oranında düstüğü tahmin edilmektedir. Reuters’in
hesaplamalarına göre, petrol sirketleri ve petrol sanayi
kaynaklarının verdiği bilgiler ısığında, günlük petrol üretimi 1,6
milyonu bulan ülkede bu üretimin günlük 300-400 bin varil düstüğünü
göstermektedir. Bu rakamın, Đtalyan petrol ve doğal gaz
sirketi Eni’nin Libya’daki petrol üretimini durdurması nedeniyle
daha da yüksek olabileceği belirtilmistir.
Son verilere göre, Eni’nin 2009 yılında Libya’da petrol üretimi
günlük 108 bin varili bulmaktaydı. Mart basında, Avusturya
petrol ve doğal gaz sirketi OMV, Libya’daki üretimini tamamen
durdurmaya doğru gittiğini açıklamıstır. OMV, geçen yıl Libya’da
günlük 33 bin varil petrol üretmistir. Alman kimya sirketi BASF’ye
bağlı petrol ve doğal gaz arama sirketi Wintershall, Libya’da günlük
100 bin varil petrol üretimini durdurduğunu açıklamıstır. Bu
sirketten baska Đspanyol petrol sirketi Repsol, Đtalyan Eni ve Fransız
Total üretimi durdurma ya da yavaslatma kararı almıslardır.13
11 “The Energy Intelligence ranks NOC 25among the world’s Top 100
companies”, National Oil Company,
http://en.noclibya.com.ly/index.php?option=com_content&task=view&i
d=1506&Itemid=1. (Erisim tarihi:25.11.2011)
12 “Libya’dan petrol ihracatı durdu”, 28.02.2011,
http://www.borsagundem.com/haber/Libya-dan-petrol-ihracatidurdu/
49432. (Erisim tarihi:25.11.2011)
13 “Libya’daki petrol üretimi ne durumda?”, 23.02.2011,
http://www.anlikborsa.com/libya-daki-petrol-uretimi-ne-durumda.html.
(Erisim tarihi:25.11.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
9
Libya hükümeti yıllar süren ABD ve uluslar arası yaptırımların
sona ermesinden sonra, petrol rezervlerinin gelistirilmesi ve
üretiminin arttırılması ile orta vadede doğal gaz sektörünün gelistirilmesi
için çaba sarf etmekteydi. BM ve ABD, Libya üzerindeki
yaptırımları 2003 ve 2004 yıllarında kaldırmıslardır. ABD 2006
yılında Libya’yı terörü destekleyen ülke statüsünden çıkartmıstır.
O günden itibaren uluslar arası sirketler Libya petrol ve doğal gaz
sektörüne ilgi göstermeye baslamıstır. Libya, Petrol Đhraç Eden
Ülkeler Teskilatına (OPEC) üyedir.
Libya’nın enerji ihtiyacı son on yıldır %72 enerji petrol, %28
enerji doğal gaz tüketimi ile sağlanmaktadır.
International Energy Agency’e (IEA) göre, Libya petrol ihracatının
%80’e yakın miktarı Đtalya, Almanya, Fransa ve Đspanya’ya
yapılmaktadır. 2004’te yaptırımların kaldırılması ile birlikte
ABD’nin Libya’dan ithalatı artmıstır. Energy Information
Adminisration’a (EIA) göre, 2010 yılı içinde subat ayından ekim
ayına kadar ABD tarafından günde ortalama 44 bini ham petrol
olmak üzere, 71 bin varil petrol ithal edilmistir. Bu rakam 2005
yılındaki günde 56 bin varilden yüksek, fakat 2007’deki günde 117
bin varilden düsük bir rakamdır.
Libya ana petrol üretici ülkelerden biri olmasına rağmen, bu
zenginliğini yıllar içinde hovarda bir biçimde israf etmistir. EkoSerdar
ERDURMAZ
10
nomisini çesitlendirme çabalarına rağmen, hidrokarbonlar sektörü
hâlâ toplam ihracatın %95’ini (çoğu da Đspanya ve Đtalya),
GSYĐH’nın %30’unu ve toplam mali gelirlerinin %75’ini olusturmaktadır.
Petrol gelirleri, Körfez krizinden sonra perakende sektörüne
tesvik için getirilen bazı liberasyon tedbirleri ile gerilemistir.
Kaddafi zamanı devlet kontrolünün özel sektöre sınırlaması devam
ederken, ekonominin (yağ dâhil) kilit alanlarda, devlet mülkiyeti
devam etmekteydi. Özel sektörün güçlendirilmesi amaçlanmıs
ancak, asla özel sektörün genisletilmesi yolunda önemli bir hamle
yapılmamıstır. Bu, petrol ve enerji sektörü dısında, ülkenin kısıtlı
ekonomik potansiyelinin gelismesini engellemeye devam ettiğini
göstermektedir.
Libya çok düsük maliyetli (bazı alanlarında varil basına 1 $
gibi) yüksek kaliteli, düsük kükürtlü “tatlı” ham petrol üretmektedir.
2003 yılının ilk yarısında, Libya petrol üretimi yaklasık 1,5
milyon varil/gün olup, 2002 seviyesine göre bir artıs olduğu tahmin
edilmektedir. Ancak, hâlâ 1970 yılında üretmis olduğu 3,3
milyon varil/günlük kapasitenin sadece beste ikisini üretmektedir.
Libya Avrupalı sirketler yardımıyla 2004 yılında 175.000 varil/gün
ile petrol üretiminin kapasitesini artırmayı hedeflemistir.
Genel olarak, Libya 6 milyar doların üzerinde bir yatırımla,
2005 yılında 1,4 milyon varil/gün olan petrol üretim kapasitesini
bes yıl içinde 2 milyon varil/gün kapasitesine yükseltmeye istekli
olarak yabancı petrol sirketlerini davet etmistir. Böylece petrol
üretim kapasitesini 1970’lerin seviyesine çekmeyi arzu etmekteydi.
1970’lerde, ülkenin devrimci hükümeti petrol sahası yatırım ve
petrol üretimine doğru kayma yaratmak için üretici firmalara sıkı
kurallar getirmistir. Mayıs 2000’de Libya, arama ve üretim paylasım
anlasmaları görüsmek üzere 50 yabancı petrol ve doğalgaz
sirketini görüsmeye çağırmıstır. Libya, petrol sektörü hedeflerine
ulasmak için, 2010 yılına kadar 10 milyar dolar kadar yabancı
yatırımına gereksinim duymakta olduğunu belirlemistir. Bu meblağın
yaklasık 6 milyar dolarının yeni kuyuların açılması ve üretime
kalanının ise rafineri ve petrokimya harcamalarına tahsisi
gerekmekteydi. Buna ek olarak, NOC petrol altyapı yatırımları
için 1,5 milyar dolar tahsis etmistir. Ocak 2002’de, NOC ülkenin
petrol sektörüne yabancı yatırım çekme özel görevi ile Abdel-Hafız
Zleitni yeni baskan olarak atamıstır.
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
11
Libya’da doğal gaz üretimine verilen önem iki ana nedenden
dolayı yüksek bir öncelik olmaya devam etmektedir. Đlk olarak,
Libya yurt içinde sınırlı da olsa doğal gaz kullanımı sağlayarak,
daha fazla petrolün ihracat için kullanılmasını hedeflemistir.
Đkinci olarak, büyük doğal gaz rezervine sahip olan ülke özellikle,
Avrupa’ya gaz ihracatı artırmak için imkân aramaktadır.14
2003 yılında Libya’nın kanıtlanmıs doğal gaz rezervlerinin
46,4 trilyon kubic feet (Tcf) olduğu tahmin edilmekteydi. Ancak
ülkenin gerçek gaz rezervlerinin büyük ölçüde kullanılamadığı
veya kesfedilemediği değerlendirilmektedir. Baslıca üretim alanları
Atta Hadi, Defa-Aha, Hatibe, Zelten, Seul ve Assumud bölgelerindedir.
Doğal gaz üretim, pazarlama ve dağıtımını genisletmek
için yabancı katılım ve yatırımcı arayan Libya, son yıllarda Sirte
havzasında olduğu gibi Kadames ve el-Bori alanlarında da yeni
kesiflere baslamıstır. Az miktarda kendi rafinerileri tarafından
tüketilen sıvılastırılmıs petrol gazı (LPG) üretim faaliyetinde de
bulunmaktadır.
Kaddafi Dönemi Libya Silahlı Kuvvetlerine
Genel Bir Bakıs15
1999 yılında Birlesmis Milletler ambargosunun kaldırılısıyla
birlikte ülke, silah ithalatında baslarda yer alan potansiyel alıcı
durumuna gelmistir. Yedi yıl süren ambargo öncesi, Rusya ana
tedarikçi olarak görülmekteydi. 1970-1991 yılları arasında Moskova
Libya’ta 19 milyar dolar değerinde askeri silah sistemi ve malzeme
satısı yapmıstır. 2000’den fazla tank, 2000 zırhlı personel
tasıyıcı ve zırhlı muharebe aracı, 350 kundağı motorlu top bu satısa
dâhildi. Libya hava ve deniz kuvvetleri çoğunlukla Sovyet yapımı
uçak ve gemi kullanmaktaydı. Sovyet yapısı savunma sanayi
tesisleri 2 milyar dolar değerindeydi. Sovyetler Birliği dısındaki
küçük paya sahip alımlar genellikle Brezilya, Çekoslovakya, Đngiltere,
Fransa Đtalya, ABD, Yugoslavya ve Kuzey Kore’den yapılmaktaydı.
Ambargo ile birlikte Kaddafi’nin tedarik programı durmak
14 “Libya Petrol”, 25.04.2005,
http://www.globalsecurity.org/military/world/libya/petrol.htm.
(Erisim tarihi: 25.11.2011)
15 “Libya Silahlı Kuvvetlerine Genel Bir Bakıs”, 08.03.2011,
http://www.turksam.org/tr/a2353.html. (Erisim tarihi: 25.11.2011)
Serdar ERDURMAZ
12
zorunda bırakılmıstır. Hava Kuvvetlerinin modernizasyonu, MĐG-
29 savas uçaklarının alımı askıya alınmıstır. 1988’de Lockerbie’de
yolcu uçağına konulan bomba ile Libya’nın terörizmi desteklemesi
sonunda uygulanan bu ambargo ile petrol üretimi için yedek parçalar
dâhil her türlü yedek parça, çift kullanımlı malzemelerin
ithalatı ve dısarıda bulunan Libya’ya ait finansal değerlerin dondurulması
Libya’yı ciddi bir sekilde etkilemistir.
Ambargonun kaldırılısı sonrasında baslayan petrol geliri artısı
ile Libya Silahlı Kuvvetleri modernlestirme çabaları içine girmistir.
Kaddafi’nin silahlı kuvvetlerin modernlestirilmesine ciddi
bir sekilde eğilmediği, bunun nedeninin ise, ordunun bir gün kendisine
ve ailesine karsı çıkabileceği endisesinden kaynaklandığı
belirtilmektedir.16 Bu bakımdan güvenliği kendi kabilesinin olusturduğu
“rejim koruyucuları birliği” vasıtasıyla sağlamaya çalısmaktadır.
Kaddafi’ye oğlu Hamis’in komutasındaki 32’nci Tugay’la
birlikte 10-12.000 askerin sadık olduğu değerlendirilmektedir.
Afrikalı paralı askerlerin tam sayısı tespit edilememistir. Ülkenin
doğusunda Bingazi bölgesindeki silahlı kuvvetlere ait birliklerin
silah bıraktıkları ve isyancılarla birlestikleri belirlenmistir.
2009 yılı sonu itibarıyla Libya Silahlı Kuvvetleri yapısı asağıdaki
gibi tespit edilmistir.17 Libya’nın askeri harcamalarında
1997-2008 yılları arasında tedrici bir artıs vardır.18 1997 yılında 468
milyon dolar olan harcamalar, 2004 yılında 892 milyon dolara
çıkmıs, 2007’de 728 milyon dolara düsmüsse de, 2008’de 1,1 milyar
dolarla en yüksek düzeye ulasmıstır. 1997 yılında GSMH’nın %
4,1’i olan askeri harcamalar 2008’de % 1,3’e kadar düsmüstür.
Burada artan petrol gelirinin etkin olduğu söylenebilir.
Cezayir’le 2001, Đtalya ile 2009, ABD ile 2009 yılında yapmıs
olduğu askeri anlasmalar vardır. 2005 yılında Đtalya ile, 2008 yılında
NATO ile müsterek tatbikatlar yapmıstır.
16 “Libya’s military: what does Gaddafi have?”, IISS Military Balance
2010/Reuters,
& March 2011, 08.03.2011, http://www.reuters.com/article/2011/03/08/uslibya-
military-idUSTRE7274QI20110308. (Erisim tarihi:23.11.2011)
17 “Libya”, The Institute for National Security Studies, at Tel Aviv
University, http://www.inss.org.il/upload/(FILE)1317730545.pdf.
(Ersim tarihi: 05.03.2011)
18 SIPRI Military Expenditure Database 2010.
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
13
Aldığı Askeri Üretim ve Güvenlik Yardımları:
– Hırvatistan’dan Silah Transferi:VP30 devriye botu (2007)
– Fransa’dan Silah Transferi: Mirage F1 uçaklarının modernizasyonu
(2006)
– Đtalya’dan Silah Transferi: A109 Hlk (2006), AW119 Hlk
(2007), SF-260 uçak modernizasyonu (2007),ATR-MP uçakları
(2009), sınır güvenlik sistemi (2009), Bigliani FPB (2009), sahil
muhafaza konusunda askeri eğitim (2009)
– Rusya’dan Silah Transferi: SU-24 uçakları modernizasyonu
(2009), Molniz MFPB (2009), T-72 tankları modernizasyonu (2009)
– Đngiltere’den Silah Transferi: taktik haberlesme (2008),
özel kuvvetlerin askeri eğitimi
– Ukrayna’dan Silah Transferi: An-32 uçakları (2003), An-74
(2004)
– ABD’den Askeri eğitim sahil muhafaza eğitimi (2009)
Nükleer Yetenekleri: Kitle imha silahları üretiminden vazgeçmesi
üzerine 5 Megawattlık Sovyet yapımı bir reaktörü, birkaç
bin zenginlestirme santrifüjü sökülerek isletmeden çekilmistir.
Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlasması’nın (NPT)
imzacısıdır. Đmzaladığı ancak onaylamadığı, Afrika Nükleer Silahlardan
Arındırılmıs Bölge Anlasmasına taraftır.
80 lançerli 500 Scud B balistik füze sahibidir. Scud C’ler
1999’da kaldırılmıstır.
Silahlı kuvvetlerin mevcudu 76.000 kisidir. Bunun 56.000’i
kara kuvvetleri, 18.000’i hava kuvvetleri, 8.000’i deniz kuvvetleri
personelidir. 40.000 kadar milis olup bunun 3000 kadarı Devrim
Muhafızı’dır. 2500 kadarının ise, Afrikalı Lejyonlardan olustuğu
sanılmaktadır.
Kara kuvvetlerinin 50.000 kadarı muvazzaf, kalanı zorunlu
askerdir.
2210 tanktan yaklasık 650 kadarı servistedir. 1300 Zırhlı
muharebe aracının 1000’den fazlası servistedir. 2520 kadar zırhlı
tekerlekli, tasıyıcı mevcuttur. 500 kundağı motorlu top, 695 adet
çekili top, 250 kadar muhtelif çapta havan topu, 900 kadar Çok
Namlulu Roket Atar, 48 FROG-7 toplamda 2400 topçu sistemi
envanterde gözükmektedir. 300 kadar muhtelif anti tank silahı
vardır.
Serdar ERDURMAZ
14
Hava kuvvetleri 13 askeri üste konuslanmıstır. Kaddafi’nin
hava kuvvetlerine olan güveni kırılmıs olarak düsünülmektedir. 2
savas uçağı Malta’ya kaçmıs, bir uçak pilotu ise bombalamadan
kaçmak için kendisini uçaktan fırlatmıstır.
Savas uçağı 386, nakliye 88, helikopter 194 adettir. Eğitim
ve irtibat uçağı toplamda 379 adettir.
400 karadan havaya füze, 730 kadar diğer hava savunma
sistemi mevcuttur.
Deniz kuvvetleri 6 deniz üssünde konuslanmıstır. Trablusgarp,
Bingazi ve Tobruk’ta bakım ve tamir tesisleri mevcuttur.
Su üstü muhtelif araçlar toplam 17, denizaltı devriye 2, devriye
vasıtaları 12, çıkarma araçları 4, yardımcı gemiler 10 adettir.
Mevcut teskilat yapısı içinde, Libya silahlı kuvvetlerinde ortaya
çıkan çatlaklık neticesinde bir kısım unsurların isyancılarla
birlesmesi Kaddafi’nin bu güce güveninde sarsıntıya yol açmıstır.
Đlave olarak, Batılı uzmanların yapmıs olduğu değerlendirmelere
göre, ordunun silah ve teçhizatındaki bakım ve modernizasyon
eksiklikleri onun etkin bir sekilde kullanılmasına engel teskil etmektedir.
Bu bakımdan “uçusa yasak bölge” ilanı halinde buna
karsı koyacak bir gücü etkin bir sekilde ortaya koyamayacaktır.
Kaddafi, kendisine sadık birliklerle ancak, isyancılara karsı ancak
kendisinin ve ailesinin güvenliğini sağlamaya yönelik bir faaliyette
bulunabilecek kabiliyettedir. Bu durumda silahlı kuvvetlerin
ülke savunmasında etkinliği ortadan kalktığı gibi, Kaddafi’nin
kendisi ve ailesinin bekası için orduya güvenemeyeceği değerlendirilmesi
yapılabilir.
BÖLÜM – II
ARAP BAHARI RÜZGÂRININ LĐBYA’YI
ETKĐLEMESĐ VE BM MÜDAHALESĐNE KADAR
GELĐSEN SÜREÇ
Çoğunluğu çöllerle kaplı ve Berberi kökenli Arapların yurt
edindiği Libya, Birinci Dünya Savası’ndan sonra Osmanlı egemenliğinden
çıkarak Đtalyan isgaline uğramıstır. Đtalyan isgalinin Libya
halkına yasattığı zulüm dolu yıllar, bugün olduğu gibi o zaman
da tabandan gelen bir direnis hareketi meydana getirmistir. Ömer
Muhtar’ın19 liderliğini yaptığı bu direnis hareketi, Đtalya’nın üstün
gücü nedeniyle basarısızlıkla ve Ömer Muhtar’ın idamıyla sonuçlandı.
Fakat daha sonra Senusi20, Libya halkını yeniden bağımsızlık
mücadelesi vermeye çağırdı, Đtalyanlar çıkarıldıktan sonra Lib-
19 Ömer Muhtar (Arapça: ÚãÑ ÇáãÎÊÇÑ , d. 1862 – ö. 1931) Libya’da Đtalyanlara
karsı yürütülen direnis hareketinin önderi. Dini öğrenim gördü ve
el-Kasr’daki Senusi tarikatının lideri oldu. Đtalyanların 1911’de Libya’ya
çıkarma yapması üzerine Osmanlı subayları ve Senusi seyhi Ahmed es-
Serif es-Senusi önderliğinde baslayan direnis hareketine gönüllü olarak
katıldı. Usi Antlasması’yla Osmanlı Devleti’nin Libya üzerindeki hâkimiyeti
resmen sona erdi. Đtalyan yönetiminin Trablusgarp’taki milliyetçi
kuvvetler ve Berka’daki Senusilerle yaptığı uzlasma görüsmeleri sonuçsuz
kaldı. Ömer Muhtar 1922’de Đtalya’da iktidara gelen Fasistlerin Libya’yı
sömürgelestirme politikasına karsı 1923’te Berka’da yeni bir direnis hareketi
baslattı. Cebelü’l-Ahdar’da yasayan asiretlerden topladığı gerilla güçleriyle
basarılı baskınlar gerçeklestirerek Đtalyan kuvvetlerine ağır kayıplar
verdirdi. Mısır ve Sudan’dan gelen yardımların kesilmesine karsın, Bedevi
köylülerin yardımıyla direnisini 1931’e değin sürdürdü. 11 Eylül
1931’de bir çarpısmada yaralanarak Đtalyanlara esir düstü. General
Rodolfo Graziani’nin baskanlığında bir savas mahkemesince ölüme mahkûm
edildi ve Saluk’ta asıldı. Bknz: “Ömer Muhtar (1862-1931)”,
http://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=2924.
(Erisim tarihi:25.10.2011)
20 Đdris el Senusi: Senusi 24 Aralık 1951’de Libya’nın bağımsızlığını ilan etti.
BM de 1 Ocak 1952’den itibaren Libya’nın bağımsızlığını kabul etti. Bağımsızlık
sonrasında Đdris el-Senusi kral ilan edildi. Đdris el-Senusi’nin
idaresi 1 Eylül 1969’a kadar devam etti. Bknz: “Idris of Libya”,
http://en.wikipedia.org/wiki/Idris_of_Libya. (Erisim tarihi: 05.11.2011)
Serdar ERDURMAZ
16
ya’nın önemli bölgeleri bu sefer de Đngiliz ve Fransız egemenliği
altına girince direnis hareketi güçlendi ve BM, 1 Ocak 1952’de
Libya’nın bağımsızlığını ilan etti. Senusi kral oldu fakat Libya’daki
çalkantılar dinmedi.
O dönemde Libya ordusunun bir subayı olan Libya Devlet
Baskanı Muammer Kaddafi, bir askeri darbeyle kralı devirdi ve
ülkeye, kendisinin “üçüncü dünya teorisi” dediği bir alt baslığı
tasıyan “yesil kitap”21 rejimini getirdi. Libya’da 42 yıldır yesil kitabın
Đslam sosyalizmi “uygulanmaya çalısılmaktadır”. Fakat tarihin
birçok döneminde ve birçok yerde olduğu gibi, Libya’da da teori
ile pratik birbirine pek uymamıstır. Daha önce belirttiğimiz gibi
büyük bölümü çöllerle kaplı olan ülkede tarımsal etkinlik çok azdır.
Libya’nın ekonomisi petrole dayanmakta ve petrol diğer ekonomik
etkinlikleri desteklemektedir. Libya’nın yasadığı önemli
çalkantılardan biri de, petrol üretiminin sınırlanmasına ve
Kaddafi’nin baslattığı kalkınma hamlesine darbe vurulmasına
neden olan 1988 tarihli Lockerbie faciası22 olmustur. Faciadan
21 Yesil Kitap: Libya Devlet Baskanlığını sürdüren Kaddafi’nin Yesil Kitap
adıyla yayınlanan üç ciltlik bir eseri vardır. Kaddafî dinî bir tahsil görmedi.
Yesil Kitap’ta, konferans ve konusmalarında dinde reform fikrini savundu.
Kur’an-ı Kerim’den baska kaynak kabul etmediğini söyleyerek bütün
hadis-i serifleri ve Müslümanların icmâlarını inkâr etti. “Buhari, Müslim
gibileri Arap değildir. Onların bize dinîmizi öğretmeye hakları yoktur”
diyerek adı geçen ilim adamlarını münafıklık ve zındıklıkla itham etti. Ülkesinde
basörtülü kadınların sayısının gittikçe arttığını görünce kadınerkek
esitliği davasından hareketle kadınlara da askerlik yapma mükellefiyeti
getirdi. Askere alınan kadınların askerî forma giymelerini ve baslarını
açmalarını mecbur tuttu. Dünyadaki bütün Ehl-i sünnet âlimleri ve
Vehhâbî mensubu olanlar bile bu fikirlerine karsı çıkarak reddiyeler yazdılar.
Đslâm sosyalizmi sloganı ile uydurma bir yol tuttu ve komünist bir
rejim uyguladı. Uyguladığı bu politikalar yüzünden ülkesinin milletlerarası
siyaset sahnesinde yalnız bırakılmasına sebep oldu. Bknz: “Muammer
Kaddafi’nin Yesil Kitap’ı”, 23.02.2011,
http://blog.milliyet.com.tr/muammer-kaddafi-nin-yesil-kitapi/
Blog/?BlogNo=291564. (Erisim tarihi:25.10.2011)
22 Lockerbie Faciası; Londra-New York seferini yapan Pan Am 103 sefer
sayılı Boeing 747 uçağı 21 Aralık 1988 tarihinde havada infilak etti ve Đskoçya’nın
Lockerbie kasabasına düstü. Uçak içindeki 259 kisi ve kasabadaki
11 kisiyle birlikte toplam 270 kisi hayatını kaybetti. Semtex adlı patlayıcıyı
uçağa yerlestirenlerin Libya uyruklu olduğunun anlasılmasından
sonra, Libya’dan tazminat talep edildi. Libya iki süpheliyi Đskoçya’ya iade
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
17
sonra Libya’ya uygulanan BM ekonomik ambargosu ülkedeki gelir
seviyesini ciddi sekilde etkilemis, tüm bunların üzerine hükümetin
düzeltemediği vergi adaletsizlikleri ülkeyi petrol zengini batı ve
yoksul doğu Libya olarak bölmüstür.
Kaddafi’nin geçmiste ülkeye uygulanmakta olan ekonomik
yaptırımların ülkenin fakirliğine neden olduğu konusundaki mazereti
daha sonra bu yaptırımların kaldırılması ile normale dönmüstür.
21 Aralık 1988’de ABD yolcu uçağının Lockerbie/Scotland
bölgesinde düsürülmesi ile ilgili iki zanlının ABD’ne verilmesine
karsı çıkan Libya’ya uygulanan yaptırımlar 1990’larda kaldırılmıs
ve ABD ve Batı ile iliskiler normale dönmüstür. Yeniden dönemin
getirdiği yapılanmanın yarattığı refah halka yansımaktan çok,
küçük bir elit tabakaya akmıstır. Ayrıca Kaddafi’nin Pan –Afrika
gibi projelerine yapılan yatırımlarla paranın Libya halkına aktarılmasından
ziyade diğer Afrika ülkelerine akması rejime karsı
halkın tepkisine neden olmustur.
Kaddafi’nin baslangıçta iktidarı ele geçirmesiyle birlikte ortaya
koymus olduğu politikaya baktığımızda, Libya halkının refahı
için çaba harcadığını görmekteyiz.23 Libya petrolleri üzerinde büederek
kisi bası 10 milyon dolarla toplam 2,75 milyar dolar tazminat ödedi.
Đskoç mahkemelerinde yargılanan süphelilerden Lamin Khalifah
Fhimah beraat etti. Libya gizli servisi üyesi olan Abdelbaset Ali al-
Megrahi ise, 2001 yılında ömür boyu hapse mahkûm edildi ve cezasını Đskoçya’da
çekmeye basladı. Hükümlü olduğu esnada prostat kanseri olan
Megrahi 20 Ağustos 2009 tarihinde üç aylık ömrü kaldığı gerekçesiyle Đskoç
hükümeti tarafından serbest bırakıldı. Olayda ölen yolcuların 189’u
Amerikalıydı. Serbest bırakma kararı ABD Baskanı Barack Obama tarafından
“hata” olarak nitelendirildi. Megrahi halen hayatta ve Libya’da yasıyor.
Dönemin Birlesik Krallık Basbakanı Gordon Brown serbest bırakma
kararının (özerk) Đskoçya Parlamentosuna ait olduğunu, Birlesik Krallık
hükümetinin kararı olmadığını açıklamıstı ancak, daha sonra basına sızan
Wikileaks belgelerinde Birlesik Krallık hükümetinin Libya ile ekonomik
anlasmalarının sürekliliğini sağlayabilmek için Libya’nın isteğine boyun
eğerek Megrahi’nin serbest bırakılmasını tesvik ettiği ortaya çıktı.
Bknz : “Lockerbie saldırısının film gibi hikâyesi”, 20,08.2009,
http://www.stargazete.com/dunya/lockerbie-saldirisinin-film-gibihikayesi-
haber-208706.htm
23 Stephen Zunes, “History of US-Libya Relations Indicates US Must Tread
Carefully as Uprising Continues”, 24.02.2011, http://www.truthSerdar
ERDURMAZ
18
yük payı bulunan yabancı sirketleri zorlayarak, hisselerin büyük
kısmını devralmıs ve petrolü millilestirerek gelirin büyük kısmının
Libya’ya kalmasını sağlamıstır24. Kaddafi diğer Arap ülkelerine de
örnek olmus ve bu ülkeler de yabancı firmalardan ülkeleri lehine
taviz vermelerini talep etmislerdir. Bu liderlerden biri de Irak sabık
lideri Saddam Hüseyin’dir. Saddam 1970’lerin basında petrol fiyatları
artarken, Irak petrollerini yabancı firmalardan onların arzuları
hilafına devralmıs ve millilestirmis, bu suretle elde edilen gelirle
kırsal alanda imar faaliyetlerine girismistir. Irak, zirai üretimin
makinelestirilmesi ve çiftçilere toprak dağıtımı gibi girisimlerle
Irak Arap Dünyası’nın en zengin ülkesi konumuna gelmistir. Bu
arada son derecede baskıcı bir tavır almıstır.25
Kaddafi de aynı sekilde elde ettiği petrol gelirleriyle okullar,
evler, hastaneler ve otoyollar insa etmistir. Ücretsiz elektrik kullanımı,
eğitim, sağlık hizmeti kampanyalarını yürütmüs ve modern
bir endüstri kurma çabası içine girmistir. Ayaklanmalardan önce
orada büyük imar isleri alan Türk firmaları bu konuda en güzel
örnektir. Evlenen her çifte 50 bin dolar, doğan her çocuğa 5 bin
dolar yardım fonu kurmus, Batı’da hayal bile edilemeyecek birçok
katkı ile halka yardımda bulunmaya çalısmıstır.26
1992 yılında 45 Afrika ülkesi RASCOM (Bölgesel Afrika Uydu
Haberlesme Örgütü-Regional African Satellite Communication
Organization) kurmuslardır. Daha evvel Afrika’dan dısarı veya
içeri yapılan telefon haberlesmeleri Avrupa’dan kiralanan sisteme
out.org/history-us-libya-relations-indicates-us-must-tread-carefullyuprising-
continues 68033. (Erisim tarihi: 23.11.2011)
24 Abdul Ruff Hidden, “CIA Projects: Mideast Uprisings For Libyan Oil
Resources NATO-UNSC Must End Đllegal War Against Libyan Arabs!”,
25.06.2011, http://www.allvoices.com/contributed-news/9496209-hiddencia-
projects-mideast-uprisings-for-libyan-oil-resources.
(Erisim tarihi: 18.08.2011)
25 Jean-Paul Pougala, “ Why The West Wants The Fall Of Gaddafi? An
Analysis In Defense Of The Libyan Rais”, 16.04.2011,
http://www.rightsmonitoring.org/2011/04/why-the-west-wants-the-fallof-
gaddafi-an-analysis-in-defense-of-the-libyan-rais/.
(Erisim tarihi: 18.08.2011)
26 “Insights into Libya”, 21.10.2011,
http://anythingbeautiful.blogspot.com/2011/10/insights-into-libya.html.
(Erisim tarihi: 23.10.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
19
her yıl 500 milyon dolar ödenerek gerçeklestirilmekteydi ve bu
dünyanın en maliyetli sistemiydi. Afrikalıların böyle bir sistem
kurmak için mali gücü mevcut değildi ve hiçbir Batı bankası kredi
vermemekteydi. RASCOM’un kurulmasıyla birlikte, Kaddafi 3000
milyon dolar katkıda bulunarak, uydu sisteminin bir defaya mahsus
400 milyon dolar maliyetle kurulmasını sağlamıstır. Đlk Afrika
uydusu 26 Aralık 2007’de yörüngesine oturtulmustur. Bu suretle
her yıl Batıya aktarılan 500 milyon dolarlık bir kaynak kesilmistir.
Öte yandan Libya’nın dıs dünyaya borcu olmadığı gibi, Batı bankalarında
Kaddafi tarafından kontrol edilen 150 milyar dolar kadar
para ile Libya Merkez Bankasında 144 ton altın stoku mevcuttu.27
Bu durum Libya’nın ne kadar refah içinde olduğunu göstermesi
açısından son derece önemli bir gösterge olarak durmaktadır.
Kaddafi’nin Libya’sında BM istatistiklerine göre okuma yazma
oranı %86’dır. Mısır’da halkın %40’ı günde 2.50 ABD doları ve
daha az para ile yasarken, Libya fert basına milli gelirde 2010
yılında 14 bin ABD doları ile petrol üreten ülkeler arasında en
düsüğü olmasına rağmen, Cezayir, Mısır ve Tunus’tan yüksek
durumdaydı. Diğer bir deyisle Libya fakir değildir.28 1969 yılında
Libya’da yasam süresi 51 iken bugün 77’ye yükselmistir.
Ancak, Kaddafi bu basarılarına rağmen, bir süre sonra
Irak’ta olduğu gibi, petrol gelirlerinin bütün kontrolünü kendisi ve
yakın çevresi üzerine alarak baskıcı, despotik bir rejim uygulamaya
baslamıstır. Her türlü muhalefeti baskı, iskence ve muhtelif
sekilde tasfiye ederek yok etme politikası izlemistir. Ajanları Avrupa
ülkelerinde muhaliflere suikastlar düzenlemis, Güney Komsusu
Çad’da kargasa yaratmaya çalısmıstır. 1970 ve 1980’lerde
Đrlanda Cumhuriyeti Ordusu, Alman Kızıl Ordu, Ebu Nidal ve Çakal
Karlos gibi terörist grup ve sahısları destekleyerek Batı’nın
düsmanlığını kazanmıstır. Lockerbie hadisesi ise bunun tuzu biberi
olmustur.
Kaddafi baslangıçta ülkesinin refahı için çalısan bir lider
iken, gittikçe megaloman, despotik bir yönetici durumuna dö-
27 Jean-Paul Pougala, agm.
28 Vivienne Walt, “The Post-Gaddafi Boom: In Libya, Foreign Bankers See a
Coming Bonanza”, 09.06.2011,
http://www.time.com/time/world/article/0,8599,2076467,00.html.
(Erisim tarihi: 06.07.2011)
Serdar ERDURMAZ
20
nüsmüs ve bu tutumu onu bugünkü sona doğru adım adım yaklastırmıstır.
2011 iç savasında da görüldüğü üzere Kaddafi muhalefetinin
basını yoksul doğu Libyalılar çekmistir. Bir toplumun en
önemli gücü gibi görülen orta sınıf, Libya’da gerektiği gibi gelisememistir.
Dolayısıyla Libya, Tunus ve Mısır’da yasanan devrimlerin
rüzgârına açık hale gelmistir. Domino etkisi Libya’yı çok
daha acı bir sekilde vurmustur. Batı koalisyonunun isgale giden
müdahalesinin altında, Libya petrollerini ele geçirmek olduğu
birçok kisi tarafından düsünülürken, müdahalenin asıl nedeninin,
Kaddafi’nin daha önce eski Irak Baskanı Saddam Hüseyin’in yaptığı
ve canına mal ettiği “tarafsız değisim değeri” yaratma çabası
olduğu öne sürülmüstür. Saddam Hüseyin, Irak petrollerinin dolarla
satısını durdurmustu ve bu sava göre Muammer Kaddafi de
aynı seyi yapmaya çalısmakta ve Libya’ya savas açma kararına
karsı çıkan Rusya ve Çin tarafından da desteklenmekteydi.29 Kısacası,
Muammer Kaddafi’nin dünya sistemine bas kaldırısı, Batı
koalisyonunun zamanımızın en önemli hareketi sayılan Arap baharını
kendisine karsı manipüle etmesine yol açmıstır.
Libya’daki Arap Baharı’na Tunus ve Mısır’daki
Ayaklanmaların Etkisi
Libya’da gelisen olaylara baktığımızda ortaya konulan halk
ayaklanmasının amacının aynı olmasına rağmen, uygulama sekli
ve buna karsı gösterilen tepki bakımından Tunus ve Mısır’daki
29 Alexander Cockburn, “What’s Really Going On in Libya?”, baslıklı yazısında
Libya’daki NATO operasyonunun yüksek önceliğinin, Bingazi’deki
devrim hükümetinin merkez bankası düzenlemelerini görmek olduğunu
söylüyor. Ülkenin para politikasını yönetmek için 19 Mart’ta Bingazi Merkez
Bankasını kurdular. Kaddafi, dolar ve avroyu reddetme ve tüm Afrika’nın
ortak para birimi olarak altın dinar kullanma niyet ve cesaretini
sergilemis, geçmis yıllarda bir dizi Arap ve Afrika devletinden deneme
kabilinde satın alımlar gerçeklestirmisti. Küresel bankacılık sanayinden
bağımsız olan Trablus’taki Libya Ulusal Bankası bir süredir küresel finans
seçkinlerinin bas belasıydı. Bknz; “What’s Really Going On in Libya?”,
Counterpunch, 15-17.04.2011,
http://www.counterpunch.org/2011/04/15/what-s-really-going-on-inlibya/.
(Erisim tarihi: 07.07.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
21
örneklerinden farklı bir yol takip ettiğine sahit olmaktayız. Amaç,
yine aynı 42 yıldır tek lider durumunda olan Devlet Baskanı
Kaddafi’nin devrilmesi ve yerine diğer Arap ülkelerinde arzu edildiği
gibi demokratik ve halkın yönetimine dayanan, halka daha
çok özgürlük ve refah sağlayan bir rejimin getirilmesi olarak görülmektedir.
Libya ayaklanmalarının ana sorunlarıda diğer Arap dünyasının
nedenlerinden pek farklı görünmemektedir; on yıllarca süren
otoriter liderlik, siyasi baskılar, çöküs ve sosyo-ekonomik yoksulluk.
Libya’daki isyanlar Tunus ve Mısır’da ortaya çıktığı gibi ideolojik
bir orijinden kaynaklanmamıs, gençlerin öncülüğünde halkın
büyük bir kısmını içine çeken bir olusum olarak ortaya çıkmıstır.
Bununla beraber, Libya’da yıllardan beri biriken ve Arap baharı ile
ortaya çıkan öfkenin bu ülkeye has nedenleri asağıdaki gibi sayılabilir.
30
• Kaddafi’nin iktidara geldiği 1969 yılından beri Libya
devleti tamamen tek bir adamın sahsi ve siyasi vizyonu ile yönetilmek
zorunda kalmıstır.
• Đktidara geçisinden kısa bir süre sonra kendisine rakip
olabilecek bütün kurumları ortadan kaldırmıstır. Bu faaliyetin
içine ülkede mevcut geleneksel dini yapılarda dâhildir. Bu suretle,
yalnız kendisinin yorumu çerçevesinde Đslam’ın mesruiyetini sağlayarak
yönetimde egemen faktör olmasını önlemistir.
• Ülkede muhalefet partisi, bağımsız sendika veya gerçek
bir sivil toplum hareketi ile alternatif bir güç odağı olabilecek kurumların
olusturulmasına müsaade etmemistir. Olusturmus olduğu
sıkı kontrol ve baskı yoluyla, Mısır’daki Milli Demokratik Parti
veya Tunus’taki Anayasal Demokratik Parti gibi Libya hükümetini
teskil edenlerin bir parti seklinde yapılanmasını engellemistir.
• Ülkede ortadan kaldıramadığı kabile yapısı gibi olusumları
ise, böl yönet taktiği ile kontrol altında tutmaya çalısmıstır.
• Ülkeyi sürekli diken üstünde tutarak, sorunlardan basını
alamaz bir durumda tutmaya çalısmıstır. Daima bir karmasa için-
30 Alison Pargeter, “Rebels with a cause”, Jane’s Intellegence Review, Vol
23, No. 04, April 2011. p.9. Celalettin Yavuz, Serdar Erdurmaz, Age 2, S.
87-88
Serdar ERDURMAZ
22
de her an değisen bir gündemle halk mesgul etme yoluna gitmistir.
• Yakınlarını küçük fakat sıkı fıkı olduğu ilkokul arkadaslarını
veya kendi ailesinden fertleri danısman ve yakın çalısma
arkadasları olarak görevlendirmistir. Bu elit kesim, belirli bir yasa
geldikten sonra Kaddafi’nin oğullarını da kapsamıstır.
• Konusmalarında devamlı gelismis Đslam sosyalizminden
bahsetmesine rağmen, uygulamada ve hükümet yapısında bu
doğrultuda bir yönetim sergilememis, yönetim gücünü küçük ve
güçlü bir grup üzerinde merkezilestirmistir.
• Tunus ve Mısır’dan avantajlı olarak ciddi bir petrol gelirine
sahip, 6 milyon kadar küçük bir nüfuslu bir ülke olan Libya’da
refah ve zenginliğin halkla kolaylıkla paylasılması gerekirken bunun
gerçeklestirilmediği görülmektedir. Özellikle doğu kesimi
gelismemis ve fakir bir yasam sürmek zorunda bırakılmıstır.
Ancak halk ayaklanmasının ortaya çıkıs ve gelismesine
baktığımız zaman, Tunus ve Mısır’daki ortak özellikleri burada
görememekteyiz. Bunları su sekilde sıralayabiliriz:
• Tunus ve Mısır’da halk belirli meydanlarda toplanarak,
bu mekânları ayaklanmaların simgesi haline getirmistir. Örneğin;
Mısır’da Tahrir Meydanı elde tutulması için mücadele verilen bir
alan haline gelmistir. Halk gece gündüz buradan ayrılmamıs,
gösteriler bu meydana odaklanmıstır. Bu suretle gösterilerin bölük
pörçük farklı mekânlara yansıması, gelisigüzel olduğu izlenimi
ortadan kalkmıstır. Sınırları belli olan alan dısında fırsatçılara
imkân tanınmamıs ve yağmalama gibi olaylara meydan verilmemistir.
Mübarek taraftarlarının 2 Subat günü, muhtelif kesici aletlerle
teçhiz edilmis develere ve atlara bindirilmis halde Tahrir
Meydanını ele geçirme saldırısına muhalifler siddetle direnmislerdir.
31 Burada dikkati çeken en önemli husus, Mısır silahlı kuvvetleri
mensuplarının taraf tutmadan olayları kontrol altında tutma
çabası olmustur. Sonuçta Tahrir Meydanı yine muhaliflerin elinde
kalmıstır.
31 “Kıyamet asıl simdi koptu”, 03.02.2011,
http://yenisafak.com.tr/Dunya/?i=301236. (Erisim tarihi: 05.05.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
23
• En önemli konu ise, Tunus ve Mısır gibi ülkelerde silahlı
kuvvetler halka karsı müsamahalı davranarak, silahlarını kendi
içinden çıktıkları topluma doğrultmamıslardır. Bu suretle halk
içinde Libya benzeri bir katliam yasanmamıstır. Halk iradesinin
gücü karsısında silahlı kuvvetler durumu değerlendirerek halkı
destekleme yolunu seçmistir. Bunun sonucunda, halkın iradesi
nispeten kansız bir sekilde kendini kabul ettirmis ve yeni rejim
yapılanması için organize olmaya baslamıslardır. Kaddafi ordunun
kendisini devirebileceği korkusuyla, güçlü bir yapılanma içinde
bulunmasını maksatlı olarak engellemistir. Oğullarının komuta
ettiği özel birlikler kurarak, imtiyazlı bir askeri yapı olusturma
yoluna gitmistir. Bu konuya daha ileride değinilecektir. Burada
Kaddafi oğullarının kontrolü dısındaki silahlı kuvvetlerin halka
karsı silah kullanmak için zorlandığını görmekteyiz. Karsı çıkanların
infaz edildiği silahlı kuvvetlerde, özellikle paralı askerlerin
acımasız tavrı halkı sindirmeye yetmemistir. Bu durum silahlı
kuvvetlerin pozisyonunu tam olarak belirleyemediği izlenimini
getirmektedir. Aslında silahlı güç Mısır örneğinde olduğu gibi,
tarafsız bir tutum takınabilseydi, iki tarafın uzlasmasının daha
yumusak bir süreçten geçebilme imkânı içinde olabileceği ifade
edilebilirdi.
• Libya’daki sosyal yapıya baktığımız zaman asiret ve kabile
düzeninin egemen faktör olduğunu görmekteyiz. Bu nedenle
rahatsız halk kitlesinin kendi iradesi ile asiret düzeninden bağımsız
bir tepki ortaya koyması oldukça zor bir tavırdır. Bu nedenle,
Libya olayları karakter özellikleri itibarıyla Tunus ve Mısır’daki
halk ayaklanmalarında ele tecrübe edilen faktörlerle değerlendirmenin
doğru sonuçlara götürmeyeceği gerçeği ile karsı karsıya
kalabilmemiz büyük bir olasılıktır. Bu bağlamda, öncelikle belirli
bir meydanın simge haline getirilememesinin nedeninin genç ve
eğitimli nüfusun medyayı kullanarak organize olamaması olarak
değerlendirilebilir. Bu demektir ki Libya bu sekilde bir bas kaldırmaya
hazırlıklı değildi. Halk spontane olarak, yanı basında olan
olaylardan etkilenerek, bu sekildeki bir davranısı denemeye koymustur.
Eğer Mısır’da olduğu gibi, eğitimli bir kadro bu konuda
evvelce organize olmus bir sekilde eylem ortaya koyma imkânına
sahip olabilseydi, gösterilerin mekân ve karakter olarak ortaya
konus sekli en azından Mısır’dakine benzer bir biçimde olabilirdi.
Serdar ERDURMAZ
24
Halkın davranısındaki bu dağınıklık iktidara halkın iradesinin
yeteri kadar yoğunlasmadığı fikrini vermis olabileceği düsünülebilir.
Baslangıçta batının ve özellikle NATO’nun müdahalesine kadar
ülkenin muhtelif sehirlerinde dağınık olarak yapılan gösteriler,
yağmalama ve özellikle is yerlerine yapılan baskınlar seklinde
gelismis ve kontrolden çıkan bir durum arz etmistir.
Bastaki liderin ortaya çıkan ve bütün Arap dünyasında etken
olan rüzgârın artık geri dönülmez bir yola girdiğini değerlendirmeden
acımasızca silahlı güç kullanma arzusu ve ortaya çıkan
sonuç, bu tarihi Milat içinde kanlı bir sayfa olarak yer alacaktır.
Bununla beraber silahlı kuvvetler içinde halka karsı silah kullanılmasına
karsı çıkanlar olduğu ve kopusların basladığı müsahede
edilmesine rağmen silahlı kuvvetlerde ciddi çözülmeler olusmadığı
gözlenmistir. Her seye rağmen, Kaddafi’nin bu ayaklanmaları
bastırsa dahi artık eskisi gibi bir yönetimi sürdürmesinin mümkün
olmadığı açık bir hal almıstır. Halkın NATO’nun desteği ile Ulusal
Geçis Konseyi kanalı ile daha fazla organize olarak, bir lider belirlemesi
elzem hale gelmis ve bu konu Libya eski Adalet bakanı
olan Mustafa Abdül Celil’in basa getirilmesi ile hal yoluna koyulmaya
çalısılmıstır.
Libya’da Protestoların Baslaması ve Kaddafi’nin Tutumu
Albay Muammer Kaddafi ülkesini 41 yıl boyunca
“Cemahire” adını verdiği ve halkın politik partiler olmadan, komisyonlar
ve komünler vasıtasıyla kendisinin doğrudan son söz
sahibi olduğu, kendine has bir sistemle yönetmeye çalısmıstır.
Đktidarı süresince muhtelif kabileleri ve hizipleri bir arada tutma
basarısını göstermistir.32
Yukarıda belirtilen birikimler nedeniyle potansiyel olarak
öfkeli olan muhaliflerin Arap Baharı etkisiyle sokağa dökülme
korkusunu asmaları ve gösterilere baslamaları bu günlere gelinen
durumun ortaya çıkmasının doğal baslangıcı olmustur. Aslında
Subat ayındaki gösterilerin öncesi de mevcuttur. Tunus’ta Ocak
baslarında gelisen durum üzerine, Libya’da bir kısım halk gösterilere
baslamıstır.
32 Alison, Pargeter, agm.
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
25
14 Ocak 2011’de Libya’da olayların baslamasından hemen
önce Kaddafi televizyonda, Tunus ve Mısır’da yasanan olaylardan
üzüntü duyduğunu açıklamıstı. Bu arada Libya sokaklarında huzursuzluk
baslamıs ve Kaddafi’nin de bundan haberi vardı. Bunun
en çarpıcı örneği; 1 Subat 2011’de Libyalı yazar ve politik yorumcu
Cemal el Hacı’nın, Tunus ve Mısır devrimlerinden esinlenerek,
Libya halkına internetten ülkedeki rejimi protesto etme çağrısında
bulunmus olmasıydı. Sonra kendisine adam yaralama suçu isnat
edilmis ve tutuklanmıstı. Uluslararası Af Örgütü, el Hacının önceden
siddet içermeyen politik görüslerinden dolayı tutuklandığı
için bu tutuklanmasının asıl sebebinin de gösteriler için yaptığı
çağrı olduğunu iddia etti.33
El Hacı’nın tutuklanması ve sonra 15 Subat’ta “Öfke Günü”
ne destek verme çağrısı yapan tanınmıs insan hakları savunucusu
Fethi Terbel’in34 tutuklanması huzursuzluğun zaten basladığı
Libya’da Kaddafi karsıtı göstericileri ilk defa büyük çapta bir protesto
düzenlemeye götürdü.35 Aynı gün öğleden sonra yaklasık
200 kisi Bingazi polis karakolunda tutuklanan insan hakları savunucusu
Fethi Terbel lehinde Bingazi’de halk sokaklara dökülerek,
protestolara basladı.36 Aksam saatlerine doğru protestocuların
sayısı 500 ila 600 arasında bir sayıya yükseldi. Protestocular polisin
sert tepkisiyle dağıtılmak istendi.37 Bingazi’de baslayan isyan
33 Amnesty International, “Libyan Writer Detained Following Protest Call”,
8.02.2011, http://www.amnesty.org/en/news-and-updates/libyan-writerdetained-
following-protest-call-2011-02-08. (Erisim tarihi: 28.03.2011)
34 1996 yılında kötü ünü ile meshur ve 1.000’den fazla mağdurun öldürüldüğüne
inanılan, Abu Salim hapishanesinde katledilen ailesi için mücadele
eden bir aktivist olarak bilinmektedir. Bkz: Fethi Tarbel, “Violent protests
rock Libyan city of Benghazi”, France 24, 16.02.2011,
http://www.france24.com/en/20110216-libya-violent-protests-rockbenghazi-
anti-government-gaddafi-egypt-tunisia-demonstration. (Erisim
tarihi: 07.03.2011)
35 Amnesty International, “Libya urged to end protest crackdown”,
16.02.2011, http://www.paxgaea.com/HRLibya.html.
(Erisim tarihi: 22.11.2011)
36 William Edwards, “ Violent protests rock Libyan city of Benghazi”,
16.02.2011, http://www.france24.com/en/20110216-libya-violent-protestsrock-
benghazi-anti-government-gaddafi-egypt-tunisia-demonstration.
(Erisim tarihi: 22.11.2011)
37 “Gösterilerde yaralı Bingazi ve tutukluların serbest bırakılması ilanı:
Libya”, 16.02.2011,
Serdar ERDURMAZ
26
göstericiler ve Kaddafi’ye bağlı polis güçleri arasında çatısmalara
sahne oldu ve baskent Trablus’un güneyindeki Zintan sehrine
sıçrayarak, göstericilerin buradaki bir polis karakolunu atese vermesine
neden oldu.38 El Bayda ve Zintan sehirlerinde yüzlerce
protestocu rejim aleyhinde sloganlar atmaya ve polis güçleri ile
güvenlik güçleri binalarına ates açmaya basladı. El Bayda’da 4-6
protestocunun öldürüldüğü belirtildi. Göstericiler tarafından güvenlik
güçlerine ait binalar ve araçlar atese verildi. Trablus’ta
Kaddafi yandasları ve karsıtları karsılıklı gösteriler düzenledi Đtalyan
Konsolosluğu önünde düzenlenen gösterilerde en az 10 kisinin
öldüğü iddia edildi.
14 Subat 2011 tarihinde baslayan ayaklanmalara karsı
Kaddafi’nin silahlı güç ile müdahale bulunması katliam olarak
dünyaya duyuruldu. Kaddafi’nin halkın isteklerini göz ardı ederek
silahlı kuvvetleri kendi halkına karsı kullanma yaklasımının bir iç
savas görüntüsünün çıkmasına neden olduğu görüldü.39 Baslangıçta,
Tunus ve Mısır’daki rüzgârın etkisiyle ayaklanan halka Avrupa
ve ABD alkıs tutarak, destek verirken, Kaddafi’nin karadan
ve havadan ayaklanan halkına karsı silahlı kuvvetlerini koordineli
olarak kullanmasına da neredeyse tüm dünya tepki gösterdi.
Kaddafi yavas ve sabırlı bir sekilde Doğu’daki isyanları en Batı’dan
baslayarak bir, bir bastırmaya baslamıs, isyancıların kalesi
Bingazi’ye doğru ilerlerken de özelikle, yapılan gösterilerin el Kaide
ve yandasları tarafından yapıldığını ilan ederek, kendisinin
ülkeyi bir iç savastan kurtarmaya çalıstığını yaptığı basın toplantısıyla
Dünya’ya açıklamıstır. Kaddafi’nin oğlu Saif Kaddafi yapmıs
olduğu basın toplantısındaki konusmasında, ABD ve Đngiltehttp://
www.bbc.co.uk/arabic/middleeast/2011/02/110215_libya_oppositio
n.shtml. (Erisim tarihi: 22.11.2011)
38 Matthew Weaver, Richard Adams, Haroon Siddique, Paul Owen, “Middle
East protests”, 10.02.2011,
http://www.guardian.co.uk/news/blog/2011/feb/16/middle-east-protestslive-
updates. (Erisim tarihi: 22.11.2011)
“Libyan police stations torched”, http://english.aljazeera.net/news/africa
/2011/02/20112167051422444.html.
39 Ian, Pannell ,“Libya: Gaddafi forces attacking rebel-held Benghazi”,
19.03.2011, http://www.bbc.co.uk/news/world-africa-12793919. (Erisim
tarihi: 22.11.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
27
re’nin ülkeyi isgale geleceği kanaatinde olduğunu belirtmistir. Bu
nedenle halkı birlesmeye çağırmıstır. 40
Ancak, bu girisimler muhalifler üzerinde etkili olamamıstır.
Özellikle doğudaki muhalifler 2006 yılında Danimarkalı karikatüristin
Hazreti Muhammet41 ile ilgili çizimleri üzerine Bingazi’de
“Öfke Günü” olarak baslayan, daha sonra rejim aleyhtarı gösterilere
dönüsen 17 Subat tarihinde yine bir gösteri düzenleme faaliyeti
içine girmislerdir.42 Yapılan protestolara güvenlik güçleri atesle
mukabele etmis ve silahsız halktan 10 kisi ölmüs ve muhtelif yaralanma
hadisesi vuku bulmustur.
Burada patlayan gösteriler süratle Doğu Libya’da genis bir
bölgeye yayılmıstır. Protestoların süratle ve genis bir bölgeye yayılması
sonunda ortaya çıkan görüntü Kaddafi’yi saskınlığa düsürmüstür.
Kaddafi derhal güvenlik tedbirlerini arttırarak, asiret
liderlerinden gençleri gösterilerden uzak tutmalarını istemistir.
Aynı zamanda ülke çapında gazeteciler, facebook sosyal sitesi ve
muhtelif çıkar gruplarının temsilcileri ile görüserek taleplerini
dinlemeye hazır olduğunu ifade etmistir.
Rejim artık, ücretlerin arttırılması, siyasi reformlar konusunda
sözler vermeye baslamıs ve hükümetin değistirilmesi konusu
gündeme gelmistir. Bu arada, Kaddafi’nin halkın arasında Tripoli
civarında araç sürerken veya destekçilerini selamlarken ki
görüntüleri devlet televizyonunda yer almaya baslamıstır. Yıkılmıs
ve bozulmus devlet kurumlarına karsı halkla el, ele olduğu imajını
40 “Full text of Saif Gaddafi’s speech”, 20.02.2011,
http://mylogicoftruth.wordpress.com/2011/02/20/full-text-of-saifgaddafis-
speech/. (Erisim tarihi: 22.11.2011)
41 Danimarka Karikatür Krizi, Danimarka’da Jyllands Posten adlı bir gazetede
30 Eylül 2005’de yayınlanan Đslam peygamberi Muhammed bin Abdullah’ın
karikatürleri ile baslayan krize verilen genel isimdir.
Söz konusu karikatürler oldukça saldırgan ve hicivsel bir içeriklidir. Karikatürlerden
bir tanesinde Đslam dininin peygamberini bir terörist olarak
gösteriliyordu. Bknz: “Jyllands-Posten Muhammad cartoons controversy”,
http://en.wikipedia.org/wiki/Jyllands-
Posten_Muhammad_cartoons_controversy. (Erisim tarihi: 11.07.2011)
42 Richard Spencer , “Libya braces for ‘Day of Anger’ as protests continue
throughout Middle East”, 16.02.2011,
http://www.telegraph.co.uk/news/worldnews/africaandindianocean/libya
/8329243/Libya-braces-for-Day-of-Anger-as-protests-continuethroughout-
Middle-East.html. (Erisim Tarihi: 27.02.2011)
Serdar ERDURMAZ
28
vermeye çalısmıstır. Bu tavır Kaddafi’nin iktidara geldiği günden
itibaren sık, sık basvurmus olduğu bir strateji olarak bilinmekteydi.
Kendisinin resmi bir devlet kimliği olmadığını ileri sürerek,
Mısır ve Tunus’taki liderlerden ayrı tutar ve günlük politik çekismelerden
uzak durarak, sorunlarda halkın temsilcisiymis gibi bir
tavır içinde olurdu. Görülen o ki bu defa Kaddafi’nin bu stratejisinin
protestocular üzerinde etkisi olmadı ve muhalifler hem hükümetin
ve hem de Kaddafi’nin çekilmesi talebini gündeme getirdiler.
43
Libya’da gözden kaçırılmaması gereken bir diğer etken güçtü.
Asiretlerin sosyal, ekonomik ve hatta güvenlik gibi konularda
geleneksel bir güç ve etkinlik sahibi olduğu ve bunların sergileyeceği
tavrın gelecekte olusacak her türlü kurum üzerinde münakasa
götürmez bir etkisi olacağı gerçeği vardı. Doğu’daki el Obeyda
ve Karagila asiretleri Libya sosyal yapısında anahtar role sahiptir.
Bu asiretlerin yeni olusacak sistemde imtiyazlı bir konum alma
arzuları aralarında bir rekabet olusmasına yol açabilecekti. Bu
birçok asiretin halen silahlı bir güç olması nedeniyle, çatısmaya
yol açabilecek bir kriz yaratabilecekti.
Bu nedenle, Hadiselerin Doğu’dan baslamasının nedeni, yine
asiretlerin yapısı ve bölgesel farklılıklara bağlı olarak kendini
göstermektedir. Doğu’nun Kaddafi iktidara geçtiğinden beri ona
karsı soğuk bir tutum içinde olduğu söylenebilir. Doğu’da bulunan
ve hâkim olan asiret ile Kaddafi asireti arasında Kaddafi öncesi
dönemde var olan çatısma, Kaddafi döneminde de gizliden, gizliye
sürdürülmekteydi. 1969 yılında Kaddafi tarafından devrilen, Libya’nın
ilk ve tek kralı olan Đdris el-Senussi’nin doğudan olması bu
konuda bir fikir vermektedir. Bu bakımdan doğu Kaddafi’ye karsı
daima laf dinlemez ve muhalif bir tavır içinde olmustur. Örneğin;
Libya’da yasa dısı kabul edilen Đslamcı Hareket’in ılımlı veya militan
elemanları genelde doğudan beslenmekteydi. 1990’ların ortalarındaki
Đslamcı militan ayaklanmaların merkezi konumunda yer
alarak, rejimin doğudaki dağlarda konuslanan Libya Đslamcı Sa-
43 Tom A. Peter, “Libya’s Qaddafi offers $400 per family as rebels close in on
Tripoli”, 25.02.2011, http://www.csmonitor.com/World/terrorism-security/
2011/0225/Libya-s-Qaddafi-offers-400-per-family-as-rebels-close-in-on-
Tripoli. (Erisim tarihi: 18.09.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
29
vas Grubu denilen unsurlarla savasmasına neden olmustur.44 Ancak,
bu unsurlar 1998 yılında temizlenebilmistir.
Kaddafi’nin uslanmaz doğuya karsı uygulamakta olduğu iki
yaptırım mevcuttu. Bir taraftan doğuda daima güvenlik konusunda
uyanık ve teyakkuz durumunda bulunarak, herhangi bir potansiyel
tehdidi vahsi taktiklerle bastırmak için her türlü hazırlık içinde
bulunurken, diğer taraftan da bölgeyi sürekli geri kalmıs durumda
tutarak cezalandırmaktı.
Doğu ülkenin petrol zenginliğinin anahtar konumunda olmasına
rağmen, Bingazi ve Derne, Aydabiya ve el Bayda gibi
kentler Trablus’tan geri kalmaya mahkûm edilmisti.
Buna rağmen rejim Kaddafi’nin oğulları vasıtasıyla bölgenin
gelismesine dair gerekli girisimlerde bulunacağı sözünü vermistir.
Bir takım sorunları bünyesinde barındırmasına rağmen Batı
protestocular için daha az uygun bir ortam olusturmaktadır. Trablus
rejimin güç merkezi ve kalbi durumundaydı. Kaddafi baslangıçtan
itibaren bu sehrin güvenliğine doğudakilerden daha fazla
önem vermistir. Trablus etrafında 12 koruma taburu konuslandırmıs
ve bunların karargâhının olduğu yerlerde kendisine özel konutlar
olusturmustur. Ayrıca hava ve kara kuvveti unsurlarını göstericilere
darbeler yapmak için kullanmıs, keyfi tutuklamalar ve
göstericilerin ortadan kaldırılması seklindeki sindirme hareketleri
ile baskentteki potansiyel protestocuları korku yoluyla bastırma
yoluna gitmistir. Kaddafi basa geçtiği andan itibaren halk üzerinde
yaptığı propaganda ile kendisi olduğu sürece Libya’nın bölünmesinin
mümkün olamayacağı imacını vermeye ve halkı bu konuda
ikna etmeye çalısmıstır.45
Yakın çevresinde tamamen kendisine sadık sahıslarla güvenliğini
sağlama yoluna gitmistir. 1969 devriminde kendisi ile
birlikte yola çıkan General Kaveildi el-Humaydi, Mehdi el Arabi
veya Muhammed Belkasım Zvai gibi sahıslarda güçlerini
Kaddafi’ye olan yakınlıklarından almaktaydılar ve sırtlarını ona
dönmekle kaybedecekleri çok sey vardı.
44 Alison Pargeter, agm. S.10
45 Alison Pargeter, agm. S.11
Serdar ERDURMAZ
30
Üst düzeyde rejimi terk ederek, muhalifler saffına geçenler
genelde hükümete mensup bakanlardır. Eski Adalet Bakanı Mustafa
Abdül Celil, eski Planlama Bakanı Mahmud Cibril ve Kamu
Güvenliği Bakanı Abdülfatah Yunis el Obeydi gibi muhalifler saffına
katılanların hepsi doğu kökenlidir. Bu ayrılmalar yankı yaratmasına
rağmen, hükümetin ülkede çok güçlü bir konumda olmaması,
karar mekanizmasında menfi bir tesir yaratmamıstır. Bunlar
sadece bir formalite olarak, siyasi sistemin görüntüsü ve asıl karar
mercii olan Kaddafi ve yakın çevresinin kararlarının uygulayıcısı
konumundaydılar. Rejimi terk eden bir diğer kesimde diplomatlar
olmustur. Libya’nın BM temsilcisi Büyükelçi Abdülrahman Salgam
buna bir örnek teskil etmektedir.
Bunun dısında Kaddafi’ye sadık belli baslı asiretlerin uzun
bir zaman gelismeleri takip ederek, durumlarını korudukları görülmektedir.
Đsyanın baslaması ile birlikte internet ortamında belirli
asiretlerin saf değistirdiğine dair sayialar ve söylentiler dolasmasına
rağmen, bu durum teyit edilememistir. Libya rejimini destekleyen
ve güvenliğine katkıda bulunan batıda Beni Valid yerlesim
bölgesinde bulunan Varfalla asireti ve yine batı bölgesinde
yoğun bir yerleskesi bulunan iyi silahlanmıs, üçüncü büyük asiret
olan Margarha asiretleri hakkında bu tür iddialar ortaya atılmıstır.
Ancak, asiretlerin içinden bir kısım tanınmıs kimselerin muhaliflerin
safında yer aldığı görülmüstür. Varfalla asiretinin tanınmıs bir
üyesi olan Ekrem el Varfalli 20 Subat tarihinde Kaddafi’nin “artık
kardes olmadığını” açıklamıstır. Asiretlerin gelisen durumu takip
ederek buna göre tavır takınma yoluna gittikleri söylenebilir.46
1970’ler de devrimi koruma amacıyla kurulan, Rejim Đdeologları
ve Devrimci Komite Libya’da ki bütün kurumların içine
sızarak, bir nevi örtülü denetim görevi üslenmistir. Üyelerinin
oldukça imtiyazlı bir durumda bulunması, diğer halk kesimine
karsı ciddi bir üstünlük sağlamaktaydı. Bu komitenin Doğu’da
bulunan üyeleri ortaya çıkan güçlü protestolar nedeniyle bölgeyi
terk etmek zorunda kalmıslardır. Ancak, Batı’da bulunanlar
Kaddafi’ye olan desteklerini sürdürme çabası içine girmisler ve
devlet televizyonunda Kaddafi taraftarı gösterileri düzenlemislerdir.
Bu desteğin altında yatan asıl neden, rejimin değismesiyle
46 Alison Pargeter, agm. S.11
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
31
birlikte muhaliflerin kendilerinden hesap soracaklarından korkuyor
olmalarıdır.
Bütün bu desteklerin yanında Kaddafi’nin iktidarda güçlü
bir sekilde kalma yolundaki ısrarının bir diğer önemli nedeni de;
ülkenin rejimini bağımsız bir sekilde devam ettirme yetkinliğinde
ve yeteneğinde alternatif kurumların mevcut olmayısıdır diyebiliriz.
Bu bütün devlet kurumları için geçerli olmasına rağmen siyasi
alanda parti sisteminin tesis edilmemis olması siyasi liderliği sindirmistir.
Diğer taraftan, Tunus ve Mısır’da gelisen protestolara
göre tavrını belirleyerek, rejimin değismesine direkt etkide bulunan
silahlı kuvvetlerin Libya’da bu fonksiyonu yerine getirmekten
son derece uzak bir yapı ve zayıflık içinde olduğu ifade edilebilir.
Kaddafi bir askeri darbe ile iktidardan alınma korkusu nedeniyle,
maksatlı olarak silahlı kuvvetleri bir bütün halinde tutmaktan
uzak tutmustur. 1980’lerde Chad ile yapılan savas sonrasında,
özellikle uluslararası yaptırımların hedefi durumunda olan
silahlı kuvvetlerin toparlanması mümkün olamamıstır. Komuta
kademesinde üst rütbeli subay bol olmasına rağmen, orta kademede
birlikleri sevk ve idare edebilecek, eğitimli personel zafiyeti
mevcuttu. Bu yüzden halk arasında popülaritesi oldukça düsük
durumdaydı.47
Kaddafi ve ailesinin güvenliğini sağlamaya yönelik yapılanmada,
oğullar baskın bir rol üslenmislerdi. Mutasım ve
Hamis’in komutası altındaki tugayların elemanları kendilerine
sadık ve güvenilir asiretlerin üyelerinden olusmaktadır. Bu tugayların
her biri kendi hükümranlık alanları içinde ticari islerle uğrasmakta
ve cezalardan muaf bir imtiyaz içindeydiler. Bu bakımdan
bu tugaylara mensup olanların varlıklarını Kaddafi ve oğullarına
borçlu oldukları için, muhaliflere karsı, rejime bağlı bir sekilde
sonuna kadar savasmaları kararlılığı içinde olacağı söylenebilir.
Kaddafi kendisine sadık olan unsurları kontrol altında tutabilmek
için bir dizi girisimlerde bulunmustur. Đsyancılara bir taraftan
sert ve uyusmaz tutumunu sürdürürken, kontrolü yeniden
kazanmak için bir takım taktiklere girmistir. 20 Subat tarihinde bir
kısım asiret liderleri ile onların taleplerini almak için bulusmustur.
Doğu’daki muhaliflere ulasmıs ve müzakere masasına oturmaları
47 Alison Pargeter, agm. S.12
Serdar ERDURMAZ
32
için iki hafta süre vermistir. Ancak, bu teklif ret edilmistir. Bununla
kalmayarak, tanınmıs sevilen kimseleri araya sokarak muhaliflerle
diyalog yolunu aramıstır. Mustafa Abdel Jalil’in kuzeni olan
Basbakan Aziz el Talki ve eski basbakan ve Dısisleri Bakanı Abdül
Ati el Obeydi 7 Mart’ta devlet televizyonundan muhaliflere ulasmaya
çalısmıslardır. Ancak, bu stratejilerin basarı getirmediği
anlasılmaktadır.48
Muhaliflerde ciddi sayıda ölümlerin olması 20 Subat 2011
tarihinde BM’lere akredite olan 22 sivil toplum örgütünün ortak
çağrıda bulunmasına yol açmıstır. Anılan örgütler 2005 BM Dünya
Zirvesi Sonuç Dokümanı paralelinde açık bir sekilde Libya halkının
korunması sorumluluğunun gündeme geldiğini ifade ederek,
BM anlasmasının VI ve VII’nci bölümlerinde ifade edilen her türlü
diplomatik, insanı ve her türlü barısçı yolun kullanılması konusunda
harekete geçmesini talep etmislerdir. Ayrıca BM Genel
Kurulu’nun almıs olduğu 60/251 sayılı Đnsan Hakları Komisyonu
konulu kararına atıfta bulunarak, buna uygun bir sekilde uluslar
arası bağımsız sorusturma komisyonu kurulmasını talep etmislerdir.
Bu arada Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam Libya devlet televizyonuna
çıkarak babasının 41 yıllık iktidarını övmüs ve isyancıların
faaliyetlerinin bu sekilde sürmesi halinde ülkenin iç harbe sürükleneceği
tehdidinde bulunmustur. 49
21 Subat tarihinde ise, halkın üzerine bomba atmaktan kaçınan
iki hava kuvvetleri pilotu uçakları ile birlikte Malta’ya iltica
etmislerdir.50 Gelisen olaylar ve Dünya’nın gözlerinin Libya’ya
çevrilmesi üzerine Kaddafi devlet televizyonunda bir konusma
yapmıstır. Bu konusmasında; kendisine bağlı olanların sokakları
geri almak için mücadele etmesini istediğini belirtmis, ABD ve el
Kaide taraftarı düsmanların sokak fareleri gibi saldırdığını söyleyerek
kendisinin ülkesini terk etmeyeceğini ve geri adım atmaktansa
sehit olana kadar mücadeleye devam edeceğini kızgın bir
48 Alison Pargeter, agm. S.12
49 Mehmet Sükrü Gürel, “Yeni Dünya Düzeni ve Libya”, Dünya Gündemi
Haftalık, 15 Mart-22 Mayıs 2011.
50 Scicluna, “Two Libyan fighter pilots defect, fly to Malta”, 21.02.2011,
http://www.reuters.com/article/2011/02/21/us-libya-protests-maltaidUSTRE71K52R20110221.
(Erisim tarihi: 02.04.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
33
sekilde dünyaya ilan etmistir.51 Ertesi gün Libya’nın doğusunda
bulunan ve ikinci büyük sehri olan Bingazi’nin isyancıların eline
geçtiği haberi dünya basınında yer almıstır.52
23 Subat tarihinde Fransa Devlet Baskanı Nicolas Sarkozy,
AB’den Libya’ya yaptırım uygulaması isteğinde bulundu. Almanya
Basbakanı Angela Merkel, eğer Kaddafi halkına karsı uyguladığı
vahseti durdurmaz ise, böyle bir yaptırım kararını destekleyeceğini
ifade etti.53 ABD ise, senatör John Kerry tarafından teklif
edilen yaptırım hususunu incelemekte olduğunu açıkladı. ABD
Baskanı Obama 23 Subat’ta Libya konusunda yaptığı ilk televizyon
konusmasında,54 Dısisleri Bakanı Hillary Clinton’u Cenevre’de
bulunan Đnsan Hakları Konseyine görüsmelerde bulunmak üzere
göndereceğini ifade etti ve Kaddafi’nin orantısız güç kullanarak
halkına vahset uyguladığını ve bunun derhal durdurması gerektiğini
söyledi. Arap dünyasına Batı’nın müdahale ettiği yolundaki
iddiaların doğru olmadığını, bölgede bulunan ABD vatandaslarının
güvenliklerinin öncelikli olduğunu açıkladı. Bölgede süregelen
olayların bölge halkları tarafından gerçeklestirildiğini ifade etti.
Bu arada BM’nin talebi üzerine Libya’dan Tunus’a kaçmıs
olan 85 bin Mısırlıyı tahliye islemine baslanılmıstır. Đngiltere,
Fransa ve Tunus’un tahliye için tahsis etmis olduğu yolcu uçakları
bu talebi yerine getirmislerdir. Tahliyeler yapılırken55, Kaddafi
isyancıları silah bırakmaları halinde affedeceğine ve kovusturma
yapmayacağına dair açıklamada bulunmustur. Eğer yabancı müdahalesi
olursa ülkenin ikinci bir Vietnam olacağını söylemistir.
Trablus’ta destekçilerine ve gazetecilere yapmıs olduğu üç saatlik
51 “Gaddafi speech and Libya turmoil – Thursday 24 February”,
24.02.2011, http://www.guardian.co.uk/global/blog/2011/feb/24/gaddafispeech-
libya-turmoil-live-reaction. (Erisim tarihi: 11.04.2011)
52 Ian Pannell, agy.
53 “Merkel: “Kaddafi’nin konusması ürkütücüydü”, 23.02.2011,
http://www.euractiv.com.tr/6/article/merkel-kaddafinin-konusmasiurktucuydu-
015941. (Erisim tarihi: 07.03.2011)
54 “Obama’s Speech on Libya (Text)”, 23.02.2011,
http://www.nytimes.com/2011/02/24/us/politics/24obama-statementlibya.
html. (Erisim tarihi: 03.03.2011)
55 Drew Hinshaw, “Mass Libya evacuations as Qaddafi digs in”,
23.02.2011,http://www.csmonitor.com/World/Backchannels/2011/0223/M
ass-Libya-evacuations-as-Qaddafi-digs-in . (Erisim tarihi: 13.03.2011)
Serdar ERDURMAZ
34
konusmasında, “eğer ABD ve NATO’nun silahlı müdahalesi olursa
binlerce Libyalı ölecektir” demistir. 56
25 Subat’ta Cuma namazından sonra halk Trablus’ta güvenlik
önlemlerine rağmen gösteri yapmıstır. Ülkenin diğer sehir
ve kasabalarında da halkın gösterilerine karsın Kaddafi Yesil
Meydana çıkarak, hâlâ yerinde olduğunu ve kontrolün kendisinde
olduğunu göstermistir.57 Protestoculara karsı halkı silahlandırmak
için mühimmat depolarının açılmasını istemistir. Kaddafi’nin bu
açıklamaları dünya liderleri tarafından tepki ile karsılanmıs aynı
gün BM Güvenlik Konseyi kapalı kapılar arkasında Libya’daki
durumu tartısmaya açmıstır. Đngiltere’nin bölge güvenliğine zarar
verdiği gerekçesi ile Libya’ya müdahale talebinde bulunacağı
gündeme gelmistir.
25 Subat’ta Reuters ajansı, Beyaz Saray’ın AB ile koordineli
olarak tek taraflı yaptırımları uygulama kararı aldığını ve aynı
zamanda Trablus’taki ABD elçiliğinin faaliyetini durdurduğunu
basına geçti.58 Aynı zamanda BM’den Libya üyeliğinin askıya
alınmasını talep etti. ABD’nin Libya ile tam diplomatik iliskileri
2008 yılında baslamıstı.
Yapılan gösterilerin mahalli liderlerin dısında ülke sathında
koordine edilerek tek bir liderlikle yürütülme imkânı olmadığı
belirlenerek, aynı Mısır’daki gibi bir lider arayısı içine girilmistir.
26 Subat Cumartesi günü bu konuda somut adımlar atılmaya
baslandığı medyada yer almaktadır. Kaddafi’ye karsı özellikle ülke
dısından tepki gösteren diplomatlar prensip olarak Kaddafi kabinesinden
istifa eden Adalet Bakanı Mustafa Abdül Celil’i destekleyeceklerini
belirtmislerdir.
56 Catrina Stewart, Kim Sengupta, “Gaddafi says Libya could be another
Vietnam”, 03.03.2011, http://www.independent.co.uk/news/world/africa/
gaddafi-says-libya-could-be-another-vietnam-2230653.html.
(Erisim tarihi: 13.03.2011)
57 “Gaddafi vows to crush protesters, Libyan leader speaks to supporters in
the capital’s Green Square, saying he will arm people against protesters.”,
26.02.2011, http://www.aljazeera.com/news/africa/2011/02/
2011225165641323716.html. (Erisim tarihi: 13.03.2011)
58 Alex Spillius, “Libya: US impose sanctions on Libya”, 25.02.2011,
http://www.telegraph.co.uk/news/worldnews/africaandindianocean/libya
/8348841/Libya-US-impose-sanctions-on-Libya.html.
(Erisim tarihi: 14.03.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
35
Yine aynı gün, BM Güvenlik Konseyi Libya’ya uluslar arası
yaptırımlar uygulanması konusunu görüsmek üzere toplanmıstır.
Uygulanacak yaptırımlar, silah ambargosu, Kaddafi ve ailesinin
yurt dısında bulunan değerleri ve Kaddafi hükümeti üyelerine
seyahat yasağı getirilmesi konularını kapsamaktaydı.59 Türkiye,
Basbakan Recep Tayyip Erdoğan kanalı ile yaptırımların
Kaddafi’den ziyade Libya halkına zarar vereceğinin göz önüne
alınması gerektiği konusunda Güvenlik Konseyini uyarmıstır.
Uluslar arası camianın Libya’ya karsı petrol açısından değil, vicdanlı,
adil, hukuki ve evrensel insani değerlere göre hareket etmesi
konusunda çağrı yapmıstır.60
Bütün bu çabalara karsın Kaddafi ailesiyle birlikte kendisini
destekleyen asiretlerin de yardımıyla silahlı mücadelesini sürdürme
kararlılığını değistirmemistir. Đsyancılar 22 Ağustos 2011 tarihinde
Trablus’u ele geçirdiler: Kaddafi orada yoktu61. Daha sonra
Kaddafi’nin doğum yeri ve direnek noktası olan Sirte kenti kusatılmıs,
çetin ve uzun süren bir çatısma dönemi yasanmıstır.
Kaddafi’nin uydu telefonu ile yapmıs olduğu son konusmanın
ardından, 20 Ekim 2011 tarihinde, son direnis noktası olan
Sirte’de yakalanarak hunharca öldürülmesi ile Libya’daki 41 yıllık
otoriter rejimin sonu perçinlenmistir62. Muhtemelen yaptığı konusma
ABD veya NATO’nun Echelon Haberlesme Đstihbarat Sistemi
tarafından tespit edilmistir63.
59 Helene Cooper, Mark Landler , “Following U.S. Sanctions, U.N. Security
Council to Meet on Libya”, 26.02.2011,
http://www.nytimes.com/2011/02/27/world/africa/27diplomacy.html?pag
ewanted=all. (Erisim tarihi: 14.03.2011)
60 Erdoğan: Libya’ya karsı PETROL kaygısıyla değil evrensel insani değerlerle
yaklasın!”, 26.02.2011, http://www.hurriyetport.com/politika/
erdogan-libya-ya-karsi-petrol-amaci-ile-degil-evrensel-insani-degerlerleyaklasin.
(Erisim tarihi: 14.03.2011)
61 “Qaddafi’s Grip on the Capital Tightens as Revolt Grows”, 22.08.2011,
ww.nytimes.com/2011/…/23libya.html. (Erisim tarihi: 05.09.2011)
62 “Nobody here killed Qaddafi: Misrata fighters”, 22.10.2011,
http://english.alarabiya.net/articles/2011/10/22/173074.html.
(Erisim tarihi: 05.11.2011)
63 Echelon (signals intelligence),
http://en.wikipedia.org/wiki/Echelon_(signals_intelligence)
Serdar ERDURMAZ
36
Libya’nın Terörle Oyunu ve El Kaide’nin Libya’daki
Faaliyetleri
Varsova Paktı’nın karsısındaki batıyı temsil eden NATO,
dünyadaki terörist hareketlerden, silah ve uyusturucu kaçakçılığından
sorumlu tuttuğu ülkelerin sayısını hemen hiç değistirmiyordu
ve bu listede her seferinde Libya’nın adı mutlaka geçiyordu.
Bu anlamda NATO 1986 yılı Sonbahar Oturumu’na Đngiliz temsilcisinin
sunduğu raporda Bulgaristan, Libya, Suriye, Đran ve Suriye
terörizmi destekleyen ülkeler olarak konumlandırıldılar. Raporda
Libya’daki 20 kampta 7 bin teröristin eğitildiği bildiriliyordu.64
Pan Amerikan Sirketinin dev uçağının Đskoçya’nın
Lockerbie kasabasının üzerinde 1988 yılında havada infilak etmesi
Kaddafi’nin terörle bağlantısının bir kanıtıydı. Uçak yolcuların ile
uçağın üzerine düstüğü evde bulunanlar dâhil olmak üzere iki yüz
yetmis kisi can verdi. Uzmanların, polisin ve istihbarat teskilatlarının
uzun ve sabırlı arastırmaları sonucunda uçağın terörist bir
saldırıya hedef olduğu ortaya çıktı. Eylemi gerçeklestirmekten
sorumlu bulunan Libya vatandası Abdülbaset Ali el Megrahi tutuklanarak
mahkûm edildiği Đskoç cezaevine tıkıldı. Yıllar sonra
düzelen Batı-Kaddafi iliskileri sayesinde serbest bırakıldı. Kamuoylarının
nazarında aklanması hiçbir zaman mümkün olmayan adı
geçenin serbest bırakılması için sözde bir gerekçe hazırlandı. Karsılıklı
anlasmak suretiyle, yıllardır muzdarip olduğu prostat kanseri
bahanesiyle serbest bırakılarak düzelen iliskilerin zarar görmemesi
sağlandı. Đki yüz yetmis kisinin katili serbest bırakıldıktan
sonra gittiği Libya’da krallar gibi karsılandı ve Kaddafi’nin “kardesim”
sözleriyle iltifata boğuldu. Bu süreci, terörün diplomasiye bir
kez daha kapı açması olarak basit bir ifadeye dönüstürmek yerinde
olacaktır.65
Dünyada olağan bir uygulama olan terörle diplomasinin
bağlantısı konusunda Libya ne ilk ne de son oldu. Teröre desteği
64 “Target America, Chapter 2”,
http://www.brasscheck.com/911/chapter2.html. (Erisim tarihi: 25.11.
2011), Ayrıca Bknz; Diplomatic Pulse, 4625-257, 8 December 1986
65 “Lockerbie saldırısının film gibi hikâyesi”, 20,08.2009,
http://www.stargazete.com/dunya/lockerbie-saldirisinin-film-gibihikayesi-
haber-208706.htm. (Erisim tarihi: 26.10.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
37
nedeniyle batının 1990’lara kadar dünyadan soyutladığı Libya, 11
Eylül’le birlikte iliskilerini düzeltti. Düzelen iliskilerin görünen
tarafında dünyanın önde gelen ülkeleriyle silah anlasmaları yapması
ve kanlı bir teröristin serbest bırakılması bulunuyordu. Ancak
aralarındaki terör-istihbarat-diplomasi bağlantısının asıl büyük
kısmı Libya’da Kaddafi devrinin batı eliyle sona erdirilmesinden
sonra ortaya çıktı. Amerika bir zamanlar terörist olmakla suçlayarak
iliskilerini kestiği ve diğer ülkeleri de aynı sekilde davranmaya
zorladığı Libya ile teröre karsı mücadelede isbirliği yapmaktaydı.
Bu da terörist olmakla, teröre karsı isbirliği yapmanın
arasında kıl inceliğinde bir fark olduğunun açık bir kanıtıydı66.
Terörle savas adı altında Amerikan, Đngiliz gizli servisleriyle
Libya gizli servisinin keyfi uygulamaları Kaddafi’nin karargâhının
ele geçirilmesiyle gün ısığına çıktı. Libya istihbarat örgütünün
bası Musa Kussa’nın çalısma odasında bulunan belgelerin her biri
bu konunun kanıtıydı. Belgelerde 2002-2004 yılları arasında
CIA’in dünyanın çesitli yerlerinden topladığı süphelileri Trablus’a
teslim ettiği, Amerikalıların bununla yetinmeyip kendileri için
gerekli olan bilgileri öğrenmesi amacıyla Libyalı militanlara sorulmak
üzere yeni bilgi taleplerinde bulunduğu yer almaktadır.
Ortaya çıkarılan belgelerdeki bilgiler gazete ve televizyonlarda
birbiri ardına yayınlandıkça Libya’nın batıyla olan kirli iliskilerinin
boyutları gözler önüne serildi. ABD Baskanı George Bush
ve Đngiliz Basbakanı Tony Blair’in gayretleriyle Libya terörle savasta
ortak haline getirildi. El Kaide konusundaki istihbarat açlıklarının
büyüklüğü nedeniyle eskiyi unutup en küçük bir bilgi kırıntısı
için bile her ülkeyle iliski gelistirme yoluna gittiler. Kaddafi de
bu yaklasım sayesinde bir zamanlar hasmı olduğu ABD ve Đngiltere’nin
gözdesi haline dönüstü. Bir zamanların hasım istihbarat
teskilatları ortak operasyonlar yapmaya, aralarında istihbarat paylasmaya
basladılar. Sonradan öğrendiğimiz bu kapsamlı gizli iliskilerdeki
yakınlık kadar diplomatik iliskilerde de açıklık ve samimiyet
vardı. Öyle ki Đtalya sömürge yıllarında Libya’daki taciz ve
hak ihlalleri nedeniyle Libya’dan özür diledi. 11 Eylül öncesinde
bu türlü gelismelerin olacağını düsünmek bile mümkün değildi.
66 Đbrahim Çevik, Etnik Çatısmalar Daire Baskanı, TÜRKSAM
Đbrahim.cevik@turksam.org.
Serdar ERDURMAZ
38
Batının yeni gözdesi Kaddafi ve ülkesi Soğuk Savas’ın sona
ermesinden en çok etkilenen ülkelerden biri oldu. Çünkü Rusya ile
ABD rekabetinden yararlanarak Arap ülkeleri arasında ve Avrupa’da
terör hareketlerine destek verme serbestliğini kaybetti. Dahası
hatalarının hesabı sorulmaya baslandı. Đçeride devletiyle,
halkıyla bütünlülüğe sahip bir ülke yaratmayan Kaddafi, Arap
Birliği’nde karar verici bir konum için mücadele verdi. Sahra altı
ülkelerini bir araya toplayacağı Afrika Birliği olusturmaya kalktı.
Bölgesel ve ayrılıkçı hareketlerde rol oynama geleneği ülkedeki
değisime rağmen devam etti. Bu konuda Asian Times’dan Victor
Kotsev, Đsrail’in istihbarat analizleriyle ve dezenformasyon haberleriyle
ünlü Debka isimli web sitesine dayanarak yaptığı yorumda;
Libya’daki ayaklanmacıların ele geçirdikleri cephaneliklerdeki
birçok silahın el Kaide’ye bağlı unsurların eline geçtiğini, binlerce
hardal ve sinir gazı bombasının gemiyle Hamas ve Hizbullah örgütlerine
gemiyle gönderildiğini, Hizbullah ve diğer radikal Đslamcı
örgütlerin militanlarının ayaklanan Libyalılar arasında yer aldığını,
yüksek rütbeli Amerikan görevlilerinin açıkladıklarını vurgulamıstır.
67
Libya, Đslami isyanlar konusunda özellikle doğu kesimde
belirli bir geleneğe sahiptir. El Cemaa el Đslamiye al Mugatilabi
Libya (Libya Đslamcı Savas Grubu- LISG), 1990’larda faaliyete
baslamıstır. 2009’da vahsetten vazgeçmislerse de muhtelif Libyalı
cihat taraftarları ülkeden kaçarak Pakistan’daki asiret bölgelerinde
el Kaide liderleri olarak ortaya çıkmıstır. Kasım 2007’de Libyalı
Komutan Ebu Leyth el Libi yayımlanan bir videosunda LISG’nin el
Kaide ile birlestiğini açıklamıstır. Bu açıklamanın zaten el Kaide
içinde çarpısan bir avuç Libyalı için yapıldığı değerlendirilerek
küçümsenmistir. Ancak, 2007 Ekim ayında Irak’ta bulunan el
Kaide yuvasına yapılan baskında ele geçirilen dokümanda Irak’a
gelen 700 kadar yabancı el Kaide elemanlarından 112’sinin Libyalı
olduğu ve doğu bölgesinde, Darnah’tan oldukları kimlik açıklamalarından
tespit edilmistir. Bu rakam 244 Suudili gönüllüden
sonra, ikinci en büyük katılımı içermekteydi. Bu durum ülkedeki
67 Victor Kotsev, “Israel and Hamas in a dangerous game”, 09.04.2011,
http://www.atimes.com/atimes/Middle_East/MD09Ak03.html.
(Erisim tarihi: 09.07.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
39
Batı karsıtlığı ve cihat kültürünün ne kadar popüler olduğunu
göstermesi açısından önemliydi.
Usama Bin Ladin’in öldürülmesi üzerine, yeni el Kaide liderliğine
aday olarak, Libyalı Ebu Yahya el Libi ve aynı zamanda
Attiyak Abdülrahman Attiye Allah’ın olarak bilinen üyelerin ismi
geçmistir. Bu sahısların hem dini lider olarak ve hem de genç
kusak el Kaide temsilcisi olarak önemli bir yeri vardır. Alman Der
Spiegel dergisi Attiya Allah’ın Almanya’da bombalama planladıkları
gerekçesi ile tutuklanan üç kisi ile irtibatta olduğunu, Nisan
ayında Washington Post gazetesi Attiya Allah’ın örgütün üç numaralı
bosluğunu dolduracak uluslar arası yapılanmaların bası
olabileceğini belirtmistir. Bu bakımdan Libya’nın el Kaide için
ciddi bir kaynak olusturduğunu belirleyebiliriz.
Muhalefetin ayaklanması sırasında Libyalı yetkililer ayaklanmalarda
cihat taraftarlarının rol aldığı konusunda gazetecilere
açıklamada bulunmuslardır. Daha önce hapishanelerden serbest
bırakılan LISG üyelerinin Barga ( Kuzeydoğu Libya’nın eski adı)
Đslam Emirliği adı altında asırı uçta bir formasyon olusturduklarını
ifade etmislerdir. Bunların silah ele geçirerek Derne ve el Bayda’da
seriat hükümlerini uyguladıkları iddia edilmistir. Bu yapının
sözde lideri olduğu ifade edilen Abdülkerim el Hazadi bir televizyon
yayınında böyle bir grup kurulduğunu kabul etmemistir. Buna
rağmen eski LISG üyesi, simdi Quilliam Vakfı’nda (Think Thank
Kurulusu) çalısmakta olan Noman Benotman isimli uzman, Londra’da
King’s College’de 8 Mart’ta yapılan toplantıda Hazadi’nin
LISG üyelerini Değisim Đçin Libya Đslami Hareketi (Libyan Islamic
Movement for Change- LIMC) isimli yeni bir grup kurmak için
topladığını belirtmistir. Benotman, yeni yapılanmanın tamamen
eski LISG üyelerinden olustuğunu ifade etmistir. Halen muhaliflerle
birlikte hareket etmekte olan elemanların doğrudan el Kaide
unsurları ile irtibat konusunda istekli olmadığını belirtmistir. Bu
unsurların muhalif güçleri yönetme gibi bir çıkıslarının olmadığını
da vurgulamıstır.
Ancak, Libya’da oynanan oyunların altında ABD’nin çok
uzun zamandır parmağının olduğu ve Libya ile olan iliskilerdeki
gelismelerin seyrine göre provakasyonun bazen sıkılıp, bazen
gevsetildiği Aksam gazetesi yazarı Hüsnü Mahalli’nin anlatmıs
Serdar ERDURMAZ
40
olduğu hikâyeden kolaylıkla anlasılmaktadır68. CIA ve MI6’nın
68 Hüsnü Mahalli, Đlginç hikâye, Aksam Gazetesi, 06 Eylül 2011,
http://www.aksam.com.tr/ilginc-hikaye-3662y.html.
Abdülhakim Bilhac, Libyalı bir vatandas. Dini bütün olan bu insan komünist
Sovyetler’e karsı savasmak üzere 1988’de Afganistan’a gider ve
Kaide’ye katılarak orada 5 yıl kalır. Bin Laden ile ideolojik anlasmazlığa
düsen ve Batı ile fazla düsmanlığa gerek olmadığını söyleyen Abdullah
Azam (Bin Laden tarafından Batı’nın ajanı olmakla suçlandığı ve öldürüldüğü
söylenir) ile kisisel dostluk kuran Bilhac 1993’te ülkesi Libya’ya döner
ve CIA ile Đngiliz Đstihbarat örgütü MI6’dan aldığı yardım ve destekle
yandaslarını örgütlemeye baslar. Örğütünün adı da Đslamcı Silahlı Mücadele
Cemaati. Adamlarını gizlice Kaddafi’ye bağlı devrim komitelerine sokan
ve silahlı eğitim almalarını sağlayan Bilhac kısa bir süre içinde
Bingazi bölgesinde güçlenir. Ancak Kaddafi durumu anlar ve 1995’te örgüte
büyük darbe indirir. Bilhac ve adamları kaçar. Bilhac’ın birçok yandası
Londra ve Paris’te karargâh kurar. Belhadj ise aralarında Türkiye’nin
de bulunduğu birçok ülkede dolastıktan sonra Malezya’da yerlesir ve
Kaddafi yönetimine karsı mücadelesine oradan devam eder. Ama CIA ve
MI6’nın bilgisi ve desteğiyle.
Ancak 2003’te Irak isgal edilince Kaddafi sıranın kendisine geleceğini
düsünerek hemen ABD ve Batı ile flört etmeye baslar. Bu flörtü oğlu
Seyfelislam ve istihbarat sefi-ki sonra dısisleri bakanı oldu- Musa Kusa
üzerinden devam ettirir. Kusa, Batılılara bildiği her seyi anlatır; onlar da
Kaddafi’ye yardım etme sözü verir. Kısa sürede Batı ile Kaddafi arasındaki
tüm sorunlar çözülür ve Kaddafi bir zamanlar maddi ve manevi destek
verdiği ve aralarında IRA, ETA, Kızıl Tugaylar ve benzeri tüm örgütlerle
ilgili her seyi Batlılara anlatır. Seyfelislam ise ülkesinde reform sözü verir.
Bunun üzerine CIA ve MI6 Libya muhaliflerini tek tek yakalayarak
Kaddafi’ye teslim etmeye baslar. 2004 sonunda Malezya’da yakalanan
Bilhac, CIA tarafından iskence gördükten sonra Libya’ya teslim edilir.
Musa Kusa’nın adamları iskenceye devam eder ve Bilhac’ı zindana atar.
Bu arada Kaddafi Batılı baskentleri dolasarak yeni dostluklar kurar ve
muhaliflerinden kurtulma çabasına girer. Oğlu Seyfelislam ise Batılı baskentlerin
de desteğini alarak reform adımlarını hızlandırır ve samimiyetini
kanıtlamak üzere Mart 2010’da tutuklu muhalifleri serbest bırakmaya
baslar. Bırakılanların basında da Bihac ve onun gibi radikal Đslamcı 700
kisi vardı. Serbest kalan Bilhac hemen dolaylı da olsa eski dost-düsman
CIA ile iliskiye geçer ve yeniden yardım ve desteğini sağlar. Nasıl olsa bu
kez Musa Kusa’nın istihbarat elemanları kendisini rahatsız etmeyecekti.
Çünkü Musa da el altından CIA ve MI6 ile isbirliği yapmaya baslamıstı.
Nitekim ayaklanma basladığında Libya’dan kaçan ve Londra’ya sığınan
ilk önemli kisi Musa Kusa idi. Đkinci kisi ise bir zamanlar Kaddafi’nin savunma
bakanı olan Halife Hafter idi. Hafter simdi muhalefet kuvvetlerinin
komutanı. Bilhac ise ayaklanma basladığından itibaren çok önemli görevler
üstlendi ve baskent Trablus’taki askeri direnisi örgütleyerek
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
41
örgütlediği El Kaide elemanı Libyalılar 1993 yılında Libya’da Đslamcı
Silahlı Mücadele Cemaatini kuruyor, basarılı olamayınca
kaçıyorlar. Daha sonra, 2003’te Kaddafi’nin ABD ile arası düzelince,
CIA bunları yakalayarak Kaddafi’ye teslim ediyor. Tutuklananlar
2010’da serbest bırakılıyorlar. Daha sonra, CIA ve MI6’nın yardımı
ile bunların 700 kadar radikal Đslamcı ile son ayaklanmalarda
önemli bir rol üstlenmis olarak faaliyetlerine devam etmekte oldukları
anlatılmaktadır.
Bir baska Libyalı Đslamcı olan Sami el Sadi’nin basına gelenler
Abdülhakim Belhac’ınkinden farklı değildi. Kaddafi’nin gizli
servisiyle Đngiliz MI6 arasındaki ortak çalısmayla esi ve çocuklarıyla
Hong Kong’dan Trablus’a gelisinde tutuklandı. Ailesiyle birlikte
yan yana kapatıldığı hücresinde iskence altında sorgulandı.
Bunlar olurken Ayman el Zevahiri, LISG ile el Kaide’nin “Đslami
Mağrip el Kaide’si- AQIM” adıyla birlestiğini duyurdu. Bunun
doğal sonucu olarak, Libya Ulusal Geçis Konseyi’nin karsısında
güçlü bir konumu bulunan LISG/QAIM, Libya’nın içinden çıkmıs
bir siyasi güç halini almıstır69.
Libya, gelenekleri itibarıyla tümü Sünni ve Maliki mezhebine
bağlı çok dindar bir toplum olarak görülmektedir. Dini geleneklerden
dolayı, Libyalıların devrim sonrası ülkenin siyasal yapısını
kurarken çok zorlanacakları değerlendirilmektedir. Çünkü
dağılan Kaddafi’nin ordusunun tüm ağır silahlarını ele geçiren
radikal Đslamcı grup ve cemaatler, bu silahları her an ve çekinmeden
kullanabilecekler ve kendi arzuları doğrultusunda bir idari
yapı olusturma çabası içine girebileceklerdir. Batı ise, bu radikallerden
hiç hosnut olmayıp, laik kesimi desteklemektedir. Laik
kesimin basında, Geçici Konsey’in Yürütme Komitesi Baskanı
Kaddafi’nin karargâhı El-Aziziye’ye giren ilk kisi oldu. Belhadj simdi binlerce
silahlı yandası ile birlikte kendisini serbest bırakan ve onunla yan
yana poz veren Seyfelislam ve babası Muammer Kaddafi’nin pesinde,
hem de CIA ve MI6 ajanlarının yardımı ile. Ama ülkesine demokrasi ve
özgürlük getirmek için! Bakalım yüzde yüz gerçek olan bu hikâyenin ikinci
bölümünü ne zaman yazarız. Unutmayalım ki Batı’nın yarattığı Kaddafi
42, Mübarek ve Bin Ali 30 yıl iktidarda kaldıktan sonra sırları ortaya çıktı.
Bilhac ise siyaset yolunda 33 yıl önce yürümeye baslamıstı
69 Pepe Escobar, “How al-Qaeda got to rule in Tripoli”, 30.06.2011,
http://www.atimes.com/atimes/Middle_East/MH30Ak01.html.
(Erisim tarihi: 04.07.2011)
Serdar ERDURMAZ
42
Mahmud Cibril, CIA elemanı olduğu söylenen Mahmud Sammam,
Geçici Yönetimin Güvenlik ve Petrol Đslerinden Sorumlu Ali
Tarhuni ve Kaddafi’nin BM’deki eski temsilcisi Abdurrahman Salgam
bulunmaktadır. Libya’nın Đslamcı muhalefet liderlerinden Ali
el Sulabi, yeni yapılanmada bu kisileri “radikal laikler” olarak niteleyerek,
onların ülkenin basında kalmalarına izin verilmeyeceğini
dile getirmektedir. Baslangıçta laiklerin Batı desteği ile ön alabilecekleri,
fakat demokratik düzen kurulamadığı takdirde uzun
vadede radikal Đslamcıların etkinliği ele geçirmeye çalısacakları
değerlendirilebilir.
Kaddafi’nin bir diğer stratejik yaklasımı da Đslamcı cihat militanı
grupların isyancılar arasında yer alması konusunu gündeme
getirmesidir.70 Özellikle, doğudaki protestoları el Kaide’nin isi
olduğu ileri sürerek bastırmaya çalısmıs ve geleneksel olarak Đslam
karsıtlarının doğuda faaliyette olduğu konusunu islemistir.71
Ortaya çıkan ayaklanmaların Doğu’da Usama Bin Ladin’in isi
olduğunu vurgulayarak, hem batıdaki Libyalıların hem de uluslar
arası topluluğu Libya rejiminin yıkılması konusunda endise duymasını
sağlamayı amaçlamıstır. Özellikle, el Kaidenin doğuda
Đslamcı bir rejim kurma çabası içinde olduğunu gündeme getirerek,
alkolle ve uyusturucu ile zehirlenmis el Kaide militanlarının
ülkeyi parçalamak için ayaklandıkları iddiasını yaymaya çabalamıstır.
Ancak, bu çabalar, doğrulanmamıs bir varsayım olarak
kalmıstır. Mustafa Adbül Celil (Eski Adalet Bakanı) doğu bölgesi
asiret liderleri ve temsilcisi ile el Bayda’da yaptığı toplantı sonrasında
el Cezire televizyonuna verdiği mülakatta “Biz tek ülke istiyoruz.
Đslam Emirliği veya el Kaide diye bir sey yoktur. Bizim tek
hedefimiz bu rejimden bağımsız bir Libya ve halkın istediği hükümeti
seçmesidir”, diyerek bu iddianın gerçek olmadığını vurgulamıstır72.
70 Kaddafi’nin kalesi olan Bab-al-Aziziyah Bilhac’a bağlı Berberi Militan
muhalifler tarafından ele geçirilmistir. Belhac eski El Kaide Lideri olarak,
isyancıların üst düzey komutanı olmus ve Trablus Tugayı denilen ve ABD
tarafından eğitilen Berberilere komuta etmistir. Bknz: Pepe Escobar.agy.
71 “Qaddafi blames Osama Bin Laden for protests”, BBC News, 24.02.2011,
http://www.bbc.co.uk/news/world-africa-12570279. (Erisim Tarihi:
21.03.2011)
72 “Gaddafi blames bin Laden, drugs for Libya unrest”, 24.02.2011,
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
43
Kaddafi’nin Oğlu Seyfülislam, Rejimin Reformist Yüzü
Diğer taraftan, Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam, rejimin değisen
reformist yüzü olarak halka presente edilmeye çalısılmıstır.
1972 doğumlu ve Kaddafi’nin ikinci karısı Sofia Farkask’tan olan
Seyfülislam, Kaddafi’nin yakın çevresinde halkla iliskiler ve diplomatik
isleri babasının adına sürdürmekten sorumludur. Babasından
sonra yerine geçeceği düsünülen ve halk tarafından en çok
tanınan aile ferdidir. Oldukça iyi eğitim almıstır. Sık sık Libya’nın
iç dinamiklerinde değisiklik gereği üzerinde durması, hem ülke
içinde hem de dısında popülaritesini arttırmıstır. Ancak, yıllardan
beri Seyfül tarafından yerine getirilmeyen sözlerle oyalanmıs olma
duygusu nedeniyle, Seyfülislam’ın bu çabaları protestoculara hiç
inandırıcı gelmemis ve protestoculara karsı uygulanan sert tavırla
gölgelenmistir. Bir taraftan sert tutum devam ederken, diğer taraftan
Kaddafi’nin, Seyfülislam’ın yüzünü televizyonda muhtelif defalar
kullanarak, protestocuları Seyfül’le birlikte yeni anayasa
yapılması, seffaflık ve reform konusunda ikna etme çabaları sonuçsuz
kalmıstır.
Kaddafi’nin bütün bu çabalarına rağmen doğudaki muhalifler
neredeyse hiç bir ana hükümet kurumu mevcut değilken, kendi
içlerinde politik olarak organize olmaya baslamıslardır. 17 Subat’ta
muhalifler kendi aralarında uzlasarak, ittifak olusturarak
birlikte hareket gibi en temel konuda önemli bir adım atmıslardır.
Đttifak; entelektüeller, eski politikacılar, sosyal aktivistler ve Libya
asiret temsilcilerinden olusmakta olup, yeni anayasa, medeni
haklar, politik parti düzeni ve ifade özgürlüğü gibi temel hak ve
özgürlüklere dayalı demokratik bir düzen isteğini ortaya koymustur.
Aynı zamanda yiyecek sağlanması, resmi binaların korunması
ve uluslararası petrol sirketlerinin ve yatırımcıların mal varlıklarının
korunacağı garantisinin ittifak tarafından sağlanması önemli
bir örgütlenme isareti olarak görülebilir. Muhalefet bu çalısmalara
paralel olarak Ulusal Geçici Konsey’i (UGK) icra organı olarak
kurmus ve ülke çapında etkin olarak, geçici hükümet ve askeri
komite olusturma görevi vermistir.
http://www.msnbc.msn.com/id/41753687/ns/world_newsmideast_
n_africa/t/gadhafi-blames-bin-laden-drugs-libyaunrest/#.
Ts_2i7IUp90. (Erisim tarihi: 08.05.2011)
Serdar ERDURMAZ
44
Diğer taraftan yine NATO müdahalesine kadar olan safhada,
Kaddafi’ye karsı belirli bir muhalif liderlik sergilenememesi bir
basıbosluk havası estirmistir. Özellikle halkın asiret yapısı içinde
bir lider çıkartamaması bir zafiyet yaratmıstır. Kaddafi yandaslarının
bu hususu kendi lehlerine kullanarak, yapılan gösterilerin dıs
güçlerin tahriki olduğu, halkın bu konuda iradesinin olmadığı
savını ileri sürmelerine yol açmıstır. Bütün bu hususlar ayaklanmaların
münferit olduğu ve bastırılabileceği intibaını vererek,
Kaddafi’nin davranısını önce ikaz, sonra silahlı güç kullanmak
seklinde yönlendirmistir.
Kaddafiye karsı muhalif bir liderlik olusturabilmek için, Libya’da
bir dönem geçtikten sonra batılı danısmanların desteği ile
Ulusal Geçici Konsey’inin tesis edildiği söylenebilir. Ulusal Geçici
Konsey (UGK), ayaklanma sırasında Kaddafi karsıtı isyancılar tarafından
kurulan bir hükümettir. Olusum “devrimin siyasi yüzü” olarak
hareket etmektedir. Bingazi kentinde 27 Subat 2011’de ilan
edilmis, 5 Mart 2011 tarihinde, konsey içinde kendisini “bütün
Libya tek temsilcisi” olarak ilan eden bir bildiri yayınlanmıstır.73
Geçici hükümet 23 Mart 2011 tarihinde konsey tarafından kurulmus
olup, konseyin baskanlığını eski Adalet bakanı Mustafa
Abdül Celil yapmaktadır. UGK kendisini “Libya Cumhuriyeti”,
Kaddafi hükümetini ise “Büyük Libya Arap Halk Sosyalist
Cemahiriyesi” olarak ifade etmekteydi.
UGK esas olarak, Celil, Cibril ve 2008’de protesto için ayrılan
eski Ticaret ve Ekonomi Bakanı Ali Abdülaziz gibi Kaddafi
rejiminden ayrılmıs eski rejim taraftarlarından ve katılan diğer
aydınlardan olusmaktadır. Konsey mensuplarının çoğu 1969’dan
beri Kaddafi ile kol kola onlarca yıldır ülkeyi tek adam liderliğinde
idare etmislerdir. Bu nedenle, tutumlarında geleneksel yaklasımı
benimsemeleri son derece normal bir yaklasım olarak görülebilir.
Daha baslangıçta orta seviye profesyonellerle, eski rejim temsilcilerinden
olusan UGK üyeleri arasında görüs ayrılıkları belirmistir.
Bir kısmı liberal demokrasi taraftarıyken, diğerlerinin daha geleneksel
bir yaklasım sergilemeleri sorun olarak belirmeye baslamıstır.
Bu geleneksel figürler oldukça etkili olan Dr. el Salabayi gibi
73 “The Libyan Interim National Council”, Official Website,
http://www.ntclibya.org/english/
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
45
bir kısım dini âlimleri içeren gruba bağlıdırlar. Bunlar Geçici Milli
Konsey’den farklı olarak ilk asamada Kaddafi’nin uluslararası bir
müdahale ile alasağı edilmesine karsı çıkmıslardır. Bu gibi sorunlar
mutabakat sağlanarak asılsa bile, daha sonra yol açacak geçici
hükümet kurulması gibi durumlarda daha fazla problemin doğmasına
gebe gibi bir görünüm vermektedir.
Bu arada zaman kazanan Kaddafi kendi bildiğini uygulamıs
ve karsıtlarının elde ettiği sehir ve kasabaları bir, bir ele geçirmeye
çalısmıstır. Esas sorun sudur: Kaddafi tekrar hâkimiyeti ele
geçirirse yaptığı bunca vahsete ve BM Ceza Mahkemesi suçlusu
sayılmasına rağmen dünya kamuoyu onu hiçbir sey olmamıs gibi
kabul edecek miydi? Đsin aslına bakarsak, eğer Kaddafi bütün
ayaklanmaları bastırarak, tekrar yönetime hâkim olsaydı uygulayacağı
iki seçenek bulunacaktı.
Bunlardan birincisi, daha despot ve baskıcı bir yönetimle
bütün karsıtlarını yok ederek iktidarını oğullarına devrederek,
sürdürmek; iĐkincisi ise, karsıtları ile masaya oturarak, halkın isteklerine
dayalı orta yolu bulan bir yönetimi yapılandırmaktı. Gelismelere
baktığımızda bu ikincisinin sonun baslangıcında pek
gerçeklesme imkânının bulunmadığı, ayrıca Kaddafi’nin karakter
olarak böyle bir yapılanmaya girmeye yatkın olmadığı kanaati
hâsıl olmustur.
Ancak, bu asamaya gelindiğinde, artık ABD’nin müdahalesinin
zamanının geldiğini idrak ederek, Kaddafinin bu sekilde bir
yaklasıma zorlanması olasılık dısı değildi. Gerçekte de Kaddafi’nin
yönetimde kalması sartıyla, ABD’yi karsısına alarak tekrar ciddi
ambargolara maruz kalmadan, böyle bir talebe boyun eğebileceği
düsünülebilirdi. Aksi takdirde bu gün olduğu gibi bekası tehlikeye
girecek demekti. Bununla beraber Kaddafi böyle bir çözümü
seçmemistir.
BÖLÜM –III
BĐRLESMĐS MĐLLETLER’ĐN 1970 ve 1973 SAYILI
KARARLARI, ABD VE AVRUPA’NIN TUTUMU
ABD’nin Askeri Müdahale Öncesi Kaddafi’ye
Karsı Tutumu
ABD yönetimi Kaddafi ile uzun yıllar sorunlu bir iliski içinde
olmus ve Libya’ya karsı 1993-2003 arasında uygulanan BM yaptırımlarında
basrolü oynamıstı. Ancak 2003’ten sonra iki ülke arasındaki
iliskiler süratle iyilesmeye basladı. Libya’nın zengin petrol
yataklarını Avrupalı sirketlere kaptırmak istemeyen Amerikan
petrol sirketleri yaptırımların sona ermesinin ardından 2005 yılında
“ABD-Libya Yatırım Ortaklığı”nı kurarak Libya pazarına hücum
etti. Bu girisimlerin sonucu olarak 2003 yılında sıfır düzeyinde
olan ABD-Libya ticaret hacmi 2010 yılına gelindiğinde 2,7 milyar
dolara ulastı.74
ABD’nin ekonomik girisimlerinin yanı sıra gizli servis düzeyinde
de Kaddafi ile yakın isbirliği bulunuyordu. Geçtiğimiz ay
Amerikan ve Đngiliz basınında yayınlanan haberlerde CIA ve Đngiliz
dıs istihbarat servisi MI6’nın, “Đslamcı” olarak bilinen bazı
önemli isimleri, iskence göreceklerini veya öldürüleceklerini bile
bile Libya’ya geri gönderdiği, Libya hükümetinin de bu yardımlara
karsılık Amerikan ve Đngiliz petrol sirketlerinin birçok projede yer
almasını sağladığı belgelerle ortaya konulmustu.
Bu iliskiler o kadar “sistematik” bir hale gelmisti ki Kaddafi,
2004 yılında CIA’ye ülke içinde özel bir temsilcilik açması için izin
dahi vermisti.
74 “Emperyalizmin ahlaksızlığı: Libya’yı Kaddafi’yle birlikte sömürdüler
simdi ölümünü kutluyorlar!”, 21.10.2011,
http://www.turnusol.biz/public/haber.aspx?id=11012&pid=5&haber=E
mperyalizmin%20ahlaks%FDzl%FD%F0%FD:%20Libyay%FD%20
Kaddafiyle%20birlikte%20s%F6m%FCrd%FCler%20%FEimdi%20%
F6l%FCm%FCn%FC% 20kutluyorlar! (Erisim tarihi: 27.10.2011)
Serdar ERDURMAZ
48
Ayaklanmaların baslamasıyla birlikte Kaddafi’nin ortaya
koyduğu uzlasmaz yaklasımın olusturduğu bu konjonktürde
ABD’nin artık tek basına hareket etmek yerine, BM ve NATO gibi,
uluslar arası kurumlarla birlikte karar vererek harekete geçme
stratejisini uygulamaya çalıstığını görmekteyiz. Bu arada BM Güvenlik
Konseyi üyesi ülkelerin rızası, özellikle Rusya ve Çin’in ikna
edilmesi ABD için önem kazanmaktadır. Bu kapsamda ABD, BM
ve NATO’nun Libya ve diğer Arap ülkelerinin meselelerinde öncülük
yapmasını sağlamaya çalısmıstır. Bu sekilde bir yaklasım oldukça
zor bir süreci içermektedir. Libya’da Kaddafi’ye karsı yaptırımların
dısında daha güçlü bir hareket için BM’de Güvenlik Konseyi
Daimi üyeleri ile birlikte geçici 4 üyenin daha olumlu oy vermek
için ikna edilmesi gerekmektedir. Böyle bir durumda bütün
ülkelerin öncelikle kendi kamuoylarını ikna etmesi konusu gündemin
birinci maddesini teskil etmektedir. Bütün ülkelerin milli
menfaatleri ve uluslar arası güvenlik açısından, gelismelerden
aynı oranda etkilenip etkilenmediği konuya etken olan faktör olarak
ortaya çıkmaktadır. Doğal olarak, ülkelerin bu konuya yaklasımları
nispi olarak farklılıklar içermektedir.
Mesele NATO için de aynı hususları içermektedir. Yeni stratejik
konseptte, kolektif güvenlik kapsamı içinde, alan dısında
NATO üyesi ülkelerin güvenliklerini tehdit eden gelismelere
NATO’nun uluslar arası kurumlarla isbirliği içinde müdahale edebileceği
kabul edilmekle birlikte, bunun sınırları çizilemediğinden
sorun daha baslangıçta sıkıntılı bir hal almaktadır. Ayrıca
NATO’da kararlar oy birliği ile alınmak zorunda olduğundan, bütün
üye ülkelerin müdahaleye sıcak bakarak, evet demesi gerekmektedir.
Bu konuda Almanya, Đtalya, Portekiz gibi ülkelerle birlikte
baslangıçta Türkiye de çekincesini kesin bir sekilde ifade
etmistir.
Bu durumda Đngiltere ve Fransa’nın ortaya attığı “uçusa yasak
bölge” ilanı konusunda hukuki dayanağın olusmamıs olması,
BM’de cılız bir yaptırım kararı alınması dısında gerekli desteğin
sağlanamayacağı ihtimalini gündeme getirmistir. Bu konuda biraz
daha gecikilmesi durumunda alınacak kararın zaten bir anlamının
kalmayacağı Libya’daki Kaddafi taraftarlarının elde ettiği gelismelerden
anlasılmaktadır. Diğer taraftan, ilk safhada NATO’nun
durumu çaresiz bir sekilde izlediği izlenimi edinilmistir.
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
49
Avrupa Birliği’nin Kaddafi’ye Karsı Tavrı.
Libya, coğrafi ve tarihsel olarak ABD’den çok Avrupa emperyalizminin
etkisi altındaydı ve Đngiltere, Đtalya ve Fransa’nın
Kaddafi ile çok daha “derin” iliskileri bulunuyordu.
Đngiltere ile Libya arasındaki iliskiler de BM yaptırımlarının
kaldırıldığı 2003 yılından sonra hızla gelismeye basladı. Bu yıllar
içinde Đngiltere, Libya’nın en fazla petrol ihraç ettiği ülke haline
gelirken, 50 milyar dolarlık devasa bir bütçeye sahip olan Libya
devletine ait yatırım sirketi Londra’da sube açarak kontrolündeki
petrol dolarlarını dünya finans piyasalarına akıtmaya basladı.
Đngiltere’de Tony Blair’in basbakanlık koltuğunda oturduğu
yıllarda iliskiler giderek özel bir boyut kazanmaya da basladı.75
Libya’daki iç savas sırasında Đngiliz Büyükelçiliğinde ele geçirilen
ve geçtiğimiz ay Đngiliz Sunday Telegraph gazetesi tarafından
yayınlanan belgelere göre Blair, 2004 ve 2006 yılları arasında birçok
defa Kaddafi ile Đngiliz ve Amerikan petrol sirketleri adına
gizli toplantılar ve arabuluculuk temasları yaptı76. Đskoçya’da tutulan
Libyalı bir tutsağa karsı BP sirketinin 2008’de Kaddafi yönetimi
ile yaptığı 900 milyon dolar değerindeki petrol arama anlasması
bunlardan sadece biriydi. Bu, BP’nin tarihindeki en genis kapsamlı
petrol arama anlasmasıydı.
Blair sadece petrol sirketleri için değil, JP Morgan gibi finans
kurumları için de Kaddafi ile pazarlıklar yürütüyordu. George
W. Bush ile birlikte Orta Doğu’yu kana bulayan “teröre karsı savas”
konseptini yaratan Blair’in bu ve benzeri is iliskileri ve komisyonlarla
100 milyon doların üzerinde bir servete sahip olduğu sanılıyor.
Su an “Orta Doğu Barıs Elçisi” sıfatını tasıyan Blair, Libya’da
75 “Libya-UK relations: riddle of the sands, The relationship between Britain
and Libya may not be as important as we like to think”, Chanel 4 News,
Who knows who, http://whoknowswho.channel4.com/stories/Libya-
UK_relations:_riddle_of_the_sands. Ayrıca bkz: Heidi Blake, “Libya-UK
relations: timeline”, 05.09. 2011,
http://www.telegraph.co.uk/news/worldnews/africaandindianocean/libya
/8743241/Libya-UK-relations-timeline.html. (Erisim tarihi: 21.09.2011)
76 Colin Freeman, “Libya: Tony Blair and Col Gaddafi’s secret meetings”,
The Telegraph, 17.09.2011, http://www.telegraph.co.uk/news/worldnews
/africaandindianocean/libya/8771192/Libya-Tony-Blair-and-Col-
Gaddafis-secret-meetings.html. (Erisim Tarihi: 27.09.2011)
Serdar ERDURMAZ
50
birçok yatırımı bulunan ABD bankası JP Morgan’dan “danısmanlık”
karsılığı yılda 4,5 milyon dolar maas alıyor.
Kaddafi ile yakın iliski içinde olan bir baska Batılı lider de
Kaddafi’nin ölüm haberinden “mutluluk” duyduğunu söyleyen
Đtalya Basbakanı Silvio Berlusconi’ydi. Hatta Berlusconi, bu iliskileri
daha da ilerleterek bir Libya devlet yatırım sirketinin %22 hissesini
alarak rejime “doğrudan” ortak olmustu. Kaddafi’ye bağlı
devlet sirketleri ve tüzel kisilikler de birçok Đtalyan petrol, silah,
finans ve telekomünikasyon sirketinde hisse sahibiydi. 2010 yılına
gelindiğinde Libya devlet sirketlerinin Đtalya’daki yatırımlarının
tutarı 49 milyar Euro’yu bulmustu.
Kaddafi’nin 2009’da gerçeklestirdiği Đtalya ziyaretiyle iki ülke
arasındaki iliskiler daha da ileri bir noktaya tasındı77. Ziyaret
sırasında Kaddafi ile Berlusconi hükümeti arasında “dostluk ve
isbirliği anlasması” imzalandı. Anlasmayla enerji alanındaki iliskiler
ilerletilirken mülteciler konusunda da utanç verici pazarlıklar
yapıldı. Bu pazarlıklar sonucunda iki lider arasında varılan ve 25
yıl süresi olan anlasma ile Đtalya, kuzey Afrika’dan Đtalya’ya geçmeye
çalısan sığınmacıları durdurması ve alıkoyması karsılığında
Libya’ya her yıl 250 milyon Euro ödemeyi kabul etti.
Fransa’nın Kaddafi rejimi ile olan kirli iliskileri artık bir sır
değil. Kaddafi’nin oğlu, Sarkozy’nin 2007’deki cumhurbaskanlığı
seçim kampanyasını finanse ettiğini açıklamıstı. Kaddafi’nin kaçısını
sağladığı belirtilen Fransız yapımı zırhlı araç 4×4’ün
Sarkozy’nin onayı ile 2008’de Kaddafi’ye satıldığı da belgelenmisti.
Ayrıca Fransa da öteden beri Libya pazarından pay kapma
yarısı içindeydi ancak, tüm çabalarına rağmen Đngiltere ve Đtalya’nın
gölgesinde kalmaktan kurtulamıyordu. Örneğin Fransız
petrol sirketi Total, Libya pazarının ancak yüzde ikisini kontrol
edebiliyordu. Bu nedenle Libya’da Kaddafi’ye karsı baslayan isyan
hareketi Fransa hükümeti için bulunmaz bir fırsat yarattı.
Bununla beraber Fransa’nın, Libya halkının arasında özel
bir yere sahip olduğu hissi algılanmaktadır. Gerekçe olarak da
77 “Gaddafi in historic visit to Italy”, 12.06. 2009,
http://english.aljazeera.net/news/europe/2009/06/2009610184935653756.
html. (Erisim tarihi: 18.06.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
51
Kaddafi güçlerinin Bingazi’ye 40 km mesafedeyken Fransız güçlerince
etkisiz hale getirilmesi sunulmaktadır. Halka ve yetkililere
göre bu müdahale Bingazi’yi ve dolayısıyla da Kaddafi’ye karsı
bugünkü mücadeleyi ayakta tutmustur. Fransa’nın ardından Đngiltere
ve ABD’ye de halkın bir sempatisi bulunmaktadır78.
BM yaptırım kararı doğrultusunda AB ayrıca yaptırım uygulanması
kararı almıstır. 28 Subat paketine göre, göstericilere karsı
kullanılabilecek mühimmat ve malzeme ve silaha karsı ambargo
uygulanması, Kaddafi ailesine ait değerlerin dondurulması,
Kaddafi ve taraftarlarına vize verilmesinin kaldırılması aynı paralelde
gündeme gelmistir. Avrupa Birliği, Trablus’a silah ambargosu,
hesapları dondurma ve seyahat yasağı uygulanmasında mutabakata
varmıstı.
25 Subat’ta, Avrupa Dısisleri Servis Sefi Catherine Ashton,
AB olarak atacakları üç önemli adımı su sekilde sıralamıstır79:
Her seyden evvel tahliyelerin gerçeklestirilmesi.
Libya’daki siddeti durdurmada Avrupa Birliği’nin baskı
koyabilmesi için neler yapabileceği noktasında koordinasyon.
Koordineli yaklasımı sağlamak amacıyla, özellikle BM
Güvenlik Konseyi’yle uluslararası isbirliği içine girilmesidir.
AB bu kapsamda NATO ile de yakın iliski içinde olup,
NATO Genel Sekreteri Rasmussen ile Macaristan’da yapılan Avrupa
Birliği Savunma Bakanları Gayrı Resmi Toplantısı’nda görüsmüslerdir.
Bu arada Đtalya 2008 yılında Libya ile imzalamıs olduğu saldırmazlık
anlasmasını mesru bir Libya hükümeti olmadığı gerekçesi
ile askıya aldığını açıklamıstır. Bu suretle Đtalya’da bulunan
NATO üslerinin muhtemel bir Libya harekâtında kullanılmasının
yolu açılmıstır. Subat sonunda, Kaddafi’nin muhalifler üzerine
kendi hava kuvvetlerini kullanması üzerine ABD Dısisleri Bakanı
78 Hakan Demir, “Bingazi’de Türkiye ve Batı Algısı: Saha Arastırmasına
Dayalı Bir Çalısma”, Eylül 2011 – Cilt: 3 – Sayı: 33,
http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/2011926_hakan%2
0demir.pdf. (Erisim tarihi: 01.10.2011)
79 “Ashton outlines possible Libya sanctions: Travel ban, asset freeze, no fly
zone”, 25.02. 2011,
www.youtube.com/watch?v=bENcVvQ6auw. (Erisim tarihi: 04.03.2011)
Serdar ERDURMAZ
52
Hillary Clinton, ABD ve müttefiklerinin uçusa yasak bölge uygulamasını
ciddi bir sekilde değerlendirdiklerini açıklamıstır.
Libya’yla yakın iliski içinde olan Kıbrıs Rum Kesimi, Malta
ve Đtalya, ambargoda acele edildiği kanısındadır. Fransa ve Đngiltere’yse
yaptırımların yanı sıra, Kaddafi rejimine karsı savas suçları
sorusturması açılmasını istemektedir.
Ancak, AB içinde sahin durumunda ve ABD ile birlikte hareket
etme temayülü içinde bulunan Đngiltere dısında, Almanya80
ve Đspanya silahlı müdahaleye taraftar olmadıklarını ifade etmislerdir81.
Bu ülkelere göre sorun Libya halkı tarafından çözülmelidir.
Dısarıdan müdahalenin ters tepki yapması muhtemeldir. Nitekim
halkın görüsü, Kaddafi’nin uçaklarının uçmasına mani olunmasına
yardımın dısında herhangi bir askeri müdahalenin kabul edilemeyeceği
doğrultusundadır.
Olaya Fransa açısından bakarsak; Nicholas Sarkozy iktidarının
baslaması ile birlikte her geçen gün uluslar arası popülaritesini82
ve yaptırım gücünü kaybetmekte83 olan II. Dünya Savası de
facto galibi Fransa’nın esamesi artık kıta Avrupasının dısında
okunmamaktadır. Fransa’nın Đsrail-Suriye görüsmelerine arabuluculuk
talebinin reddi,84 gelinen süreçte Fransızların ve Sarkozy’nin
uluslar arası saygınlığını gözler önüne seren çarpıcı bir örnektir.
80 Jorge Benitez, “Success in Libya reinforces value of NATO”, 24.08. 2011,
http://www.acus.org/natosource/success-libya-reinforces-value-nato.
(Erisim tarihi 26.08.2011)
81 “Beijing sides with Berlin against Libya intervention”, Asia News,
25.03.2011, http://www.speroforum.com/a/50961/Beijing-sides-with-
Berlin-against-Libya-intervention, (Erisim tarihi 21,11.2011)
82 Henry Samuel, “Nicolas Sarkozy suggests cash allegations plot to
undermine him”, 13.06.2010,
http://www.telegraph.co.uk/news/worldnews/europe/france/7886411/Nic
olas-Sarkozy-suggests-cash-allegations-plot-to-undermine-him.html.
(Erisim tarihi: 21.11.2011)
83 Siegfried Mortkowitz, “Sarkozy’s popularity in free fall to disgrace”,
02.02.2011, http://www.indiaenews.com/pdf/95158.pdf.
(Erisim tarihi: 21.11.2011)
84 Kasım ayında Đsrail Fransa aracılığında Suriye ile görüsmelere baslama
isteğinde olduğunu belirtti, bu istek Suriye tarafından ret edildi. Bkz:
Carol Migdalovitz, “Israeli-Arab Negotiations: Background, Conflicts, and
U.S. Policy”, Congressional Research Service, 7-5700, RL33530,
29.02.2010, s.4, http://www.fas.org/sgp/crs/mideast/RL33530.pdf. (Erisim
tarihi: 20.10.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
53
Buna ek olarak, sürekli rüsvet skandalları ve lüks harcamaları ile
anılan Sarkozy, emeklilik yası ve issizlik sorunu gibi problemlerle
zor duruma düsen Fransız halkının gözünden düsmüs ve bu da oy
oranlarına yansımıstır. Nitekim geçtiğimiz günlerde yapılan ara
seçimlerde Sarkozy’nin önderlik ettiği parti büyük oranda oy kaybına
uğramıs, asırı sağcı partinin bile altına düsmüstür. Đstikrarlı
ve güçlü Almanya’nın karsısında Fransızların düstüğü bu durum
elbette Sarkozy’nin de gözünden kaçmamıstır. Fransa’nın doğal
rakibi Almanya’nın ve Ortadoğu coğrafyasında da Türkiye’nin
gerisine düsmesi, Sarkozy ve kurmaylarına göre ancak böyle uluslar
arası bir müdahale ile dengelenebilir. Müdahalede rol alması
Fransa’nın yeniden uluslar arası saygınlığını ve tabi bu arada
Sarkozy’nin iç politikada önemli bir destek kazanmasını sağlayacaktır.
Aksi takdirde Sarkozy’nin Tunus’taki halk hareketleri sırasında
devrik Tunus liderine muhalifleri susturması için askeri
yardım önerisinde bulunması ve Libya’da insan hakları savunucusu
rolünü oynaması arasındaki çeliski hiçbir sekilde çözülemeyecektir.
Sarkozy, ilk etapta Türkiye’yi Paris Zirvesi’nin85 dısında bırakarak
amacına büyük oranda ulasmıstır. Arkasına Avrupalı müttefiklerini
alan Fransa, Ankara’nın da sesini kısmayı basarmıstır.
Ancak Sarkozy’nin ileri görüslülükten ne kadar yoksun olduğu da
burada bir kez daha ortaya çıkmıstır. Elbette ne Fransa ne de bir
baska ülke böylesine kapsamlı ve maliyetli bir operasyonu gerçeklestirebilecek
güçtedir. Bu nedenle, operasyonun NATO kuvvetlerine
devredilmesi elzemdi. NATO söz konusu olunca Türkiye devreye
girmis, istediği sartları kısmen Fransa ve diğer ülkelere kabul
ettirebilmistir.
Libya’ya yapılacak müdahalede uygulanacak askeri tedbirlerin
Fransa tarafından inisiyatifin tek basına alınarak yürütülmesi
ne siyasi açıdan, ne de askeri imkânlar açısından mümkün değildi.
Avrupa Birliğinin en güçlü ve lider ülkesi Almanya’nın bir direkt
müdahaleyi desteklememesi Fransa’yı AB semsiyesi altında
bir harekât icra etme sevdasından alıkoymustur. ABD’nin çekim-
85 Paris Zirvesi (19 Mart 2011), BM’nin 1973 sayılı kararının hemen ertesinde
Fransa tarafından düzenlendi. Ayrıntılar ilerleyen sayfalarda Paris Zirvesi,
Londra Konferansı ve Libya Temas Grubu Toplantıları kısmındadır.
Serdar ERDURMAZ
54
ser kalması ile kendisine pay çıkarma fırsatı olduğunu değerlendiren
Sarkozy’nin önünde altından kalkması mümkün askeri müdahale
alanları bulunmaktaydı. Bunlar:
Uçusa Yasak Bölge ilanı gereği hava kuvvetleri ile harekât
icrası,
Denizden Libya’ya yapılacak yardımların önlenebilmesi
için, Merkezi Akdeniz’de deniz gücü tesisi,
Kaddafi güçlerinin isyancılar üzerine hava ve kara unsurları
gücü ile baskı uygulamasını önlemek, sivilleri korumak için
gerekli hava gücünü tahsis etmek,
Son olarak, isyancılarla birlikte kara harekâtına istirak
etmek veya isyancıların organize edilerek ve düzenli kuvvetler
haline getirilmesini sağlayarak Kaddafi’ye karsı koyacak kara
gücünün olusturulmasını sağlamaktı.
Fransa bütün bu hususları tek basına gerçeklestiremeyeceğinin
farkına varmıstır. ABD çekimser kalmasına rağmen en yakın
müttefiki Đngiltere’nin, Fransa’yı kontrol eder pozisyonda Fransa’nın
çıkısı ile birlikte yanında yer alması gerekmistir.
Müdahale edilmesi gereken bu harekât alanlarının kapsanmasına
yeterli olmaması nedeniyle sorumluluğun yayılması
gereği ortaya çıkmıstır. Doğal olarak da Afganistan’da uygulamasını
bulan NATO örgütünün bu müdahalede yer alması gündeme
gelmistir.
Uluslar arası Stratejik Arastırmalar Enstitüsü IISS’den
Giegerich, “Fransa ve Đngiltere siyasi olarak liderlik yapmak isteyebilirler
ancak, bunu ABD olmadan yapabileceklerini düsünemem”
seklinde bir değerlendirme yapmıstır86.
Bu açıklama ile ABD’nin mutlaka olaylara müdahil olması
zorunluluğu gözler önüne serilmistir.
86 Patrick Donahue, “NATO Sends Ships Toward Libya, Says No-Fly Zone
Mandate Needed”, 10.02.2011,
http://www.businessweek.com/news/2011-03-10/nato-sends-shipstoward-
libya-says-no-fly-zone-mandate-needed.html.
(Erisim tarihi: 06.03.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
55
ABD ve AB Neden Kaddafi’ye Karsı Müdahale Etme
Đhtiyacı Duymustur.
ABD ve Avrupalı siyasetçilerin hatta NATO Genel Sekreteri
Rasmussen’in açıklamalarına baktığımızda Libya’da diktatör lider
Kaddafi’nin kendi halkına karsı orantısız güç kullanmasının insan
hakları ihlali olduğu ve batının buna seyirci kalmasının mümkün
olamayacağı seklinde ifadelerle karsılasmaktayız.
Ancak, isin derinliklerine indiğimizde asıl sıkıntılı olan konunun
Kaddafi çekilmediği ve bu Libya’da çatısma ortamı sürdüğü
sürece artan ham petrol varil fiyatlarının, nekahet döneminde
olan ABD ve AB ekonomilerine ciddi zarar vereceği korkusu olduğu
değerlendirilmektedir. Kaddafi, ülkesindeki baskaldırmayı
kontrol edebilmek için artık açık bir sekilde kendisine bağlı silahlı
kuvvetleri kullanarak petrol kuyularının imhası dâhil, karsı saldırı
harekâtına baslamıstır. Brega petrol bölgesine yapılan saldırı sonrasında
petrolün varil fiyatı 2008’den beri ilk defa 100 ABD dolarının
üstüne çıkmıstır.
ABD 1884 Berlin Konferansı’nda pasif kalmıstır. Ancak,
21’inci yüzyılda Afrika kıtasının Arap Baharı adı altında yeniden
sekillendirilmesinde inisiyatifi ele almıs ve petrol, doğal gaz ve
kobalt, uranyum, krom, manganez, platinyum ve uranyum gibi
stratejik madenlere sahip kıta üzerinde kontrol stratejisini uygulama
safhasına baslamıstır. Kuzey Afrika’da Libya’nın ABD müdahalesine
maruz kalmasının 2000’li yılların baslarındaki ABD
stratejisi gereği olduğu eski NATO Komutanı olan General Wesley
Clark’ın ifadesinden anlasılmaktadır.
Kasım 2001’de Pentagon’da üst düzey bir karargâh subayı
ile yaptığı bir hasbıhalde, “Irak’a karsı hareket için hâlâ belirli bir
yolun içindeyiz. Ancak daha fazlası var” diyerek, bunun Irak ile
baslayan, sonrasında Suriye, Lübnan, Libya, Đran, Somali ve Sudan
olmak üzere toplam 7 ülkeyi kapsayan bes yıllık bir savasın
parçası olarak müzakere edildiğini söylemistir.87 Libya’ya yapılan
87 Michel Chossdovsky, “Insurrection and Military Intervention: The SNATO
Attempted Cop d’Etat in Libya?”, Global Research, 09.03.2011,
http://www.globalresearch.ca/index.php?context=va&aid=23548. (Erisim
tarihi: 18.10.2011)
Serdar ERDURMAZ
56
ABD müdahalesinin kökenlerinin bu strateji gereği olduğunu söylemek
doğru bir yaklasım olacaktır.
ABD’nin müdahalesi ile AB’nin kıta üzerindeki etkisi gölgelenecek
ve Çin’in nüfuzu önleyebilecektir. Libya Petrol endüstrisinde
Çin merkezi bir rol oynamaktadır. Çin Milli Petrol Sirketi’nin
(The China National Petroleum Corp-CNPC) Libya’da 400 kadar
isçisi mevcuttur. Çin’in toplam isçi gücü 36.000 kadardır ve 50
projede yer almaktadır88. Libya petrolünün %11 kadarı Çin’e ihraç
edilmektedir. Jeopolitik bakıs açısından Washington’a göre, Çin
Kuzey Afrika’da istenmeyen misafir konumunda olup, bu emelinden
uzak tutulmalıdır89. Đtalya’nın etkisine bakıldığında yine
önemli bir konumda olduğu görülmektedir. Đtalya’nın Eni petrol
konsorsiyumu 244.000 varil gaz ve petrol ile toplam Libya ihracının
% 25’ini temsil etmektedir.90
Libya’da faaliyet gösteren ABD Chevron ve Occidental
Petroleum (Oxy) Ekim 2010 tarihinden yaklasık altı ay evvel Libya’da
petrol arama lisanslarını yenilemeyeceklerini açıklamıslardır.
91 Buna karsılık, Alman Petrol sirketi, R.W. DIA E Libya Milli
Petrol Sirketi (NOC) ile arama üretim faaliyetlerini içeren uzun
vadeli bir anlasma imzalamıstır.92 Bu anlasma üzerinden hareketle
Almanya’nın NATO harekâtında neden tarafsız kaldığına dair bir
ipucu elde edilebilir.
ABD açısından Libya müdahalesi değerlendirildiğinde karsımıza
iki farklı stratejik fayda sağlayan hedef çıkmaktadır. Đlk
olarak, ABD’nin Kuzey Afrika’ya el atmak için arzu ettiği fırsat
88 John Daly, “Libya’s Post Gaddafi Future: Who gets the Oil?”, Foreign
Policy Journal, 25.08. 2011,
http://www.foreignpolicyjournal.com/2011/08/25/libyas-post-gaddafifuture-
who-gets-the-oil/. (Erisim tarihi: 18.10.2011)
89 Michel Chossdovsky, agy. Part II, S. 12.
90 “Foreign oil firms halt Libyan operations”, Sky News, 23.02. 2011.
91 “Why are Chevron and Oxy leaving Libya?”, Voice of Russia, 06.10. 2010.
http://english.ruvr.ru/2010/10/06/24417765.html.
(Erisim tarihi: 20,11,2011)
92 Michel Chossdovsky, “Operation Libya” and the battle for oil”,
09.03.2011,
http://www.gasandoil.com/news/features/b7f0e7b0de88dc71c41bdf07a63
bdba4. (Erisim tarihi: 18.10.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
57
ortaya çıkmıstır. Libya, Fransız etkisi altında olan; Cezayir, Tunus,
Nijer ve Çad ile müsterek sınıra sahiptir. Çad potansiyel olarak
petrol zengini bir ekonomiye sahiptir. Exxon, Mobil ve Chevron
Güney Çad’da petrol boru hatları dâhil etkin bir konuma sahiptir.
Güney bölge petrol bakımından zengin olan Sudan’ın Darfur bölgesine
giris kapısı konumundadır. Çin hem Sudan hem Çad’da
etkilidir. Çin Milli Petrol Sirketi, Çad hükümeti ile petrol araması
konusunda anlasma imzalamıstır.
Nijer genis uranyum rezervleri nedeniyle ABD için stratejiktir.
Halihazırda Fransız Cogema sirketi kanalıyla kullanılan uranyum
endüstrisi Çin tarafından da cazip bulunmaktadır. Bütün
bunların üstünde Libya’nın güney sınırı, ABD’ninFrankafon Afrika’nın
etki alanından merkezi ve batı Afrika’ya ulasmasını sağlayan
bir giris kapısı olması nedeniyle stratejik bir öneme haizdir.
Tarihi olarak, sınırları 1884’te belirlenen bu bölge Fransa ve
Belçika’nın kolonyel imparatorluğunun bir parçası olarak görülmektedir.
ABD, Libya’ya yapılan müdahale ile Fransa’nın Kuzey
Afrika’daki varlığına son verecek bir konuma ulasacak ve Afrika’da,
kuzeyden giris kapısı elde ederek, Fransız varlığına son
verecek bir dönemin baslaması sağlayacak bir stratejik avantaj
kazanacaktır.
Diğer önemli husus ise, ABD’nin Kaddafi sonrası kurulacak
Batı yanlısı yönetim vasıtasıyla, dünyanın en kaliteli petrol kaynaklarından
olan Libya bölgesine el atmasıdır. ABD’nin asıl hedefinin
ülkeye demokrasi getirmekten çok, Libya’nın petrol kaynaklarının
kontrolünü eline geçirmek olduğu konusunda ciddi süpheler
bulunmaktadır. Her ne kadar yazılı ve görsel medyada Libya
halkının katliamdan korunması ve koruma sorumluluğunun yerine
getirilmesinden bahsedilerek, Libya petrolü ile ilgili düsüncelerden
yoğunlukla bahsedilmese de, Kaddafi ve oğullarının kontrolünde
olan Milli Petrol Sirketi’nin tekeline son vererek, petrol endüstrisinin
kontrolünü yabancı sirketlere vermek suretiyle özellestirilmesini
sağlamak için Kaddafi yönetiminin ortadan kaldırılarak,
demokratik ve ABD’ne müzahir bir yönetim kurarak bu amaca
ulasması oldukça akla uygun gelmektedir. ABD’nin Yugoslavya
örneğinde olduğu gibi, önce iç karısıklık çıkartıp sonra insani mülahazalarla
BM ve NATO gibi kurumların gölgesinde Libya’ya
Serdar ERDURMAZ
58
müdahale edeceği seklinde değerlendirmeler yapılmıstır. Libya’da
da parçalanmayı sağlamak için doğuda Bingazi bölgesinde geçici
bir hükümet olusturmak, tanımak ve bu sekilde ayrıstırmayı tırmandırarak,
müdahale edilecek bir noktaya getirmek suretiyle
stratejik senaryonun tamamlanacağı söylenmistir.
Mart ayı basında Libya hakkında inceleme yapan Global
Research Enstitüsünden Profesör Michel Chossdovsky’e göre,
Libya’da olanlar Tunus ve Mısır’daki olaylardan tamamen farklıdır.
93 Libya’daki silahlı ayaklanma dıs güçler tarafından doğrudan
desteklenmektedir. Libya’ya insani mülahazalarla müdahale
fikrinin 2003 yılında Irak’a yapılan müdahale ile aynı amacı tasıdığı
söylenebilir. Altında yatan ana amaç Libya petrollerinin kontrolünü
ele geçirmektir. ABD ve NATO askeri danısmanları ve özel
kuvvetleri gerekli yönlendirmeleri yapmak için denizden, Bingazi
ve Tobruk limanları kullanılarak ülkeye çıkartılmıslardır.94 Libya’da
planlanmıs olan harekâtın uygulanması komsu Arap ülkelerindeki
olayların gölgesine saklanmıs ve bu suretle halkın kafasında
Tunus ve Mısır’dan gelen dalganın etkin olduğu fikri yaygınlastırılmıstır.
BM’nin Libya Konusundaki Girisimleri ve BM Güvenlik
Konseyi’nin 1970 Sayılı Ambargo Kararını Alması
Kaddafi’nin ayak diremesiyle gittikçe karmasık bir durum
alan Libya’daki gelismelerin bir an evvel Batı’nın arzu ettiği sekilde
yapılanmaya yönelik bir profil içine girmesi elzem olarak görülmekteydi.
Bu nedenle ABD ve Batı, Kaddafi’nin gidisini kolaylastırmak
için ne yapılabileceği arastırmasına girmistir. Bu maksatla
ABD öncülüğünde bütün uluslar arası enstrümanlar devreye
sokulmaya çalısılmaktaydı. Doğal olarak bunların basında BM
gelmektedir.
93 Michel Chossdovsky, “Insrrection and Military Intervention: The S-NATO
Attempted Cop d’Etat in Libya?”, Global Research, 09.03.2011. ,
http://www.globalresearch.ca/index.php?context=va&aid=23548.
(Erisim tarihi: 18.10.2011)
94 DEBKAfile, “US military advisers in Cyrenaica”, 25.02.2011,
http://www.debka.com/article/20708/ . (Erisim tarihi: 21.10.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
59
BM Güvenlik Konseyi 26 Subat 2011 günü Libya’ya 1970
sayılı kararla ambargo uygulanmasını öngördü. Karar, konsey
üyesi 15 ülke tarafından oybirliğiyle alındı.95
Konsey kararında Muammer Kaddafi ve çevresindeki 16 kisiye
seyahat yasağı uygulanması ve 6 kisinin de mal varlıklarının
dondurulması yer alıyordu. Seyahat yasağı getirilen toplam 16 kisi
arasında Muammer Kaddafi basta olmak üzere ailesi ve yakın
çevresinden kisiler bulunuyor, Mal varlıkları dondurulan 6 kisiyse
Libyalı liderin yanı sıra kızı ve 4 oğluydu. Kararda Libya’daki olaylardan
ciddi endise duyulduğu belirtilerek, sivillere yönelik siddet
ve güç kullanılması kınandı. Libya’da sivil halka karsı kullanılan
yaygın ve sistematik saldırıların insanlığa karsı suç teskil edebileceği
kaydedilen kararda, bu saldırıları düzenleyenlerin yaptıklarından
sorumlu tutulması gereği de vurgulandı. Bankalarda dondurulan,
Libya’nın petrolden elde ettiği ve özellikle ABD bankalarında
tutmus olduğu miktar Libyalı otoriteler tarafından Ocak
2010’da 32 trilyon dolar olarak ifade edilmistir. 96
Bu kapsamda Konsey kararında, BM Ana Sartı’nın VII’nci
Bölüm 41. maddesi çerçevesinde siddeti durdurma çağrısı yapıldı.
Kararda siddetin derhal sona ermesi ve nüfusun mesru taleplerinin
yerine getirilmesi, Libya’dan ayrılmak isteyen tüm yabancıların
tahliyesinde BM’ye üye tüm ülkelerin isbirliğinde bulunması,
15 Subat 2011’den beri süregelen siddet olaylarının Uluslar arası
Ceza Mahkemesine (UCM) havale edilmesi ve UCM’nin savcısının
2 ay içerisinde Konsey’e bu konuda bilgi vermesi, ardından her 6
ayda bir gelismelerden Konsey’in haberdar edilmesi, tüm üye ülkelerin
Libya’ya doğrudan ya da dolaylı silah, mühimmat, askeri
araç ya da yedek parçası tedarikini, satısını veya transferini durduracak
önlemler alması, Libya’nın tüm silah ve ilgili malzemelerin
ihracatını durdurması, BM’ye üye ülkelerin, vatandaslarının,
95 “In Swift, Decisive Action, Securıiy Council Imposes Tough Measures On
Libyan Regıme, Adopting Resolution 1970 In Wake Of Crackdown On
Protesters”, Security Council 6491st Meeting (PM), SC/10187/Rev.1,
26.02.2011,http://www.un.org/News/Press/docs/2011/sc10187.doc.htm.
(Erisim tarihi: 21,10,2011)
96 “U.S. freezes $30 billion of Libyan assets”, 28.02.2011,
http://money.cnn.com/2011/02/28/news/international/gadhafi_libya_asse
ts_frozen/index.htm. Erisim tarihi. 21.11.2011)
Serdar ERDURMAZ
60
Libya yetkililerinin insan hakları ihlallerine katkıda bulunacak
faaliyetlere katılmak üzere Libya’ya seyahat etmelerinin önüne
geçmeleri istendi.
Alınan karar muhtelif tepkilerle karsılandı. Birlesmis Milletler
nezdindeki Libya delegasyonu Trablus rejiminin artık hiçbir
güvenilirliğinin bulunmadığını ifade ederek, alınan kararı destekledi
ve bu yaptırımların direnis içindeki halkın moralini yükselteceğini
belirtti. BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon “alınan karar,
büyük insan hakları ihlallerine karsı güçlü bir mesajdır ve bu büyük
suçları isleyenler de karsılığını göreceklerdir” seklinde açıklamada
bulundu. Kaddafi rejimine karsı direnisin merkezi konumundaki
Bingazi’de halkın bir kısmı BM kararını direnise uluslararası
destek olarak yorumladı Libyalıların bir kısmıysa hiçbir sekilde
dıs müdahale istemediğini ifade etti.
BM Güvenlik Konseyi tarafından, ilerleyen günlerde daha
sert yaptırım kararlarının alınabileceği duyuruldu.
BM Güvenlik Konseyi’nin kararına Libya lideri Muammer
Kaddafi isyancı sivilleri katletmeye devam ederek cevap vermesi
üzerine olaylar tırmanmaya baslamıstır. Mart 2011 basında Uluslararası
Ceza Mahkemesinin (International Criminal Court: ICC)
Kaddafi ve oğullarının muhtemel bir insanlık suçu isleyip islemedikleri
konusunda sorusturmaya konu olacaklarını açıklamasının
ardından, ABD Baskanı Obama, artık Kaddafi’nin yönetiminin
mesruiyetini kaybettiğini ve çekilmesi gerektiğini kesin bir dille
ifade etti.97
Bu arada Đngiltere ve Fransa Kaddafi’nin çekilmesi konusunda
çaba sarf etmeye basladı. Đngiltere Uçusa Yasak Bölge (No
Flight Zone) uygulamasını teklif etmis98 ve AB’nin aktif rol alması
konusunda girisimlerde bulunmustu. Uçusa yasak bölge uygulaması
baslangıçta ABD tarafından soğuk karsılanırken Frans,a
97 Ian Black, Nicholas Watt, Patrick Wintour, guardian.co.uk, “Libyan leader
should stand down as he has ‘lost legitimacy’, says Obama”, 03.03. 2011,
http://www.guardian.co.uk/world/2011/mar/03/libyan-leader-standdown-
obama. (Erisim tarihi. 12.03.2011)
98 “How would a no-fly zone over Libya be imposed”, 01. 03. 2011,
http://www.bbc.co.uk/news/world-africa-12615306.
(Erisim tarihi: 08.03.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
61
anılan bölgenin ancak, BM Güvenlik Konseyi’nin onaylaması ile
tesis edilmesi sartının esas olduğunu açıkladı. Rusya bu konuda
olumsuz bir tavır takındı. Almanya ise, halen tahliye edilmesi
gereken ciddi miktarda Avrupa vatandası beklerken, mevcut durumun
su an bir karsı hareketi gerektirmediğini ifade etti.99
BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon 1 Mart 2011 tarihli açıklamasında,
bu gibi ülkelerde değisimin halkın kendi iradesi ile
gerçeklestirilmesinin esas olduğunu, fakat halkın BM’den talebi
halinde seçimlerin organizasyonu konusunda teknik yardımdan,
taslak anayasa hazırlanmasına kadar her türlü yardımın yapılabileceğini
belirtti. Genel Sekreter bu hususların BM’nin insan hakları,
sosyal gelisim ve daha genis özgürlükler için, daha iyi yasam
standartlarının sağlanmasına yönelik kolektif görevleri kapsamında
olduğunu ifade etti.100 O gün itibarıyla BM gündeminde Libya’ya
karsı alınması gereken tedbirler kapsamında ambargonun
dısında aktif bir müdahale değerlendirilmiyordu.
Birlesmis Milletlerin 1973 Sayılı Kararı Đle Uçusa Yasak
Bölge Đlanı ve Askeri Harekâtın Baslaması
BM Güvenlik Konseyi, daimi üye bes ülkeden (Rusya ve
Çin’in)101 ikisinin çekimser oy kullandığı 17 Mart 2011’deki 1973
sayılı kararında “acil ateskes” talep ederken Libya üzerinde “uçusa
yasak bölge” (no-fly zone) olusturulmasını onayladı. 1973 sayılı
kararda BM Güvenlik Konseyi üyelerinin Libya’daki sivillerin korunması
için gerekli tüm önlemleri alabileceği ve her türlü yaban-
99 “G-8 Split on Libya No-Fly Zone With Russia, Germany Opposed”,
15.03.2011, http://www.businessweek.com/news/2011-03-15/g-8-spliton-
libya-no-fly-zone-with-russia-germany-opposed.html.
(Erisim tarihi: 21.03.2011
100 Secretary-General, SG/SM/13425GA/11051 AFR/2130,
http://www.un.org/News/Press/docs//2011/sgsm13425.doc.htm.
(Erisim tarihi: 21.03.2011)
101 Konseyin 10 üyesi kabul oyu verirken, Brezilya, Çin, Almanya, Hindistan,
Rusya federasyonu’nundan olusan bes üye çekimser kaldı. Bknz; Security
Council Approves ‘No-Fly Zone’ Over Libya, Authorizing ‘All Necessary
Measures’ To Protect Civilians, By Vote Of 10 In Favour With 5
Abstentions, Security Council SC/10200, 6498th Meeting (Night),
17.03.2011, http://www.un.org/News/Press/docs/2011/sc10200.doc.htm.
(Erisim tarihi: 05.04.2011)
Serdar ERDURMAZ
62
cı isgal gücünün ülke topraklarında bulunmayacağı özellikle vurgulandı.
Karar sonrasında Libya, “acil ateskes” talebini kabul ettiğini
açıkladıysa da Bingazi’yi direnisin merkezi haline getiren
isyancıları tehdit eden Kaddafi’nin radyo konusması ve Batılı ülkelere
herhangi bir askerî müdahalenin “açık bir saldırı” olacağına
dair uyarısı, Trablus rejiminin sivillere daha fazla zarar verebileceğine
dair süphe ve endiselerini pekistirdi.
Güvenlik Konseyi’nin 1973 sayılı kararı doğrultusunda 19
Mart 2011 günü Libya üzerinde uçusa yasak bölge olusturulması
amacıyla Koalisyon güçleri saldırı baslattı.102 18 Mart 2011’de BM
Güvenlik Konseyi, özellikle Bingazi’de olmak üzere ülkedeki saldırı
tehdidi altındaki sivilleri korumak için gerekli tüm önlemleri alma
yetkisi konusunda oylamaya gitti. Konseyin 10 üyesi kabul oyu
verirken, Brezilya, Çin, Almanya, Hindistan ve Rusya Federasyonundan
olusan bes üye çekimser kaldı.103 Ertesi gün, ABD,
Odyssey Dawn Operasyonu kapsamında Muammer Kaddafi güçlerine
karsı yapılan Batı koalisyonu hava ve misilleme saldırılarının
2003 yılındaki Irak isgalinden bu yana bir Arap rejimine yapılan
en büyük hücum olduğunu belirtmistir. Albay Kaddafi’nin
bulunduğu iddia edilen Trablus’taki bir bina rejim karsıtı hava
saldırılarının ikinci gecesi vurulmasına rağmen, Amerikan ve Đngiliz
askeri yetkililer saldırıda Kaddafi’nin hedef alındığı yolundaki
iddiaları reddetti. Hava saldırılarının üçüncü günü David
Cameron, Kaddafi’nin mesru bir hedef olduğunu söyledi, fakat
savunma bakanı bunu reddetti. NATO’dan, ABD’den operasyonun
kumandasını devralmak konusunda gecikildiği yolunda bir tepki
geldi.
Almanya Libya’ya askeri müdahale konusunda son derece
temkinli ve adeta fren mekanizması gibi hareket etmistir.104
102 Chris, McGreal, “Coalition attacks wreak havoc on ground troops”,
20.03.2011,http://www.guardian.co.uk/world/2011/mar/20/libya-airstrikes-
rain-down. (Erisim tarihi: 09.03.2011)
103 “Security Council Approves ‘No-Fly Zone’ Over Libya, Authorizing ‘All
Necessary Measures’ To Protect Civilians, By Vote Of 10 in Favour With 5
Abstentions”, 17.03.2011, Security Council SC/10200, 6498th Meeting
(Night), http://www.un.org/News/Press/docs/2011/sc10200.doc.htm.
(Erisim tarihi: 21.03.2011)
104 Jorge Benitez, “Success in Libya reinforces value of NATO”, 24.08. 2011,
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
63
Kaddafi için artık “Yasayan bir politik ceset!” ifadesini kullanan
Rusya da, Almanya gibi, simdilik bir askeri müdahaleden yana
değildi. Libya’ya askeri müdahaleye karsı duran ülkelerden bir
diğeri de Çin’dir. Keza Đran da Libya’ya “sıradan bahanelerle”
müdahalenin yanlıs olacağını söylemekteydi.
Rusya’nın Güvenlik Konseyi oylamasında çekimser kalmasının
nedeni, Eski Rus Büyükelçisi ve Rusya Bilimler Akademisi
Oryantal Arastırmalar Uzmanı Alexei Podtserob’un ifadesine göre
Rusya ile Libya arasındaki karsılıklı iliskilerin menfi yönde etkileneceği
ve muhtelif uygulamaların ertelenmesine yol açacağı endisesi
olmustur. Libya ile Rusya arasındaki teknik askeri isbirliği
nedeniyle 2 milyar dolarlık bir kayıp söz konusuydu. Libya demiryollarını
insa etmekte olan, Rus demiryolu sirketi ve diğer sirketlerin
kaybı 4 milyar dolar, Libya’da faaliyet göstermekte olan diğer
sirketlerin kaybı ise yaklasık 2 milyar dolar civarındadır. Ortalama
kayıp 10 milyar dolar kadardır105. Çin’in Libya’daki iliskileri konusuna
daha ileride değinilecektir.
BM Güvenlik Koseyi karar ile yapılan müdahalenin Libya’nın
isgaline yönelik olmaması sartının yanı sıra, üye ülkelere
BM Genel Sekreteri ile isbirliği halinde olmak kaydıyla, bölgesel,
uluslar arası organizasyonlar veya anlasmalara bağlı olarak birlikte
veya ülke olarak münferit güç kullanma yetkisi verilmektedir.
Bu karardaki önemli husus, üye ülkelere münferit güç kullanma
yetkisinin verilmesidir.
BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı karar BM Ana Sözlesmesinin
VII’nci Bölümü çerçevesinde hazırlanmıs ve Libya’daki durumun,
uluslar arası barıs ve güvenliğe karsı bir tehdit olduğu vurgulanmıstır.
Kararda Libya’nın egemenliğine, bağımsızlığına, toprak
bütünlüğüne ve ulusal birliğine saygı duyulduğu ifade edilmistir.
Ancak bununla beraber Libya’da derhal bir ateskesin sağlanması,
siddetin ve sivillere yönelik tüm saldırıların sona erdirilmesi
talep edilmistir. Kararda ayrıca Libyalı yetkililerden, uluslahttp://
www.acus.org/natosource/success-libya-reinforces-value-nato.
(Erisim tarihi: 17.10.2011)
105 Fedoruk Vladimir, “Russia joins UN sanctions against Libya and
Muammar Gaddafi”, 12.08.2011,
http://english.ruvr.ru/2011/08/12/54569352.html..
(Erisim tarihi: 12.11.2011)
Serdar ERDURMAZ
64
rarası hukuk çerçevesinde tüm yükümlülüklerini yerine getirmeleri,
sivilleri korumak için gerekli tüm önlemleri almaları ve insani
yardımın hızlı ve engelsiz bir sekilde ulastırılması istenmektedir.
Kararda ayrıca bir yıl süreyle görev yapacak ve kararın uygulanmasını
takip edecek bir uzmanlar grubu olusturması da istenmektedir.
106
Kararın “sivillerin korunması”107 bölümünde, BM’ye üye
tüm ülkelere, BM Genel Sekreteri ile isbirliği halinde olmak kaydıyla
Bingazi’de yasayan siviller dâhil Libya’da saldırı tehdidi altında
olan sivilleri korumak üzere, Libya’nın hiçbir yerinde, herhangi
bir sekilde bir yabancı isgalci güç olusturmadan, gerekli
tüm önlemleri almaları yetkisinin verilmesinden bahsedilmektedir.
Bu çerçevede Arap Birliği ülkeleri isbirliğine davet edilmektedir.
106 Sinan Oğan, “BM Güvenlik Konseyi’nin Libya Kararı Bir Müdahaleyi
Getirir mi? Türkiye’nin Tepkisi Ne Olur?”, 18.03.2011,
http://www.turksam.org/tr/a2361.html. (Erisim tarihi: 10.04.2011)
107 BM Genel Kurulu’nun 14-16 Eylül 2005 yılında yaptığı Dünya Zirvesi
sonuç kararında, IV’üncü bölüm. Đnsan Hakları ve Hukukun Üstünlüğü
(human rights and the rule of law) 138’inci; halkın soykırımı, savas suçları,
etnik temizlik ve insanlığa karsı suçlardan korunması sorumluluğu
maddesinde; “her bir devletin halkını yukarıda saydığımız insanlığa karsı
islenen suçlardan koruma sorumluluğu olduğunu ifade etmekte ve bu yerine
getirilemediği takdirde, uluslar arası toplumun, uygun olduğu takdirde
devletleri bu sorumluluğu yerine getirmek için cesaretlendireceği ve
yardım edeceği ve BM’i erken ikaz yeteneği tesis için destekleyeceği”açık
bir sekilde belirtilmistir. Buna bağlı olarak, 139’uncu maddede; “uluslar
arası toplumun BM kanalıyla uygun diplomatik, insani ve diğer barısçı
yolları, BM Sartı’nın VI ve VIII’nci Bölümleri ile uyumlu olarak kullanarak,
halkları soykırım, savas suçları, etnik temizlik ve insanlığa karsı islenen
suçlardan korumaktan sorumlu olduğu ifade edilmektedir. Bu bağlamda,
eğer barısçıl yollar yetersiz kalır ve milli otoriteler açık bir sekilde halklarını
soykırım, savas suçları, etnik temizlik ve insanlığa karsı suçlardan korumakta
hataya düserlerse, Güvenlik Konseyi kanalıyla BM Sartı’nın
VII’nci bölümü çerçevesinde, zamanında ve kararlı bir sekilde, her bir
olaya münferit olarak, ilgili bölgesel organizasyonlarla isbirliği içinde kolektif
hareket etmek için hazırlıklı olacaktır. Anılan maddede uluslar arası
toplumun aynı zamanda uygun ve gerekli olan her türlü yardımı yaparak,
kriz öncesi ve çatısmanın basladığı durumda ilgili devletlere halklarını
yukarıda belirtilen insani suçlardan koruma yeteneğini tesis etmek için
adamaya niyetli olduğu ifade edilmektedir.
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
65
Kararın en önemli “uçusa yasak bölge olusturulması” baslıklı
bölümünde, Libya hava sahasında, insani yardım amaçlı ve
yabancı devletlerin vatandaslarının ülkeden tahliye edilmesi amacıyla
yapılan uçuslar dısındaki tüm uçusların yasaklanması istenmekteydi.
Bu kapsamda karar, BM’ye üye ülkelere, BM Genel
Sekreteri ve Arap Birliği Genel Sekreteri’ne haber vermeleri kaydıyla
ve onlarla esgüdüm halinde, uçusa yasak bölgenin uygulanmasını
sağlama amacıyla kendi baslarına ya da bölgesel kuruluslar
ve düzenlemeler çerçevesinde hareket ederek gerekli tüm
önlemleri alma yetkisi de vermekteydi. Kararın “silah ambargosunun
uygulanması” bölümünde, Konsey’in 26 Subat 2011’de aldığı
ve Libya’ya yaptırımları öngören 1970 sayılı kararının 11. paragrafı
değistirilerek silah ambargosu kararı daha da sıkılastırılmıstı.
Kararda, Kaddafi ve yakın çevresinin mal varlıklarının dondurulması
kararı da genisletilmisti. Libya’ya, insan kaybının en önemli
müsebbiplerinden biri olan yabancı paralı asker gönderilmesinin
önlenmesi de istenmekteydi.
BM Sartı bölüm VII, md. 48’de belirtildiği sekilde, alınan kararların
üye ülkeler tarafından “üyesi bulundukları uluslar arası
kuruluslar içindeki eylemleriyle yürütülür” ifadesiyle kendini bulan
ve 1973 sayılı kararda da, “uçusa yasak bölgenin uygulanmasını
sağlama amacıyla kendi baslarına ya da bölgesel kuruluslar
ve düzenlemeler çerçevesinde hareket ederek, gerekli tüm önlemleri
alma yetkisi verilmistir” seklindeki düzenleme ile NATO gibi
bölgesel güvenlik kurumlarının görev üstlenebileceği ifade edilmekteydi.
Diğer taraftan, yeni stratejik konsepti çerçevesinde
NATO’nun böyle bir görevi üstlenmesi konusunda da su sekilde
bir açıklama yapmaya ihtiyaç duyulmaktadır: NATO’nun yeni
konsept çerçevesinde üstleneceği üç temel görevden biri; Müsterek
Güvenlik (Cooperative Security) alt baslığı ile ifade edilmektedir.
108 Buna göre ittifak üyeleri sınırları dısında politik ve güvenlikle
ilgili gelismelerden etkilenmeleri hususu ortaya çıkınca, uluslar
108 “Strategic Concept For the Defence and Security of The Members of the
North Atlantic Treaty Organisation” Adopted by Heads of State and
Government in Lisbon, http://www.nato.int/lisbon2010/strategicconcept-
2010-eng.pdf. (Erisim tarihi: 21.11.2011)
Serdar ERDURMAZ
66
arası güvenliği sağlamak için ilgili ülke veya uluslar arası kurumlarla
isbirliği içinde aktif bir rol alabilir. Konsepte giris paragrafında
ise; “NATO bu faaliyetlerde bulunurken …özellikle, Birlesmis
Milletler ve AB ile yakın bir çalısma içinde bulunmayı taahhüt
eder” demektedir.
Libya’da NATO üyesi ülkeler dâhil muhtelif ülke vatandaslarının
güvenliklerinin tehdit altında bulunmasının ve ilave olarak
Libya halkına karsı insan haklarını ve sivillerin yasam haklarını
tehlikeye düsüren saldırılar yapılmasının NATO’nun bu kapsamda
müdahil olmasına yol açtığı söylenebilir. Yine konseptin 20’nci
maddesi ve sonrasında; “kriz yönetimi yoluyla güvenlik” bölümünde,
“NATO sınırları dısındaki çatısmalar ittifak ülkelerinin
toprakları ve halkının güvenliği konusunda tehdit olusturabilir”
demektedir. NATO’nun buna dayanarak durumdan görev çıkartarak
müdahaleyi görev kapsamı içinde değerlendirdiği ifade edilebilir.
BM Güvenlik Konseyi kararı her ne kadar Libya hava sahasını
askeri uçuslara yasaklayan bir karar olsa da bu kararın uygulanması
esnasında bir askeri operasyonun yapılması gereği değerlendirilmistir.
Amerika Birlesik Devletleri’nin Savunma Bakanı
Robert Gates, uçus yasağı için öncelikle Libya’nın hava savunma
sistemlerinin etkisiz hale getirilmesi gerekliliğini ifade etmistir. Bu
demektir ki, Muammer Kaddafi’ye bağlı hava kuvvetleri uçakları
muhaliflerin ellerinde bulunan kentlere saldırmasa dahi uçusa
yasak bölgenin temin edilmesi için Libya’ya bir müdahale yapılması
zorunluluk halindedir. Bu müdahalenin olması içinse herhangi
bir sürenin geçmesine gerek yoktur. BM’de kabulünün ardından
uçusa yasak bölge kararının hayata geçirilmesi söz konusu
olacaktır.
BM Sartına göre, üçüncü taraflar, uluslararası barısın muhafazası
ve insan haklarının ihlal edilmesini önlemek maksadıyla
basta Devlet Baskanı olmak üzere ülkelere tavsiyelerde bulunabilir
ve BM Güvenlik Konseyini göreve çağırabilirler. Ancak, doğrudan
iç çatısma meselesine dâhil olarak, ne sekilde olursa olsun
herhangi bir müdahalede ve özellikle silahlı bir müdahalede kesinlikle
bulunamazlar.
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
67
Durham Hukuk Fakültesi Öğretim üyesi Michael N.
Schmitt’e göre uçusa yasak bölge uygulaması sartlara göre değismekle
birlikte hava kuvvetleri tarafından iki farklı durumda
uygulanabilir. Birincisi, iki taraf harp halindeyse bir silahlı kuvvetler
tarafından diğeri üzerinde uygulanabilir. Bu durumda belirlenmis
bir bölge içinde hasmın hava unsurlarının tespit edilmesi
halinde düsürülmesi gündemdedir. Đkinci tip uygulamada ise- bu
daha çok Libya’nın durumuna uygunluk göstermektedir- hava
üstünlüğüne sahip güçler tarafından hedef ülke içinde insani krizleri
ve iç çatısmaları caydırarak, önlenmesini sağlamak için o ülkenin
hava sahası üzerinde uçusların sınırlandırılmasıdır. Bu tür
uygulama özellikle 1990’larda Bosna ve Irak’ta kullanılmıstır. Genelde
uluslar arası camianın herhangi bir kriz bölgesinde sürmekte
olan vahsete karsı tedbir almak için tam bir askeri müdahaleden
kaçındığı ortamda kullanılmaktadır.109
ABD Savunma Đstihbarat Ajansı (Defense Intellegence
Agency-DIA) Baskanı Korgeneral Ronald Burgess’e göre, Libya
veya baska bir ülkede silahlı kuvvetlerin müdahil olduğu bir uçus
yasak bölge uygulamasının kitaplardaki tanımı savas halidir.110 Bu
açıklamaya göre, belirtilen savas hali bir gece önce BM tarafından
Libya’ya karsı ilan edilmis olup, kendi sartı ile çeliski içindedir.
BM Sartı’nın 2’ inci maddesinde açık bir sekilde, “bütün taraflar
uluslar arası iliskilerde herhangi bir ülkenin siyasi bağımsızlığına
ve toprak bütünlüğüne karsı kuvvet kullanmaktan veya tehdit
etmekten veya BM’nin amacına uygun olmayan diğer davranıslardan
imtina edeceklerdir.” ifadesi kabul edilmistir.
Uçusa yasak bölge ilanı ile Libya’nın siyasi bağımsızlığına
ve toprak bütünlüğüne karsı silahlı güç kullanma durumu günde-
109 Joshua E. Keating, “Do No-FLy Zone Work”, 28.02.2011,
http://www.foreignpolicy.com/articles/2011/02/28/do_no_fly_zones_work
?print=yes&hidecomments=yes&page=full,
(erisim tarihi. 12.07.2011)
110 “UN imposed no-fly zone over Libya an act of war. A pretext to ignite
another US war of aggression.”, 18.03. 2011,
http://peace-corps.ca/2011/2011/03/18/un-imposed-no-fly-zone-overlibya-
an-act-of-war-a-pretext-to-ignite-another-us-war-of-aggression/.
(Erisim tarihi 12.07.2011)
Serdar ERDURMAZ
68
me gelebilecektir. Libya, herhangi bir ülkeye karsı silahlı saldırı
seklinde bir tehditte bulunmamıstır. Bir iç savas hali mevcuttur.
Buna karsılık BM, yabancı ülkelerin silahlı kuvvetlerini Libya’nın
toprak bütünlüğüne ve siyasi bağımsızlığına karsı kullanmaktadır.
Uluslar arası hukuk bu sekilde bir tavrı, diğer bir deyisle BM’nin
Libya egemenliğine karsı silahlı güç kullanma tehdidini barısa ve
insanlığa karsı suç kabul eder. Herhangi bir ülke BM’nin Libya’ya
savas ilanına bağlı olarak kara, deniz ve hava saldırılarıyla Libya’ya
karsı bir harekette bulunduğu an savas suçlusu ve saldırıyı
baslatan taraf olarak nitelendirilmesi gerekir.
Uluslar arası hukuka göre barısa karsı suçları (a crime
against peace in International war); “planlaması, hazırlık, baslatmak
ve saldırı ile savas açmak veya uluslararası, sözlesmeleri
veya teminatları ihlâl etmek veya yukarıdakileri gerçeklestirmek
için genel bir plana veya komploya müdahil olma” durumu olarak
ifade edilmektedir. Saldırı harbi ise; (a war of aggression) “mesru
müdafaa dısında toprak kazanma veya boyun eğdirme amacıyla
açılan askeri bir çatısma” olarak tarif edilmektedir.111 Buradaki
değerlendirmelere göre BM, ABD, Đngiltere ve Fransa’nın istekleri
doğrultusunda uluslar arası hukuka aykırı olarak, Libya aleyhine,
petrol kaynaklarını koruma amacıyla taraf tutarak karar vermistir.
Ancak Libya için durumun böyle olmadığı BM’nin önayak
olduğu “koruma yükümlülüğünün” uluslar arası toplum nezdinde
uygulamaya konmasının incelenmesiyle rahatlıkla anlasılabilmektedir.
111 Nicolas Werth, Karel Bartošek, Jean-Louis Panné, Jean-Louis Margolin,
Andrzej Paczkowski, Stéphane Courtois, “The Black Book of Communism:
Crimes, Terror, Repression”, Harvard University Press, 1999, hardcover,
858 pages, ISBN 0-674-07608-7. page 5. Ayrıca Bknz: “A crime against
peace, in international law, refers to “planning, preparation, initiation, or
waging of wars of aggression, or a war in violation of international
treaties, agreements or assurances, or participation in a common plan or
conspiracy for the accomplishment of any of the foregoing” A war of
aggression is a military conflict waged without the justification of selfdefense
usually for territorial gain and subjugation.”, Crime against
peace, http://en.wikipedia.org/wiki/Crime_against_peace#cite_noteblack_
book-0. (Erisim tarihi: 23.04.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
69
BM Koruma Yükümlülüğü Kavramı
1990’larda Ruanda, Saraybosna ve Kosova’da meydana gelen
toplu ve sistematik insan hakları ihlalleri ve katliamların bir
daha yasanmaması için BM Sartı çerçevesinde önleyici tedbirler
alınması için arayıslar içine girilmistir. Koruma Yükümlülüğünün
dıs müdahaleyi isaret eden teoride oturmus olduğu temel nedenin
ne olduğu konusu ele alındığı takdirde, bunun NATO’nun 1999
tarihinde Kosova’ya BM onayı olmadan müdahalesi meselesinin
örnek alınmasıyla basladığını belirtmek mümkündür.112
Bu olay üzerine Kanada hükümetinin girisimi ile BM Genel
Sekreteri Kofi Annan tarafından baslatılan inisiyatif, ne zaman ve
hangi durumlarda böyle bir müdahalenin yapılmasının mesru
olabileceğinin prensiplerini gelistirmistir. Kanada, 2000 yılının
Eylül ayında Uluslar arası Müdahale ve Devlet Egemenliği Komisyonu
(ICISS) kurulmasına önayak olmustur. Bu suretle gelecekte
olabilecek etnik temizlik ve kitlesel vahsete karsı küresel siyasi
uzlasmayı tesvik için çalısmaları baslatmıstır. Sonuçta “koruma
yükümlülüğü” felsefesi ICISS tarafından hazırlanan nihai raporla
formüle edilmistir.113
BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın 2000 yılındaki Genel Kurul’da,
milli egemenlik kavramı ile ilgili açmazı belirlerken; “Eğer
insani müdahale gerçekten egemenlik hakkına yapılan bir saldırı
olarak kabul edilirse, biz bütün insanlık âlemini etkileyen Ruanda
ve, Saraybosna daki kitlesel ve sistematik insan hakları ihlalleri ve
vahsetine nasıl yanıt verebiliriz?” seklinde bir soruyu gündeme
getirmistir.114 Burada komisyonun cevabı, hükümetlerin diğer
112 Ronald J. Glossop, “The Responsibility to Protect”, International
Commission on Intervetion and State Sovereignty, Book Review, Jan 04,
http://archive1.globalsolutions.org/wfi/documents/R2P_review.pdf.
113 “The Responsibility to Protect – Report of the International Commission
on Intervention and State Sovereignty”, ICISS, International Development
Research Centre, Ottawa, Canada, December 2001,
http://www.idrc.ca. (erisim tarihi 14.07.2011), Ayrıca Bknz: Steven
Groves, agy.
114 Garet Evans, “The responsibility to Protect: The Power of Idea”,
14.03.2007, http://www.crisisgroup.org/en/publication-type/speeches/
2007/evans-the-responsibility-to-protect-the-power-of-an-idea.aspx.
(Erisim tarihi:26.11.2011)
Serdar ERDURMAZ
70
ülkelerle iliskilerinde “milli güvenliklerini” koruma ihtiyacı kadar
“vatandaslarının sahsi güvenliklerini” de koruma gereksinimine
dikkatleri çekmek seklinde ortaya çıkmaktadır.
ICISS’in raporunun “Devlet Egemenliğinin Anlamı” konulu
bölümünün 1.35’nci maddesinde egemenlik kavramı iki sorumluluğu
yükleyen bir argüman olarak ortaya konulmaktadır.115 Her
ülke “diğer ülkelerin egemenliklerine saygılı olma” sorumluluğu
dısında ikinci olarak, “kendi hükümranlık sınırları içindeki insanların
onuruna ve insanlık haklarına saygı göstermek” sorumluluğunu
da yüklenmistir. Egemen devletler bu ikinci egemenlik sorumluluğunu
yerine getirirken yalnız baslarına istediklerini yapar
bir durumda değildirler. Bu konuda uluslar arası toplum nezdinde
de sorumluluk tasımaktadır. Komisyona göre burada önemle üzerinde
durulan husus egemen devlet açısından “müdahale hakkından”
ziyade, “koruma sorumluluğudur”.116 Devlet açısından bahse
konu olan ikinci egemenlik kavramı “kontrol anlamında egemenlik”
yerine “sorumluluk anlamındaki egemenliğin” tesis edilmis
olmasını saptamaktadır.117
Sorumluluk anlamında egemen devlet liderlerinin;118
• Halklarını korumak ve refahlarını yükseltmek zorunda
oldukları,
• Bu konuda BM kanalı ile uluslar arası topluma ve kendi
halklarına karsı sorumlu oldukları.
• Bu yükümlülüklerin ihmali ve tersi davranıslardan dolayı
uluslar arası toplum tarafından sorumlu tutulacakları anlamına
gelmektedir.
115 “The Responsibility To Protect”, Report of the International Commission
on Intervention and State Sovereignty, Pdf, December 2001. S. 8.
116 “The Responsibility To Protect”, Report of the International Commission
on Intervention and State Sovereignty, Pdf, December 2001. S. 11, md. 2.4
117 “The Responsibility To Protect”, Report of the International Commission
on Intervention and State Sovereignty, Pdf, December 2001. S. 13, md.
2.14
118 Ian Williams,“Ban Ki Moon and R2P”, 03.08.2009, http://www.fpif.org/
articles/ban_ki_moon_and_r2p. Erisim tarihi:26.11.2011),
Ayrıca Bknz; “The Responsibility To Protect”, Report of the International
Commission on Intervention and State Sovereignty, Pdf., December 2001.
S. 13, md. 2.15
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
71
En basit ifadesiyle, bir milli hükümet (bu durumda Libya)
büyük çaplı insan hayatı kaybı ve sınırları dâhilinde etnik temizliğin
önlenmesinden sorumludur. Ancak, bu hükümet isteksiz, yetersiz
veya Libya’da olduğu gibi temizlikle ilgiliyse ve bunu tesvik
edici açıklamalarda bulunuyorsa, uluslar arası toplum BM’in himayesinde
ilgili hükümetin rızası olmasa bile mağdurları korumak
için hareket edebilir. Kaddafi’nin yapmıs olduğu televizyon konusmasında
“sarhos fareleri ve hamam böceklerini ezeceğiz” seklindeki
ifadeleri tesvike yönelik kıskırtmalar olarak ele alınabilir.119
Komisyon değerlendirmelerine göre, egemen devletlere koruma
sorumluluklarını yerine getirmeme durumunda sadece askeri
müdahale ile yetinmeyip, bireyleri cezai sorusturmalara ve çesitli
yaptırımlar gerçeklestirmek de mümkündür. Böylece sadece
uluslar arası ceza mahkemelerine adaletin tahakkuku hakkı vermesinin
yanı sıra, soykırım gibi suçlar için, diğer milli hükümetlerin
harekete geçebileceği üniversal adaleti de isin içine sokmaktadır.
Đnsanlığın felaketine yol açabilecek hadiselere karsı koruma
sorumluluğu yalnız karsı koyma hareketini değil, aynı zamanda
“önleme” ve sonrasında “yeniden tesis etme” sorumluluğunu da
kapsamaktadır.120 Bu durumda uluslar arası toplum, koruma yükümlülüğünü
yerine getiremeyen, getirmeyen veya kaçınan ülkeye
karsı gerekli ikazlardan sonra, bu hareketleri önlemeye ve durdurmaya
yönelik faaliyetlerde bulunabilecek ve sonrasında da
koruma yükümlülüğüne yönelik gerekli kurumların tesisine yardım
ve katkıda bulunabilecektir. Nitekim BM Genel Sekreteri Ban
Ki Moon konusmalarında bu kurumların tesisi için gerekli yardımı
yapmaya BM’in hazır olduğunu ifade etmistir.
Bilahare, hazırlanan rapor 2005 tarihinde yapılan BM. Genel
Kurulunda kabul edildi.121 BM Genel Kurulunun 14-16 Eylül 2005
119 “Kaddafi’nin TV Konusması”, 22.02.2011, http://aktif.tr.msn.com/gallery
.aspx?cp-documentid=158943051&page= 5. (Erisim tarihi: 22.11.2011)
120 “The Responsibility To Protect”, Report of the International Commission
on Intervention and State Sovereignty, Pdf, December 2001.S.17,md. 2.29.
121 “2005 World Summit Outcome”, The General Assembly, A/60/L.I, 05-
51130 (E) 150905, Pdf. 24.10.2005,
http://unpan1.un.org/intradoc/groups/public/documents/un/unpan02175
2.pdf. (Erisim tarihi:19.11.2011)
Serdar ERDURMAZ
72
tarihinde yaptığı Dünya Zirvesi sonuç kararında, (IV bölüm.) Đnsan
Hakları ve Hukukun Üstünlüğü (human rights and the rule of law)
halkın soykırım, savas suçları, etnik temizlik ve insanlığa karsı
suçlardan korunması sorumluluğu 138’incimaddesinde, “her bir
devletin halkını yukarıda saydığımız insanlığa karsı islenen suçlardan
koruma sorumluluğu olduğunu ifade etmekte ve bu yerine
getirilemediği takdirde, uluslar arası toplumun uygun olduğu takdirde
devletleri bu sorumluluğu yerine getirmek için cesaretlendireceği
ve yardım edeceği ve BM erken ikaz yeteneği tesisi için
destekleyeceği açık bir sekilde belirtilmistir.
Buna bağlı olarak, 139’uncu maddede122; “uluslar arası toplumun
BM kanalıyla uygun diplomatik, insani ve diğer barısçı
yolları, BM Sartı’nın VI. ve VIII’inci Bölümleri ile uyumlu olarak
kullanarak, halkları soykırım, savas suçları, etnik temizlik ve insanlığa
karsı islenen suçlardan korumaktan sorumlu olduğu” belirtilmektedir.
Bu bağlamda, eğer barısçıl yollar yetersiz kalır ve milli
otoriteler açık bir sekilde halklarını soykırım, savas suçları, etnik
temizlik ve insanlığa karsı suçlardan korumakta hataya düserlerse,
uluslar arası toplum Güvenlik Konseyi kanalıyla BM Sartı’nın
VII’nci bölümü çerçevesinde, zamanında ve kararlı bir sekilde, her
bir olaya münferit olarak, ilgili bölgesel organizasyonlarla isbirliği
içinde kolektif hareket etmek için hazırlıklı olacaktır. Anılan maddede
uluslar arası toplumun aynı zamanda uygun ve gerekli olan
her türlü yardımı yaparak, kriz öncesi ve çatısmanın basladığı
durumda ilgili devletlere halklarını yukarıda belirtilen insani suçlardan
koruma yeteneğini tesis etmek için adamaya niyetli olduğu
ifade edilmektedir.
Bu kavram kısa zamanda uluslar arası toplumda, özellikle
sivil toplum örgütlerinde ve basında büyük destek bulmustur.123
122 “2005 World Summit Outcome”, The General Assembly, A/60/L.I, 05-
51130 (E) 150905, Pdf. 24.10.2005,
http://unpan1.un.org/intradoc/groups/public/documents/un/unpan02175
2.pdf. (Erisim tarihi:19.11.2011)
123 Steven Groves, “Obama Wrongly Adapts UN”, No:3210, ,Heritage
Foundation, 31.03.2011, http://www.heritage.org/research/reports/2011/
03/libya-intervention-obama-wrongly-adopts-un-responsibility-to-protect.
(Erisim tarihi: 27.11.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
73
28 Mart 2011 tarihinde ABD Baskanı Barak Obama Libya’ya
askeri müdahale kararını açıklamıstır. Burada, müdahale için
birçok neden gösterilirken, uygulamanın temel felsefesini “koruma
yükümlülüğü” doktrinine dayandırdığı görülmüstür.124
“Libya’ya yapılması planlanan askeri harekâtın koruma yükümlülüğüne
dayandırılması için uygun argümanlar mevcut muydu?”
Sorusunun cevabının arastırılması gerektiği kanaati mevcuttur.
Bir ülkenin diğer egemen bir ülkeye insani amaçlarla askeri
harekât yapması devlet egemenliğinin mutlak olduğunu savunanlarla,
insani müdahale hakkının destekçileri arasında uzun zamandır
münakasalara neden olan önemli bir konudur. Nitekim
2009 yılında BM’de yapılan Genel Kurul toplantısında Çin açık bir
sekilde “BM devlet egemenlik ve içislerine karısmama ilkelerine
saygı konusunda tereddüt etmemelidir.” seklindeki karsıt görüsüne,
BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon bunun “sorumlu egemenlik
ilkelerine bağlı olmak kaydıyla” mümkün olduğunu ince bir
dille ilave ederek “koruma yükümlülüğü” ilkesini savunmustur.125
21 Subat 2011 tarihinde Libya Đnsan Hakları Ligi (Libyan
League for Human Rights -LLHR) ve 70 sivil toplum örgütü ABD
Baskanı Barak Obama, AB Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ve
BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’a bir mektup göndererek koruma
yükümlülüğü çerçevesinde Libya’daki masum halkın korunması
için müdahale talep etmislerdir.126 Bu mektubun koruma yükümlülüğü
uygulamasına temel teskil ettiği gerçeğini gözlerden uzak
tutmamak gerekmektedir.
124 Steven Groves, agy.
125 Ian Williams, agy.
126 Mahdi Darius Nazemroaya, “Libya and the Big Lie: Using Human Rights
Organizations To Launch Wars!”, 23.10.2011,
http://www.ascertainthetruth.com/att/index.php?option=com_content&
view=article&id=574:libya-and-the-big-lie-using-human-rightsorganizations-
to-launch-wars-&catid=84:economic-and-politicalintrigues&
Itemid=120. (Erisim tarihi: 21.11.2011), Ayrıca Bknz: “Urgent
Appeal to Stop Atrocities in Libya Sent by 70 NGOs to the US, EU, and
UN”, 21.02.2011, UN Watch,
http://www.unwatch.org/site/apps/nlnet/content2.aspx?c=bdKKISNqEm
G&b=1330815&ct=9135143 . (Erisim tarihi: 21.11.2011)
Serdar ERDURMAZ
74
Heritage Vakfının incelemesine göre; 28 Mart’ta Baskan
Obama tarafından yapılan konusmada, Libya’daki hadiseler sivil
halkın korunması sorumluluğunu ön plana çıkarmıstır. Baskan
Obama “çıkar ve değerlerimiz tehlikede ise, karsı hareket sorumluluğumuz
vardır” demistir. Dısisleri Bakanlığı Hukuk Danısmanı
Harol Koh yapmis olduğu konusmada “Kaddafi kendi halkını koruma
sorumluluğundan kaçmaktadır ve acil insani yardım ve koruma
gereksinimine neden olmaktadır. Gecikmeler daha fazla
sivilin hayatını riske sokar.” seklinde açıklamada bulunmustur.127
Darfur, Kenya, Gine ve Fil Disi Sahili’nde insan hakları ihlali ve
katliamlara karsı dünyanın duyarsız kaldığı değerlendirilirse, Libya’da
ki bu uygulamanın pozitif bir yaklasımla ileriye dönük ümit
verdiği söylenebilir.
Đncelemelere göre, koruma yükümlülüğü ilkesinin uygulanabilmesi
için belirli sartların olusması gerekmektedir. ICISS,
müdahalenin mesru sayılabilmesi için belirli adımların uygulanması
hususunu belirtmektedir. Bunlar:
Askeri müdahalenin gerektirdiği bir durumun olusması,
BM Güvenlik Konseyi tarafından müdahale kararı alınarak
yetki verilmesi,
Müdahalenin haklı ve gerekli amaçlara ulasmasını sağlayacak
muhtelif vasıtaların kullanılması
Kullanılan bu enstrümanların makul vasıtalar olması.
Uygulamaya NATO’nun müdahalesi ise, daha evvel yapılan
çalısma ve değerlendirmeler doğrultusunda gerçeklestirilmistir.
ICISS Esbaskanı Gareth Evans’in incelemesine göre NATO, BM
yetkilendirmesi altında koruma yükümlülüğü ilkesinin sağlanmasında
en uygun enstrüman olarak görülmektedir. 128 Bu konuda ilk
uygulamanın Libya’da yapıldığını söylemenin doğru bir yaklasım
olacağı ifade edilebilir.
Masum sivillerin üzerindeki etkiyi azaltmak için hedef yaptırım
çabaları üç farklı alanda uygulanabilmektedir. Bunlar aske-
127 Steven Groves. agy.
128 Garet Evans, “NATO and the Responsibility to Protect”, 31.03.2009,
http://www.crisisgroup.org/en/publication-type/speeches/2009/nato-andthe-
responsibility-to-protect.aspx. (Erisim tarihi:25.11.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
75
ri,, ekonomik, siyasi/diplomatik alanlardır. Bu üç alanın etkin bir
sekilde takip ve kontrolü, yapılan etkinin ölçülmesi açısından son
derece önem tasımaktadır.
Askeri alanda:
Çatısma tehdidi veya olusması durumunda askeri ambargo,
Güvenlik Konseyi ve uluslar arası toplum için oldukça
önemli bir vasıtadır. Askeri malzeme ve teçhizat ile yedek parça
satıslarına ambargoyu içermektedir.
Askeri eğitim programlarının ve isbirliğinin sona erdirilmesi
daha az etkili olmasına rağmen etkililiği sağlanabileceği
düsünülebilir.
Ekonomik alanda:
Ülkenin veya isyancı hareketin üyelerinin yakınlarına ait
finansman birikimlerinin dondurulması,
Petrol, değerli taslar, lojistik destek, ilaç gibi gittikçe
önem kazanan hedef ülke gelirlerine sınırlama getirilmesi. Bu
unsurlar genelde çatısmaların kaynaklanmasına neden olan
önemli güdücü (motive edici) unsurlar olarak görülmektedir.
Petrol ürünlerine ulasımın sınırlandırılması yoluyla askeri
harekâtın önlenmesi önemli bir yol olarak görülmektedir. Ancak,
bu yaptırımın sivil halkın ve mahalli ekonominin üzerinde menfi
etkisi olabileceği değerlendirilmelidir.
Sivil havacılık uçuslarının sınırlandırılması. Belli uluslar
arası hava trafiği ve bir kısım belirli istikametlere uçusların iptali
ile gerçeklestirilebilir.
Siyasi/ diplomatik alanda:
Diplomatik temsilciliğin sınırlandırılması. Her ne kadar
sembolik olduğu değerlendirilse dahi, kamuoyu açısından önemli
addedilmektedir.
Önemli sahıslara ve aile fertlerine seyahat yasağı getirilmesi.
Uluslar arası ve bölgesel örgütlerden çıkartılması, ülkenin
prestij kaybına sebep olmakta, teknik ve finansman isbirliğinden
mahrumiyet sağlamaktadır.
Serdar ERDURMAZ
76
Ülkenin belirli uluslar arası ve bölgesel örgütlere üye olmasını
reddetmek faydalı bir yaptırım olarak görülmektedir.
Genel bir değerlendirme yaparsak ABD ve BM yetkili kurulları
tarafından yukarıda ifade edilen hususların gerçeklestiğinin
değerlendirildiğini müsahade ederiz. Kaddafi açık bir sekilde silahlı
kuvvetlerini kullanarak halkına karsı vahset uygulamaktan
kaçınmamıs ve bu konuda tesvik edici ifadeler kullanarak, kendi
halkının yasam hakkını tehdit ve ihlal etmistir. Sonuçta toplu
ölümler baslamıstır. Buna karsı uluslar arası toplum bu tutumundan
vazgeçmesi için Kaddafiye ikazlarda bulunmustur. Daha sonra
1970 sayılı BM kararı ile müdahalenin adımlarını karsılayacak
sekilde, askeri müdahale öncesi muhtelif konularda yaptırımlar
uygulanması gündeme gelmis ve bunlarla basarı sağlanamayınca
BM, askeri müdahale kararı almıs; özellikle Bingazi çevresindeki
halka karsı uygulanan vahsetin durdurulması kararda yer almıstır.
Görüldüğü kadarı ile BM’in “koruma yükümlülüğünü” uygulaması
için her türlü sart tahakkuk etmis ve ICISS’in belirlemis olduğu ve
BM’nin onaylayarak kabul ettiği uygulamaya yönelik adımlar gerçeklestirilme
yoluna gidilmistir.
BM Güvenlik Konseyi 1973 sayılı Kararına esas teskil eden
Birlesmis Milletler Sartı VII’nci bölümde alınacak askeri
tedbirlerin yönetilmesinde nasıl bir yöntem öngörmektedir
Birlesmis Milletler Sartı Barısın Tehdidi, Bozulması ve Saldırı
Eylemi Durumunda Alınacak Önlemler bölümünün ilgili maddelerinde
asağıdaki hükümler amildir;
“Md. 39. Güvenlik Konseyi, barısın tehdit edildiğini, bozulduğunu
ya da bir saldırı eylemi olduğunu saptarsa uluslar arası
barıs ve güvenliğin korunması ya da yeniden kurulması için tavsiyelerde
bulunur veya 41 ve 42. Maddeler uyarınca hangi önlemler
alınacağını kararlastırır.
Md. 41. Güvenlik Konseyi, kararlarını yürütmek için silahlı
kuvvet kullanımını içermeyen ne gibi önlemler alınması gerektiğini
kararlastırabilir ve Birlesmis Milletler üyelerini bu önlemleri
uygulamaya çağırabilir. Bu önlemler, ekonomik iliskilerin ve demiryolu,
deniz, hava, posta, telgraf, radyo ve diğer iletisim ve ulastırma
araçlarının tümüyle ya da bir bölümüyle kesintiye uğratılmasını,
diplomatik iliskilerin kesilmesini içerebilir.
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
77
Md. 42. Güvenlik Konseyi, 41. madde’de öngörülen önlemlerin
yetersiz kalacağı ya da kaldığı kanısına varırsa, uluslararası
barıs ve güvenliğin korunması ya da yeniden kurulması için, hava,
deniz ya da kara kuvvetleri aracılığıyla, gerekli saydığı her türlü
girisimde bulunabilir. Bu girisimler gösterileri, ablukayı ve Birlesmis
Milletler üyelerinin hava, deniz ya da kara kuvvetlerince yapılacak
baska operasyonları içerebilir…
Md. 46. Silahlı kuvvet kullanılması için planları, Askeri Karargâh
Heyetinin yardımı ile Güvenlik Konseyi hazırlar.
Md 47. Uluslar arası barıs ve güvenliğin korunması, Güvenlik
Konseyinin emri altına alınan kuvvetlerin kullanılması ve yönetilmesi,
silahsızlanmanın düzenlenmesi ve muhtemel bir silahsızlanmanın
gerçeklestirilmesi için Konseye gerekli olan askeri ihtiyaçlara
iliskin her konuda Güvenlik Konseyine danısmanlık yapacak
ve ona yardımcı olacak bir Askeri Karargâh Heyeti kurulacaktır.
Askeri Karargâh Heyeti, Güvenlik Konseyi’nin sürekli üyelerinin
Kurmay Baskanları’ndan ya da onların temsilcilerinden olusur…
Askeri Karargâh Heyeti, Güvenlik Konseyinin yetkisi altında
Konseyin emrine verilen tüm silahlı kuvvetlerin stratejik açıdan
yönetilmesinden sorumludur. Bu kuvvetlerin komutasına iliskin
sorunlar daha sonra çözülecektir. …
Md. 48. Güvenlik Konseyinin uluslar arası barıs ve güvenliğin
korunması konusundaki kararlarının yürütülmesi için gerekli
önlemler, Birlesmis Milletlerin tüm üyeleri ya da bunlardan bazıları
tarafından alınır.
Bu kararlar, Birlesmis Milletler üyeleri tarafından doğrudan
doğruya ve üyesi bulundukları uluslar arası kuruluslar içindeki
eylemleriyle yürütülür”.
Yukarıda belirtilen ve BM Güvenlik Konseyi’nin Libya’ya
müdahale için almıs olduğu 1973 sayılı karara esas teskil eden
VII’nci bölümde askeri harekâtın planlanması ve uygulamasının
takibi için Güvenlik Konseyinin Daimi Üyeleri’nin Kurmay Baskanları’ndan
ya da onların temsilcilerinden olusan bir Askeri Karargâhın
tesis edilmesi gerektiği ve harekâtın bunlar vasıtasıyla
sevk ve idare edileceği sart olarak konmaktadır. Ancak, burada
Serdar ERDURMAZ
78
Çin ve Rusya çekimser kalmıstır. Dolayısıyla bu konuda aktif rol
oynamaktan imtina etmis gibi görünmektedirler.
Anlasıldığı kadarı ile Libya’ya uygulanması düsünülen askeri
tedbirlerin sevk ve idaresi için yukarıda bahsedildiği gibi bir
askeri karargâh yapısı olusturulmamıstır.
Eğer böyle bir yapı tesis edilmis olsaydı, alınması düsünülen
tedbirlerin uygulanma stratejisi ve buna bağlı direktifleri açık
bir sekilde ortaya konulacak ve belirli bir emir komuta zinciri kapsamında
hangi kuvvetlerin nasıl bir harekât uygulaması gerektiği
koordineli bir harekât planlaması ile uygulamaya konulma imkânına
sahip olabilecekti.
Bu sekilde bir koordinasyon ve denetim makamı tesis edilemediği
gibi, özellikle Fransa anılan Sart’ın 48’nci maddesi doğrultusunda
“Alınan kararlar BM üyeleri tarafından doğrudan doğruya
ve üyesi bulundukları uluslar arası kuruluslar içindeki eylemleriyle
yürütülür.” maddesine istinaden münferit olarak inisiyatifi
ele almak suretiyle alelacele bombalama faaliyeti içine gireceğini
açıklamıs ve uygulama için gerekli hazırlıkları baslatmıstır.
Fransa’nın bu sekilde bir davranıs göstermesinin temel dayanağı,
Güvenlik Konseyinin almıs olduğu 1973 sayılı karar esaslarıdır.
Kararda, BM’ye üye ülkelere, BM Genel Sekreteri ve Arap
Birliği Genel Sekreteri’ne haber vermeleri kaydıyla ve onlarla esgüdüm
halinde, uçusa yasak bölgenin uygulanmasını sağlama
amacıyla kendi baslarına ya da bölgesel kuruluslar ve düzenlemeler
çerçevesinde hareket ederek gerekli tüm önlemleri alma yetkisi
verilmistir. Fransa bu karar kapsamında kendi harekât planını
yapmak ve ilgili mercilere bildirmek suretiyle askeri harekâtını
münferit olarak uygulamaya koymaktan geri kalmamıstır.
ABD, Fransa’nın bu engellenemez çıkısını bastırma kaygısı
ile harekâtın yönetimini ele almıstır. Ancak, bu tek elden sevk ve
idarenin zaten sıkıntıda olan ABD imajına zarar vereceği yönündeki
düsünceler nedeniyle, komutanın uluslar arası sorumluluk
üstlenebilecek bir örgüte aktarılması fikri öne çıkmıstır. Bu konuda
Bosna-Hersek, Kosova ve Afganistan konularında aktif rol almıs
ve tecrübe kazanmıs NATO’nun etkin olabileceği gündeme
ABD tarafından getirilmistir.
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
79
BM’nin Almıs Olduğu Kararda Dikkati Çeken Hususlar
BM’nin 1973 sayılı kararı gereği münferit veya bölgesel güvenlik
teskilatları ile birlikte hareket yetkisi asağıdaki gibi değerlendirilebilir.
Kanaatimizce üye ülkelere verilen münferit hareket
yetkisi gecikmeksizin Libya’ya müdahale için iki konuda kolaylık
sağlamıstır.
Birincisi, BM örgütü altında veya NATO kapsamında seklinde
sınırlama getiren bir karar çıksaydı, üye ülkelerin organize
olmaları, BM altında yapılanmaları ve bir emir komuta altında
toplanmaları oldukça zaman alacak ve belki de alınan kararın
uygulaması gecikerek geçersiz hale gelecekti. Aynı husus NATO
için de geçerli olmaktadır. NATO’nun bütün ülkelerini ikna etmesi
belirli bir zaman alacak, belki de bu husus gerçeklesemeyecekti.
Dolayısıyla NATO müdahalesi ya gecikecek veya yapılma imkânına
sahip olamayacaktı. Alınan kararda ülkelerin bölgesel ittifak ve
anlasmalara göre veya münferit hareket etmesine imkân sağlanarak,
üyelerin çabuk reaksiyon vermesine ve aynı zamanda bölgesel
olarak birbirleriyle koordinasyonda bulunmasına imkân yaratılmıstır.
Gerçekte, münferit olarak güç kullanma taraftarı olan iki
ülke; Đngiltere ve Fransa zaten hazır vaziyette bulunmaktaydı.
Bunun yanında Đtalya ve bazı Arap ülkeleri destek faaliyetinde
bulunacağını açıklamıstır.
Bas aktör ABD ise, Körfez’den 1300 kisi tasıyan iki savas
gemisini Libya bölgesine kaydırmasına rağmen, geri planda kalarak
gelismeleri seyretmeyi ve gerektiğinde nihai darbeyi indirmeyi
uygun görmüs ve ilk asamada askeri operasyon konusunda çarpıcı
bir açıklama yapmamıstır.
Đkinci husus ise; BM Genel Sekreteri ile isbirliği halinde olmak
kaydıyla her ülke durumu münferit olarak değerlendirerek,
kendi değerlendirmesi çerçevesinde silahlı güç kullanmak suretiyle
Libya’ya müdahalede bulunabilecektir. Bu konuda Fransa ve
Đngiltere’nin öncü durumda bulundukları ve bir an önce bir askeri
müdahale yapılması taraftarı oldukları bilinmektedir. Bu madde
ısığında her iki ülke BM ile gerekli koordinasyonu yaparak, kendi
emir komuta zincirini kullanmak suretiyle silahlı kuvvetlerini yönlendirmek
suretiyle müdahaleyi son derece süratli bir sekilde yapabileceklerdir.
Bu suretle inisiyatif elden kaçmamıs ve zaman
Serdar ERDURMAZ
80
kaybedilmemis olacaktır. Görüldüğü kadarıyla bu yetki ile özellikle
Fransa’ya gün doğmaktaydı. Baslangıçtan beri sahin tavrıyla
siddetli askeri müdahale taraftarı olan Fransa, bu maddeye dayanarak,
Kaddafi’nin Fransa Cumhurbaskanı Sarkozy için söylediklerini
yedirme yoluna gidebilecekti. Fransa hemen karar ertesinde
Libya’da belirli hedeflere hava saldırısı yapılabileceğini açıklamıstır.
Đngilterede aynı paralelde gerekli müdahale imkânına sahip
olacaktı.
Libya’da gelisen duruma farklı bir açıdan bakıldığında,
Kaddafi’nin olayların baslangıcında tahmin edemese dahi, er veya
geç uluslar arası kurumların yaptırımlar dısında, ilave baska tedbirlerle
bu konuya dâhil olacağını ve güç kullanılması ile karsı
karsıya kalacağını değerlendirdiği görülmektedir. Bu doğrultuda
BM’nin Libya’da uçus yasağı kararı almasından sonra olayların
hızlanmasıyla, ABD, Kaddafi saldırıları durdurmazsa acil hava
operasyonu yapacağını ilan etmistir.
Türk Dısisleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Libya’da acilen
ateskes istedi. 18 Mart’ta, bu açıklamadan kısa süre sonra Libya
Dısisleri Bakanı “acil ateskes” istedi.129 Böylece, Kaddafi Ankara’-
nın önerisini destekleyerek, Batı müdahalesini engellemeye çalısmıstır.
Libya Basbakanının kendisine telefonla ulastığını belirten
Basbakan Erdoğan da, ateskesin derhal yürürlüğe girmesi
çağrısında bulundu. Batı ise, Kaddafi’nin çağrısından ikna olmus
görünmemistir. Bu, Kaddafi’nin reaksiyonunun çabukluğu konusunda
bir fikir verebilir. Libya Dısisleri Bakan Yardımcısı Halid
Kaym, Trablus’ta düzenlediği bir basın toplantısında, “Ateskese
hazırız ama, ateskesi uygulamaya koymak için belirli bir muhatapla
görüsmek istiyoruz.” demistir.130
Kaddafi askeri bir stratejist olarak, yapılan bir askeri harekâtta,
savasın sona ermesi için yapılacak bir ateskes anlasmasın-
129 “Davutoğlu: Libya’da Sivillere Karsı Güç Kullanımı Acilen Durdurulmalı”,
18.03.2011, http://www.turkishny.com/hot-news-11/50-hot-news/50052-
davutolu-libyada-sivillere-kar-guc-kullanm-acilen-durdurulmal.
(Erisim tarihi: 26.11.2011)
130 “CNN’e göre Kaddafi taktik değistirdi, Bingazi’ye saldırmayacak”,
18.03.2011,http://www.bloomberght.com/guncel-iyaset/haber/867950-
cnne-gore-kaddafi-taktik-degistirdi-bingaziye-saldirmayacak. (Erisim tarihi:
26.11.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
81
da ve devamında, inisiyatifi ele geçirmis ve avantajlı bir konumda
olarak karsı tarafla masaya oturulması imkânı olduğunu bilmektedir.
Bu nedenle alınan karar akabinde ateskese hazır olduğunu
bildirerek, BM üyelerinin güç kullanması konusunda tereddüde
düsmelerini sağlayarak zaman kazanırken, yine kendi planını
uygulayarak hedef bölgeleri isgale devam etmeyi düsünebileceği
dikkatlerden kaçmamıstır. Ateskese hazır olduğu açıklaması zaman
kazanmak için bir taktik olabilirdi. Nitekim gelismeler bunu
göstermistir.
Diğer daha önemli konu ise, BM’nin almıs olduğu bu karar
ile Kaddafi kendisini muhatap olarak alınması gereken bir taraf
haline getirmistir. Bunun ne anlama geldiğini su sekilde izah edebiliriz:
Eğer Kaddafi karsı eylemlerin basladığı ilk anda iktidardan
çekilseydi, bu gün Mübarek ve Bin Ali’nin düstüğü pozisyona
düsecek ve dünyanın ilgisinden uzak bir halde bir yerlerde kendine
yer edinmeye çalısan sabık bir diktatör durumuna düsecekti. O
zamanki duruma baktığımızda ise, BM ona karsı bir takım kararlar
almıs ve ateskes masasına oturmak için iknaya zorlamaktadır.
Eğer masaya oturulursa, karsısında oturan kim olursa olsun, doğal
olarak Kaddafi’nin bir takım talepleri ile karsı karsıya gelecektir.
Sonuçta Kaddafi kendi iradesini kabul ettirme için bir ortam elde
etmis gibi görünmekteydi.
BM Kararı Gereği Silahlı Müdahalenin Uygulanması.
BM kararı doğrultusunda, BM ile koordine etmek sartı ile
üye ülkelere münferit harekât icra yetkisi verildiği için özellikle
Fransa inisiyatifi ele alarak askeri harekâtın baslatılmasında öncülük
etmistir. Muhtemelen ABD ile koordine etmis olmalı ki
Fransız hava kuvvetleri Libya’nın doğusunda ilerlemekte olan ve
Bingazi’ye harekâtta bulunan Kaddafi kara güçlerine (tank, topçu
gibi unsurlara) hava harekâtı uygulamaya baslamıstır.131
Resmi olarak, askeri müdahalenin maksadı Bingazi’deki sivillerin
korumasına yönelikti. Bingazi’nin güvenliği sağlandıktan
131 Sarkozy: French air forces thwart Gaddafi’s attacks on Benghazi”,
19.03.2011, http://en.rian.ru/world/20110319/163096839.html. (Erisim tarihi:
21.10.2011)
Serdar ERDURMAZ
82
sonra harekât genisletilmis ve açık uçlu bir hale dönüstürülmüstür.
Teoride, hedef bir rejim değisikliği değildi; buna karsın, birçok
kimse bunun kesinlikle nihai hedef olduğu konusunda fikir ileri
sürmekteydi.132 BM’nin uygulamıs olduğu silah ambargosu isyancılar
lehine bir kenara itilmistir. Đlk olarak isyancılara silah sağlamak
için Katar bir kanal olarak kullanıldıysa da, daha sonra isyancılara
direkt olarak tedarik sağlanmaya baslanmıstır.133
ABD ise, Libya’nın doğusunda ülkenin bassehri ve
Kaddafi’nin en güçlü olduğu yer olan Trablus’ta Kaddafi’ye ait
komuta merkezlerine, uçaksavar sistemleri ile Libya uçaklarının
havalanmasını sağlayan hava alanları ve bu gibi tesislere Tomahawk
denilen akıllı füzelerle taarruz icra etmistir.134 Diğer bir değisle
her ne kadar ülkeler münferit hareket etme yetkisine sahip
olsalar da; ABD ve Fransa harekâtı koordine etmislerdir. Her ne
kadar baslangıçta harekât müsterek bir komuta altında yapılma
imkânından mahrum olsa bile, daha sonra müsterek bir komuta
merkezi altında toplandığını görüyoruz. Bu durumda gelismelere
göre, ABD baskanlığında tesis edilecek bir müsterek komuta karargâhı
her türlü harekâtı değerlendirerek koordine edecek ve
icrasına komuta edecektir. Nitekim ABD komuta ve kontrolü harekâtta
etkin rol oynamıstır.
ABD’nin kullanmıs olduğu Tomahawk akıllı füzeleri (221
adet kullanılmıstır) 135oldukça pahalı ve stratejik öneme sahip
sistem ve merkezlerin imhasında kullanılma konseptine göre imal
edilmis silah sistemleridir. Bu bakımdan bunların kullanılmasında
ciddi hedef bilgilerine ihtiyaç vardır. Alınan hedef bilgileri bilgisayar
sistemine sahip bu füzelere yüklendiğinde GPS sistemleri va-
132 Kim Sengupta, “Rebels target Gaddafi’s last stronghold after nearing
Tripoli victory”, 29.08.2011,
http://www.independent.co.uk/news/world/africa/rebels-target-gaddafislast-
stronghold-after-nearing-tripoli-victory-2345531.html. (Erisim tarihi:
23.10.2011)
133 Accidental Heroes, RUSI Interim Libya Campaign Report, Did This
Operation Set a Precedent? S. 4, September 2011
134 “Gaddafi on fire as the WEST attack…”, 20.03.2011,
http://www.zimbabwemetro.com/?p=22729. (Erisim tarihi: 26.11.2011)
135 “Accidental Heroes”, RUSI Interim Libya Campaign Report, Did This
Operation Set a Precedent? S. 4, September 2011.
http://www.rusi.org/downloads/assets/RUSIInterimLibyaReport.pdf.
(Erisim tarihi: 26.11.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
83
sıtasıyla yüklenen harita bilgilerine göre hedefi 1 veya 2 metre
gibi bir doğruluk payı ile vurabilmektedir. ABD bu sistemleri kullandığına
göre; demektir ki önceden elde etmis olduğu çok ciddi
hedef istihbaratı bilgilerine sahiptir ve bu bilgilere göre evvelce
tespit edilmis hedefler vurulmaya baslanmıstır. Medyadan gelen
haberlere göre, Kaddafi’nin direnis noktası olan Trablusgarp’ta
çesitli hedefler Kruz füzeleri ile ates altına alınmıs ve vurulmustur.
Herhangi bir savasta bir silahlı kuvvetlerin asıl stratejik hedefi;
hasmın savasma azim ve iradesinin kırılmasıdır. Libya’ya
havadan ve deniz platformlarından yapılan saldırılarla Kaddafi’nin
savasma azim ve iradesinin kırılabilecek güçte olup olmadığı akla
gelmektedir. Çünkü çesitli basın ve yayın organlarında BM unsurlarının
kara harekâtına girmeyeceği seklinde ifadeler mevcuttur.
Hâlbuki BM kararına baktığımızda sonuca ulasmak için her türlü
gücün kullanılabileceği ifade edilmektedir. Ancak, ABD Baskanı
Barak Obama’nın ABD’nin kara harekâtı icra etmekten imtina
edeceğine yönelik bir açıklaması vardır.
Kaddafi’nin kiminle çatısmaya girmis olduğuna bakmakta
fayda olduğu düsünülmektedir. Kaddafi dıs düsmana karsı bir
çatısma içinde değildir. Bilindiği gibi, kendisine karsı ayaklanan
halkına karsı silahlı bir saldırı düzenlemektedir. Bu nedenle, BM
üyesi ülkelerin, hava veya deniz kuvvetlerine ait silah sistemleri
ile Libya hava kuvvetleri, haberlesme merkezleri ve askeri birliklerden
tanklar ve topları imha etmesinin, Kaddafi’yi emelinden
vazgeçirerek teslim olmasını sağlamaya yeterli bir baskı unsuru
olabileceği soru isareti olarak görülmektedir. Bedevi zihniyetinde
olan Kaddafi’nin, nihayetinde atına atlayarak kılıçla bile direnisini
sürdürebileceği düsüncesi baskındır.
Yapılan bu tür harekât ile Kaddafi güçlerinin Bingazi ve diğer
direnisçilerin etkin olduğu sehir ve kasabalara saldırıları engellenebilir.
Ancak, 6,5 milyon nüfuslu Libya’da nüfusun neredeyse
üçte biri olan 2 milyon kisi ülkenin bassehri Trablusgarp’ta
ikamet etmektedir. Trablus’a Kaddafi hâkimdir ve burada her türlü
hava harekâtına ve füze saldırısına karsı direnisini sürdürebilecek,
demektir. Üstelik yapılan hava harekâtı veya füze saldırıları bu
siddette devam ederse, sehirde yasamakta olan sivillere zayiat
verdirebilecekti. Bu sefer BM kendi amacına aykırı bir sekilde
Libya halkını vurur hale gelebilecektir. Kaddafi bir taraftan direniSerdar
ERDURMAZ
84
sini sürdürürken diğer taraftan da hâkim olduğu diğer sehir ve
kasabalarda karsıtlarına karsı yok etme harekâtını devam ettirmeye
çalısmıstır. Eylül ayına kadar olan gelismelerden anlasıldığı
kadarı ile bu hava saldırılarından sivillerin ciddi zararlar gördüğü
iddia edilmesine rağmen136 Unified Protector Harekâtı bünyesinde
hedef belirleyici yüksek teknolojik imkânların kullanılması ve isyancıların
hedef tarifi ile 6 ay süren harekâtta 50-100 sivil zayiatı
ile çok düsük seviyede tutulduğu belirtildi.
Hava saldırıları ile yumusatılan direnisin, müteakiben eğitilerek
organize edilen muhaliflerin olusturduğu mahalli güçlerle
yapılacak mahdut hedefli bir kara harekâtı ile, nihai hedef olan
Kaddafi’nin yakalanması veya bertaraf edilmesi safhasına kadar
sürdürülmesi elzem olarak görülmekteydi. Böyle bir harekâtın,
muhaliflerin icra ettiği saldırılardan, özel kuvvetlerin icra edeceği
harekâta kadar bir çesitlilik arz etmesi mümkün görülmekteydi.137
Yeterli istihbarat ile sızan özel kuvvetlerin isyancılarla isbirliği
içinde Kaddafi’yi yakalaması ve ülke dısına kaçırması en fazla
arzu edilen bir çözüm olarak gündeme gelebilirdi.
Mart basında, doğuda Bingazi bölgesinde 8 Đngiliz SAS komandosunun
sivil kıyafetlerle, fakat silahlı olarak yakalanmaları
nedense dünyada hayret uyandırmamıstır. Bu ajanların gizli görevle
Kaddafi karsıtı liderlerle görüsmeye gittiği değerlendirilmis-
136 NATO, Libya Hava Saldırısı Sırasındaki Sivil Ölümleri Sorusturmalı,
15.08.2011, http://www.amnesty.org.tr/ai/node/1740, “Albay Muammer
Kaddafi’ye sadık olan Libya yetkililerinin 8 Ağustos gecesi gerçeklesen
hava saldırısı sırasında 85 kisinin öldürüldüğü iddialarından sonra, Uluslararası
Af Örgütü, NATO’nun askeri operasyonlar sırasında sivil kayıpları
önlemek için gerekli tüm önlemleri alması gerektiğini belirtti. Af Örgütü,
Majar bölgesinde ve Zlitan sehrinin güneyinde, hava saldırısı sırasında silahsız
sivillerin ölümleri iddialarının etraflıca sorusturulması için
NATO’ya çağrı yaptı. Bağımsız gazeteciler 30 tane ceset torbasının meydana
çıktığı ve cesetlerden ikisinin kadın ve ikisinin çocuk olduklarının
açığa çıktığı olay yerini belgelediler”. Libya’da Sivil Katliam, 22 Mart
2011,http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1300803703&
day=22&month=03&year=2011. (Erisim tarihi:27.11.2011)
137 Chris Hughes, Britain’s Secret War in Libya: British Special Forces
uncovered on the ground, Daily Mirror, 01.06.2011,
http://www.mirror.co.uk/news/top-stories/2011/06/01/britain-s-secretwar-
in-libya-british-special-forces-uncovered-on-the-ground-115875-
23170485/. (Erisim tarihi:27.11.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
85
tir. Yakalanan ajanlar diplomatik heyet olarak açıklanmaya çalısılmıstır138.
Ancak The Sun’daki habere göre, yakalanan bu özel kuvvet
elemanları Đngiliz Đstihbaratının MI 6 “gizli görev” ajanlarıdır139.
Bu sekilde bir destek 1999 yılında Kosova’da uygulanmıstır.
Özel kuvvetler Kosova Bağımsızlık Ordusunu Yugoslavya’nın
bombalanması ve isgalinden çok önceleri desteklemis ve
eğitmislerdir. Uygulanan bu plana göre isyancılara gizli silah yardımı
yapılması ve eğitilmeleri, gelisecek askeri durumlarda ABD
ve diğer NATO kara kuvvetlerine mensup askerlerin kullanılmasının
önüne geçecek en iyi seçenek olarak görülmektedir. Ancak,
her seye rağmen hem isyancılar hem de Kaddafi taraftarı olan
halkın bir bütün olarak, yabancı müdahalesine sıcak bakmadığı
bilinmektedir. Subat- Eylül ayları arasında görev alan ülkelere ait
Özel Kuvvetlerin Miktarı:140
(Harita 6 : Özel Kuvvetler Haritası)
Đngiltere : 10-40
Mısır : 100 (Subat ve Mart aylarında
eğitim maksadı ile)
Fransa : 10-40
Ürdün : Bilgi mevcut değil
(eğitim amaçlı)
Đtalya : 10
Katar : 20
Bulgaristan : 12 (deniz görevi ile ilgili)
Birlesik Arap Emirlikleri : 20
138 “UK diplomatic team leaves Libya”, CBC World News, 06,03. 2011,
http://www.cbc.ca/news/world/story/2011/03/06/libya-britain.html.
(Erisim tarihi: 27.11.2011)
139 The Sun, 07.03. 2011, Ayrıca Bknz: Martin Chulov, “SAS and MI6 officers
released by Libya’s rebel commanders”, 07.03.2011,
http://www.guardian.co.uk/world/2011/mar/07/sas-mi6-released-libyarebels.
(Erisim tarihi: 27.11.2011)
140 “Accidental Heroes”, S.12,http://www.rusi.org/downloads/assets/
RUSIInterimLibyaReport.pdf.
Serdar ERDURMAZ
86
ABD’nin Libya’da Uygulanan Müsterek Harekâttaki
Stratejisi.
NATO harekâtı ile koordineli olarak Libya’da sürdürülmekte
olan isyancılar ve Kaddafi taraftarları arasındaki çatısmalarda
Eylül ayı ortalarına gelinmesine rağmen ne muhaliflerin ne de
Kaddafi taraftarlarının ciddi bir basarı kazandığını söylemek son
derece zordur. Kaddafi taraftarlarının hâlâ muhalefete karsı pes
etmis durumda olmayıp mukavemete devam etmekte oldukları;
Eylül sonunda, çatısmaların özellikle Batı’da Bani Walid sehrinde
meskûn mahal çatısmaları olarak sürdürüldüğü izlenmektedir.
27 Subat’ta Cenevre/Đsviçre’de bulunan ABD Dısisleri Bakanı
Clinton, yapmıs olduğu basın açıklamasında; özellikle insan
hakları ihlalleri konusuna vurgu yaparak, Kaddafi’nin “Uluslar
arası Ceza Mahkemesi”ne sevk edilmesi gerektiğini de yüksek
sesle dillendirmeye baslamıstı.
Olayların seyrine dair yorum için erken olduğunu belirterek
talep edilmesi halinde ABD’nin her türlü yardıma hazır olduğunu”
ifade etmistir141. Buna paralel olarak Pentagon sözcüsü Albay
Dave Lapan, 1 Mart tarihinde yapmıs olduğu açıklamada ABD’nin
her türlü seçeneğe hazırlıklı olarak deniz ve hava kuvvetlerini
bölgeye hareket ettirdiğini söylemistir.142 Aynı gün Kaddafi’nin bir
baska ülkeye sürgüne gönderilmesi de gündemdeydi.
28 Subat günü Almanya’da Hannover’deki Cebit fuarına katılan
Basbakan R. Tayyip Erdoğan’a NATO’nun Libya’ya müdahalesi
sorulduğunda verdiği cevap; “NATO Libya’ya müdahale etmeli
midir? Böyle bir saçmalık olur mu yahu? NATO’nun ne isi var
Libya’da?” seklindeydi.143
141 “Secretary of State Hillary Clinton in Geneva “ 28.02.2011,
http://secretaryclinton.wordpress.com/2011/02/28/secretary-of-statehillary-
clinton-in-geneva/. (Erisim tarihi: 15.09.2011)
142 Manlio Dinucci, “Preparing for “Operation on Libya”: The Pentagon is
“Repositioning” its Naval and Air Forces, Global Research, 03.03.2011,
http://www.globalresearch.ca/index.php?context=va&aid=23490. (Erisim
tarihi: 08.04.2011)
143 “NATO’nun Libya’da ne isi var”, 28.02.2011,
http://www.ntvmsnbc.com/id/25187334/. (Erisim tarihi: 15.09.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
87
Basbakan Erdoğan böyle konussa da, ABD ve Đngiltere 1
Mart 2011’de “Libya hava sahasının kontrolü” ve Libya semalarının
uçusa yasaklı saha haline getirilmesi tezi üzerinde yoğunlastı.
Hatta bu maksatla ABD’nin Doğu Akdeniz’deki Enterprise adlı
uçak gemisi ile beraberindeki görev grubunun Libya sularına doğru
rota tuttuğu ileri sürüldü. Hatta ABD’nin USS Kearsarge ve USS
Ponce adlı amfisi hücum gemilerinin de 2 Mart sabahı Süveys
Kanalı’ndan Akdeniz’e geçerek Libya’ya doğru ilerlemekte olduğu
bildirildi. ABD 6. Filosun da Đtalya limanlarında olduğu belirtildi.
Đngiltere ise Libya hava sahasının kontrolü için Kıbrıs’taki askeri
üslerinin (Dikelya ve Akrotiri) kullanılabileceğini belirtti. Đtalya da
üslerinin NATO tarafından kullanılabileceğini deklare etti.144
Karar üzerine bir kaç saatlik bir uyarı ile ABD, Đngiliz ve
Fransız hükümetleri bir kısım NATO ülkesi desteğinde, Libya’nın
silahlı unsurlarına karsı hava harekâtına baslamıslardır. Đlk safhada
stratejik hava ve Tomahawk Kara Taarruz füzeleri (Tomahawk
Land Attack Missile- TLAM) ile Libya’nın hava savunma sistemlerine
ve Bingazi çevresindeki Libya silahlı kuvvetlerine saldırı baslatılmıstır.
145
Odyssey Dawn Harekâtı olarak anılan bu ilk safha saldırıları
ABD’nin komutası altında icra edilmistir. Komuta heyeti Akdeniz’in
ortasında bulunan ABD Mounth Whitney komuta gemisinde
konuslanmıstır. Hava harekâtı ise, Almanya’daki Ramstein Hava
Üssü Müsterek Hava Harekât Merkezinden (Combined Air
Operation Centre-CAOC) gerçek zamanlı olarak sevk ve idare
edilmistir.
Birlesik Koruma (Unified Protector)adı altında harekâtın
sevk ve idare görevini NATO’nun devraldığı 31 Mart’a kadar, 13
gün süre ile ABD üst rütbelileri, Đngiliz ve Fransız meslektaslarının
yardımı ile harekâtı sevk ve idare etmistir.
Bu süre boyunca, Kruz füzeleri, B-2 ve B-1 gibi stratejik
bombardıman ve stratejik kesif uçakları ve havadan havaya yakıt
144 Celalettin Yavuz, “NATO ve Libya’ya Askeri Müdahale”, 02.03.2011,
www.turksam.org
145 Tim Ripley, “Counting The Cost”, Jane’s Đntelligence Review, vol 23,no 07
July 2011, S: 24-29.
Serdar ERDURMAZ
88
ikmali ile sabit kanatlı taktik saldırı uçaklarının mühim ve büyük
bir kısmını ABD sağlamıstır.
Görevin ilk haftasında yarıdan fazlası Amerikan olmak üzere
130’dan fazla saldırı uçağı günlük bazda müsterek hava komutanlığına
tahsis edilmistir. Bu noktada ABD, Đngiliz ve Fransız
kuvvetleri, 7 NATO üyesi ülke ve Ürdün, Katar ve Birlesik Arap
Emirlikleri vasıtasıyla takviye edilmislerdir. ABD saldırı unsurlarının
%53’ünü, destek unsurlarının %80’ini ve Tomahawk’ların
%95’ini sağlamıstır. Le Nouvel Observateur dergisi kaynaklı bilgilerde;
operasyonlarda kullanılan 41 uçak gemisinin 33’ünün Amerikan,
AWACS’ların çoğunun, insansız uçakların, anti-radar füzeleri
ve bombaları için lazer kılavuz takımlarının bu ülkeye ait olduğunu,
Fransız pilotlara verilen hedeflerin yüzde 80’inin Amerikalılar
tarafından belirlendiğini ifade etti.146
Libya deniz kuvvetlerinin muhaliflere denizden müdahalesini
önlemek üzere yaklasık 20 harp gemisi, iki denizaltı, bir düzine
sabit kanatlı deniz devriye uçağı ve helikopter NATO ülkeleri
tarafından sağlanmıstır.
Bu suretle sorumlulukların NATO’ya devri ile 3 Nisan’da
ABD doğrudan muharebe harekâtından çekilme imkânı bulmustur.
ABD’nin bu tavrı, siyasi çevrelerde Baskan Obama’nın Avrupa
ve Arap ülkelerine yapılacak harekâta müdahil olmakla 2003’te
George W.Bush’un Irak’ta yapmıs olduğu hatayı tekrarlamaktan
kaçınmaya çalıstığı seklinde yorumlanmıstır. ABD, düsman hava
savunma sistemlerini baskı altında tutma, arama ve kurtarma
harekâtı, havadan yakıt ikmali, insansız hava araçları ile harekât,
stratejik kesif ve komuta kontrol faaliyetlerine katılma gibi sınırlı
görevlerin icrasını yüklenmistir. Yaklasık 71 ABD savas uçağı
NATO’nun arama kurtarma desteği veya NATO gemilerine direkt
saldırı olması durumlarında acil yardım için hazır tutulmustur.147
ABD’nin komuta kademesi seviyesinde desteği güçlü olmustur.
Mayıs’ın ortasında NATO güdümündeki harekâtın seyri
daha durağan bir duruma gelmistir. Hava harekâtının asıl hedefi,
merkezî Libya’da bulunan Misurata’ya karsı harekât yapan
146 “NATO’nun Libya’daki fiyaskosu”, Dünya Gündemi, 24-31.08.2011
147 Tim Ripley, agm.
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
89
Kaddafi yanlılarına, Batı’da Zintan, doğuda Ras Lanuf / Sitre bölgesine
olmustur.
Libya hava savunma sistemi baskı altında tutulmaya devam
ederken, önleme harekâtı Libya ikmal hatları ve lojistik üslere
karsı yapılmıstır. Stratejik hava harekâtı ile Tomahawk saldırıları
Kaddafi’nin komuta kontrol ve haberlesme merkezlerine karsı yöneltilmistir.
Deniz harekâtı özellikle, insani yardım trafiğine yönelik
Misurata Limanının açık tutulması yönünde yapılmıstır.
NATO, Libya mayın gemilerini bu sehrin limanına mayın sererken
tespit etmis ve önlemistir.
ABD’nin görevi NATO’ya devrederek geri çekilmesi ve sınırlı
destekle tahsisler yapması uygulanmakta olan hava harekâtını
durağan bir sekle sokmus ve NATO’nun ilerleme kaydedemediği
intibaını vermistir. Özellikle uzun bir süre içinde Kaddafi envanterindeki
3000 tank ve zırhlı muharebe aracından ancak 130’unun
imhası ciddi elestirilere yol açmıstır. Nitekim görevden ayrılmakta
olan ABD Savunma Bakanı Gates yaptığı ayrılıs konusmasında
açık bir sekilde Avrupa’nın NATO’ya katkılarının yetersiz olduğunu
tenkit etmistir.
Amerikan Savunma Bakanı Robert Gates, NATO’nun Brüksel
karargâhında yaptığı konusmada; Avrupalı üyeler askeri harcamalarını
artırmazsa, NATO’nun askeri olarak etkisiz kalma riskiyle
karsı karsıya kalacağını belirtmistir. Böyle bir durumda
NATO bütçesinin yüzde 75’inden fazlasını üstlenmis olan Amerikan
yöneticilerinin de halkın baskısına dayanamayıp, NATO’ya
ödenek tahsis edemeyeceklerini Đfade etmistir. Gates uyarı konusmasında
ayrıca, NATO önderliğinde Libya ve Afganistan’da
gerçeklestirilen operasyonların, bazı müttefiklerin askeri kapasite
ve siyasi iradesine iliskin ciddi eksiklikleri ortaya çıkardığını,
Amerikan vatandaslarının, ödedikleri vergilerle sınırsız bir süre
boyunca Avrupalı ülkelerin savunma bütçesindeki kesintilerin
yarattığı güvenlik yükünü tasıyamayacağını açık bir sekilde ifade
etmistir.148
148 Thom Shanker, “Defense Secretary Warns NATO of ‘Dim’ Future”,
10.06.2011,http://www.nytimes.com/2011/06/11/world/europe/11gates.ht
ml. (Erisim tarihi: 17.07.2011)
BÖLÜM-IV
NATO’NUN LĐBYA’YA MÜDAHALE
GEREKÇELERĐ VE MÜSTEREK KORUMA
HAREKÂTI
NATO’nun Harekâta Müdahil Olması.
Bilindiği gibi BM kararı gereği, NATO Libya’daki sivillerin
ve sivil nüfusu içeren bölgeleri Kaddafi silahlı kuvvetlerinin saldırısına
veya saldırı tehdidine karsı korumak için asağıdaki tedbirleri
gündeme sokmustur. Bunlar; (Harita 5: NATO Harekât Alanı ve
Deniz Harekâtı ve Uçusa Yasak Bölge)
Libya’nın Kuzeyde belirli bir bölgesini kapsayan hava sahasına
yönelik “uçusa yasak bölge” tesisi,
Kaddafi’ye denizden gelecek silah yardımlarını önlemeye
yönelik deniz ambargosu uygulanması,
Sivillerin Kaddafi güçlerinin saldırılarına veya saldırı tehditlerine
karsı korunması, seklinde formüle edilmistir.
NATO Stratejik Konsepti bu tür bir görevin icrasına
imkân vermektedir.
BM Sartı VII bölüm md. 48’de belirtildiği sekilde alınan kararların
üye ülkeler tarafından “üyesi bulundukları uluslar arası
kuruluslar içindeki eylemleriyle yürütülürler” ifadesiyle kendini
bulan ve 1973 sayılı kararda da, “uçusa yasak bölgenin uygulanmasını
sağlama amacıyla kendi baslarına, ya da bölgesel kuruluslar
ve düzenlemeler çerçevesinde hareket ederek, gerekli tüm
önlemleri alma yetkisi verilmistir” seklindeki düzenleme ile NATO
gibi bölgesel güvenlik kurumlarının görev üstlenebileceği ifade
edilmektedir.
Diğer taraftan, NATO’nun yeni stratejik konsepti çerçevesinde
NATO’nun böyle bir görevi üslenmeye müsaade edip etmediği
konusunu incelediğimiz zaman söyle bir manzara ile karsıSerdar
ERDURMAZ
92
lasmaktayız. NATO’nun yeni konsept çerçevesinde üstleneceği üç
temel görevden biri; Müsterek Güvenlik (Cooperative Security) alt
baslığı ile ifade edilmektedir.149 Buna göre ittifak üyeleri sınırları
dısında politik ve güvenlikle ilgili gelismelerden etkilenmeleri
hususu ortaya çıkınca, uluslar arası güvenliği sağlamak için ilgili
ülke veya uluslar arası kurumlarla isbirliği içinde aktif bir rol alabilir.
Konsepte giris paragrafında ise; “NATO bu faaliyetlerde bulunurken
….özellikle, Birlesmis Milletler ve AB ile yakın bir çalısma
içinde bulunmayı taahhüt eder” demektedir.
Libya’da NATO üyesi ülkeler dâhil muhtelif ülke vatandaslarının
güvenliklerinin tehdit altında bulunması ve ilave olarak
Libya halkına karsı insan haklarını ve sivillerin yasam haklarını
tehlikeye düsüren saldırıların olması NATO’nun bu kapsamda
müdahil olmasına yol açabilir. Yine konseptin 20’nci maddesi ve
sonrasında; “kriz yönetimi yoluyla güvenlik” bölümünde, “NATO
sınırları dısındaki çatısmalar ittifak ülkelerinin topraklarında ve
halkının güvenliği konusunda tehdit olusturabilir. Bu durumda
askeri müdahale dâhil her türlü tedbirin baslangıçta uluslar arası
kurumlarla birlikte alınması uygun mütalaa edilmektedir” ifadesi
yer almaktadır.
NATO, durumdan kendisine görev çıkartmıs ve görev kapsamı
içine alınabileceğini değerlendirmistir.
NATO’nun Libya meselesinde ne isi var?
NATO yukarıda belirtilen gerekçelerden hareketle Libya’da
BM ile koordineli olarak görev icra edebilir. Ancak, “Libya’da olan
hadiseler NATO için güvenlik boyutunda herhangi bir tehdit olusturmakta
mıdır?” sorusuna gelince, bu sorunun cevabı “evet” olarak
çıkmaktadır. Çünkü Libya mevcut petrol ihracatının büyük bir
kısmını basta Đtalya ve Fransa olmak üzere AB ülkelerine yapmaktadır.
Bu kaynaktaki uzun süreli kesinti Avrupa ekonomisine ciddi
zararlar verecektir. Ayrıca Libya’da, Türkiye dâhil, NATO üyesi
ülkelerin ciddi yatırımları vardır ve bunlar çok ciddi zararlar içine
girmistir. Libya’daki ittifak üyelerinin vatandasları tehdit altında-
149 “Strategic Concept For the Defence and Security of The Members of the
North Atlantic Treaty Organisation”, Adopted by Heads of State and
Government in Lisbon, http://www.nato.int/lisbon2010/strategicconcept-
2010-eng.pdf. (Erisim tarihi: 28.09.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
93
dır. Đlave olarak, Libya’da Kaddafi’nin kendi halkı üzerine kullandığı
silahlı güç sivil halkın yasama hakkına karsı bir cinayet olarak
BM Sartı çerçevesinde tedbir alınmasına yol açmaktadır.
Aslında Fransa’nın NATO’nun fiilen aktif rol almasına çok
sıcak bakmadığı görülmektedir. Fransa olusturulan koalisyon tarafından
tesis edilen siyasi mekanizmanın Libya konusunda gerekli
kararı alması ve ülkelerin münferit olarak uygulaması seklinde bir
yaklasım göstermis daha sonra bu yaklasımını “askeri harekât
NATO kontrolünde olsun ancak, olusturulan koalisyona ait siyasi
mekanizma karar alsın ve NATO bunu uygulasın” sekline çevirmistir.
Londra’da yapılacak ve Türkiye’nin de davet edildiği toplantıda
bu konu gündeme gelmistir. Burada Fransa’nın ince hesaplar
pesinde olduğunu görmek için kâhin olmaya gerek olmadığı
düsünülmektedir. Fransa olusturulacak siyasi mekanizma kanalıyla;
• Türkiye gibi arzu etmediği ülkeleri devre dısı bırakabilecektir.
• Yapılan harekât ile ilgili liderlik primini üstlenme ve tarihe
yazdırma imkânı yaratabilecektir. Çünkü NATO’da kararlar
oybirliği ile alındığından sorumluluk yayılır ve herkes esit hakka
sahip olduğu için basarı ve basarısızlık anonim olarak kalır.
• Libya üzerindeki direkt etkisi, Kuzey Afrika seridinde gittikçe
azalmakta olan Fransız etkisini güçlendirme yolunda yeni
sinerji sağlayabilecektir.
• Daha sonra olusacak Libya yönetimi üzerinde siyasi karar
alıcı üye olarak etkin olma fırsatı sağlayabilecektir.
• NATO üstünde olusacak siyasi mekanizma kanalıyla
Fransa veya baska bir üye Libya’ya yapılacak askeri harekâtın
boyutlarının arzu edilenden farklı olması konusunda dayatmalarda
bulunma olanağına sahip olabilir.
NATO, olayların baslangıcında Avrupa Birliği ile Libya’daki
acil durum konusunda isbirliğine girmistir. Macaristan’da, Avrupa
Birliği Savunma Bakanları Gayrı-resmi Toplantısı’na katılan
NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, bölgeye varlık
konuslandırmanın sadece Birlesmis Milletler kararıyla olabileceğini
belirtmistir.150 Bu nedenle BM kararı üzerine odaklanılmıstır.
150 “Libya krizinde AB-NATO birlikte”, 25.02.2011,
Serdar ERDURMAZ
94
BM Mart ayı ortalarında bu doğrultuda ve hatta güç kullanılmasına
yönelik kararını alıncaya kadar geçen süreç içinde NATO’nun
gerek BM ve gerekse AB ile istisarelerini sürdürerek, konuyu takip
ettiğini görmekteyiz.
BM’nin baslangıçta genel olarak güç kullanılmasına karsı
bir tavır sergilemesinin Kaddafi tarafından yanlıs yorumlandığı
ifade edilebilir. Kaddafi’nin BM’nin her türlü yaptırım ve uyarmasına
rağmen kendi bildiğini okumasına karsı ilk müdahalenin
ABD ve Đngiltere’nin ve “uçus yasak bölgesi” ilanıyla Libya hava
kuvvetlerine ve uçaksavarlarına taarruz ederek cevap vermesi
ihtimalinin yüksek olduğu, müteakiben halka verilecek destekle
Kaddafi’nin alasağı edileceği senaryolarının Kaddafi tarafından
tahlil edilmesi gerekmekteydi. Yeniden yapılanma asamasında
ise, BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’un ifade ettiği gibi adil seçimler
ve demokratik düzenin kurulabilmesi için BM tarafından
görevlendirilen özel bir komisyonun Libya’ya gerekli yardımı yapması
için inisiyatif alması konusunu yapılan ikazlar çerçevesinde
değerlendirmesi, müdahalenin daha sınırlı kalmasını sağlayabilirdi.
ABD açık ve net bir sekilde Kaddafi gidene kadar bombardımana
devam edeceğini ifade etmeye baslamıstır.151 Bu isyancıların
ileri harekâtı da devam edeceği anlamına gelmekteydi. Bu
bakımdan Kaddafi’nin Libya’daki etkisinin yok edilmesi için dıs
güçlerin uygulayabileceği üç hareket tarzı bulunmaktaydı.
Birincisi, isyancılarla birlikte sızdırılan özel kuvvetlerin
müstereken Kaddafi’nin bulunduğu mahalle kesin hedefli bir harekât
icra etmektir. Bu harekât NATO dısında gerçeklestirilebilir.
NATO içinde yapılması için üyelerin onayı gerekmektedir. Bu,
NATO için bambaska safhayı içeren yeni bir durum ortaya çıkartır.
Yeni stratejik konsept kavramında belirtilen üç ana görevin
http://tr.euronews.net/2011/02/25/libya-krizinde-ab-nato-birlikte/.
(Erisim tarihi: 21.04.2011)
151 “Kaddafi gidene dek bombardıman sürecek”, Britanya, Fransa ve ABD
liderlerinin ortak kaleme aldıkları Libya açık mektubu, Washington Post,
The Times ve Le Figaro gazetelerinde yayımlandı. 16.04.2011,
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetayV3&A
rticleID=1046340&Date=23.09.2011&CategoryID=99&Rdkref=1. (Erisim
tarihi: 22.11.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
95
hangi faslına sokulacağı konusunda sıkıntılar doğar. Ancak, münferit
olarak, hem ABD hem de Đngiltere için oldukça mümkün gözükmektedir.
Zaten Baskan Obama’nın CIA’e bu konuda talimat
verdiği duyumları gündemdedir. Đngiliz MI6 ile birlikte Kaddafi’nin
Trablus’ta barındığı yere mahdut hedefli ve kısa süreli bir saldırı
ile ele geçirilmesi konusu uygulamaya konulabilir. Bu suretle kısa
zaman içinde Kaddafi bertaraf edilerek, isyancılara silah desteği
gerekmeden sorun halledilmis olur.
Diğer harekât sekli, koalisyon güçlerinin veya NATO’nun
fiili kara harekâtı icra edecek kuvvetleri Libya’ya denizden veya
kara yolu ile çıkartmak suretiyle mahdut hedefli bir taarruzla
Kaddafi güçlerini bertaraf etmesi ve nihai hedef olarak Kaddafi’nin
ele geçirilmesiydi. Koalisyon güçleri, özellikle ABD, Libya’ya müdahalede
kara kuvvetlerinin kullanılmayacağını ifade etmislerdir.
Aslında bu, Afganistan ve Irak’tan sonra Libya’da bu tür bir girisimin
hesabını kendi kamuoylarına veremeyecekleri kaygısındandı.
Bu nedenle isyancıları taseron olarak kullanarak, Kaddafi’nin
direnme iradesini kısa zamanda kırabileceklerini değerlendirmislerdir.
Muhalif isyancıların sızdırılan danısmanlar vasıtasıyla organize
edilerek eğitimli hale getirilmesi ve silah takviyesi ile güçlendirilmesi,
sonucu zor da olsa neticeye ulasmak için uygulanması
en muhtemel hareket tarzı olarak görülmekteydi.
Burada sorun olarak isyancılara sağlanacak silahların durumu
ortaya çıkmaktadır. Bu sekilde yapılan manipülasyonla belirli
bir vadede netice elde etmek mümkün olabilir. Ancak, silah
sağlanması konusu BM kararı çerçevesinde ya açık bir sekilde
veya gizli saklı olarak yürütülmek zorunda kalınacaktı. BM’nin
böyle bir kararı alması pek mümkün görülememektedir. Güvenlik
Konseyi’nde en azından Rusya ve sonrasında Çin karsı çıkacaktı.
Bunun dısında basta Almanya ve Türkiye olmak üzere diğer ülkelerin
karsı çıkacağı göz önüne alınmalıydı. BM’den böyle bir karar
çıktığını varsaysak bile, NATO’nun bu konuda oybirliği ile karar
alması oldukça zor bir islemdir. Dolayısıyla böyle bir seçeneğin
gündeme gelmesi zayıf bir olasılıktı.
Haziran ayı basında Fransız “le Figaro” gazetesinin iddialarına
göre, Fransa silahlı kuvvetlerinin Libya’nın batısında TrabSerdar
ERDURMAZ
96
lus’un güneyindeki muhaliflere havadan gizli olarak, Milan tanksavar
roketi, hafif zırhlı muharebe aracı ve hafif silah yardımı yaptığı
öğrenilmis ve bu husus Haziran ayı sonunda Fransa tarafından
kabul edilmistir.152 Bu durumda tek seçenek gizli bir sekilde
silah sevkiyatı yapılmasının gündemde yer almasıydı.
23 Mart 2011’de, Britanya, Fransa ve ABD, NATO’nun Libya’daki
uçusa yasak bölgenin komutasını üstlenmesine karar verdi.
Aralarında Arap ülkelerinin de bulunduğu ayrı bir birim de
politik gözlemci olacaktı. Bu karara meydan okuyan Kaddafi
NATO hava saldırılarının “bir grup fasist” tarafından gerçeklestirildiğini
söylemistir. Fransa savas jetleri Misurata’da bir Libya
uçağını vurdu. Bu, uçusa yasak bölge ilanından sonraki ilk saldırı
oldu. Trablus’ta bu ve akabindeki saldırılarda neredeyse 100 sivilin
öldürüldüğünü bildirdi. Ölenlerin arkasından yas tutanlar 18
kisinin defnedildiği bir cenazede intikam çağrıları yaptı. BM Güvenlik
Konseyi’nin kararından sonra koalisyon güçlerinin savas
uçakları uçusa yasak bölge ilanını yürürlüğe koydu.
10 Mart 2011 tarihinde, NATO Savunma Bakanları
SACEUR’un bölgeyi kontrol amacıyla gemileri sevk etme kararına
destek verdiler. 17 Mart’ta alınan 1973 sayılı BM kararı ile yeni bir
sayfa açılmıstır. Buna göre, BM üye ülkelere ve bölgesel teskilatlara
gerekli her tedbiri alma yetkisi vermekteydi. 22-23 Mart’ta
NATO silah ambargosu uygulaması suretiyle, BM çağrısına cevap
vermistir. Ambargo kapsamında, NATO gemi ve uçakları Libya
Kaddafi yönetimine yapılacak her türlü silah akısınıönlemek üzere
süphelenilen gemileri durdurulabilecek ve arama yoluyla Merkezî
Akdeniz bölgesinde engelleyebilecekti. NATO’nun Libya topraklarının
herhangi bir yerinde kara kuvvetleri ile harekât icra etmek
gibi bir amacının olmadığı ifade edilmistir. 24 Mart 2011 tarihinde
NATO, BM’nin yetkilendirmesiyle, “uçusa yasak bölge” uygulamasına
karar vermistir153.
152 “French military air-dropped arms to Libya rebels”, 29.06.2011,
http://www.france24.com/en/20110629-french-military-confirmsairdropping-
arms-libya-kadhafi-rebel. (Erisim tarihi: 01.07.2011)
153 “uçusa yasak bölge”; BM kararına göre insani ve yardım maksatlarının
dısında Libya hava sahasında her türlü uçusların yasaklanmasına amilLĐBYA,
ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
97
27 Mart 2011 tarihinde NATO ittifakı BMGK’nin 1973 sayılı
kararı doğrultusunda bütün askeri harekâtın yüklenilmesi kararını
almıstır. Operation Unified Protector adı verilen bu harekâtın
amacı, saldırı tehdidi altında bulunan sivil yerlesim bölgelerini ve
sivilleri korumak olarak belirlenmistir.154 Bu suretle NATO, BM
kararındaki bütün askeri yükümlülükleri üsltenmistir. NATO 8
Mart’ta uluslar arası endiselerin artması üzerine Merkezi Akdeniz’de
AWACKS uçaklarını görevlendirmek suretiyle 24 saat esasına
göre gözlem ve izleme harekâtına baslamıstır. “Semada ki
gözler-eyes in the sky” adı verilen bu islev vasıtasıyla Libya hava
sahasındaki hareketler gözlem altına alınmıstır.
31 Mart’ta kontrolün NATO’ya devri ile ABD dısı NATO üyeleri
ve müttefik Arap ülkeleri tüm sabit kanatlı hava gücü ve deniz
kuvvetleri unsurlarını sağlamıslardır. Harekâtın sevk ve idaresi
Kuzey Đtalya’daki Poggia Renatigo NATO Müsterek Hava Harekât
Merkezi’ne kaydırılmıstır. Deniz Harekâtının sorumluluğu ise,
6’ncı Filo’dan NATO’nun Napoli’de bulunan Akdeniz Bölgesi Deniz
Karargâhı’na kaydırılmıstır.
Bu arada Kaddafi ile direnisçilerin arasını bulmak için çabalar
sürdürülmekteydi. Güney Afrika lideri Jacob Zuma baskanlığındaki
Afrika Birliği heyeti önce 10 Nisan 2011’de Kaddafi ile
Trablus’ta bir araya geldi. Daha sonra isyancılarla görüsmek üzere
Bingazi’ye gitti. Güney Afrika’ya ilaveten Uganda, Moritanya,
Kongo ve Mali’nin liderlerinin, Libya’daki siddetin sona ermesine
yardımcı olmak için olusturduğu heyete baskanlık eden Zuma,
Trablus’ta Kaddafi yönetimi ile görüstükten sonra “Kardes liderle
(Kaddafi) görüsmelerimizi tamamladık. Kardes liderin heyeti, sunduğumuz
yol haritasını kabul etti. Ateskese bir sans vermemiz
gerekiyor!” dedi.155
dir. Bu suretle sivillerin ve sivillerle yoğun bölgelerin hava saldırılarına
maruz kalması önlenebilecekti.
154 “NATO and Libya – Operation Unified Protector”,
http://www.nato.int/cps/en/natolive/topics_71652.htm?
(Erisim tarihi: 29.04.2011)
155 Celalettin Yavuz, “Libyalı Direnisçiler Simdi Ne Yapacak? – Domino Etkisine
Fren mi Yapılıyor?” 12.04.2011,www.turksam.org/tr/yazdir2379.html.
Serdar ERDURMAZ
98
Ancak, daha sonra Afrika Birliği ile görüsen muhalifler arabuluculuk
önerilerini reddettiklerini açıkladılar.156 Afrika Birliği
delegasyonunun 11 Nisan 2011’de direnisçilerle yaptığı görüsmede
direnisçiler, “Kaddafi dısarı” ve “Özgür Libya!” sloganlarını
eksik etmediler. Bu arada Kaddafi ve oğullarıyla görüsme yapmayacaklarını
bir kez daha vurguladılar. Afrika Birliği’nin arabuluculuğu
konusunda da kuskular mevcuttur. Zira Kaddafi’nin önceki
yıllarda Afrika ülkelerini milyarlarca dolarlık yardımlarla desteklediği,
bu sebeple de Afrika Birliği’nden kendi yönetimine karsı bir
karar çıkmayacağı ileri sürülmektedir.
Kaddafi’nin Afrika’da kendisini “Kralların Kralı” unvanıyla
tanıttığı da dikkate alınırsa, bu iddiaya hak vermemek elde değil.
Her seye rağmen arabulucu Afrika Birliği’nin önerdiği bes basamaklı
uzlasma planı dikkate değer görünmektedir. Bu bes basamaklı
plan söyledir:
En önemlisi, derhal bir ateskes kosulunun hazırlanması,
Đnsani yardım,
Libya’daki yabancıların güvenliğinin sağlanması,
Taraflar arasında bu geçis döneminde yapılacak reform
görüsmeleri,
NATO’nun hava saldırılarını bu süre içinde durdurarak
ateskesi kolaylastırması.
Afrika Birliği heyeti, ateskes periyodunda görev almaya hazır
olduklarını ifade etti. Hatta Libya halkının hür iradesiyle seçime
gitmesi gerektiğini de belirtti.
Bu gelismenin ardından, daha önceden planlandığı üzere,
14 Nisan 2011’de Berlin’de NATO Dısisleri Bakanları gayrıresmi
toplantıda bir araya geldi Zirvede, NATO birlik halinde olduğunu
göstermeye çalıssa da, Fransa ve Đngiltere’nin NATO’dan Libya
üzerindeki operasyonları arttırmasını istemesi görüs ayrılıklarına
sebep oldu. Gündemin iki önemli konusu Libya’daki harekât ve
Afganistan’da devam eden harekâtın geleceği idi. Genel Sekreter
156 “Bingazili isyancılar Afrika Birliği barıs planını reddetti”, 11.04.2011,
http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2011/04/110411_libya_update.sht
ml. (Erisim tarihi: 29.04.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
99
A. Rasmussen Kaddafi’ye “görevden çekil” çağrısı yaptı.157 Bu
esnada Kaddafi’nin de bulunduğu Trablus’a hava harekâtı icra
edildi. Zaten Fransa ve Đngiltere, bu NATO toplantısı öncesinde
ittifak ülkelerini üzerinde Kaddafi kuvvetlerine karsı daha güçlü
hava harekâtı yapılması için baskı kurmuslardı.
NATO’nun BM ile koordineli kendi konsepti çerçevesinde
alınan 1973 sayılı kararı uygulamasındaki yöntem doğrudan bir
saldırıdan ziyade pasif kontrol tedbirlerini içermektedir. Libya’ya
silah gönderilmesini önlemek için uluslar arası sularda ittifak üyesi
ülkelerin su üstü ve su altı gemileriyle deniz ablukasının yapılması
buna örnektir. Diğer bir örnek ise, uçusa yasak bölge uygulamasında
kontrol görevi icra edilirken saldırı seçeneği mesru
müdafaaya dönüstürülmüstür. Diğer bir ifade ile NATO kontrolündeki
bir askeri harekât, Libya’yı isgal hevesinde olan ülkelerin
bu arzularını gerçeklestirme imkânlarına oldukça büyük bir sınırlama
getirmektedir. ABD’nin açık bir sekilde ifade ettiği,
Kaddafi’nin yönetimden çekilmesi konusunda NATO’nun daha
makul ve hesaplı planlarla çözüm üretebileceği değerlendirilmektedir.
Libya konusu NATO’nun bundan sonra üstleneceği görevler
için de emsal teskil edeceği için mutlaka basarmak zorunda olduğu
bir girisim olarak değerlendirilmelidir.
Libya’nın Kuzey’de belirli bir bölgesini kapsayan hava
sahasına yönelik uçusa yasak bölge uygulaması ve NATO
(EK-A: Birlesik Koruma Harekâtına-Operation Unified
Protector katılan ve Libya’da Görev Alan NATO Güçleri.)158
Münferit bir girisim olarak Đngiltere Basbakanı David
Cameron’un ortaya attığı “uçusa yasak bölge- no fly zone” uygulaması
gündeme gelmistir159. ABD’nin de ilgiyle incelemekte olduğu
bu seçeneğin Kaddafi’nin savas uçaklarını kullanarak, petrol
bölgelerini ele geçirmis olan karsıtlarını vurmasını önlemeye yö-
157 “NATO’dan Kaddafi’ye görevi bırak çağrısı”, 14.04.2011,
http://tr.euronews.net/2011/04/14/nato-dan-kaddafi-ye-gorevi-birakcagrisi/.
(Erisim tarihi: 29.04.2011)
158 Celalettin Yavuz, Serdar Erdurmaz, Age. 2, S. 112.
159 “UK considers Libya no-fly zone”, 01.03.2011,
http://www.defencemanagement.com/news_story.asp?id=15628.
(Erisim tarihi: 09.04.2011)
Serdar ERDURMAZ
100
nelik olduğu ifade edilmistir. Baslangıçta ABD’de bu uygulamanın
çok faydalı bir sonuç getirmeyeceği konusunda endiseler mevcuttu160.
Arap Dısisleri Bakanları yaptıkları toplantıda, Libya üzerinde
uçusa yasak bölge tesisini desteklediklerini ifade etmislerdir.
1990’larda Balkanlar’da uygulanan uçusa yasak bölge ilanı
1992 yılında Saddam rejiminin Kuzey Irak’ta Kürtlere karsı hava
kuvvetlerini kullanmasını önlemek maksadıyla BM’nin 688 sayılı
kararı ile Irak üzerindeki hava sahasına uygulanmıstı. Ancak, o
zamanki BM Genel Sekreteri Boutros Boutros-Ghali Irak’a bu uygulamanın
illegal olduğunu ifade etmistir161.
Arap Birliği 12 Mart’ta uçus yasak bölgenin uygulanması
fikrini destekleme kararı ile Kaddafi’ye sırtını dönmüstür162. Gerçekte,
Kaddafi’nin dost Arap ülkesi liderlerine, kendisini
1990’lardaki uluslararası tecrit sırasında yeteri kadar desteklemedikleri
gerekçesiyle kırgınlığı mevcut olmasına rağmen, Arap Birliğinin
bu çıkısı darbe vurmustur. Bunun yanı sıra ülkenin iki tarafında
ittifakı ve dostu olan, komsu Tunus ve Mısır liderlerinin yönetimden
halkın iradesiyle ayrılmasının kendisine de yansıyacağından
Kaddafi’nin her halde hiç süphesi olmamıstır.
Askeri bir harekâtın ABD ve NATO tarafından Libya’da uygulanması,
uygulayanlar için sınırlı bir müdahale gibi görünmesine
rağmen, Kaddafi için bir topyekûn harp niteliği tasıyacaktı.
ABD Merkezi Komutanlığı (USCENTCOM) komutanı General
James Mattis’in ifadesine göre “uçusa yasak bölgenin” uygulanması
de facto olarak Libya’nın uçaksavar sistemleri dâhil topyekûn
bir bombardımana yol açacaktır.163 Nitekim uçusa yasak bölge
uygulaması baslangıçta ABD, Đngiltere ve Fransa’nın öncülü-
160 Josh Rogin, “:No-fly zone wouldn’t help much”, Foreign Policy, 07.03.
2011,
http://thecable.foreignpolicy.com/posts/2011/03/07/us_ambassador_to_n
ato_no_fly_zone_wouldn_t_help_much (Erisim tarihi: 09.04.2011)
161 “No-fly zone”, http://en.wikipedia.org/wiki/No-fly_zone. (Erisim tarihi:
09.04.2011)
162 Martha Raddatz, “NATO To Take Over No-Fly Zone in Libya”, 24.03.
2011, http://abcnews.go.com/International/nato-charge-libya-fly-zoneunited-
states/story?id=13210685. (Erisim tarihi: 09.04.2011)
163 “US general warns no-fly zone could lead to all-out-war in Libya”, Mail
Online, March 5,2011
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
101
ğünde belirli hedeflerin ön alınarak bombalanması yoluyla uygulamaya
konulmustur.
“Müsterek Koruma Harekâtı-Operation Unified Protector”
adı verilen harekât ile 31 Mart 2011’den itibaren NATO’nun bu
göreve tahsis ettiği uçaklar vasıtasıyla belirtilen alanın denetim ve
kontrolü sürdürülecekti. NATO’nun yaklasımı, belirlenen hedeflerin
ön alınarak bombalanmasından ziyade gerekli denetimin yapılarak
yasağın uygulanmasını sağlamaktı. Mesru müdafaa gereksinimi
doğduğunda silah kullanımına gidileceği açıklandı.
14 Nisan tarihinde NATO ve NATO üyesi olmayan katılımcı
ülkelerin dısisleri bakanları Berlin’de toplanmıstır. Bu toplantıda
asağıda belirtilen hususlar gerçeklestirilene kadar, bütün gerekli
kaynakların ve harekât esnekliğinin kullanılması kararı alınmıstır.
164
Sivillere ve sivil yerlesim alanlarına yönelik bütün saldırıların
durması,
Kaddafi rejimine ait bütün askeri ve milis güçlerinin üslerine
çekilmesi,
Kaddafi rejiminin insani yardımların engellenmeden,
güvenli bir sekilde ve acilen Libya halkına ulasmasına yol açması.
22 Ağustos’ta Trablus’un düsmesi üzerine NATO Genel
Sekreteri, NATO’nun Libya halkının geleceğine hür ve barısçı bir
sekilde kendisinin karar vereceği ve Libyalıları koruma konusundaki
sorumluluklarının üzerinde durmus ve eğer istenir ve talep
edilirse, uluslar arası toplumun, özellikle BM ve Temas Grubu’nun
Libya’da çatısma sonrası iyilestirme çalısmalarında liderlik rolünü
üstleneceklerini ifade etmistir.
1 Eylül tarihinde Paris’te yapılan toplantıda, Libya’nın demokrasiye
geçis süreci görüsülmüs ve Uçusa Yasak Bölge (Birlesik
Koruma Harekâtı) Harekâtı’nın gerektiği kadar sürdürülmesi kararı
alınmıstır. 21 Eylül tarihinde ise, NATO Birlesik Koruma Harekâtı
90 gün daha uzatılmıs.165 21 Ekim 2011’de harekâtın 31 Ekim
gece yarısı sona erdirilmesi kararı alınmıstır.166
164 “NATO and Libya – Operation Unified Protector”,
http://www.nato.int/cps/en/natolive/topics_71652.htm?.
(Erisim tarihi: 27.11.2011)
165 “NATO and Libya – Operation Unified Protector”, Timelime, 25.10.2011,
Serdar ERDURMAZ
102
16 Eylül tarihinde, BM’nin Libya’da bürosunun açılması
için 2009 sayılı karar almıstır167.
Her gün ortalama 45 saldırı göreviyle, 115 civarında hava
sortisi yapılmıstır. Harekâtın baslangıcından 9 Eylül’e kadar
22,342 sorti ile 8390 saldırı görevi icra edilmistir.168
Kaddafi’ye denizden gelecek silah yardımlarını önlemeye
yönelik deniz ablukası uygulanması ve NATO
(EK-A: Unified Protector Harekâtına katılan ve Libya’da
Görev Alan NATO Güçleri.)169
Unified Protector Harekâtı kapsamındaki uygulama için,
ABD USS Enterprise uçak gemisini Süveys Kanalı’ndan Akdeniz’e
geçirdi. Amfibi i USS Ponce ve USS Kearsarge amfibi gemileri de
Libya suları yakınlarına intikal ettiler. Ayrıca, 400 kisilik ABD
Marin gücü gerektiğinde Libya’ya yapılacak bir harekâtta kullanılmak
üzere Girit adasında konuslandırıldı. Almanya, Fransa,
Đngiltere, Kanada, Türkiye ve Đtalya da deniz ambargosunda görev
aldılar. Almanya üç savas gemisi ile Libya- Tunus sınırındaki mültecilere
yardım amacıyla görev icra etti. Fransa helikopter tasıyıcı
Mistral gemisini Mısırlıları tahliye için gönderdi. Kanada iki firkateyn
ile yer aldı. NATO170 bu görevi yine üyelerinin tahsis etmis
olduğu su üstü gemiler ve denizaltılar vasıtasıyla Libya sınırlarının
Akdeniz’de uzantısı boyunca uzanan belirli bir bölgede icra
etmistir.171
http://www.nato.int/cps/en/SID-F909418A-
3E6AC8FC/natolive/topics_71652.htm?
166 “NATO and Libya – Operation Unified Protector”, agy.
167 “NATO and Libya – Operation Unified Protector”, agy.
168 NATO, age 71 s.7
169 “NATO Arms Embargo against Libya Operation Unıfied Protector”, Fact
Sheet, http://www.nato.int/nato_static/assets/pdf/pdf_2011_03/20110325
_110325-unified-protector-factsheet.pdf. (Erisim tarihi: 08.09.2011),
Celalttin Yavuz, Serdar Erdurmaz, Age. 2, S. 112.
170 “NATO ships move to enforce UN arms embargo”, 23.03.2011,
http://www.nato.int/cps/en/SID-F071A826-
49A1586D/natolive/news_71726.htm.
171 Michel Chossudovsky , “Insurrection and Military Intervention: The USNATO
Attempted Coup d’Etat in Libya?”, 09.03.2011,
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
103
Sivillerin Kaddafi güçlerinin saldırılarına veya saldırı
tehditlerine karsı korunması
Sivillerin ve sivil nüfusun yoğun olduğu bölgelerdeki saldırıları
önlemeye yönelik harekât, önceleri ABD, Đngiltere ve Fransa
tarafından münferit olarak uygulandı. Daha sonra harekât sorumluluğunun
NATO’ya geçmesiyle birlikte, NATO’ya tahsis edilen
hava kuvveti unsurları tarafından uygulandı. NATO görevi devralmadan
önce ABD Trablus’a Tomahawk Cruz füzeleri ile saldırıda
bulunurken, Fransa Bingazi’deki isyancılara karsı harekât icra
eden Kaddafi kara birliklerine hava taarruzları yaptı.172 NATO’nun
bu görevi devralmasından sonra harekâtın NATO komuta heyeti
vasıtasıyla daha planlı ve koordineli icra edileceği belirtildi. 173
Türkiye bu tür saldırı görevlerinde rol almamıstır. Bu doğrultuda
1 Nisan itibarıyla yapılan 74 bombalamaya yönelik uçusta,
tespit ve temas sağlanan hedeflerin imhasına yönelik görev yapılmaya
çalısıldığı açıklanmaktadır. Yapılan bu bombardımanlar
yukarıda ifade edilen üçüncü görev çerçevesinde ifa edilmekte
olup, Kaddafi’nin sivil muhalifleri bertaraf etmek amacıyla ileri
sürdüğü Libya hava kuvvetleridir. Hedef, Kaddafi’nin hava kuvvetlerinin
üstün ates gücünden istifade ile dağınık ve teskilatlanamamıs
muhaliflere ates kusarak, onları imha ederek, ölüm korkusu
ile karsı koyma iradelerini yok etmeye yönelik harekâtına mani
olmaktı.
http://www.globalresearch.ca/index.php?context=va&aid=23548.
172 Mu Xuequan, “France uses unexplosive bombs in Libya: spokesman”,
29.04.2011 http://news.xinhuanet.com/english2010/world/2011-04/29/c_
13850700.htm.. (Erisim tarihi: 06.06.2011)
173 “U.S. general warns no-fly zone could lead to all-out war in Libya”,
05.03.2011, http://globalresearch.ca/index.php?context=va&aid=
23535. (Erisim tarihi: 17.04.2011), Celalttin Yavuz, Serdar Erdurmaz, Age.
2, S. 112.
BÖLÜM –V
KADDAFĐ REJĐMĐNĐ DEVĐRMEK VE LĐBYA’NIN
KENDĐ YÖNETĐMĐNĐ TESĐSĐNE DESTEK ĐÇĐN
ULUSLAR ARASI GĐRĐSĐMLER
Paris Zirvesi, Londra Konferansı ve Libya Temas Grubu
Toplantıları ve Devam Eden BM Toplantıları
Paris Zirvesi (19.03.2011)
19 Mart 2011 tarihinde BM’nin 1973 sayılı kararının hemen
ertesinde, Birlesmis Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon, Đspanya
Krallığı Basbakanı, Federal Almanya Cumhuriyeti Sansölyesi,
Kanada Basbakanı, Katar Basbakanı ve Dısisleri Bakanı, Polonya
Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu Baskanı, Danimarka Basbakanı,
Đtalya Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu Baskanı, Yunanistan Cumhuriyeti
Basbakanı, Norveç Basbakanı, Belçika Basbakanı, Büyük
Britanya Birlesik Krallığı Basbakanı, Hollanda Kraliyeti Basbakanı,
Arap Birliği Genel Sekreteri, Avrupa Konseyi Baskanı, Dıs Politika
ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, Irak Cumhuriyeti
Dısisleri Bakanı, Birlesik Arap Emirlikleri Dısisleri Bakanı, Amerika
Birlesik Devletleri Dısisleri Bakanı, Ürdün Krallığı Dısisleri
Bakanı ve Fas Krallığı Dısisleri Bakanı, Fransa Cumhurbaskanı
Nicolas Sarkozy’nin daveti üzerine Libya’daki durumu incelemek
için bir zirve toplantısı yaptılar. Bu zirveye Fransa tarafından Türkiye
davet edilmemistir. 174
Bu zirve sonunda, asağıdaki deklarasyon kabul edilmistir.175
174 “Türkiye, ‘Libya Grubu’nda”, 30.03.2011,
http://www.sabah.com.tr/Gundem/2011/03/30/turkiye-libya-grubunda.
( 05.04.2011), Celalettin Yavuz, Serdar Erdurmaz, Age 2, S. 113.
175 “Libya halkına destek zirvesi sonunda yapılan basın bildirisi”, Fransa’nın
Ankara Büyükelçiliği, Paris, 19.03.2011, http://www.ambafrancetr.
org/spip.php?article1777. (Erisim tarihi: 05.04.2011)
Serdar ERDURMAZ
106
“Libya halkı, geçtiğimiz 15 Subat’tan bu yana yöneticilerini
reddettiğini ve değisiklik arzularını barısçıl bir sekilde ifade etmektedir.
Libya rejimi, ülkenin tamamından gelen bu mesru talepler
karsısında, kendi halkına karsı savas silahları kullanarak ve
insanlık hukukunu ciddi ve toplu sekilde ihlal ederek gitgide artan,
sert bir baskı uygulamaktadır.
Libya rejimi, Güvenlik Konseyinin 26 Subat’tan beri 1970
sayılı kararında dile getirdiği gerekliliklere, Arap Birliğinin, Afrika
Birliğinin, Đslam Konferansı Organizasyonu Genel Sekreteri’nin ve
Avrupa Birliği ile dünya üzerindeki birçok hükümetin kınamalarına
rağmen, kendi iradesini halkına zorla benimsetmek üzere siddet
eylemlerini arttırmıstır. Bu, kabul edilemez bir durumdur.
Güvenlik Konseyinin, özellikle acil ve tam bir ateskes talep
eden, saldırılara karsı sivil halkı korumak üzere gerekli tüm önlemlerin
alınmasına izin veren ve yasak hava sahası olusturan 17
Mart tarihli 1973 sayılı kararından memnuniyet duyuyoruz. Bu
karar nihayet, Libya rejimine karsı uygulanan silah ambargosunu,
seyahat yasaklarını ve özellikle de ulusal petrol sirketi ile ilgili
olanlar olmak üzere Libya varlıklarının dondurulmasına uygulanabilecek
kuralları güçlendirmis ve kesinliğe kavusturmustur.
Katkılarımız farklılık gösterecek olsa bile, bu kararların tam
anlamıyla etkili olmaları için ortak ve kesin bir sekilde hareket
etmeye kararlıyız.
Muammer Kaddafi ve onun emirlerini uygulayanların, sivil
halka karsı yürütülen siddet eylemlerine acil olarak son vermeleri,
güç kullanarak girdikleri bölgelerden geri çekilmeleri, kıslalarına
geri dönmeleri ve insani yardımın girisini sağlamaları gerekmektedir.
Güvenlik Konseyinin, Libya rejimi birliklerinin eylemlerinin
insanlık suçu teskil edebileceklerini düsündüğünü ve bu nedenle
Uluslararası Ceza Mahkemesine gittiğini hatırlatırız.
1973 sayılı karara uygun olarak, Güvenlik Konseyinin taleplerine
tam bir saygı gösterilmesi konusunda, askeri çareler de
dâhil olmak üzere gerekli tüm eylemlere basvurmakta kararlıyız.
Libya halkını, özlemlerini gerçeklestirmesinde, demokratik
bir çerçevede geleceğini ve kurumlarını insa etmesinde kendisine
yardım etmeye kararlı olduğumuz hususunda temin ediyoruz.
Güvenlik Konseyinin 1973 sayılı kararının, ne Libya’yı isgal
etmek, ne de isgal etmeye çalısmak anlamına geldiğini hatırlatırız…
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
107
Taahhüdümüz sürece yayılacaktır: Albay Kaddafi’nin, uluslararası
toplumun iradesine meydan okumasına ve kendi halkının
isteklerini hor görmeye devam etmesine izin vermeyeceğiz. Libyalılara,
ülkelerini Libya’nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne tam
bir saygı içinde yeniden insa edebilmeleri konusundaki yardımlarımıza
devam edeceğiz”.
Fransa Cumhurbaskanı Nicolas Sarkozy’nin damgasını
vurmaya çalıstığı konferansta alınan kararlara Türkiye tepki göstermisti.
176 Türkiye’nin Libya’ya yönelik operasyonların NATO
bünyesinde olması gerektiğine iliskin ısrarının kabul görmesinden
sonra Đngiltere, Londra’da baslayan konferansa Türkiye’yi de davet
etti.177
Türkiye’nin Paris konferansına davet edilmemesinin sebebine
Fransa Cumhurbaskanı Sarkozy’nin Libya’da etkin olacağını
düsündüğü Türkiye’yi dısarıda tutmak suretiyle, oyuna dâhil etmek
istememesinden kaynaklanan, at gözlüğüyle yaptığı değerlendirmesinin
bir yansıması olarak bakmak gerekmektedir.
ABD’nin çekimser kalarak NATO’nun aktif rol oynamasını isterken,
NATO üyesi olan Türkiye’nin dısarıda tutulmasının imkânsızlığını
Sarkozy’nin görmesi gerekmekteydi. Ancak, iç politikaya
yönelik kısa hesapları sonradan kendisinin pasifize edilmesine yol
açan bir yola girmis ve Türkiye Libya konusunda söz ve etkinlik
sahibi bir konuma gelmistir.
Londra Konferansı
Libya’daki koalisyon müdahalesinin Muammer Kaddafi gidene
kadar devam etmesinin kararlastırılması üzerine 29 Mart
2011 tarihinde ABD Dısisleri Bakanı Hillary Clinton dünya liderlerini
Londra’da bulusmaya çağırmıstır. Bu arada, Kaddafi güçleri
muhalif savasçılara Sirte’de saldırdı, isyancıları geri püskürttü ve
Brega ve Ras Lanuf’u geri aldı. Uluslar arası toplumun kararlı bir
176 “Fransızların Libya havası alındı”, 25.03.2011,
http://www.usasabah.com/Siyaset/2011/03/25/fransizlarin_havasi_alindi
(Erisim tarihi: 27.11.2011)
177 Perihan Korkmaz, “Türkiye, Libya Grubu’nda”, 30.03.2011,
http://www.sabah.com.tr/Gundem/2011/03/30/turkiye-libya-grubunda
(Erisim tarihi: 27.11.2011)
Serdar ERDURMAZ
108
sekilde Kaddafi’ye karsı olan tavrı, rejim yönetiminde çözülmelere
neden olmaya baslamıstır.
Mart’ın son günü Kaddafi’nin Dısisleri Bakanı Musa Kussa
Đngiliz istihbaratı tarafından düzenlenen bir saldırıdan sonra Đngiltere’ye
kaçmıs ve178 Obama muhaliflere yardım edilmesi yolunda
gizli bir emir vermistir179. Kaddafi Batı’nın kararlılığı karsısında
bekasını sürdürebilmek için Batı ile temasa geçerek, iliskisini
sürdürme çabası içine girmistir. 1 Nisan 2011’de, Kaddafi’nin en
büyük destekçisi olan oğlu Seyfülislam, Đngiliz yetkililerle gizli
görüsmeler yapmak için Londra’ya gitti.180 Đngiltere eski basbakanı,
Libya hükümet yetkililerinin Batı ile müzakere etmek istediklerini
söyledi. Ancak, bu konuda Batının çok istekli olmadığı görülmüstür.
Kaddafi yönetiminde çözülmeler baslamıstır.
Londra konferansında alınan kararlar
Londra’da yapılan konferansta NATO’nun kararlılığı bir kere
daha teyit edilmis ve BM kararları çerçevesinde yüklenilen görevlerin
inatla sürdürüleceği birlik ve beraberlik içinde ifade edilmistir.
Ancak, isyancıların Kaddafi güçleri karsısında ilk safhada
elde etmis oldukları basarıları sürdürememeleri bu toplantıda
gündeme gelmis ve yeni çözüm arayıslarının ortaya çıkmasına
neden olmustur. Đsyancıların komutanlığını üstlenmis olan Libyalı
tümgeneral Süleyman’ın, isyancı sivillerin askeri eğitimden yoksun
olmasının emir komuta zinciri ve organize olma konusunda
güçlükler yarattığını ifade etmesi isyancıların yapısı hakkında bir
fikir vermektedir. Emirlere riayet etmedikleri ve yeterli silah, mühimmat
ve teçhizata sahip olmadıkları için basarı kazanamadıkla-
178 “Kaddafi’nin Batı’daki yüzü kaçtı”, Sabah, 31.03.2011,
http://www.sabah.com.tr/Dunya/2011/03/31/kaddafiye-sok. (Erisim tarihi:
27.11.2011)
179 “Obama orders covert help for Libya rebels”, 30.03.2011,
http://english.aljazeera.net/news/americas/2011/03/201133022123240817
2.html. (Erisim tarihi: 27.11.2011)
180 Peter Beaumont, Nicholas Watt, Severin Carrell, “The Guardian,
Revealed: Gaddafi envoy in Britain for secret talks”, 01.04.2011,
http://www.guardian.co.uk/world/2011/mar/31/gaddaf-envoy-britainsecret-
talks-exit-strategy. (Erisim tarihi: 27.11.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
109
rı ileri sürülmüstür. Kaddafi ordusu karsısında muhalif güçlerin
dağınık bir görüntü verdiği, askeri yetenekten yoksun isyancıların
ordu karsısında tutunamamakta olduğu ifade edilmistir.181
Daha evvelki satırlarımızda belirttiğimiz gibi, ABD, Đngiltere
ve muhtemelen Fransa’ya bağlı özel kuvvetlerin, isyanın baslangıç
asamasında Libya’ya sivil olarak sızdıkları bilinmektedir. Bunların
danısmanlığında isyancıların organize edilmeleri ve belirli
hedeflere yönlendirilmeleri büyük ihtimalle gerçeklestirilmektedir.
Buna rağmen yetersiz silah ve mühimmat en büyük sorun olarak
gündeme gelmistir. Đste bu asamada ABD ve Đngiltere tarafından
isyancılara silah yardımı yapılması önerisi el altından konferansa
katılan üyelere sızdırılmıstır. Rusya ve Türkiye buna açık bir sekilde
karsı çıkmıs182 ve her ne kadar BM kararında sivillerin korunması
için her türlü enstrümanın kullanılması ifade edilmisse de,
çarpısan taraflardan birine silah sağlamanın sivil halkın korunmasından
ziyade çatısmanın dozunu arttırmaya yönelik olacağını ve
ana amaç ile uyusmayan bir uygulama olarak görüldüğünü açıklanmıstır.
Bu durum tarafların birbirine karsı siddetini arttırmaya
yönelik bir ortam yaratabilecektir.
7 Nisan 2011’de, Türkiye, Libya’daki çözümsüzlüğe sürüklenmis
savasın bitmesi için barısçıl bir yol önermistir.183 Öneride
demokratik reform ve muhalifler tarafından kontrol edilen sehirlerden
Kaddafi güçlerinin çekilmesi de vardı ve bu öneri aynı zamanda
savastan etkilenenlere insani yardım tasıyacak bir koridor
sağlayacaktı. Türkiye’nin bu önerisi uygulamaya konulamadan
Libya’daki savas kızıstı ve sonuçları düsünülenin çok daha ötesinde
olmaya basladı. Bu arada muhaliflerin liderleri organize
olarak, geleceğin Libya’sı için güç olusturmaya karar verdi.
181 Anthony Tucker-Jones, “Libya’s rebels need training, not guns”,
07.04.2011, http://www.defencemanagement.com/feature_story.asp?id=
16155. (Erisim tarihi: 11.04.2011)
182 “Turkey warns against supplying arms to Libyan rebels”, 31.03. 2011,
http://www.monstersandcritics.com/news/uk/news/article_1629997.php/
Turkey-warns-against-supplying-arms-to-Libyan-rebels.
(Erisim tarihi: 11.04.2011)
183 “Turkey working on roadmap for peace in Libya says PM Erdogan”,
07.04.2011,http://www.guardian.co.uk/world/2011/apr/07/turkeyroadmap-
for-peace-libya. (Erisim tarihi: 11.04.2011)
Serdar ERDURMAZ
110
Bes Afrika lideri ateskes yapılması konusunda arabuluculuk
yapmak için 10 Nisan 2011’de Trablus’a geldi. Bu arada Kaddafi
güçleri Bingazi’ye doğru ilerlerken muhaliflerin Ecdebiye civarındaki
savunma güçleri kırılmaya baslamıstır. Libya muhalif cephesi
Afrika Birliğinin bu barıs girisimini reddetti184. Nedeni, girisim
Kaddafi’nin bir an önce iktidardan çekilmesini kapsamıyordu.
Afrika Birliğinin önerisi, yüzlerce muhalif gösterici tarafından
“Kaddafi ile Çözüm Yok” sloganıyla karsılandı. Libya’nın eski Dısisleri
Bakanı Musa Kussa’nın, Lockerbie olayı nedeniyle geçirdiği
sorusturmadan sonra Đngiltere’den çıkmasına izin verildi. Fransa,
NATO’nun Libya’daki sivilleri korumak için yeterince çaba sarf
etmesini söylerken; Kussa da Libya’nın “yeni bir Somali” olma
riskini tasıdığını belirtti.
13 Nisan 2011’de, Arap ve batılı liderlerden olusan 21 üyelik
bir “temas grubu” Katar’da yaptıkları bir toplantıdan sonraki deklarasyonlarında
Kaddafi rejiminin “tüm mesruiyetini” kaybettiğini
ve iktidardan çekilmesi gerektiğini bildirdi. Fakat BM’nin muhalifleri
silahlandırma konusundaki çözüm önerisi üzerinde anlasmazlıklar
çıktı.
Libya Temas Grubu Toplantıları
Londra Konferansı’ndan sonra Kaddafi’nin “ölene kadar
müdahaleye devam” kararı ile muhalif güçlere saldırısı, uluslar
arasında, Kaddafi ye karsı muhaliflerin organize edilerek, basarılı
olmaları için çözüm arayısı içine girmelerine neden olmustur.
Temas Grubu, Libya ile ilgili uluslar arası çabalarda koordinasyon
ve Libya’daki taraflarla temaslar için bir “odak noktası”
sağlamayı amaçladığını belirtilmistir185.
Bu konuda bir taraftan Kaddafi ile kisisel iliskisi bulunan
ülke liderlerinin çabası ile temasın devam ettirilmesi ve saldırıların
tırmanmasının önlenmesi doğrultusunda bir yol haritası izle-
184 Muhammad jusuf, “Qaddafi Accept African Union Peace Plan”, 10.04.
2011, http://www.allvoices.com/contributed-news/8743577-qaddafiaccept-
african-union-peace-plan. (Erisim tarihi: 11.04.2011)
185 “Libya Temas Grubu, Çalısmalarını Yoğunlastırıyor”, 10.04.2011,
http://www.turkishny.com/headline-news/2-headline-news/51777-libyatemas-
grubu-calmalarn-younlatryor. (Erisim tarihi: 11.04.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
111
nirken, diğer taraftan muhaliflerin Ulusal Geçici Konsey vasıtasıyla
içeride siyasi olarak organize olmasına ve gerekli kurumların
tesisi için finansman kaynaklarının koordine edilmesine çalısılmıstır.
Diğer taraftan da muhaliflerin düzenli bir kara harekâtı icra
edebilecek sekilde eğitilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması
bu grup tarafından koordine edilmistir.
Bu çerçevede ilk olarak Katar Emiri’nin baskanlığında toplanan
ilk oturumda Ulusal Geçici Konsey üyeleri temsil edilirken
Kaddafi rejiminin yer almaması dikkat çekici olmustur.
Konuya bu açıdan baktığımızda, Temas Grubu’nun, uluslar
arası toplumun topyekün olarak Kaddafi’nin iktidardan çekilmesi
için neler yapılabileceğini değerlendirdiği ve Kaddafi rejimine
karsı ne kadar güçlü bir birlik olusturduğunu göstermesi açısından
önemli bir uluslar arası platform olduğunu müsahede etmekteyiz.
Bir diğer önemli özelliği de bu grupta ABD’nin liderlik içinde
bulunmaktan geri kaldığıdır. Toplantılar muhtelif ülkelerin
esbaskanlığında düzenlenmis ve icra edilmistir. Bu, Baskan Obama’nın
gelecek seçimlerde sorun olabilecek meselelerden uzak
kalarak, bir taraftan kendi kamuoyuna karsı dengeli tutumunu
ortaya koyarken uluslar arasında da Irak ve Afganistan’da olduğu
gibi kendi basına hareket etme veya bir adım önde bulunma politikasından
geri adım attığını göstermektedir.
Temas Grubunda Fransa’nın etkinlik için çıkıslar yapmadığı
müsahade edilebilir. Baslangıçta toplantılara uluslar arası örgütlerin
dısında 21 ülke katılırken, son toplantılarda bu katılımın
40’lara ulasmasıyla ilginin arttığı görülebilir.
Baslangıçta Kaddafi’nin mesruiyetini yitirdiği konusu cılız
ifadelerle açıklanırken, ilerleyen safhada daha kesin ifadelerle bu
hususun dile getirildiği ve Ulusal Geçici Konsey’in ülkelerce mesru
yönetim olarak kabul edildiği izlenmistir.
Doğal olarak, Kaddafi rejiminin dondurulan varlıklarının,
özellikle finansman birikimlerinin Ulusal Geçici Konsey’e aktarılması
için gerekli düzenlemelerin yapılmasına yol açılmaya çalısılmıstır.
Serdar ERDURMAZ
112
Libya Temas Grubu’nun Birinci Toplantısı186
Londra’da yapılan toplantıdan sonra, Libya krizine çözüm
bulmayı amaçlayan 21 ülke ve uluslar arası kurulus temsilcilerinin
olusturduğu Libya Temas Grubu’nun ilk toplantısı 13 Nisan 2011
tarihinde Katar’ın baskenti Doha’da yapılmıstır. Temas Grubunun,
Đngiltere Dısisleri Bakanı William Hague ve Katar Veliaht Prensi
Seyh Tamim Bin Hamad el Tani nin esbaskanlığında Doha Ritz
Carlton, da düzenlenen bu ilk toplantısında, NATO Genel Sekreteri
Anders Fogh Rasmussen ve BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon,
ABD, bazı Avrupa ve Ortadoğu ülkeleri dısisleri bakanları ve bakanlık
temsilcilerinin yanı sıra, Libya Ulusal Geçici Konseyi temsilcileri
de yer almıstır.
Toplantıda, Almanya Dısisleri Bakanı Guido Westerwelle,
Ulusal Geçici Konseyi mesru olarak tanıdıklarını ifade etmistir.187
Libya’nın dondurulan mal varlıklarından muhaliflere maddi kaynak
yaratılması konusunun yasallığını tartısmaları gerektiğini
söylemistir. Westerwelle, Libya’nın geleceğine iliskin görüsmeler
için Katar’ın baskenti Doha’da toplanan Libya Temas Grubu dısisleri
bakanları toplantısında , “Sorun su: Bu yasal mı, değil mi?
Yanıtı ise bunun yasal olup olmadığını bilmiyoruz” seklinde bir
açıklamada bulunmustur. Libyalı muhaliflere bu sekilde maddi
kaynak yaratılmasının yasal olması gerektiğini kaydeden
Westerwelle , “Bu paraların kime ait olduğunu görmemiz gerekiyor,
iste bunu tartısmamız gerekiyor” diye konusmustur.
Doha’da daha önce Đtalya Dısisleri Bakanlığından bir yetkili,
Libya’nın dondurulan mal varlığına iliskin hesaplardan Muammer
Kaddafi’yi devirmeye çalısan muhaliflere maddi kaynak yaratılmasının
gündemde olduğunu söylemisti. Đngiliz Reuters ajansı, Libyalı
muhaliflerin bir temsilcisinin daha önce Batılı hükümetlerden,
kendi kontrollerindeki bölgelerde bulunan sivillerin ihtiyaçlarını
karsılamak için 1,5 milyar dolar sağlanmasını istediklerini ve pet-
186 “Dısisleri Bakanı Libya Temas Grubu’nun ilk toplantısı katılıyor”,
13.04.2011, http://www.fco.gov.uk/en/news/latest-news/?id=583349682
&view=News. (Erisim tarihi: 27.04.2011)
187 “Germany officially recognizes Libyan opposition as rightful government
of Libya”, 18.06. 2011, http://stratsisincite.wordpress.com/2011/06/18/
germany-officially-recognizes-libyan-opposition-as-rightful-governmentof-
libya/. (Erisim tarihi: 23.06.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
113
rol karsılığı insani yardım almaktan memnun olacaklarını söylediğini
aktarmıstır.
Toplantıda konusan isyancıların sözcüsü Mahmud Awad
Samam, “Türkiye’nin Libya’da barısçı bir geçis için inisiyatif almasına
olumlu bakıyoruz. Ancak Kaddafi mutlaka gitmeli.” seklinde
açıklamada bulunmustur. Đsyancılar daha önce Türkiye’yi
NATO harekâtını yavaslatmak konusunda suçlamıslardı. Libya
krizine barısçıl çözüm arayısı Basbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın
bir hafta önce açıkladığı Libya yol haritasının temel ilkelerinden
biriydi. Erdoğan ayrıca, Türkiye’nin, Kaddafi ile isyancı güçler
arasında arabuluculuk yapmaya hazır olduğunu açıklamıstı.
Doha toplantısında Türkiye’yi temsil eden Dısisleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu, “Libya halkının talepleri doğrultusunda bir
siyasi değisikliğin mutlaka yapılması gerekir ancak, onun yöntemi
barısçıl olmalıdır.” sözleriyle bu tavrı sürdürmüstür. Öte yandan
Libya Temas Grubu’nun Doha toplantısı, NATO’nun saldırılarını
artırması, bütün üyelerin harekâta katılması, isyancılara para ve
silah sağlanması konularında anlasma sağlanmadan sonra ermistir.
Toplantı sonrası yayınlanan bildirgede, “Kaddafi rejiminin
mesruiyetini yitirdiği” ve “iktidarı bırakması” gerektiği yinelenmekle
yetinildi. Grubun bir sonraki toplantısı Đtalya’da düzenlenecekti.
Toplantı sonrası Đngiltere Dısisleri Bakanı tarafından yapılan
açıklamada; Toplantının Katar Veliatı Seyh Tamim Bin Hamad
el Tani ev sahipliğinde ve Đngiltere esbaskanlığında yapıldığını;.
21 ülke ve BM, Arap Birliği, NATO, AB ve Đslam Konferansı Teskilatı
ile Körfez ülkelerinden temsilcilerin katıldığı toplantıda Libya’nın
durumunun görüsüldüğünü belirtmistir. Toplantıda Afrika
Birliği misafir olarak yer almıstır. Katılımcılar, Libya Temas Grubu’nun
Libya halkına odaklanarak, onlara destek vermesi ve uygulanacak
uluslar arası politika ve insani konularla birlikte, çatısma
sonrası verilecek desteğin müzakere edilmesi için bir forum
olusturması konusunda bildirimde bulunmuslardır.
Toplantıda alınan kararlar asağıdaki gibidir:188
188 “Libya Contact Group: Chair’s statement, Statement by Foreign Secretary
William Hague following the Libya”, Contact Group meeting in Doha,
13.04.2011, http://www.fco.gov.uk/en/news/latest-news/?view=News
&id=583592582. (Erisim tarihi: 17.04.2011)
Serdar ERDURMAZ
114
“• BM’nin 1970 ve 1973 sayılı kararlarının uygulanması konularında
kararlılıklarını ifade etmislerdir. Ayrıca rejime ait fonların
sınırlandırılmasına yönelik ilave tedbirler alınması üzerinde
durmuslardır. Bu hususların Bingazi’ye yapılan vahsi saldırılar ve
insani felaketlerin önlenmesi açısı dâhil, sivillerin korunmasında
Kaddafi üzerinde ciddi bir baskı olusturacağı değerlendirilmistir.
• BM’nin 1973 sayılı kararının güçlü (robust) bir sekilde
uygulanmasındaki ihtiyacın altını çizerek, NATO’nun askeri harekât
için komuta kontrolünü memnuniyetle karsılamıslardır.
• Sivil halka ait bölgelere rejimin saldırıları devam ettiği
sürece BM 1973 sayılı kararının uygulaması sürecektir.
• Katılımcılar Libya’daki durumdan faydalanmak isteyen
asırı uçların (burada kastedilen El Kaide gibi asırı Đslami örgütlerdir)
potansiyel tehditlerine karsı kontrol ihtiyacının olduğunda
hemfikirdirler.
• Bu bağlamda katılımcılar 1973 sayılı kararın OP 1 “ sivillerin
istismarının ve bütün saldırıların ve vahsetin tamamen sonlandırılması
ve ateskesin derhal tesisi konusundaki talebini” vurgularlar.
Zorla girilmis, isgal edilmis veya kusatılmıs Ajdabiyah,
Brega, Jadu, al Jebal al Gharbiyah, Kikla, Misurata, Nal ut,
Raslanuf, Yefrin, Zawiyah, Zintan ve Zuara dâhil bütün Libya
sehirlerinden bütün Kaddafi rejiminin kuvvetlerinin çekilmesini ve
sivillere karsı yapılan saldırıların sona erdirilmesi konusundan
çağrı yapmaktadırlar. Kaddafi ve rejiminin sivillerin korunması ve
onların temel ihtiyaçlarının karsılanması konuları dâhil, uluslararası
hukuk, uluslar arası insani hukuk, insan hakları ve mülteci
hukuku gibi yükümlülüklere uyması gerekmektedir. Temas Grubu
su, elektrik ve doğalgaz tedarikinin bütün bölgelerde yeniden
tesisi konusunda ve keyfi olarak gözaltına alınan politik mahkûmların
serbest bırakılmaları konusunda çağrı yapar.
• BM 1973 sayılı kararının OP 2’de vurgulanan “Libya halkının
mesru taleplerine cevaben krize çözüm bulunması” yönünde
çabaların yoğunlastırılması ihtiyacı üzerinde durulmaktadır. Katılımcılar
politik çözümün Libya’ya daimi barısın getirilmesi için tek
yol olduğunu tekrarlarlar ve Libya’nın milli birliği, toprak bütünlüğü,
bağımsızlığı ve egemenliğine dair güçlü inançlarını yenilerler.
Kaddafi’nin sürmekte olan varlığının krize herhangi bir çözüm
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
115
bulunmasına karsı tehdit olusturduğu inancında birlesirler. Libya
halkının kendi geleceğini tayin edeceği iç politik süreç gereklidir.
Siyasi geçis sürecini görmek isteyen bütün Libyalıları Kaddafi’yi
çekilmesi için zorlamaya çağırırlar. Katılımcılar, Kaddafi yandaslarının
onu terk etmesi halinde zayıflayacağını belirtirler.
• Aynı zamanda, katılımcılar BM kararı 1973 OP 2 “ sürdürülebilir
barısçı bir çözüm bulmak için gerekli siyasi reformları
yapmaya yol açacak diyalogun kolaylastırılması amacıyla, BM
özel temsilcisinin Libya konusundaki çabalarını destekler ve takdirle
karsılarlar. “…Katılımcılar BM’nin, Libya halkının çıkarlarını
temsil eden demokratik seçilmis hükümet teskiline yönelik seçim
yöntemleri ve anayasa için siyasi bir geçis planı gelistirmesine
dair çabaları desteklemektedir… Aynı zamanda BM’nin 14 Nisan’da
Kahire’de Arap Birliği ile birlikte Libya’da güvenli barıs
için ortak görüs olusturulması için yaptığı görüs alısverisine ve
iliskilerin gelistirilmesine yönelik toplantısını takdirle karsılarlar.
• Libya halkının kendi hükümetini seçmesi hakkıdır. Katılımcılar
Libya konusunda Ulusal Geçis Konseyi kararını takdirle
karsılarlar. Mevcut rejimin aksine Ulusal Geçis Konseyi Libya
halkını temsil etmektedir. …
• Katılımcılar muhaliflere, insani yardım dağıtan BM kurum
ve insani yardım kuruluslarına BM kararı 1970 ve 1973’e uygun
olarak, malzeme desteği dâhil destek sağlamaya devamda
mutabıklardır.
• Katılımcılar Libya’da yapısal ihtiyaçlar ve kısa vadeli finansman
ihtiyaçlarına yardım UGK’na gelir temini için geçici
finansman mekanizmasına ait bir metot sağlama konusunda mutabıktırlar…
• …Katılımcılar NATO, AB ve diğer kurumlardan BM’nin
talebi ile insani yardımların dağıtılmasına yardım konusundaki
tekliflerini takdirle karsılarlar…”
Yapılan toplantı Fransız Dısisleri Bakanı açısından tam bir
basarı olarak değerlendirilmektedir. BM’nin 1973 sayılı kararının
güçlü bir sekilde uygulanmasında görüs birliği olduğunu vurgulamıstır.
Bunun güçlü bir askeri baskıyı düsündürdüğü üzerinde
durmustur. Diğer önemli hususun ateskes talebi olduğunu belirtmistir.
Burada sadece ateskesmekten değil, Kaddafi güçlerinin her
Serdar ERDURMAZ
116
yerden geri çekilmesini ve vahsete son vermesini vurgulaması
açısından önemli olduğunu ifade etmistir. Askeri harekâtın hedefinin
ise açık bir sekilde Kaddafi’nin mesruluğu yitirdiğini ve yönetimden
çekilmesi olduğunu açıklamıstır. Açık bir sekilde siyasi
çözüm vurgulanmıstır.
Birinci toplantıda Türkiye’nin rolü
Bu toplantıda Libya’ya askeri müdahale üzerinde
yoğunlasılırken, Türkiye farklı seçenekleri gündeme getirmesi
açısından inisiyatifi ele almıstır. Aslında Doha’daki toplantıda
vurgulanan esas, daimi barısın ancak siyasi çözümlerle olabileceği
konusuydu. Türkiye’nin çabaları da bu savı destekler biçimde;
189 Kaddafi rejimi ile muhaliflerin görüsmeler yoluyla çözüme
ulasma sağlanmasına katkıda bulunulması yönündeydi.
Türkiye Libya krizinin baslangıcından itibaren uluslar arası
müdahaleye karsı bir tavır sergilemistir. Gerekçesi, yapılacak bir
askeri müdahalenin Libya halkına faydadan ziyade zarar getirebileceği
seklindeydi. Ancak, askeri müdahalenin kaçınılmaz olduğunu
kabul etmesiyle birlikte yapılacak müdahalenin NATO semsiyesi
altında yürütülmesi konusunu kabul etmistir. Bununla beraber,
kendisi askeri harekâtta sıcak çatısmayı öngören aktif bir
rol almayacağı iradesini ileri sürmüstür. Bunun yerine NATO
semsiyesi altında, insani yardımı ön alan ve ambargoya yönelik
görevler üstlenebileceğini belirtmistir.
5 Mayıs 2011’de Roma’da Yapılan Đkinci Toplantı
Libya Temas Grubunun, ikinci toplantısı Đtalya’nın ev sahipliğinde
Mayıs ayının ilk haftasında Roma’da yapılmıstır. Basta
ABD ve Đngiltere olmak üzere, Batılı ülkelerin yanı sıra Türkiye,
Arap devletleri ile BM, Arap Birliği ve NATO’nun yer aldığı Libya
Temas Grubu’nun bu ikinci toplantısı Đtalya Dısisleri Bakanı
Franco Frattini’nin daveti üzerine gerçeklesmistir. Türkiye’yi Dısisleri
Bakanı Ahmet Davutoğlu temsil etmistir. Toplantıya ABD’nin
189 “Libya Contact Group meeting in Rome concludes”, 05.05.2011,
http://www.fco.gov.uk/en/news/latest-news/?id=592277182&view=
News. (Erisim tarihi: 08.05.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
117
adına, Dısisleri Bakanı Hillary Clinton katılmıs ve bu vesile Roma’da
ayrıca mevkidası Frattini’nin yanısıra Basbakan Silvio
Berlusconi ve Cumhurbaskanı Giorgio Napolitano ile ikili görüsmelerde
bulunmustur.
Roma’daki toplantının ana gündem maddesini, Libya’ya
iliskin BM Güvenlik Konseyi’nin 1970 ve 1973 sayılı kararlarının
uygulanması olusturmustur. NATO’nun toplantı öncesi Trablus’a
gerçeklestirdiği hava baskınının sonucunda Kaddafi’nin oğlu ve üç
torununun hayatını kaybetmesinin büyük tartısmalara neden olması;
bu çerçevede, özellikle NATO operasyonları üzerinde durulmasını
gündeme getirmistir. BMGK daimi üyelerinden Rusya
gibi bazı ülkeler, bir süreden beri NATO’nun Libya’daki operasyonlarının
BM tarafından verilen yetkiyi astığı yönündeki elestirilerini,
tartısmalı son baskından sonra daha da yoğunlastırmıslardır…
Toplantı sonunda alınan kararlar asağıdaki gibidir 190;
“• Roma Temas Grubu BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK)
1970 ve 1973 sayılı kararlarının uygulanması konusundaki fikir
birliği hakkında açık bir tavır sergilemistir. Kadaffi’nin gitmesi
konusunda daha fazla ülke mutabık olmustur. NATO harekâtının
yoğunlastırılması ile birlikte, diplomatik ve ekonomik baskıların
arttırılması ve Ulusal Geçis Konseyine geçici finansman mekanizması
tesisini de içeren desteğin verilmesi konusunda mutabakat
sağlanmıstır. Bu toplantıda Katar Emirliği ve Đtalya’nın
esbaskan-lığında 22 ülkenin ve BM, Arap Birliği, NATO, AB, Đslam
Konferansı Teskilatı ve Körfez Đsbirliği Teskilatı katılımı ile geçmis
olayların ve muhtemel gelismelerin değerlendirmesi yapılmıstır.
Afrika Birliğinin yine davetli olarak katılımı sağlanmıstır. Temas
grubu kendisini mesru irtibat noktası olarak bir kere daha teyit
etmistir.
• Temas Grubu Kaddafi rejiminin vahsi ve insanlık dısı saldırıları
sonunda Libya halkında olusan ciddi kayıplar ve sivil zayiata
karsı halkla derin bir bağlılık içinde olduklarını ifade ettiler. Bu
bakımdan, Temas Grubu, Uluslar arası Ceza Mahkemesinin
(UCM) 4 Mayıs’ta BM Güvenlik Konseyi’ne Kaddafi rejiminin uygulamıs
olduğu insanlık dısı cinayetlere dair vermis olduğu ilk
raporu memnuniyetle karsılamıstır…
190 “Libya Contact Group meeting in Rome concludes”, agy.
Serdar ERDURMAZ
118
• Uluslar arası alanda gittikçe izole olan ve savunma pozisyonuna
giren Kaddafi rejimi için zaman aleyhine islemektedir.
BMGK’nin 1970 ve 1973 sayılı kararlarına tam bir uyum içinde
hareket edene kadar siyasi, askeri ve ekonomik baskı yoğun bir
sekilde sürdürülecektir.
• Politik olarak, bu baskılara gayrimesru silahlara ve paralı
askerlere (mercenaries) ve Libya uydu TV’sine karsı hareketler
dâhildir. Kaddafi’nin izole edilmesi, insan haklarını ihlal etmek
istemeyen halka çağrı yapılarak rejimden desteklerini çekmelerini
sağlamak suretiyle gerçeklestirilecektir. Ülkelere Libya yayınlarını
engellemeleri çağrısı yapılacaktır…
• Askeri olarak, Katılımcılar… NATO askeri harekâtının
BMGK kararlarının uygulanması için gerekli olduğunu vurgulamakta
ve harekâta katkıyı takdirle karsılamaktadır.
• Ekonomik olarak, katılımcılar insanî olmayan kullanımlar
için Kaddafi rejiminin ham petrol ihracatını ve rafine petrol ithalatını
engellemek üzere faaliyette bulunmayı kabul etmektedirler.
Finansman kaynağı temini mekanizması konusundaki ilerlemeleri
takdir etmektedirler.
• Kaddafi rejimi ve ailesinin mesruiyetini kaybettiği yine
vurgulanmaktadır. NATO askeri müdahalesinin BMGK kararları
ile uyum içinde olduğu ifade edilmektedir. Uluslar arası toplumun
Libya’nın milli birliğine, toprak bütünlüğüne, bağımsızlık ve egemenliğinin
muhafazasına olan güçlü inanç dile getirilmistir…
• Geçici Milli Konseyin Libya halkının temsilcisi olduğu ve
gerekli finansman ihtiyacının sağlanması için Libya’nın muhtelif
ülkelerde dondurulan değerlerinin bu kurum lehine çözülmesinin
yollarının arastırılacağı belirtilmektedir… Müteakip toplantının
belirlenecek bir tarihte BAE’de yapılacağı kararlastırılmıstır.
• Đnsani yardım olarak, 245 milyon dolar kadar mali desteğin
Libya krizinin baslangıcından beri yardım olarak tahsis edildiği
kaleme alınmıstır”.
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
119
9 Haziran 2011 Temas Grubu’nun Birlesik Arap
Emirliklerinde (BAE) Yapılan Üçüncü Toplantısı191
Birlesik Arap Emirliklerinin (BAE) baskenti Abu Dabi’de 9
Haziran’da düzenlenen 3. Libya Temas Grubu Toplantısında bulusan
Batılı güçlerin temsilcileri, Libya lideri Muammer Kaddafi’ye
karsı mücadele eden Libyalı muhaliflere siyasi ve mali destek
sözü verdi.
Toplantıda, Fransa Dısisleri Bakanı Alain Juppe, ülkesinin
Libya’daki muhaliflerin kurduğu Geçici Ulusal Konsey’e 290 milyon
avro vereceğini açıklarken, ABD Dısisleri Bakanı Hillary
Clinton da ülkesinin Geçici Ulusal Konsey’i ”mesru siyasi
muhatap” olarak tanıdığını söyledi.
”Kaddafi’nin günlerinin sayılı olduğunu” ileri süren Clinton,
”BM çerçevesinde uluslararası ortaklarımızla kaçınılmaz gelisme
üzerinde çalısıyoruz. Bu, Kaddafi sonrası Libya’dır.” ifadesini kullanmıstır.
Avustralya Dısisleri Bakanı Kevin Rudd da ülkesinin
Libyalı muhaliflerin kurduğu Geçici Ulusal Konsey’i tanıdığını
belirtti. Đtalya Dısisleri Bakanı Franco Frattini ise, ”Kaddafi’ye
karsı birliğimizi bozmamalı, Kaddafi’ye yeniden güçlenme sansı
vermemeliyiz.” dedi.
Toplantıya Dısisleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından
temsil edilen Türkiye de katılmıstır. Yapılan toplantıda, Kaddafi
sonrasının Libyasını ve muhaliflere yardım amacıyla Mayıs ayında
kararlastırılan fonun hayata geçirilmesi gibi konuları ele alacağı
ifade edilmistir. Bu konuda, Libya Ulusal Konseyi Baskan Yardımcısı
Hafız Goga; “Toplantıda ekonomik meseleleri, özellikle de
Libyalıların istifade edeceği mali girisimleri masaya yatıracağız.
Çünkü istikrarımız ve içinde bulunduğumuz krizden çıkısımız,
mali ihtiyaçlarımızın karsılanmasına bağlı.” seklinde bir açıklamada
bulunmustur.
Bu arada diplomasinin yanı sıra cephedeki hareketlilik de
devam etmekteydi. NATO kuvvetleri, Libya’nın baskenti Trablus’un
merkezindeki bir hedefi gece saatlerinde bombaladı.
191 “Libya Contact Group: Chair’s statement”, 13.04.2011,
http://ukinbih.fco.gov.uk/en/news/?view=News&id=583592582.
(Erisim tarihi: 27.04.2011)
Serdar ERDURMAZ
120
Misurata’da yasanan çatısmalarda, Kaddafi güçlerinin topçu atesi
esliğinde düzenlediği saldırı sonucu 12 muhalif hayatını kaybetmis,
26’sının da yaralandığı ifade edilmistir.
Bu toplantıda özetle asağıdaki kararlar alınmıstır:192
“• Bu toplantıda esbaskanlık Đtalya ve BAE tarafından yürütülmüstür.
BM, Arap Birliği, NATO, AB, Đslam Konferansı teskilatı
ve Körfez Đsbirliği Teskilatı dâhil, 40’tan fazla ülke ve teskilatın
temsilcilerinin katıldığı toplantıda Libya’daki son gelismeler ve
Temas Grubunun son toplantısından sonra alınan kararların uygulanmasındaki
gelismeler gözden geçirilmistir. Temas Grubunun
Libya halkının hakları konusunda gerekenleri yapan mesru bir
kurum olduğu bir kere daha ifade edilmistir. Toplantıya üye olarak
Bulgaristan ve gözlemci olarak Mısır, Romanya, Kıbrıs Rum
Kesimi, Güney Afrika ve Sudan ilk defa katılmıstır. Libya’nın toprak
bütünlüğü, egemenliği ve milli birliğine saygılı ancak, Kaddafi
rejiminin mutlaka sona ermesinde mutabık uluslar arası toplumun
iradesinin açık bir sekilde bu toplantıda da ortaya konulduğu ifade
edilmistir.
• Geçici Milli Konsey’in “ Libya için yol haritası” kapsamında
siyasi geçisin baslatılmasının esas olduğu vurgulanmıstır.
• Yine BMGK 1970 ve 1973 sayılı kararlarına uyulmasının
esas olduğu belirtilmis, NATO’nun “Müsterek Koruma” isimli harekâtının
90 gün uzatılmasının memnuniyetle karsılandığı açıklanmıstır.
• Uluslar arası sorusturma komisyonunun, BM Đnsan Hakları
Konseyine sunduğu Kaddafi rejiminin insan haklarının ihlaline
yönelik cinayetlerinin, bu karsı tavrın ne kadar mesru olduğu konusunda
gerekli delilleri açık bir sekilde belirlediği ifade edilmistir.
• Siyasi, ekonomik ve askeri yaptırımlar ve baskılar sürdürülmeye
devam ederken, muhaliflere yeterli mali desteğin sağlanması
için finansman mekanizması ile ilgili çalısmaların kesintisiz
devam etmesi gerektiği üzerinde durulmustur.
192 “Libya Contact Group: Chair’s statement”, 13 .04.2011,
http://ukinbih.fco.gov.uk/en/news/?view=News&id=583592582.
(Erisim tarihi: 27.04.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
121
• Kaddafi’nin izolasyonuna yardımcı olmak üzere Libya’nın
batısında 6 limanın gerekli yardımların muhaliflere iletilmesi
için kullanılmasının uygun olduğu belirlenmistir.
• Libya halkının kendi geleceğini kendisinin tayin etmesinin
esas kabul edildiği toplantıda, bu kapsamda geçici konsey
tarafından hazırlanan “ Libya için yol haritası”nın takdirle karsılandığı
söylenmistir.
• AB’nin Bingazi’de ve BM ajansının yanında insani yardım
ofisi açtığı belirtilmistir.
• Temas Grubu Türkiye dâhil, Bahreyn, Đtalya, Katar, Đspanya
ve ABD’ye yaptıkları mali yardım nedeniyle tesekkür etmistir.
• Nihayetinde de davetli Afrika Birliğine çabalarından dolayı
ve Arap ülkeleri ile Arap Birliğine ve grupta yer alan BM dâhil
diğer teskilatlara katkılarından dolayı takdirlerini sunmustur”.
Batı Temas Grubu’nun 13 Temmuz 2011’de Türkiye’nin ev
sahipliğinde Đstanbul’da yaptığı 4’üncü toplantı193
Dısisleri Bakanlığının 166 numaralı basın bildirisinde; Uluslararası
toplumun Libya krizini çözmeye yönelik çalısmalarına
siyasi yönlendirme sağlamak ve bu çalısmaları koordine etmek
amacıyla 29 Mart 2011 tarihli Londra Konferansı’nda olusturulan
“Libya Temas Grubu”nun dördüncü toplantısının, ülkemiz ile bir
önceki toplantının ev sahibi olan Birlesik Arap Emirliklerinin
esbaskanlığında 15 Temmuz 2011 tarihinde Đstanbul’da yapılacağı
açıklanmıstır.
Önceki toplantıları sırasıyla Katar, Đtalya ve Birlesik Arap
Emirliklerinde yapılan Grubun dördüncü toplantısına yaklasık 32
ülke ve 7 uluslar arası kurulustan, çoğunluğu Dısisleri Bakanı ve
Genel Sekreter düzeyinde olmak üzere katılım sağlanması beklendiği
ifade edilmistir. Bu toplantıya Rusya katılmamıstır.194
193 “Libya Temas Grubu Đstanbul’da Toplandı”, 25.08.2011,
http://www.turkishny.com/headline-news/2-headline-news/64002-libyatemas-
grubu-istanbulda-toplandı. (Erisim tarihi: 30.08.2011)
194 “Russia not to attend Libya contact group meeting in Istanbul”,
13.07.2011, http://en.rian.ru/world/20110713/165179478.html. (Erisim tarihi:
30.08.2011)
Serdar ERDURMAZ
122
Đstanbul toplantısında, 9 Haziran 2011 tarihinde Abu Dabi’-
de yapılan bir önceki toplantıdan bu yana Libya’da meydana gelen
gelismelerin değerlendirilmesi, Türkiye tarafından hazırlanan
“yol haritası” temelinde Libya krizinin sona erdirilmesine yönelik
siyasi çözüm arayıslarının ele alınması ve Libya’da halkın mesru
beklentileri doğrultusunda siyasi değisim ve dönüsüm sağlanması
amacıyla uluslar arası toplum tarafından yürütülen faaliyetlerin
koordine edilmesinin planlandığı gündem olarak açıklanmıstır.
Toplantıda ayrıca Libya halkına yönelik insani ve yeniden
yapılanma yardımları bağlamında Temas Grubu’nun çalısmalarına
katılan ülke ve uluslar arası kuruluslarca bundan sonra atılabilecek
adımlara iliskin istisarelerde bulunulması öngörülmüstür.
Toplantının sonunda, Temas Grubu’nun çalısmalarına katılan
ülke ve uluslar arası kurulusların, toplantının sonuçlarına iliskin
ortak anlayısı yansıtan bir Baskanlık Açıklaması yayınlanacağı
belirtilmistir.
Alınan kararlara göre özetle ;195
“• Yapılan toplantıda Temas Grubu’nun, Ulusal Geçis Konseyini
ülkenin mesru yönetimi olarak tanıması, bugüne kadar
isyancılara verilen en büyük uluslar arası destek anlamına gelmistir
. Gerçekte belirtilen konsey ülkeler tarafından münferit olarak
tanınmaya baslamıstı. Bu sekilde bir tanıma ile güç birliği içinde
katılımcı ülkelerin tamamının tanınma yönünde irade beyanında
bulunduğu ve ortak bir tavırla kendilerini bağladıkları bir pozisyon
yaratmıstır. Karar aralarında Amerika Birlesik Devletleri’nin de
bulunduğu Libya Temas Grubu’ndaki 32 Batı ve Arap ülkesini
bağladığı anlamına gelmektedir.
• Bu suretle, basta Amerikan bankaları olmak üzere, Libya’nın
çesitli ülkelerdeki 30 milyar doları bulduğu tahmin edilen
dondurulmus varlıklarının Bingazi’deki muhaliflere aktarılabilmesinin
önü açılmıstır.
195 “Fourth Meeting of the Libya Contact Group Chair’s Statement”, 15.07.
2011, http://www.mfa.gov.tr/fourth-meeting-of-the-libya-contact-groupchair_
s-statement_-15-july-2011_-istanbul.en.mfa.
(Erisim tarihi: (30.08.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
123
• Mesru olarak tanınan seffaflık ve demokratik reformlar
konusunda vaatlerde bulunan Libya Ulusal Geçis Konseyine her
türlü destek taahhüdünde bulunuldu ve buna paralel olarak, Konsey’den,
kendi yol haritası çerçevesinde ülkenin tüm kesimlerinin
katılımıyla bir ulusal kongre olusturulması ve bir geçis hükümeti
kurulması istendi.
• Temas Grubuna göre, bu “dönüsüm süreci, kapsayıcı
olmalı, ulusal uzlasıyı yansıtmalı ve bütün grupların sesleri duyulmalı.”
• Kararda, “Muammer Kaddafi rejiminin artık herhangi bir
mesru otoritesi kalmamıstır.” seklinde bir ifade ile Kaddafi’nin
tamamen gözden çıkartıldığı ortaya konulmustur.
• Kaddafi üzerinde baskıların arttırılması amacıyla, Birlesmis
Milletler Genel Sekreterinin Libya Özel Temsilcisi
Abdelilah El Hatip’in “çekil” çağrısı yapmak için Trablus’a gitmesi
ve Kaddafi’ye yeni bir ateskes önerisi götürmesi öngörülmüstür.
• Birlesmis Milletler Güvenlik Konseyinin 1970 ve 1973
sayılı kararlarının uygulanmasının önemine vurgu yapılmıstır.
• NATO’nun operasyonlarının 90 gün daha uzatılacağı belirtilerek,
Fransa ve Đngiltere’nin Libya’ya yönelik operasyonlarda
NATO’ya daha fazla destek vereceği ve Đngiltere’nin bu operasyonlar
için 4 uçak daha göndereceği açıklanmıstır. Bu durumda,
Kaddafi üzerindeki askeri baskının daha da artarak sürdürüleceği
ifade edilmistir”.
Đstanbul toplantısı sonrası, Bingazi merkezli Ulusal Geçis
Konseyine (UGK) bağlı silahlı birlikler ülkenin hem doğusunda
hem de batısında taarruza geçti. Doğudaki rafineri merkezi
Brega’ya giren muhalif güçler, 10 kayıp verdikten sonra çekilmis
ve sonra sehri ele geçirmek için operasyon baslatmıstır. Operasyon
sırasında 172 isyancının da yaralandığı belirtildi. Ölüm ve
yaralanmaların çatısmadan çok mayınlar yüzünden olduğu kaydedilmistir.
UGK asker birliklerinin sözcüsü Muhammed Zavi,
sehrin 3 taraftan kusatıldığını ve bölgede bulunan Muammer
Kaddafi’ye sadık 3000 kadar askerin saf dısı edilmesi için operasyonun
basladığını söyledi. Brega’daki petrol rafineri ve depolama
merkezinin zarar görmeden ele geçirilmesinin muhalif güçlere
yakıt ve para akısı konusunda büyük yarar sağlanacağı belirtilmisSerdar
ERDURMAZ
124
tir. 22 Temmuz 2011 tarihinde muhaliflerin hala Brega önlerinde
büyük zayiatlar verecek sehri ele geçirmek üzere çatısmaları sürdürdüğü
bilgileri alınmıstır.
Öte yandan, ülkenin batısındaki muhalif birlikler ile Kaddafi
güçleri arasında Bir Gaman bölgesinde siddetli çatısmaların olduğu
belirtildi. Ülkenin baskenti Trablus’un yaklasık 80 kilometre
güneyindeki bölgede çatısmaların yaklasık üç haftadır devam
ettiği ve isyancıların yavas da olsa Trablus’a yaklasmaya basladığı
belirtilmistir. Kaddafi birliklerinin karsı taarruzlarına rağmen sürekli
ilerleyen batıdaki muhalif birlikleri yavaslatan nedenler arasında
disiplinsizlik ve erzak sıkıntısı olduğu bildirildi. Đsyanın basından
beri çatısmaların en yoğun yasandığı Misurata’daki yerel
konseyin baskanı Halife Zavavi, Đstanbul’daki toplantıda UGK’nın
tanınmasının isyancıların moralini yükselttiğini söylemistir. Buna
rağmen isyancıların Temmuz ayı içinde askeri açıdan ciddi bir
üstünlük sağlayamadığı görülmektedir.
Đstanbul Toplantısı sonrası Kaddafi’nin Tepkisi
Libya Temas Grubu’nun Đstanbul toplantısı sonucunda
Bingazi merkezli Ulusal Geçis Konseyinin (UGK) ülkenin gerçek
yönetimi olarak mesruiyetini tanınması kararına Libya lideri Muammer
Kaddafi sert tepki göstermistir.
Kaddafi, baskent Trablus’un 150 kilometre doğusundaki
Zliten’de toplanan yandaslarına hitaben yaptığı konusmada, “Đsterseniz
sözde Ulusal Geçis Konseyini bir milyon kez tanıyın, bunun
sizin kararlarınıza ayak diretecek Libya halkı üzerinde hiçbir
önemi yoktur.” ifadesini kullandı.196 Kaddafi, cuma gecesi devlet
televizyonunda yayınlanan konusmasında, destekçilerine
“UGK’nin tanınma kararını ayaklarınızın altında ezin.” dedi.
Kaddafi, “Bu tanınmaların hiçbir değeri yok. Ben milyonlarca Libyalının
sadakatine sahibim. Onlar benim için sehit olmaya, intihar
etmeye ve ölmeye razı.” diye konustu. Kaddafi ayrıca, “Kahraman
Libyalıların, Haçlılara ülkenin kapısını açan Bingazi’deki hainler
196 “Đstanbul’daki toplantıdan Kaddafi kararı, Kaddafi’den jet cevap”,
19.07.2011,http://www.cnnturk.com/2011/turkiye/07/15/istanbuldaki.topl
antidan.kaddafi.karari/623078.0/. (Erisim tarihi: 25.07.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
125
tarafından temsil edilmeye izin vereceğini düsünemiyorum.” seklinde
açıklamalarda bulundu.
Fransa Dısisleri Bakanı Alain Juppé, 12 Temmuz 2011’de
France Info radyosuna verdiği demeçte, “Libya rejimi Albay
Kaddafi’nin ayrılısını görüsmek amacıyla, her yere, Türkiye’ye,
New York’a, Paris’e mesajlar gönderiyor.” dedi.197 Libya liderinin
temsilcileriyle kurulan temasların bir müzakere anlamına gelmediğini
belirten Alain Juppé, “Bize elçiler geliyor ve Kaddafi ayrılmaya
hazır. Gelin bu konuyu konusalım.’ diyorlar. Bu asamada, bu
tür temaslar oluyor ama henüz müzakere asamasına geçilmis
değil.” seklinde bir değerlendirme yapmıstır.
Fransa Maliye Bakanlığı sözcüsü Bernard Valero ise, “Bu elçiler,
Kaddafi adına geldiklerini söylüyorlar. Önemli olan nokta,
bizim de kendilerine aynı mesajı göndermemiz ve bu konuda müttefiklerimizle
yakın temas halinde olmaya devam etmemiz.” dedi.
Basbakan François Fillon, parlamentoda yaptığı konusmada bir
taraftan yoğun NATO harekâtı sürerken “siyasi bir çözüm yolunun
belirmeye basladığını” ifade etmistir. Ancak, bu konudaki açıklamaların
gerçekliği konusunda herhangi bir teyit edici girisim olmadığından
gerçekliği konusunda süphe duyulmustur.
22 Temmuz’da Kaddafi muhaliflerle masaya oturmasının
söz konusu olmadığı konusunda bir açıklama yapmıs ve çatısmaların
ve direnisin sürdürüleceği mesajını vermistir.198 Yapılan bu
açıklamada muhaliflerin dısında herhangi bir baska unsuru karsısına
almadığından dolayı, Kaddafi’nin Batı, BM veya diğer uluslar
arası kurumlar, ABD ve diğer ülkelerle masaya oturmayı düsünebileceği
yorumu gündemde yerini almaktadır. Nitekim ABD ve
Fransa’nın yaptıkları son açıklamalarıda Kaddafi’nin yönetimi
bırakması halinde Libya’da kalabileceği değerlendirmesi
Kaddafi’nin muhalifler dısındaki güçlerle müzakereye oturabilece-
197 Bruce Crumley, “Is France Changing Its Tune as the Libya War Drags
On?”, 12.07.2011, http://globalspin.blogs.time.com/2011/07/12/francesapparently-
evolving-position-on-gaddafi-is-paris-learning/. (Erisim tarihi:
25.07.2011)
198 “Gaddafi rejects UN peace talk plan, Gaddafi remains defiant, while talks
with UN and Russian envoys continue”, 22.07.2011,
http://www.globalpost.com/dispatch/news/regions/africa/110722/gaddafi
-rejects-peace-talk-plan. (Erisim tarihi: 25.07.2011)
Serdar ERDURMAZ
126
ği seçeneğini güçlendirmistir. Buna paralel olarak, bu girisimlerin
Temas Grubunun birlikte hareketini ve aldığı kararları sulandırmak
ve vakit kazanarak gelisen duruma göre Kaddafi’nin ülkeyi
terk etmesine fırsat yaratmak olduğu hedeflenebilir.
Rusya’nın Libya Konusunda Sorumluluğu Üslenen Temas
Grubu Hareketine Karsı Tavrı199
Libya Temas Grubu’nun inisiyatif almasına karsı Rusya’nın
tepkisi sert olmustur. 13 Mayıs 2011 tarihinde Rus Dısisleri Bakanı
Sergei Lavrov Libya Temas Grubunun hukuka aykırı bir girisim
olduğunu ve Batının Kuzey Afrika ülkesine müdahalesinin bütün
Ortadoğu’da çatısmaları atesleyeceğini ileri sürmüstür. Rusya’nın
yaptırımlar kapsamında Uçusa Yasak Bölge tesisine karsı ret oyu
kullanmadığı için pismanlık duyduğunu ifade etmistir. Moskova’nın
Libya’ya yapılacak herhangi bir kara harekâtına karsı olduğunu
Çin Dısisleri Bakanı Yang Jiechi’nin 6 Mart 2011’de, Moskova
ziyareti sırasındaki basın toplantısında açıklamıstır. Çin’in
yaklasımının asağı yukarı Moskova paralelinde olduğu Çin Dısisleri
Bakanının söylemlerinden anlasılmaktadır.
Paris Konferansı (1 Eylül 2011)
1 Eylül 2011 tarihinde “Libya Dostları- Friends of Libya” adı
altında, Cumhurbaskanı Nicolas Sarkozy ile Đngiltere Basbakanı
David Cameron’un esbaskanlığında 60 ülkenin katılımıyla gerçeklesen
Paris zirvesinde Kaddafi sonrası Libya masaya yatırılmıstır200.
Toplantıya Almanya, Đngiltere, Belçika, Kanada, Đtalya gibi
Libya harekâtına silah gücü veren ülkeler basbakan ve devlet
baskanı seviyesinde katılırken, diğer ülkeler dısisleri bakanı ve
büyükelçi seviyesinde temsil edildiler.
199 Andrew Osborn, “Russia denounces Libya contact group as ‘illegitimate”,
the Telegraph, 13.05.2011, http://www.telegraph.co.uk/news/worldnews/
africaandindianocean/libya/8512454/Russia-denounces-Libya-contactgroup-
as-illegitimate.html. (Erisim tarihi: 20.05.2011)
200 Arzu Çakır Morin, “Türkiye’nin dediği oldu asıl zirveyi BM yapacak”,
02.09.2011, http://www.hurriyet.com.tr/planet/18630147.asp.
(Erisim tarihi: 08.10.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
127
Son ana kadar Libya Ulusal Geçis Hükümetini tanımayan
Rusya, zirve öncesi sürpriz bir açıklama yaparak Libya’da Ulusal
Geçis Konseyini tanıdığını açıklamıstır. Libya’ya müdahaleye
basından beri karsı çıkan Çin, dısisleri bakan yardımcısını göndermekle
yetindi.
Konferansta alınan kararlar sonuç bildirgesine söyle yansımıstır:
Muammer Kaddafi’nin yurt dısında dondurulan para ve
mal varlıkları Libya’da yeni yönetime verilecektir. Sarkozy bu miktarın
15 milyar dolar olduğunu açıklamıstır. Đlk etapta 6 milyar
dolarlık varlık çözülecektir. Kaddafi yakalanana kadar Libya’da
NATO operasyonları sürecektir. Yeni Libya’da barısın sağlanması
için Kaddafi yanlılarını da kapsayan bir genel af ilanı Libya Ulusal
Geçis Konseyine önerilmistir.
Libya Temas Grubu’nun misyonunu tamamladığı belirtilerek,
bunun yerine, “Yeni Libya’nın Dostları Grubu” kurulması istenmis
ve bu grubun ilk toplantısını 20 Eylül’de New York’ta yapması
kararlastırılmıstır.
BM Güvenlik Konseyi’nin 16 Eylül 2011’de Almıs Olduğu
2009 Sayılı Karar201
BM Güvenlik Konseyi’nin 16 Eylül 2011 tarihli toplantısında
almıs olduğu; BM Sartı’nın VII’nci Bölümü çerçevesi kapsamında
kabul edilmesi nedeniyle uluslararası toplum bakımından bağlayıcı
olan 2009 sayılı Karar ile Libya’ya halihazırda uygulanmakta
olan yaptırımların yasal çerçevesini çizen 1970 ve 1973 sayılı BM
Güvenlik Konseyi kararlarının icraya yönelik bazı maddelerinde
kısmen değisikliğe gidilmekte, ayrıca ilave düzenlemeler getirilmektedir.
Libya’nın egemenliğinin, bağımsızlığının, toprak bütünlüğünün
ve ulusal birliğinin öneminin vurgulandığı kararda;
-Đlk asamada üç aylık bir dönem için kamu düzeninin tesisi,
ülkede kapsamlı siyasi diyalogun baslatılması, insan haklarının
201 Security Council SC/10389, Securıty Council Creates United Nations
Support Mission In Libya, Adopting Resolution 2009 (2011),
http://www.un.org/News/Press/docs/2011/sc10389.doc.htm.
(Erisim tarihi:27.11.2011)
Serdar ERDURMAZ
128
korunması ve ekonomik kalkınma sürecine destek olmak amacıyla
bir “BM Destek Misyonu” (UNSMIL) konuslandırılması öngörülmekte,
– Libya’ya yönelik silah ambargosu muhafaza edilmekte,
Libya’ya ait yurt dısındaki mal varlıklarına yönelik kısıtlamalara
esneklikler getirilmekte,
– NATO’nun gözetiminde sivillerin korunması amacıyla sürdürülmekte
olan uçusa yasak bölge uygulamasının kosullar elverene
kadar muhafaza edilmesi öngörülmekte,
– Libya’da sicile kayıtlı hava araçları için getirilmis uçus yasaklarının
kaldırılmasına hükmedilmektedir.
Alınan bu kararla Türkiye’nin hassasiyetle üzerinde durmus
olduğu konular olan bağımsızlık, toprak bütünlüğünün korunması
ve ulusal birliğin sağlanması hususlarında gerekli teminatın güvence
altına alındığı belirlenmektedir. Ancak, bazı durumlarda
güçlü ülkelerin BM kararlarını dikkate almadan kendi çıkarlarına
göre tavır belirledikleri tarihte çok sık rastlanan bir yaklasım olarak
görülmektedir. Alınan bu karara rağmen ABD ve Fransa’nın
neler yapabileceğini önümüzdeki dönemde değerlendirme imkânına
sahip olabileceğiz.
Eylül ortalarında Libya’da muhaliflerle Kaddafi rejimi arasındaki
çatısmaların hâlâ devam etmekte olduğu izlenmektedir.202
Libya’daki geçici yönetime bağlı güçlerin, Kaddafi’ye bağlı kuvvetler
tarafından kontrol edilen Sirte ve Beni Velid’e yeniden saldırdıkları
bildirildi. Muammer Kaddafi’nin memleketi olan Sirte’ye
düzenlenen operasyonda sehrin merkezine kadar ilerleyip, geri
çekilen geçici yönetime bağlı güçler ertesi gün sehre yeniden
saldırıya geçti. Aynı saatlerde, Kaddafi’ye bağlı kuvvetlerin hâkim
olduğu ve iki haftadır kusatma altında bulunan Beni Velid’e de
operasyon düzenlendi. Sirte ve Beni Velid, Eylül ortalarına gelinmesine
rağmen, Kaddafi’ye bağlı güçlerin elinde kalan az sayıdaki
yerlesim biriminden ikisi konumunu devam ettirmektydi.
202 “Kaddafi’nin kalelerinde yoğun çatısmalar”, 17.09.2011,
http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2011/09/110917_libya_sirte.shtml.
(Erisim tarihi: 27.11.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
129
Ulusal Geçis Konseyinin sözcüsü Ali Gilivan, Sirte kentine
yapılan saldırıda Kaddafi’ye bağlı güçlerin savunma hattını astıklarını,
ancak kent içinde ağır bir direnisle karsılastıklarını söylemistir.
Sözcü, Misurata’dan gelen iki taburun, kent merkezine 8-10
kilometre yaklastığını ancak, keskin nisancıların ve özel birliklerin
direnisi nedeniyle yaralıların tedavisi için birkaç kilometre geri
çekilmek zorunda kaldığını belirtmistir.203
Öte yandan Kaddafi’nin sözcüsü Musa Đbrahim, bir Suriye
kanalına, binlerce gönüllünün Libya’yı Ulusal Geçis Konseyinden
kurtarmaya hazır olduğunu açıklamıstır.204
Kaddafi’nin nerede olduğu ise hala bilinmiyor. Kaddafi’nin
yakın çevresinden en az 36 kisinin Cezayir ve Nijer’e kaçtığı ve
giderken ülkenin altınlarını da kaçırdıkları öne sürülüyor. Bu kisiler
arasında Kaddafi’nin esi ve dört çocuğuyla generallerin de bulunduğu
belirtilmektedir. Ulusal Geçis Konseyi Baskanı Mustafa
Abdül Celil, BBC’ye Kaddafi’nin ülkenin güneyinde olduğunu ve
intikam saldırıları planladığını söylemisti.205
Bu arada Ulusal Geçis Konseyi Libya’dan kaçırıldığı öne sürülen
altınların geri alınması konusunda temaslarda bulunmak
üzere komsu ülke Nijer’e bir heyet gönderecektir.
Đngiltere Basbakanı David Cameron’la birlikte dün Trablus’a
giden Fransa Cumhurbaskanı Nicolas Sarkozy’nin de Nijerli liderlerle
görüseceği belirtilmektedir.
20 Eylül 2011 Tarihinde Yapılan BM Genel Kurul
Toplantısında Libya ile ilgili konuların görüsülmesi
Birlesmis Milletler, Kaddafi rejiminin mesruiyetini yitirmesi
gerekçesiyle 16 Eylül toplantısında yapılan oylama ile Libya’nın
üyelik sandalyesini Ulusal Geçis Konseyi’ne vermistir.206 Oylama-
203 “Kaddafi’nin kalelerinde yoğun çatısmalar”, agy.
204 “Kaddafi yanlılarının direnisi sürüyor”, 17.09.2011,
http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2011/09/110917_libya.shtml.
(Erisim tarihi:27.11.2011)
205 “Kaddafi’nin son kalelerine saldırı”, 16.09.2011,
http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2011/09/110916_libya_sirte_beni_
welid.shtml. (Erisim tarihi:27.11.2011)
206 “BM’de Libya’yı Ulusal Geçis Konseyi temsil edecek”, 16 Eylül 2011,
http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2011/09/110916_libya_update.sht
ml. (Erisim tarihi:27.11.2011)
Serdar ERDURMAZ
130
da 193 üyeden 114’ünün desteğini alan Geçis Konseyi için dünya
liderlerini bir araya getiren Genel Kurul oturumları, konumlarını
daha da pekistirme fırsatı yaratacaktı. Konsey, ülkenin hem bayrağını
hem de resmi adını değistirmistir. Muammer Kaddafi’nin 30
yılı askın süre önce ‘Libya Arap Cemahiriyesi’ adını verdiği ülke,
artık sadece Libya olarak anılacaktır. BM’deki görüsmelerin öncelikli
hedeflerinden bir diğeri de, 30 kadar ülkeden olusan Libya
Temas Grubunun feshedilerek BM Genel Sekreteri nezdinde bir
‘Libya’ya Dost Ülkeler Grubu’ olusturulması olarak bilinmektedir.
207 Tüm bunların yanında, Ulusal Geçis Konseyi, yeni hükümeti
olusturmakta geciktiği için elestirilmektedir. Hükümeti olusturma
girisimleri, bakanlıkların dağılımı konusundaki anlasmazlıklar
nedeniyle süresiz olarak ertelenmisti.208
Libya’yı yöneten Geçici Ulusal Konsey, rejimin devrilmesi
ve Kaddafi’nin öldürülmesi sonrasında 31 Ekim 2011 tarihinde
Konsey’i olusturan 51 üyenin katılımıyla yapılan seçimde geçis
dönemi basbakanı olarak, bes aday arasından öğretim üyesi
Abdürrahim el Kib’i seçmistir.209 Abdürrahim el Kib görevi, istifa
eden Mahmud Cibril’den devir almıstır. Kasım ayı sonuna doğru
Libya’da yeni basbakan tarafından, anayasayı hazırlayarak ülkeyi
demokratik seçimlere götürmek üzere geçici hükümet kurulmustur.
El Kib’in kabinesinde Dısisleri Bakanlığına Asur Bin Hayyal,
Maliye Bakanlığına Hasan Ziglam, Petrol Bakanlığına
Abdürrahim Binyizze ve Adalet Bakanlığına Ali Ahmed Asur getirildi.
Savunma Bakanı olarak ise, Kasım ortasında Kaddafi’nin
oğlu Seyfülislam’ı yakalayan komutan Usame El Cuvali atandı. Đki
kadın bakan içeren hükümetin Libya’nın tamamını temsil ettiği
açıklandı.210
207 “World’s countries pledge support for Libyan transition at UN summit”,
20.09.2011, http://www.un.org/apps/news/story.asp?NewsID=39638.
(Erisim tarihi:27.11.2011)
208 “Libya’da Geçici Hükümet kurulamadı”, 19 Eylül 2011,
http://www.dunyabulteni.net/index.php?aType=haber&ArticleID=17511
3&q=bakan. (Erisim tarihi:27.11.2011)
209 “Libya’da geçis sürecine Abdürrahim el Kib liderlik edecek”, 01.11.2011,
http://tr.euronews.net/2011/11/01/libya-da-gecis-surecine-abdurrahim-elkib-
liderlik-edecek/. (Erisim tarihi: 27.11.2011)
210 “Libya’da yeni hükümet kuruldu”, 23.11.2011,
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
131
Libya ve Kaddafi Sonrası Dönem, Asıl Đs Simdi Baslıyor211
ABD ve NATO’nun özellikle hava kuvveti desteği ile
Kaddafi muhaliflerinin Subat ayındaki ayaklanmalarından yaklasık
9 ay sonra, 20 Ekim 2011 tarihinde Kaddafi’nin yakalanarak
öldürülmesiyle sonuçlanan Libya ayaklanması, otokratik rejimlerin
tam anlamıyla son bulduğunu noktalayan bir simge görünümündedir.
2008 Mart ayında Suriye’nin Bassehri Halep’te yapılan Arap
Birliği toplantısında Muammer Kaddafi yapmıs olduğu uzun ve
katılanların gülümsemesine sebep olan konusmasında bugünleri
gördüğünü belirten vurgularıyla dikkatleri çekmistir. Kaddafi,
Irak’ta Saddam Hüseyin’in akıbetini gözler önüne sererek, “Yabancı
güçler Arap ülkesini isgal ederek liderini yakalıyor ve idam
ediyor, biz öyle durup bakıyor ve hadiseye gülüyoruz. Kısa bir süre
sonra sıra size de gelecek.” seklinde uyarıda bulunmustur212. Salonda
gülüsmeler olmus hatta ev sahibi Beser Esed basını sallarken
“Hatta siz ABD’nin dostları, hayır, biz ABD’nin dostları, ABD
bir gün bizim asılmamızı da onaylayacaktır.” demesi üzerine gülüsmeler
artmıstır.
Bugün bu liderlerin hiç birinin gülmeye halinin kalmadığını
söylemek mümkündür. Tunus’la baslayan ve Mısır’la devam eden
kadife devrimler, Libya’daki ayaklanmalar karsısında Kaddafi ve
oğullarının silahlı güç ile müdahale ederek, ülkeyi bir iç savasa
sürüklemesi ve neticede Kaddafi’nin sonunun Saddam’dan kötü
bir örnek teskil etmesiyle yeni bir kimlik kazanmıstır.
Libya Geçici Hükümeti’nin Kaddafi’nin öldüğünü resmen
açıklaması üzerine AB’de NATO harekâtına katkıda bulunan üyeler
bunun “despotizm devrinin sonu olduğunu” açıklamıslardır.
ABD Baskanı Barack Obama ise, “Libya halkı için uzun ve acılı bir
http://www.cnnturk.com/2011/dunya/11/22/libyada.yeni.hukumet.kuruld
u/637725.0/index.html. (Erisim tarihi: 27.11.2011)
211 Serdar Erdurmaz, “Libya ve Kaddafi Sonrası Dönem, Asıl Đs Simdi Baslıyor”,
24 Ekim 2011, http://www.turksam.org/tr/a2509.html, Celalettin Yavuz,
Serdar Erdurmaz, Age. 2, S. 124.
212 Mohamad Bazzi, “The Death of the Qaddafi Generation, The Era of Arab
Strongmen Comes to an End”, 21.10. 2011,
http://www.foreignaffairs.com/articles/136603/mohamad-bazzi/thedeath-
of-the-qaddafi-generation. (Erisim tarihi: 27.11.2011)
Serdar ERDURMAZ
132
dönemin kapandığını” ifade etmistir. Kaddafi’nin yakalanarak
doğum yeri olan Sirte’nin de ele geçirilmesiyle birlikte devrimci
muhalif güçlerin kesin zaferi sağlanmıs olmaktadır.
Kaddafi’nin baslangıçta iktidarı ele geçirmesiyle birlikte ortaya
koymus olduğu politikaya baktığımızda, Libya halkının refahı
için çaba harcadığını görmekteyiz.213 Libya petrolleri üzerinde
büyük payı bulunan yabancı sirketleri zorlayarak hisselerin büyük
kısmını devralmıs ve petrolü millilestirerek gelirin büyük kısmının
Libya’ya kalmasını sağlamıstır.214 Kaddafi diğer Arap ülkelerine de
örnek olmus ve bu ülkeler de yabancı firmalardan taviz vermelerini
talep etmislerdir. Bu liderlerden birisi de sabık Irak lideri Saddam
Hüseyin’dir. Saddam 1970’lerin basında petrol fiyatları artarken,
Irak petrollerini yabancı firmalardan onların arzuları hilafına
devralmıs ve millilestirmis, bu suretle elde edilen gelirle kırsal
alanda imar faaliyetlerine girismistir.
Irak, zirai üretimin makinelestirilmesi ve çiftçilere toprak
dağıtımı gibi girisimlerle Arap Dünyası’nın en zengin ülkesi konumuna
gelmistir. Bu arada son derecede baskıcı bir tavır almıstır.
215 Kaddafi de aynı sekilde elde ettiği petrol gelirleriyle okullar,
evler, hastaneler ve otoyollar insa etmistir. Ücretsiz elektrik kullanımı,
eğitim, sağlık hizmeti kampanyalarını yürütmüs; yeni ve
modern bir endüstri kurma çabası içine girmistir.
Ancak, Kaddafi bu basarılarına rağmen, bir süre sonra,
Irak’ta olduğu gibi, petrol gelirlerinin bütün kontrolünü kendisi ve
yakın çevresi üzerine alarak baskıcı, despotik bir rejim uygulamaya
baslamıstır. Her türlü muhalefeti baskı, iskence ve muhtelif
sekilde tasfiye ederek yok etme politikası izlemistir. Ajanları Av-
213 Stephen Zunes, “History of US-Libya Relations Indicates US Must Tread
Carefully as Uprising Continues, 24.03.2011, http://www.truthout.
org/history-us-libya-relations-indicates-us-must-tread-carefullyuprising-
continues68033. (Erisim tarihi: 27.11.2011)
214 Abdul Ruff, “Hidden CIA Projects: Mideast Uprisings For Libyan Oil
Resources”, NATO-UNSC must End illegal War against Libyan Arabs!
Center for International Affairs(CIA);
215 Jean-Paul Pougala , “Why The West Wants The Fall Of Gaddafi? An
Analysis In Defense Of The Libyan Rais”, 16.04.2011, http://www.
rightsmonitoring.org/2011/04/why-the-west-wants-the-fall-of-gaddafi-ananalysis-
in-defense-of-the-libyan-rais/. (Erisim tarihi: 27.11.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
133
rupa ülkelerinde muhaliflere suikastlar düzenlemis, Güney Komsusu
Çad’da kargasa yaratmaya çalısmıstır. 1970 ve 1980’lerde
Đrlanda Cumhuriyet Ordusu, Alman Kızıl Ordu, Ebu Nidal ve Çakal
Karlos gibi terörist grup ve sahısları destekleyerek Batı’nın düsmanlığını
kazanmıstır. Lockerbie hadisesi ise bunun tuzu biberi
olmustur. Kaddafi’nin baslangıçta ülkesinin refahı için çalısan bir
lider iken, gittikçe megaloman, despotik bir yönetici durumuna
dönüsmesi onu bu günkü sona doğru adım adım yaklastırmıstır.
Muhtemelen 2008 Mart ayında yaptığı konusma sırasında kendi
despotik tavrının farkında değildi.216
Bu kadar zenginliğe rağmen refahın halka yansıtılamaması
sorunun temelinde yatan ana neden olarak görülmektedir. Ancak,
Batı’nın müdahalesinde temel amaç; insan haklarının Kaddafi ve
yakınları tarafından çiğnenmesi gibi görünen zahiri nedenlerin
dısında esas olarak, tamamen kendi ekonomik çıkarlarını korumaya
yöneliktir. Bu bakımdan, Kaddafi’nin kontrol kabul etmemesinin
veya Batı’nın kontrol edemediği bir güç haline gelmesinin
önlenmesi öngörülmüstür.
Öncelikle Libya’da rezervleri bulunan, uzay gemilerinde ve
uçaklarda kullanılan yüksek nitelikli tatlı petrolün ABD ve Batı
kontrolü dısında millilestirilmesi, Batı’nın Kaddafi’nin ipini çekmek
için fırsat kollamasına en önemli etken olmustur. Bunun dısında,
inisiyatif kullanarak, Batı’nın üye olarak dâhil edilmediği
Afrika Para Fonu gibi örgütlerin kurulması ve Kaddafi’nin Libya
adına inisiyatif alması, RASCOM ile Batı’nın ciddi gelir kayıplarına
yol açan girisimlere öncülük etmesi Batıda Kaddafi karsıtlığını
arttırmıstır. Fransa ve Đtalya’yı ziyareti sırasında Kaddafi’nin kurduğu
görkemli çadırda dostluk mesajları veren Batılı liderlerin ilk
fırsatta bunun hırsını almak için zaman ve mekân kolladıkları bu
gün daha iyi anlasılmaktadır. Sonuçta istedikleri ortamı sağlamıs
görülmektedirler.
Batı bundan sonra bu niyetini gerçeklestirmek için, doğal
olarak belirli bir formasyon içinde yaklasımda bulunacaktır. NATO
216 Sebastian Tong, “Investors peering through the receding fog of war will
find plenty of promise and a few pitfalls in a post-Gaddafi Libya”,
22.08.2011, http://www.reuters.com/article/2011/08/22/us-libyainvestment-
idUSTRE77L4NG20110822. (Erisim tarihi: 23.11.2011)
Serdar ERDURMAZ
134
Libya ile ilgili harekâta 31 Ekim 2011 itibarıyla son vereceğini
açıklamıstır.217 Artık, Kaddafi dönemi kesin bir sekilde son bulmustur.
Bundan sonra ülkenin Batı normlarına göre yapılanmasını
sağlayacak demokratik bir rejimin tesisi ve oturtulması asamasına
gelinmistir. Bir taraftan Batının kontrolü elinde tutacağı, adına
demokrasi ve insan haklarına saygılı denilen bir rejimin ve yönetimin
olusturulması için ABD ve diğer Avrupa ülkeleri tarafından
Libya’ya müdahale edilirken ülkenin ilk defa karsılasacağı kurumların
tesisi gerçeklestirilecektir. Diğer taraftan petrol üretiminin
ABD ve diğer Avrupa ülkeleri kontrolünde baslaması gerekmektedir.
Buna ilave olarak, ülkede yıkılan bütün altyapı ve binaların
imarı ve yeniden yapılanma faaliyetleri için Batı firmaları yarıs
içine girecektir.
Kaddafi’nin uydu telefonu ile yapmıs olduğu son konusmanın
ardından 20 Ekim 2011 tarihinde, son direnis noktası olan,
doğum yeri Sirte’de yakalanarak, hunharca öldürülmesi ile Libya’daki
41 yıllık otoriter rejimin sonu perçinlenmistir.218 Muhtemelen
yaptığı konusma ABD veya NATO’nun Echelon Haberlesme
Đstihbarat Sistemi tarafından tespit edilmistir.219 Geçici Basbakan
Abdül Celil tarafından 23 Ekim 2011 Pazar günü Libya’nın Özgürlük
Bayramı olarak ilan edilmis ve 8 ay içinde seçimlere gidileceği
açıklanmıstır.
Artık Libya için, yeni, uzun ve en mesakkatli bir dönem baslamıstır.
Halen geçici yönetimin basında bulunanları çok ciddi iç
ve dıs sorunlar beklemektedir. Belli ki bu sorunların bir kısmı halledebileceklerinin
çok üstünde bir sıkıntı kaynağı olacaktır.
En basta kazanılan basarılar ne kadar büyük olursa olsun
birinci hedef, ülkede iç güvenliğin sağlanmasıdır. Bu bakımdan
ayaklanmalara katılan bütün unsurların silahlarını bırakarak, görevi
kurulacak iç güvenlik unsurlarına devretmesi elzemdir. Halen,
217 “Nato to end Libya mission on 31 October”, 21.10.2011,
www.bbc.co.uk/news/uk-15413239. (Erisim tarihi: 23.11.2011)
218 “Al Arabiya News, Nobody here killed Qaddafi’: Misrata fighters”,
22.10.2011, http://english.alarabiya.net/articles/2011/10/22/173074.html.
(Erisim tarihi: 25.11.2011)
219 Echelon (signals intelligence), http://en.wikipedia.org/wiki/Echelon_
(signals_intelligence). (Erisim tarihi: 25.11.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
135
karmasık durumda olan silahlı yapılanmada özellikle asiretlerin
silah bırakmalarının yumusak bir sekilde sağlanması, kurulacak
yönetimde parsa kapma kaygısıyla asiretlerin birbirleriyle çatısmasında
önleyici rol oynayacaktır.
Milli Geçis Komitesi ile Askeri Komite ve üst rütbeli komutanlar
arasında anlasmazlıklar olduğu kadar, bölgeler ve asiretler
arasında olan anlasmazlıklar her an bir çatısmaya dönüsme eğilimi
içindedir. Bölgesel olarak, yalnız batı ile doğu arasında sorunlar
olmasının dısında Batıdaki asiretler arasında da sorunların
olduğu ifade edilmektedir.220 Eylül ayı içinde Al- Zintan’daki isyancılar
ile Al-Rayyaniya halkı arasında silahlı bir çatısma ortaya
çıkmıstır. Eğer muhtelif husumetlerden dolayı komsu vilayetler
arasında bu sekilde çatısmalar baslarsa, kan davasına dönüsebilecek
bu gelismenin son derece tehlikeli bir hal alacağı değerlendirilebilir.
Bu nedenle, öncelikle ayaklanma döneminin bittiği ilan
edilerek, asiretlerin kendi bölgelerine silah bırakarak dönmeleri
sağlanmalıdır.
Silahlı kuvvetlerin ve iç güvenlik güçlerinin yapılandırılması
muhtelif asiretlere mensup isyancıların silah bırakması sağlandıktan
sonra gerçeklesebilecektir. Bu konuda isyan sırasında bası
çeken ABD, Đngiltere ve Fransa gibi ülkelerin askeri danısmanlarının
inisiyatif alma çabası içinde olacakları düsünülebilir. Bununla
beraber, örgütlenmede ihtiyaç duyulan silah ve mühimmatın
satılmasında bu ülkelerin kendi aralarında ve ilave olarak, Rusya
ve Çin ile ciddi bir rekabet içinde olacakları belirtilebilir. Silah
satısında ön alan ülkenin yeni yönetim üzerinde önemli bir koz
sahibi olacağı gözlerden kaçmamalıdır. Bunun dısında silahlı kuvvetlerin
yönetimi ele geçirmesini önleyici tedbirlerin alınması, 42
yıl önceki tecrübenin tekrar yasanmasını engelleyecek anlamına
gelebilecektir.
Yukarıda bahsedilen hususların yumusak bir sekilde basarılması,
toprak bütünlüğü sağlanmıs, birlesik bir Libya için hayati
önemi haizdir. Aksi takdirde Doğu ve Batı arasında ortaya çıkan iç
savas ülkenin bölünme nedeni olabilir.
220 Omar Ashour, Libya After Qaddafi, 15.07.2011, http://www.projectsyndicate.
org/commentary/ashour4/English. (Erisim tarihi: 25.11.2011)
Serdar ERDURMAZ
136
Bu önemli iç sorunlardan baska, yabancıların müdahil olmasına
gerek duyulan bir dizi yapılanma gerekmektedir.
Batı ülkelerinde örneği bulunan demokratik, çok partili sisteme
geçilebilmesi için gerekli kurumların tesisi ve islerlik kazandırılması
yeni dönemin en önemli atılımı olacaktır. Bu, her seyden
önce ayaklanmaların nihai hedefi ve “olmazsa olmazı” olarak
durmaktadır. Libya’nın bu konuda kurumsal olarak altyapısı olmadığı
gibi, Batı eğitimi alan yetiskinler dısında tecrübeli devlet
adamları da mevcut değildir. Bu bakımdan Tunus ve Mısır’dan
oldukça zayıf durumdadır. Öncelikle, anayasa ve anayasal kurumların
tesis ve idamesinde yabancı ülkelerin desteğine ihtiyaç duyulacağı
bir gerçektir. Partiler kanunu, seçim yasası, bakanlıkların
kurumsal olarak yapılandırılması, yasama, yürütme ve yargı erklerinin
olusturulması ve isler hale getirilmesi ciddi tecrübe birikimi
gerektirmektedir. Libya’nın Đslam baskısı altında kalmadan bu
kurumları yapılandırarak, demokratik bir yönetim seklini yaratabilmesi
için dıs güçlerin danısmanlık ve yardımına ihtiyacı olacaktır.
Bu bakımdan Libyalıların ABD desteğini istedikleri açık bir
sekilde ifade edilmektedir.221 ABD Dısisleri Bakanı Hillary Clinton,
ABD’nin Libya’nın ekonomik yaralarının sarılmasında ve güvenliğinin
tesisinde her türlü yardımı yapacağını ifade etmistir. Öte
yandan Fransa parsadan pay kapmak için, kimseyi dikkate almadan
3 Nisan 2011 tarihli mektupla Libya petrolünün % 35’ine sahip
olma dayatmasını ileri sürmesi kamuoyunda saskınlık yaratmıstır.
222 Sarkozy Libya’da birinci aktör olmak için bütün gücüyle
çaba sarf etmektedir.
221 Joby Warrick, “Hillary Rodham Clinton tells Libyans: We’re on your side”,
Washington Post, 18.10. 2011, http://www.washingtonpost.com/world/
national-security/clinton-arrives-in-libya-bearing-aid-andencouragement/
2011/10/18/gIQAD5rmtL_story.html. Ayrıca Bknz: “For
post-Gaddafi Libya, now the hard part begins”, 21.10. 2011,
http://www.washingtonpost.com/opinions/for-post-gaddafi-libya-nowthe-
hard-part-begins/2011/10/20/gIQAzSRg1L_story.html.
(Erisim tarihi: 27.11.2011)
222 John Daly, “Unseemly Scrabble for Libya’s Post-Gaddafi Oil Assets
Underway”, 02.09.2011, http://oilprice.com/Energy/Energy-General/
Unseemly-Scrabble-for-Libyas-Post-Gaddafi-Oil-Assets-Underway.html .
(Erisim tarihi: 06.11.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
137
BM’nin koruma yükümlülüğü kapsamı içinde bir ileri safha
olan, insan haklarına saygılı, demokratik bir rejimin kurulmasına
yardım konusu bu dönemde gündeme gelecektir. Gerçekte de,
Libya’ya müdahale eden gerek NATO üyelerinin gerekse diğer
ülkelerin, yeni yönetim üzerinde etkili olarak, ekonomik avantaj
sağlamak için bu fırsatı heyecanla bekledikleri söylenebilir. Ancak,
özellikle Rusya ve Çin’in meydanı bos bırakmamak için bu tür
bir danısmanlık ve yardımın BM kontrolünde olusturulacak bir
komisyon vasıtasıyla yürütülmesi için girisimde bulunacağını
düsünmek doğru bir yaklasım olabilir. Aksi takdirde, bazı ülkelerin
Fransa’nın yaptığı gibi fütursuzca, bütün kontrolü ele geçirmek
için yapacağı girisimlerin önüne geçilemeyeceği, bunun ülkeler
arası gerginliklere yol açacağı ve en önemlisi Libya’nın yapılanma
sürecini engelleyeceği görülebilir. Siyasi yapılanmada etken olan
ülkenin olusturduğu yumusak güçle ekonomik yapılanmada da
aslan payını alacağı asikârdır.
Bir diğer unsur ise, petrol üretiminin yeniden baslatılmasıdır.
Ülkenin ihtiyacı olan finansmanın sağlanabilmesi ve yapılanma
ile imar faaliyetlerine girisilebilmesi için, kesintiye uğramıs
olan petrol üretiminin bir an evvel baslatılması gerekmektedir.
Varil bası yaklasık 84 dolar ve günlük 12,6 milyon dolarlık gelir
sağlayan petrol rezervlerin kontrolünü hangi firmanın ele geçireceği
merak konusudur. Đtalya’nın ENI, Fransa’nın Total, Đngiltere’nin
BP ve ABD sirketleri ile Rus, Çin ve Brezilya sirketleri bu
konuda aktif rol almak için rekabet içindedirler.223 Nitekim Fransa’nın
Libya petrollerini isletme hakkının % 35’ini almak için taahhüt
aldığı basına yansıyan haberler arasındadır.224 Bingazi merkezli,
Libya muhalifler petrol sirketi Arabian Gulf Oil Co. (AGOCO)
konusmacısı Abdel Celil Mayouf, “Bizim Đtalya, Fransa ve Đngiltere
gibi Batı sirketleriyle bir problemimiz yok. Ancak, Rusya, Çin ve
Brezilya ile siyasi iliski içinde olmalıyız” demistir.
223 John Daly, “Libya’s Post Gaddafi Future: Who gets the Oil?”, Foreign
Policy Journal, 25.08. 2011, http://www.foreignpolicyjournal.com
/2011/08/25/libyas-post-gaddafi-future-who-gets-the-oil/. (Erisim tarihi:
06.11.2011)
224 “Libya rebels promised France 35% oil”, News 24, 01.09.2011,
http://www.news24.com/Africa/News/Libya-rebels-promised-France-35-
oil-20110901. Ayrıca Bknz: “Libya Petrolünün % 35’ini Kapmıs Bile”, Haber
365, 02.09.2011, http://www.haber365.com/Haber/Libya_Petrolunun_
35ini_Kapmis_Bile/. (Erisim tarihi: 06.11.2011)
Serdar ERDURMAZ
138
Batı bu suretle, Kaddafi’nin millilestirerek Batı sirketlerinin
arzuları hilafına verdikleri tavizlerden kazandığı avantajları tersine
çevirecek, kontrolü eline geçirme fırsatını yakalamıs olacaktır. Bu
suretle Irak’ta olduğu gibi, Libya’nın üretimden belirli bir pay alması
karsılığında üretimin tamamen kendi ellerinde bulunması
sağlanacaktır. Bu durumda Libya’nın bu pazarlıktan kesin bir
sekilde zararlı çıkacağını söylemek için kâhin olmaya gerek yoktur.
Bu arada Batı bankalarından Kaddafi’ye ait olduğu söylenen
ancak, aslında Libya Merkez Bankasının malı olan 150 milyar
dolarlık birikimin çözülerek Libya’ya aktarılması konusu oldukça
mühimdir. Ayaklanma sırasında dondurulan bu para bir tarafta
dururken, isyancılara yardım, Türkiye ve diğer bir kısım ülke tarafından
yapılmıstır. Bugün ABD’nin Libya’ya müdahalesinde yaklasık
bir milyar dolar harcandığı değerlendirilmektedir.225 Bu kadar
harcama ABD kamuoyunda fırtınalar yaratırken, ciddi mali kriz
içinde bulunan Batı ekonomileri için Kaddafi’nin bankada bulunan
parası son derece istah kabartıcı bir pasta olarak durmaktadır.
Sadece ABD’de Libya Merkez Bankasına ait 30 milyar dolar
Baskan Obama tarafından dondurulmustur.226 NATO operasyonunun
baslamasının ardından Đngiliz bankalarında bulunan Libya’ya
ait 20 milyar doları donduran ve bu sayede Libya pazarında
ek bir yaptırım gücüne kavusan Đngiltere’nin, önümüzdeki dönemde
Libya’da isbasına gelen yeni yönetimle iliskilerini arttırması ve
özellikle petrol ve silah sektörlerinde daha fazla pay kapmak için
yoğun bir lobi faaliyeti içine girmesi son derece normal bir yaklasımdır.
ABD ve Đngiltere gibi ülkelerde dondurulan bu paraların geri
dönüsünün çok kısa bir sürede gerçeklesmesinin mümkün olamayacağı
söylenebilir. Yoğun ekonomik kriz yasayan bu ülkeler mevcut
parayı muhtemelen kendi ekonomilerinin düzeltilmesi için
225 “US Military Intervention in Libya Cost At Least $896 Million”, ABC
News, 22.08. 2011, http://abcnews.go.com/blogs/politics/2011/08/usmilitary-
intervention-in-libya-cost-at-least-896-million/.
(Erisim tarihi: 06.11.2011)
226 “What Can Banks Do With $30 Billion in Libya Funds?”, 01.03.2011,
http://www.cnbc.com/id/41852966/What_Can_Banks_Do_With_30_Billio
n_in_Libya_Funds. (Erisim tarihi: 06.11.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
139
kullanacaklar ve Libya’ya dönüsünü uzun vadeye yayacaklardır.
Gerekçesi ise, siyasi ve ekonomik yapılanmanın ağır bir süreç
içinde gerçeklesmesi olacaktır. Diğer taraftan, ülkenin imarı için
verilen krediler ve silah satıslarına mahsup edilerek eritilmeye
çalısılacaktır.
Bütün bu çabalardan sonra Libya bağımsız, demokratik, çok
partili, insan haklarına saygılı bir hükümet sahibi olabilecektir.
Bütün bu değisimle beraber her seyiyle tamamen Batı’ya bağlı ve
onun kontrolü altında olan bir ülke konumuna getirilecektir. Umarız
bütün bunlardan sonra Libya halkı mesut ve Bahtiyar olur.
BÖLÜM -VI
TÜRKĐYE’NĐN KADDAFĐ DÖNEMĐNDEKĐ
LĐBYA ĐLĐSKĐLERĐ, ARAP BAHARI’NIN LĐBYA’YA
YANSIMASINDA, BM VE NATO
MÜDAHALELERĐNDE TÜRKĐYE’NĐN TUTUMU
Kaddafi, Türk kamuoyunun dikkatini daha önce önemli ölçüde
çekmemisti. 1969’da “Devrim Lideri” olarak ortaya çıktığında
devrim liderliğine soyunmus bir devlet baskanı olarak algılanmıstı.
Daha sonra da Arap ülkelerinin liderliğine soyundu. Çad ve
Nijer’de bir takım karısıklıklarla kendisini gösterdi. Soğuk savas
döneminde Sovyetlere yakın olarak, Sovyetlerin Akdeniz’deki
“Sovmedron” adlı deniz görev kuvvetine Suriye gibi deniz üssü
desteği veriyordu.227
Libya asıl olarak Türkiye ve Batı Dünya’sının dikkatini
1988’de Lockerbie olayı ile çekmistir. Bu olayın üstüne almasa da
Kaddafi tarafından yapıldığı anlasılmıstır. Libya, ABD uçakları ile
bombalamıs ve Kaddafi’nin sarayı yerle bir olmus çocuğu ölmüstür.
Bu konu üzerinde geçmis sayfalarda durulmustur.
Basbakanı Necmettin Erbakan’ın Ekim 1996’da Türk müteahhitlerin
uzun süredir ödenmeyen Libya’dan oldukça yüksek
tutardaki alacaklarını tahsil etmek amacıyla Libya’ya yaptığı ziyaret
Kaddafi, Erbakan’a hitaben Türk kamuoyunu oldukça rahatsız
eden ifadeler kullanmıs, diplomatik temayülün ötesinde tutum
sergilemistir. Bu hadise ile birlikte Türkiye’nin Kaddafiyi algılayısı
saygısız bir çöl adamı olduğu sekildeydi. Ancak, 2009’dan itibaren
artan ticari, ekonomik ve siyasi iliskilerle bu durum oldukça olumlu
yönde değisme eğilimi göstermeye baslamıstı. Ta ki, Libya’da
ki halk ayaklanmalarında Türkiye’nin muhalifler tarafında tavır
sergilemesine kadar bu durum devam etmistir.
227 Celalettin Yavuz, “Libya’da Kan, Kin ve Kaddafi’nin Diktatörlükte Direnisi”,
27.02.2011, www.turksam.org/tr/yazdir2345.html.
Serdar ERDURMAZ
142
Libya’da ki Türk Yatırımları:
Kaddafi döneminde Türk Libya iliskilerinin arzu edildiği gibi
gelismeye yönelik bir sekilde problemsiz sürdürülmesi konusunda
her iki tarafında mutabakatla çalıstığını söyleyebiliriz. Devlet Bakanı
Zafer Çağlayan’ın 2009 Ocak ayının baslarında gerçeklestirdiği
ziyaret esnasında iki ülkenin yatırım, müteahhitlik ve ticaret
alanlarında çalısmak üzere ortaklık kurma hususunda mutabakata
varıldığı Trablus Büyükelçisi Salim Levent Sahinkaya tarafından
Korina gazetesine verdiği mülakatta asağıdaki gibi açıklanmaktadır.
228
“Libya ile ortaklık yapılabilecek alanların basında serbest
sanayi bölgelerinin kurulması ve isletilmesi olduğunu sözlerine
ekleyerek, bu konuları Türk meslektaslarıyla ele almak üzere 2010
yılı Mayıs ayı içerisinde Özellestirme ve Yatırım Genel Kurulu
Sekreteri Cemal el Lamusi baskanlığındaki bir Libya heyetinin
Türkiye’yi ziyaretinin öngörüldüğünü belirtmistir. Söz konusu
ziyaret esnasında ayrıca, her iki ülkeden ortaklık kurmak isteyen
sirketleri bir araya getirmek üzere bir yatırım forumu düzenleneceğini
ifade etmistir. Büyükelçi Sahinkaya, Türkiye’nin Libya ile
iliskilerinin çerçevesinin yalnızca müteahhitlik alanı ile sınırlı
kalmasını istemediklerini, aksine Türkiye’nin Libya ile isbirliği
iliskilerini uzun vadeli olacak biçimde çesitli yatırım alanlarında
gelistirmeyi arzu ettiğini belirtmistir. Bu bağlamda, iki ülke arasında
Afrika’da enerji, küçük ve orta ölçekli isletmeler, teknoloji,
danısmanlık hizmetleri, bankacılık, su, ulastırma, turizm, eğitim,
tanıtım, kültür, sağlık, çevre, tarım, balıkçılık ve diğer tüm alanlarda
karsılıklı ve ortak yatırımlar yapılmasının hedeflendiğine
dikkat çekilmistir.”
Basbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 2009 yılı Kasım ayı içerisinde
Libya’ya gerçeklestirdiği ziyaret esnasında, vize muafiyeti,
bankacılık ve tarım alanında isbirliği, Afrika’da ortak yatırım ve
ulastırma alanlarında olmak üzere çesitli alanlarda toplam 8 anlasma
ve mutabakat zaptı imzalanmıstır. Ayrıca, Libya Genel
Halk Komitesi Adalet Sekreteri Mustafa Muhammed Abdül Ce-
228 “T.C. Trablus Büyükelçisi: Đki ülke arasındaki ticaret hacmi 2009 yılı
içerisinde 2.2 milyar ABD Dolardır” 19.05.2010, http://trablus.be.mfa.gov.
tr/ShowInfoNotes.aspx?ID=121849. (Erisim tarihi: 28.05.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
143
lil’in Türkiye’ye gerçeklestirdiği ziyaret esnasında Türkiye ve Libya
arasında Adli Đsbirliği Anlasması imzalanmıstır. Đki ülke arasındaki
isbirliğini güçlendirmek üzere çifte vergilendirmenin önlenmesi
anlasması ve ekonomik ortaklık anlasması gibi yeni anlasmaların
önümüzdeki dönemde imzalanmasında mutabakat
sağlanmıstır.
Ekonomik ortaklık anlasmasının imzalanması hususunda
sürdürülmekte olan müzakerelerin 3 turu gerçeklestirilmis ve dördüncü
turunun 2010 Mayıs ayı içerisinde Ankara’da yapılması
kararı alınmıstır. Ayrıca, iki ülke arasında eğitim, kültür, bilim,
gençlik, spor, balıkçılık, istihdam, yasadısı göç, ortak ticaret odası
kurulması ve iki ülkenin Kızılayları arasında isbirliği anlasmalarının
müzakere süreçleri sürdürülmüstür.
Đki ülkenin, Yüksek Düzeyli Stratejik Đsbirliği Konseyi olusturulmasına
yönelik bir sifahi mutabakata vardıklarına isaretle,
Basbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Genel Halk Komitesi Sekreteri
el Bağdadi el Mahmudi Baskanlığında olusturulacak bu konseyin
dönemsel olarak gerçeklestireceği toplantılarda karsılıklı görüs
alısverisinde bulunma, iki ülke arasında mevcut isbirliği durumunu
izleme ve yeni isbirliği olanakları arastırma hususlarının ele
alınması konularında ilerleme kaydedilmistir.
Türkiye’den Libya’ya Türkiye’nin Antalya ilindeki Manavgat
Çayından deniz yoluyla tankerlerle su temini için su nakline
iliskin iki ülke arasında uzun zamandır gündemde olan konu yeniden
canlanmıstır. Đki ülke arasında ikili siyasi ve ekonomik iliskilerde
2009 yılı içerisinde meydana gelen gelismelere bağlı olarak,
ilk etapta deneme amaçlı su nakli yapılmasının ve dolayısıyla
her iki ülkenin limanlarında gerekli teknik ve fiziki çalısmaların
tamamlanması kararlastırılmıstır. Bu konuda Türk tarafının gerekli
çalısmaları tamamladığı, Libya’da suyun bosaltılacağı
Tobruk limanındaki tesislerin de hazır hale getirilmesi konusunda
bir firmamızın hazırlamıs olduğu projeyi 2009 Subat ayında Trablus’ta
gerçeklestirdiği ziyaret sırasında ilgili Libya makamlarına
sunduğu belirtilmistir.
Libya, tarımsal üretim yapmak amacıyla Türkiye’den tarımsal
arazi talebinde bulunmustur ve Libya Yatırım Kurumu’ndan bir
heyet 1-2 Kasım 2009 tarihlerinde Türkiye’yi ziyaret etmistir. AyrıSerdar
ERDURMAZ
144
ca, Genel Halk Komitesi Sanayi, Ekonomi ve Ticaret Sekreteri
baskanlığında bir baska heyet de 18-20 Aralık 2009 tarihlerinde
Türkiye’yi ziyaret etmis ve bu ziyaret esnasında heyetler çesitli
temas ve incelemelerde bulunmuslardır. Aralık ayındaki ziyaret
sonunda ilgili Türk makamlarınca bir rapor hazırlanmıs ve bu
rapor Ocak ayı baslarında Libya tarafına iletilmistir. Bu husustaki
çalısmalar sürdürülmekteydi.
Đki ülke arasındaki ticaret hacmi 2008 yılı içerisinde 1,4 milyar
ABD Doları iken, bu oran 2009 yılı içerisinde %57 nispetinde
artarak, 2,2 milyar ABD Dolar olmustur. Bu rakamın, önümüzdeki
bes yıl içerisinde 10 milyar ABD Doları’na çıkarılması hedeflenmekteydi.
Ayaklanmalardan evvel Kaddafi döneminde Libya’da
çesitli alt ve üst yapı projelerinde faaliyet gösteren kayıtlı 120 Türk
sirketi bulunduğu bilinmektedir. 229
Yukarıda belirtilen konulara bakıldığında Türkiye ile Libya
arasında Kaddafi döneminde de oldukça iyi ve yakın bir isbirliği
tesis edilmistir. Libya ile iliskiler bu kadar iyi iken ortaya çıkan
Arap Baharı rüzgârı ile Kaddafi rejiminin devrilmesi yönünde baslayan
isyana karsı Basbakan Tayyip Erdoğan’ın Libya sorunu bir
iç sorundur, kendi içinde çözülmelidir çıkısına makul bir gerekçe
olarak gözükmektedir. Bu çıkıs ile Türkiye’nin Libya’nın Kaddafi
rejimi ile mevcut dengeyi koruma kaygısı gütmüs olabileceği düsünülebilir.
Ancak, bu tavır Fransa ve Đngiltere’nin münferit olarak
müdahale etme talepleri üzerine değisme temayülü göstererek,
alternatif yol arayısına dönüsmüstür. NATO’nun müdahale konusundaki
çıkısına baslangıçta karsı çıkan Türkiye, daha sonra
NATO semsiyesi altında müdahale taraftarı olmustur.
Koalisyon güçlerinin Libya’ya karsı kara ve denizden operasyon
baslatmasından önce, siddet olaylarının baslamasıyla birlikte
Türkiye ülkedeki binlerce Türk vatandasını hava ve deniz
yoluyla ülkeye getirirken, bazı insaat firmaları da Libya’daki islerini
durdurma kararı almıstı.230 Bu olayların öncesinde, Türkiye’den
pek çok insaat firmasının son yıllarda insaat sektöründe atağa
kalkan Libya’da oldukça yüksek bütçeli yatırımları vardı. Koalis-
229 “T.C. Trablus Büyükelçisi: Đki ülke arasındaki ticaret hacmi 2009 yılı içerisinde
2.2 milyar ABD Dolardır”. agr.
230 EK-B: Bir Eve Dönüs Hikayesi.
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
145
yon devletlerinin saldırısı altında olan Libya’da, Türkiye’nin Trablus
Büyükelçiliği Ticaret Müsavirliği’nin Mart ayı basında açıklanan
verilerine göre, Türk müteahhitlik ve müsavirlik firmaları
2009-2010 yıllarında arasında Libya’da 7 milyar 627,2 milyon dolar
tutarında proje yapım isini almıstı. Türkiye’nin Trablus Büyükelçiliği
Ticaret Müsavirliği verilerinden derlenen bilgilere göre231;
2009’da ekonomisi yüzde 2,1 büyüyen Libya’nın, 2010’da yüzde 5,2
büyüyeceği tahmin olunurken, 2011 yılı sonu için beklenen büyüme
oranı ise yüzde 6,1 idi.
Bankacılık sektörünün dısa kapalı olması ve petrol fiyatlarının
yüksek seyretmesi, Libya’yı uluslararası finansal krizin olumsuz
etkilerinden korurken, 2010 yılı bütçesinde yıllık ortalama 45
ABD doları olarak dikkate alınan varil fiyatının, bu rakamın da
üzerinde gerçeklemesiyle bütçenin 2010 yılında da fazla vermesi
bekleniyordu. Hiçbir dıs borcu bulunmayan Libya için kredi kurulusları
AAA-notu verirken, bu ülkede 2009 yılında 9 bin 600 ABD
doları olarak hesaplanan kisi basına düsen milli gelirin, 2010 yılında
12 bin 100 ABD doları düzeyinde gerçekleseceği tahmin
ediliyor, 2011 sonunda da 13 bin ABD doları olması hedefleniyordu.
2009 yılında nüfusu 6,4 milyon olan Libya’nın, 2010’da 6,5
milyon olacağı tahmin edilirken, 2011’in sonunda ise 6,7 milyona
ulasması bekleniyor. Libya’da 2009’da % 2,4 düzeyinde gerçeklesen
enflasyon, 2010 yılı için % 4,5 tahmin edilirken, 2011 yılı sonunda
ise % 4 olarak öngörülüyordu.
Libya’nın geçen yıl toplam ihracatı 52,2 milyar dolar, ithalatı
ise 27,8 milyar dolara ulastı. Đhracatı Gelistirme Etüd Merkezi’nin
(ĐGEME) “Libya Ülke Raporu”na göre, 2000-2006 döneminde
Türkiye’nin Libya’dan çok miktarda petrol ithal etmesi nedeniyle
iki ülke arasındaki dıs ticaret sürekli olarak Türkiye aleyhine açık
vermistir. 2007 yılından sonra ise, Türkiye, Libya’dan ithal ettiği
petrolü Rusya ve Đran’dan almaya baslayınca bu ülkeyle dıs ticareti
fazla vermeye basladı ve dıs ticaret dengesi Türkiye lehine artıs
231 “Libya’daki Türk Yatırımları Ne Olacak?”, 22.03.2011, http://www. haberler.
com/libya-daki-turk-yatirimlari-ne-olacak-2609464-haberi/.
(Erisim tarihi: 27.11.2011)
Serdar ERDURMAZ
146
eğilimine girmistir. Bunun sonucunda Türkiye’nin Libya’dan ihracatı,
bu ülkeden yaptığı ithalatın dört katına ulasmıstır.
Türkiye, geçen yıl Libya’ya 1 milyar 935,3 milyon dolar tutarında
ihracat yaparken, bu ülkeden yaptığı ithalat ise 425 milyon
652 bin dolar olmustur. Böylece Türkiye’nin Libya ile ticareti 1,5
milyar dolar fazla vermistir.
Türkiye’den Libya’ya ihraç edilen belli baslı ürünler arasında
demir-çelik çubuklar, Demir-çelik insaat aksamı, çimento, plastik
borular, demir-çelik yarı mamuller, kablolar, filmasin, mobilya,
elektrik transformatörleri, islenmis doğal taslar, maden makineleri,
alüminyum insaat aksamı, prefabrik yapılar, mücevherat, buzdolabı,
klima ve demir-çelik boruları yer alıyor.
Libya’daki Türk projeleri232
2009-2010 yılı içerisinde Türk müteahhitlik firmalarının Libya’da
aldığı toplam proje sayısı 124 olarak açıklanmıstı.
Libya’da is alan Türk firmaları arasında, Doğus, Güris,
Nurol, Metis, Tekfen, Yüksel Đnsaat gibi Türkiye’nin önde gelen
müteahhitlik firmaları da yer alıyor. 2009-2010 yılları arasında
Libya’da Türk firmalarının aldığı isler arasında Tasyapı tarafından
üstlenilen Trablus el Falah Bölgesi’nde 1013 adet konut projesi,
Summa Libya tarafından üstlenilen Burj el Baher Ticaret Merkezi,
Otel ve Konut Projesi, Mitas tarafından üstlenilen Sirte-Huon
enerji nakil hatlarının insası projeleri de yer almaktadır. Ayrıca,
SEGA Đnsaat Garyat Sarkiya sehrinin tüm altyapı islerini, Cevahir
Grup Bingazi-Alısveris Merkezi insaatını, Çeltikoğlu Đnsaat Trablus
kentinde Vadi el Mejaneen Kanalizasyon Đnsaat Projesi Đslerini
üstlenmisti. Teknik Yapı ise Libya’da turizm bölgesi olarak ilan
edilen Tripoli’de 150 milyon Euro değerinde toplam 50 bin metrekarelik
lüks konut projesi isi almıstı.
Rönesans Holding
Rönesans Holding, Libya pazarına 2008 yılında biraz gecikmeli
olarak girmistir. Ancak bu dönemde pazar ve sistemin
232 “Libya’daki Türk Yatırımları Ne Olacak?”, agy.
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
147
oturmus olması sirkete de pozitif olarak yansıdı ve Libya sirketin
en büyük 2’nci pazarı haline geldi. Geçtiğimiz yıl içerisinde Rönesans
Đnsaat, ülkede toplam tutarı 2 milyar doları bulan birbirinden
önemli projeler almıstır. Sirketin hedefi, 2011 yılında bu sayıyı
ikiye katlayarak Libya’daki en büyük müteahhitlik firması olmaktı.
Hotel el Burdi (Burdi)
El Burdi Oteli, el Butnan sehrinde bulunan Libya Doğu Sahili
Burdi’nin eteklerinde yer almaktadır. Rönesans Đnsaat, otelin
Temmuz 2009 tarihinde açılması amacıyla bu 50 odalı prefabrik
oteli 88 gün içerisinde insa etmistir. Otelin proje uygulama ve
danısmanlık isleri Metron Đnsaat tarafından gerçeklestirilmistir.
El Fatah Üniversitesi (Trablus)
Libya’daki en büyük ve en önemli yüksek öğretim kurumu
olan üniversite, baskent Trablus’ta bulunuyor. Üniversite 1957
yılında kurulmustur. Günümüzde ODAC (Đdari Merkezlerin Gelistirilmesi
Örgütü) tarafından 1.600.000 m²’nin üzerinde bir
subasman alanına sahip yaklasık 70 binanın yenileme veya insaat
çalısmaları ile genisletilmekteydi. Rönesans Đnsaat Sirketi, üniversitenin
Kimya, Petrol, Jeoloji ve Maden Mühendisliği Fakültelerini
içeren 111.600 m²’lik insaat alanının ve Đnsaat ve Makine Mühendisliği
Fakülteleri’ni içeren 51.300 m²’lik insaat alanının tasarımı
ve insasını gerçeklestirerek, üniversitenin Yeniden Gelistirme
Projesi’nde büyük bir rol oynuyordu.
Bab Trablus
Bab Trablus II, alısveris merkezi, ofis ve otelden olusan,
arazi sahibi ve yatırımcısı Libya Devleti’ne bağlı Lidco Libya Yatırım
ve Kalkındırma Sirketi olan bir projedir. Konsept mimarı Amerika’dan
5 Design, sorumlu mimarlık ofisi ise, Türkiye’den Yazgan
Mimarlıktır.
110.000 m² ofis alanı bulunan projede toplam bina alanı
275.000 m². Proje alanında 45.000 m² perakende olarak kiralanabilir
alan ve 110.670 m² ofis olarak kiralanabilir alanın yanı sıra,
hipermarket, sinema, bowling salonu, marinalar, restoranlar, buz
pateni alanı ve spor salonu bulunuyor. Đs merkezi projesinin yatırım
değeri 150 milyon dolar, 5 yıldızlı otel projesinin yatırım değeri
ise, 100 milyon dolar olan projenin toplam yatırım tutarının yaklaSerdar
ERDURMAZ
148
sık 1 milyar doları bulması bekleniyordu. Projede Mart 2011’de
alısveris merkezi, Haziran 2011’de is merkezi, 2011 sonunda ise
otel insaatlarının bitirilmesi öngörülmekteydi.
Stadyum (Trablus)
Aralık 2010’da, Rönesans Holding’in Libya’da Kuzey Afrika’nın
en büyük ve en modern stadyumunu yapacağı duyuruldu.
Baskent Trablus’ta Rönesans Holding’in Avusturyalı ortağı PORR
AG ile beraber yapılacak olan stadyum, 2013 Afrika Uluslararası
Kupası için tasarlanmıstır. 50 bin kisi kapasiteli stadyumun, 200
milyon Euro’ya mal olacağı söylenmekteydi. 10 bin araçlık park
yeri olacak stadyumda, VIP ve basın mensupları için iki ayrı alan
yer alacaktır.
Turkmall
Turkmall, 1992’de kurulan ve su anda Türkiye’nin alısveris
merkezi yatırımlarında bası çeken bir gelistirici firma. Türkiye’nin
yanı sıra Romanya, Azerbaycan, Rusya, Gürcistan, Çin, Suriye ve
Mısır’da da projeleri bulunan Turkmall, Libya’da da adından söz
ettirecek projelere imza atmaktaydı.
Forum Oyia
Yorum Đnsaat ortaklığı ile gerçeklestirilen ve 2011 yılında
açılması planlanan Forum Oyia, 95,000 m² alana yayılan ve Libya’nın
en büyüğü olmayı hedefleyen bir alısveris merkezi. Projede
büyük bir hipermarket, bir mobilya mağazası, yemek alanı, teras
ve park manzaralı restoran ve kafeler, bowling salonu, sinema,
çocuk bahçesi ve 2.000 araçlık bir otopark bulunuyor.
Forum Andalus
2012 yılında açılması planlanan Forum Andalus, Trablus’ta
120,000 m² alana yayılacak olan bir alısveris merkezi. Projede
ayrıca kongre merkezi ve ofisler de bulunuyor.
Forum Bingazi
Libya’nın ikinci büyük sehri Bingazi’deki gölün yanında bulunan
alısveris ve eğlence merkezi projesinin 2013 yılında tamamlanması
planlanmaktaydı. 125,000 m² alana yayılacak olan komplekste
yüksek bir otel, kongre merkezi ve ofisler de bulunacak.
Otelin üst katlarından bir tarafı Akdeniz, bir tarafı göl manzarasına
sahip daireler yer alacaktır.
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
149
El Nasır Oteli (Trablus)
Trablus’un sehir merkezindeki en genis ormanın bitisiğinde,
20 bin m²’lik alan üzerinde, 2,600 m² kapalı alana sahip olan 120
yataklı el Nasır Oteli, 6 ay içinde insa edilip, Mart 2010’da hizmete
açıldı. Bes yıldızlı Rixos el Nasır, Libya’nın en lüks oteli olarak
hizmet vermeye baslamıstır.
Enka
1957 yılında kurulan Enka Đnsaat da Libya’da önemli islere
imza atan bir Türk firması. Libya’da 1970-80 yılları arasında bes
adet çimento fabrikası gerçeklestiren Enka Đnsaat, sonraki yıllarda
da bu ülkede büyük projeler uygulamaya devam etmistir.
Harawa Konut Projesi
Libya’daki, “Yapay Büyük Nehir Projesi”‘nin tamamlanmasından
sonra, yeni tarımsal yerlesim için seçilen arazide ENKA,
sosyal ve teknik binalarını, su depolarını, boru hatlarını, yolları ve
altyapıyı da içine alan, toplam 180.000 m² insaat alanı üzerinde,
150 villa ve 600 çiftlik evinin anahtar teslim insasını, 1991 ve 2001
yılları arasında birçok asamada gerçeklestirmistir.
Ras Lanuf Yeni Kent Projesi
Libya’nın Ras Lanuf bölgesinde, petrol sanayinde çalısanlar
için konut ve destek tesisleri sağlayan projenin ana hedefi, gerekli
tüm hizmetler ile iyi isleyen yüksek kalitede bir kentsel yerlesim
yaratmaktı. Projenin kapsamı 1.489 villa, hastaneler, ofis binaları,
moteller, okullar ve toplam zemin alanı 370.800 m² olan bir süpermarket
gibi sosyal binaların anahtar teslim insaatıydı. Proje
aynı zamanda iki su deposunun altyapı isleri, su temin sistemi, pis
su, yağmur suyu, su drenaj sistemi, elektrik güç sistemi, doğalgaz
sebekesi, telekomünikasyon sistemi, yaya alanları, yollar ve kaldırımlar
ile çevre düzenlemesini de içeriyordu. Ayrı sözlesmeler
kapsamındaki insaat islerinin tamamı Subat 1981’de basladı ve
Haziran 1994’te tamamlanmıstır.
Enka Đnsaat’ın Libya’da daha pek çok kentsel yenileme, konut,
yol ve altyapı projesi bulunmaktadır. El Amal Sağır ve Dilsizler
Eğitim Merkezi Yenileme Projesi’nin insası ise devam etmektedir.
Geçtiğimiz 2 yılda Enka Đnsaat Libya’da bes adet proje üstlenmistir.
Serdar ERDURMAZ
150
TAV, Yeni Trablus Uluslararası Havaalanı
Yıllık 20 milyon yolcu kapasitesine sahip olan Trablus Havaalanı
toplam 350,000 m² terminal alanına sahip. Đnsası 24 ayda
tamamlanan havaalanının yapımına TAV tarafından 2007 yılında
baslanmıstı.
Yeni Sebha Uluslararası Havaalanı
Yıllık 2,5 milyon yolcu kapasitesine sahip olan Sebha Havaalanı’nın
terminal alanı 75,000 m². Aslında Trablus Uluslararası
Havaalanı ile paralel olarak gerçeklestirilmesi planlanan projenin,
revizyonlar sebebiyle 2011 yılının sonlarına doğru tamamlanması
beklenmekteydi.
Libya’da yasanan olaylar sebebiyle, havaalanının insasının
geçici olarak durmasının ardından, TAV, insaatın devam etmesi
için Libya’dan teklif almıstı.
Tekfen Büyük Nehir Projesi
El Kurfa – Tazerbo Su Đletim Hattı adıyla da anılan proje,
toplam bedeli 511 milyon Dolar olan, 2006’da yapımına baslanmıs
bir proje. Yüzde 67’lik kısmı Tekfen Đnsaat’a ait olan projenin planlanan
bitis tarihi ise, 2011 Kasım ayıydı. Ancak ülkedeki olaylar
sebebi proje simdilik durdurulmustur.
Aksan Yapı, Sirte 80 Villa Projesi
Libya’nın Sirte bölgesinde insa edilen ve 80 adet tip villa,
sosyal tesis, cami ve hizmet birimlerinden olusan kompleks toplam
24,500 m² proje alanına sahiptir. Projenin uygulaması 2010
yılı içerisinde 4 ay gibi kısa bir süre içerisinde bitirildi.
Derea Residance
Aksan Yapı tarafından kaba insaatı üstlenilen proje tek katlı
185 adet ikiz villadan olarak insa edildi ve 150 m²’lik 370 daireden
olusmaktadır. Toplam alanı 55,500 m² olan proje 2008 yılı içinde 6
ayda tamamlanmıstır.
Sirte Otel
Sirte kentinde bulunan otel projesi toplam 35,000 m² alanda
her biri 2 katlı olan 16 blok binadan olusmaktadır. 744 odalı otelin
insası 2010 yılı içinde 4 ayda tamamlanmıstır.
Vegatable Shops-Sebze Mağazaları
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
151
Aksan Yapı’nın kaba yapı islerini üstlendiği Libya’daki bir
diğer projesi olan Sebze Mağazaları el Karima bölgesinde bulunuyor.
2007-2008 yıllarında insa edilen proje 52,750 m² alana yayılmaktadır.
Türkiye’nin Tutumu ve NATO içinde harekâta katılması
Bingazi’de ortaya çıkan protestolarla birlikte Türkiye bir
yandan Türk vatandaslarının can güvenliğinin sağlanmasını öncelikli
ilke olarak benimsemis ve aynı zamanda Libya halkın taleplerinin
barısçıl yöntemlerle dikkate alınması adına Kaddafi
yönetimi ile sürekli temas halinde olmustur.233 Ortaya çıkan çatısma
ortamının ülkenin iç meselesi olduğunu vurgulayarak, dıs
güçlerin müdahalesine gerek olmadığı savıyla arabuluculuk rolü
üslenmeye çalısmıstır.234 Yasanan bu politik gelismeler Bingazi’de
ilk etapta muhalif halk nezdinde Türkiye karsıtı bir tutum sergilenmesine
yol açmıstır. Kaddafi’nin tutumunda bir değisiklik olmaması
Türkiye’nin temaslarını kesmesine neden olmustur. Đsyanın
ilk günlerinde Libya’nın Doğu’su ile Batı’sının ayrılması ve
toprak bütünlüğünün ortadan kalması seklindeki çözüm dedikodularına
Türkiye karsı çıkarak, toprak bütünlüğü ilkesine saygıyı
vurgulamıs ve doğal kaynakların bölünmezliği ve Libyalıların olduğunda
ısrar etmistir.
Türkiye’nin bu tutumu Bingazi nezdindeki olumsuz havayı
Türkiye lehine değistirmistir. Buna ek olarak, Türkiye’nin insani
kurtarma yönetimi, Libyalı hastaların Türkiye’ye transferi ve Kızılay
ve Sağlık Bakanlığı’nın Bingazi ve çevre bölgelerdeki yardımları
ve hizmetleri halkın Türkiye’ye yakınlasmasını sağlamıstır.
Türkiye, Fransa’nın her türlü ayak oyununa rağmen etkin bir siyaset
ortaya koyarak, baslangıçtaki tutumunu değistirmis, sonrasında
ise NATO içinde havada ve denizde pasif görev almak suretiyle
etkin olmustur. Ayrıca Đzmir Müsterek Hava Karargâhı Unified
Protector harekâtında rol almıstır.
233 “Libya’daki Vatandaslarımız Tahliye Ediliyor”, 22.02.2011,
http://www.afetacildurum.com/index.php?topic=938.0.
(Erisim tarihi: 02.03.2011)
234 Erdoğan: Türkiye Libya’da arabulucu olabilir”, 28.03.2011,
http://www.ntvmsnbc.com/id/25196826/. (Erisim tarihi: 12.04.2011)
Serdar ERDURMAZ
152
Görevi NATO’nun almasıyla birlikte NATO hava harekâtının
karargâhı Đzmir’deki üsten ve ABD’li korgeneral ve bir Türk
tümgeneralin komutasında harekâtın yürütüleceği konusunda
çesitli tahminler yapılmıstır. Bunun doğru olduğu NATO’nun basın
bülteninden anlasılmaktadır235. Harekâtın tamamının komutası
ise, Kanadalı bir korgenerale verilmis ve karargâhı Napoli’dedir.
Bu durumda yeni NATO karargâh yapılanmasında görev alan
Đzmir Müsterek Hava Karargâhı görev üslenmistir236.
Türkiye açık ve net bir sekilde NATO görevleri içinde hangilerini
üslenebileceği konusunda seçimini yapmıs ve buna yönelik
uçak ve gemilerini tahsis etmistir.
Türkiye tahsis etmis olduğu 7 uçak ile uçusa yasak bölge
kontrolü görevinde yer almayı seçmis ve pasif kontrol görevi üslenmistir.
Bu nedenle Basbakan Erdoğan’ın ifade ettiği gibi, Türkiye
Libya halkına karsı bombalama faaliyeti içinde değildir. 5 su
üstü gemisi ve bir denizaltı ile denizden yapılacak silah ambargosu
denetiminde yer almıstır237. Bu görev pasif denetim ve kontrolü
içermektedir. Sıcak çatısma ihtimali oldukça zayıftır (EK-A: Müsterek
Koruma Harekâtına katılan ve Libya’da Görev Alan NATO
Güçleri.)
Đsyancıların silahlandırılması konusunda ise, bunun doğru
bir hal tarzı olmadığı konusunda tavır koymustur. Anlasıldığı kadarı
ile NATO Genel Sekreteri Rasmassen’de bu sekilde bir silah
yardımına karsı pozisyondadır.
Sürmekte olan çatısmaların artık her iki taraf içinde imkânların
tüketildiği doyum noktasına geldiği konusunda emareler
235 Operation Unified Protector, Command and Control ,
http://www.nato.int/nato_static/assets/pdf/pdf_2011_03/20110325_11032
5-unified-protector-command-control.pdf.
236 North Atlantic Treaty Organization, Operation Unified Protector,
Command and Control
237 “Türkiye 7 uçak ve 6 gemiyle operasyonda”, 31.03.2011,
http://www.gazete5.com/haber/turkiye-nato-nun-libya-operasyonu-naucak-
savas-gemisi-gonderecek-31-mart-2011-100761.htm.
(Erisim tarihi:27.11.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
153
ortaya çıkmaya baslamıstır. Đsyancıların sartlı ateskes talebi
Kaddafi tarafından zaman kazanmaya yönelik bir girisim olarak
kabul edilerek, ret edilmistir. Buna karsılık Kaddafi’nin oğlunun
danısmanının Londra’da bir takım girisimlerde bulunması,
Kaddafi ailesinin salimen bu isten kurtulma arayısları içine girdiğini
göstermektedir. Buna paralel olarak Kaddafi çevresindeki üst
düzey yöneticilerdeki çözülme ve ülke dısına kaçısların gündeme
gelmesi Kaddafi açısından iyiye alamet değildir. Bu durumda
NATO’nun sebatla belirtilen harekâta devam ederken özel kuvvetler
vasıtasıyla isyancıları destekleme yoluna gitmesi Kaddafi’yi
sıkıstıracak ve havlu atmasına neden olabilecektir.
Türkiye’nin insani kurtarma yönetimi, Libyalı hastaların
Türkiye’ye transferi ve Kızılay ve Sağlık Bakanlığı’nın Bingazi ve
çevre bölgelerdeki yardımları ve hizmetleri halkın Türkiye’ye yakınlasmasını
sağlamıstır238.
Dısisleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun 3 Temmuz’daki
Bingazi ziyareti ve bu tarihte Tahrir Meydanında halka seslenisi
büyük ilgi görmüstür. Buna ek olarak Dısisleri Bakanı Davutoğlu
23 Ağustos 2011’de Bingazi’ye bir ay içerisinde ikinci ziyaretini
gerçeklestirmis ve ortak basın toplantısı düzenlemistir. Yapılan
toplantıda Abdül Celil baskanlığında UGK’nın halkın demokratik
ve mesru taleplerinin karsılanacağına, geçis sürecinin de Abdül
Celil baskanlığında UGK’nın iyi bir yönetim sergileyeceğine, ülkenin
birlik ve beraberliğinin sağlanacağına olan inancı ve Türkiye’nin
bu süreçte Abdül Celil’e ve UGK’ya tam destek verdiği
Davutoğlu tarafından ilan edilmistir. Dolayısıyla da geçis sürecinde
Kaddafi sonrası geçis sürecinde liderlik sorunun gündeme getirilmesi
suretiyle UGK’nın etkisizlestirilmesi çabalarına ve bu politikanın
yol açacağı ülke içi istikrarsızlığın ve güvenlik sorununun
önüne geçilmesi amacıyla liderlik konusunda gerek iç dinamikleri
gerekse diğer ilgili devletleri yönlendirici önleyici bir girisim Türkiye
tarafından yerinde sergilenmistir.
238 “Sağlık Bakanımız Prof.Dr.Recep Akdağ Libya’dan getirilen yaralıları
karsıladı”, http://www.saglik.gov.tr/BAKAN/belge/1-12525/saglikbakanimiz-
profdrrecep-akdag-libyadan-getirilen-y-.html.
Serdar ERDURMAZ
154
Türkiye’nin istekleri
Basbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 3 Mayıs 2011 tarihinde
Đstanbul’da Libya’ya Đliskin olarak Yaptığı açıklamada özetle su
hususlara isaret etmistir239;
“……Her zaman ifade ettiğim gibi, biz Libya’da, birilerinin
yaptığı gibi, petrol kuyularını değil, yerin üstündeki canları görenlerden
olduk. Libya’nın toplumsal yapısı, siyasi yapısı, bölge için
arz ettiği önem ve Libya’nın bazı ülkeler için istah kabartan zenginliği,
bu ülkeye yönelik tavrımızın büyük bir hassasiyet içinde
belirlenmesini gerekli kıldı. …Sunu altını çizerek ifade etmek durumundayım;
Bizim Libya tavrımız, taraf tutmak, bir tarafı desteklemek
seklinde olmamıstır. …Bizim bu insani durusumuzun, basta
Libya olmak üzere, basta muhalifler nezdinde olmak üzere,
yanlıs yorumlandığını, yanlıs algılandığını, özellikle de bazı ülkeler
tarafından, art niyetli bir kampanya ile yanlıs aksettirildiğini
biliyoruz. Libya’da adeta Türkiye aleyhine bir kampanya baslatılmıs,
Türkiye’nin politikaları yalan yanlıs sekilde aksettirilmis,
muhalifler nezdinde bir infial olusturulmak istenmistir.
…Muhaliflere, her türlü insani yardımı ulastırırken, muhaliflerle
iletisim kanallarını daima açık tutarken, Libya yönetimini de her
fırsatta, kan dökmemesi, katliamlara girismemesi, halkın sesine,
arzularına, taleplerine derhal kulak vermesi için uyardık. ……
Hepimizin bildiği gibi, soruna Libya’nın içinde ve Libyalılar tarafından
bir çözüm bulunması mümkün olmadı. Sivil halkın güvenliğinin
tehlike altına girmesi üzerine uluslararası camia duruma
müdahil olmak durumunda kaldı. Neticede, Birlesmis Milletler
Güvenlik Konseyi herkesin uymak zorunda olduğu 1970 ve 1973
sayılı kararları kabul etti. Bu kararlar temelinde NATO Libya üzerinde
uçusa yasak bölge ihdas etti ve sivilleri koruma amacına
yönelik askeri operasyon baslattı. Türkiye, görünür zorunluluk,
uluslararası mesruiyet, bölgesel katılım ve destek sartlarının yerine
gelmesi üzerine, bu harekâtın silah ambargosunun denetlenmesi
ve insani yardımın Libya halkına ulastırılması boyutlarına
katıldı. Bir yandan da, sorunun sadece askeri yöntemlerle çözüle-
239 “Basbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Açıklamaları”, 03.05.2011, Đstanbul,
http://www.mfa.gov.tr/sayin-basbakanimizin-libya_ya-iliskin-olarakyaptiklari-
aciklama_-3-mayis-2011.tr.mfa.
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
155
meyeceği; atesin kesilmesinin, akan kanın durmasının ve Libya’da
halkın mesru talep ve beklentilerini karsılayacak bir siyasi
sürecin baslatılmasının elzem olduğu düsüncesinden hareketle bir
Yol Haritası gelistirdik.
Basbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 7 Nisan 2011 tarihinde
açıkladığı bu Yol Haritasının ana parametreleri sunlardı:
1. Derhal gerçek bir ateskes sağlanması, bu çerçevede, Yönetime
bağlı askeri unsurların sehirlerden çekilmesi, kusatmaların
kaldırılması, tüm sehirlere ve bölgelere elektrik, gaz, su tedarikinin
baslaması,
2. Hiçbir ayrım gözetmeksizin bütün Libyalı kardeslerimize
kesintisiz insani yardım akısı sağlayacak güvenli insani bölgeler
olusturulması,
3. Tüm Libya halkının mesru çıkarlarını dikkate alan, tüm
Libya’yı kucaklayan kapsayıcı bir demokratik değisim ve dönüsüm
sürecinin ivedilikle baslatılması.
Türkiye o tarihten bu yana yürüttüğümüz diplomatik temaslarla
Yol Haritamızı detaylandırmıstır. Libya Ulusal Geçis Konseyi
ile istisarelerde bulunduk ve uluslararası toplumun Yol Haritasına
desteği sağlamaya çalısmıstır.
“ …Sorunun basladığı andan itibaren, Trablus’taki Libya
yönetimiyle her an iletisim halinde olduk. Muammer Kaddafi’ye,
her görüsmemizde samimi mesajlarımızı ilettik. En basından itibaren,
kendisinin yönetimi artık bırakması gerektiğini, Libya’da her
kesimin uzlasma sağlayacağı bir ismin göreve gelmesi gerektiğini,
huzur, barıs ve istikrarın ancak ve ancak bu sekilde tesis edilebileceğini
ifade ettik.
En son, açıkladığımız yol haritasında, anayasal demokrasiye
geçisin sağlanması için Kaddafi’nin yönetimden çekilmesinin
elzem olduğunu açıkça belirttik. Suhuletle, sağduyuyla, soğukkanlılıkla
yürüttüğümüz tüm bu girisimler, ne yazık ki Trablus
yönetimi tarafından dikkate alınmadı. Muammer Kaddafi, tavsiyelerimizi
dikkate almak, kan dökmekten kaçınmak, Libya’nın toprak
bütünlüğünü sağlamak için çaba harcamak yerine, kanı, gözyasını,
baskıyı ve kendi halkına saldırıyı tercih etti”. Seklinde
açıklamasına devam etmistir.
Serdar ERDURMAZ
156
Libya tarihinde artık yeni bir dönem basladığından söz
ederek, bu noktada yapılması gerekenin, Trablus’ta yönetimi elinde
tutan Muammer Kaddafi’nin derhal iktidarı bırakması, olduğu
üzerinde durulmustur.
“Muammer Kaddafi, Libya’nın geleceği, Libya’nın toprak
bütünlüğü, Libya’nın barıs ve huzuru adına bu tarihi adımı artık
atmak zorundadır. Mevcut sartlar altında, en uygun çıkıs yolu,
emaneti sahibine, yani iktidarı ve yönetimi, emanetin gerçek sahibi
olan halka iade etmektir. Libya’da dökülen kan, Libyalıların
kanıdır. Libya’da akan kan, kardeslerin kanıdır. Kan üzerine, hele,
hele kardeskanı üzerine istiklal, istikbal, barıs ve adalet asla tesis
edilemez. Dolayısıyla, Libya Liderinin, daha fazla kana, gözyasına,
yıkıma sebebiyet vermeden, kendisi için, ülkesinin geleceği için
derhal Libya’dan uzaklasmasını ve yönetimden çekilmesini arzu
ediyoruz.
…Bu vesileyle, Bingazi’deki Ulusal Geçis Konseyi’ne ve ülkelerine
demokrasiye dayalı yeni bir düzen getirmek için çetin bir
mücadele veren Libyalı kardeslerime de seslenmek istiyorum.
Bugün verdiğiniz mücadelenin, çektiğiniz eziyetlerin bütün Libyalıları
kucaklayacak bir sonuca ulasması hayati derecede önemlidir.
Verilen mücadele, hür, demokratik, toprak bütünlüğünü, egemenliğini
korumus ve güçlendirmis yeni ve uluslararası camiada
hak ettiği yeri almıs bir Libya için verilen bir mücadeledir. Türkiye,
tüm Libya halkının sıkıntılarının son bulması için, bugüne
kadar verdiği çabayı bundan sonra da vermeye devam edecektir.
Libya’nın, özlemini çektiği hak, hukuk, özgürlük ve adalet imkânlarına
biran önce kavusması, Libya halkının haklı taleplerinin
karsılanması en büyük arzumuzdur, bu arzunun gerçeklesmesi
için katkımız, desteğimiz devam edecektir. Libya halkının birlik ve
beraberlik içinde kendi geleceğini belirlemesi bizim için önceliklidir.
Bu doğrultuda, Yol Haritasında yer alan unsurların hayata
geçirilmesi için, Geçici Ulusal Konsey ile yakın temas halinde
olmaya devam edeceğiz. Ayrıca Libya’da bir çözümün önünü açacağına
inandığımız bu plan üzerinde, 5 Mayıs’ta Roma’da düzenlenecek
Temas Grubu toplantısı da dâhil olmak üzere, uluslararası
toplumla isbirliği yapmayı sürdüreceğiz. Burada, Libya ile birlikte,
bölgedeki tüm ülkeler için, her zaman dile getirdiğimiz uyarılarıLĐBYA,
ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
157
mızı bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyorum: Esitlik, özgürlük,
adalet ve demokrasi, belli ülkelerin, belli halkların değil, tüm
insanların, tüm insanlığın mesru, tabii hakkıdır. En temel insani
hakları ertelemek, geciktirmek, yok saymak, kendi halkını bunlardan
mahrum etmek, adalet üzerine bir idare değil, zulüm ve baskı
üzerine bir idaredir.”
…Dünya hızla değisirken, bölgemizdeki ülkelerin, temel
hak ve özgürlükleri erteleyen, öteleyen bir anlayısla, halklarına
baskı uygulamalarını asla sürdürülebilir, asla insani görmüyoruz.
Kendi halkımızın güvenlik ve özgürlüğünü ne kadar vazgeçilmez
görüyorsak, etnik kökenine, dinine veya mezhebine bakmaksızın,
bölgemizde yasayan bütün halkların güvenlik ve özgürlüğünü de o
kadar vazgeçilmez gördük ve görüyoruz. ……Biz yeni Halepçe’
lerin, yeni Hama ve Humus’ların, yeni Bosna’ların yasanmasını
istemiyoruz.
…Biz Türkiye olarak, coğrafyamızda barısı savunmaya, insani
değerleri öne çıkarmaya devam edeceğiz. Đlkeli, tutarlı, kararlı,
onurlu dıs politikamızla, bölgede barıs ve istikrara katkı sağlamaya
devam edeceğiz. Kardes halkların, mazlumların ve mağdurların
yanında, arkasında dimdik durmaya, onların umudu olmaya,
hakkı ve hukuku savunmaya devam edecek, bundan asla taviz
vermeyeceğiz seklinde uzun bir konusma yapmıstır.
Basbakanın açıklamalarından anlasılacağı üzere, Türkiye
baslangıçta Libya’da ki anlasmazlığı bir iç mesele olarak değerlendirmistir.
Bu nedenle iki tarafın Mısır ve Tunus’ta ki gibi anlasarak,
sorunu çözebileceklerini umut etmis, bu suretle Batı’nın
Libya’ya müdahalesine fırsat tanınmadan sorunun çözülmesini
arzu etmistir. Ancak, bunun gerçeklesme ihtimalinin olmadığını
idrak etmesi üzerine, meselenin münferit ülke müdahaleleri ile
değil de uluslar arası örgütler yoluyla çözülmesi iradesini ortaya
koymus ve bu konuda ısrarcı olmustur. Sonuç ne olursa olsun
nihai kararın Batı tarafından empoze edilmesinden çok Libyalıların
kendisinin vermesinin en uygun yaklasım olduğunu muhtelif
platformlarda ifade etmistir.
Türkiye, Libya’ya NATO kontrolünde yapılacak askeri harekât
hakkında asağıdaki çekinceleri ortaya koymustur.
Serdar ERDURMAZ
158
• Yapılacak harekâtın hedefi Libya’nın isgaline yönelik
olmamalıdır. Bu kapsamda kara harekâtı icrası gündeme getirilmemelidir.
• Libya’nın bağımsızlığı, yeraltı ve yer üstü kaynakları yine
Libyalıların olacak sekilde bir çözüm düsünülmelidir.
• Sivilleri koruyacağız derken sivil halka daha fazla zarar
verecek harekâttan kaçınılmalıdır.
Türkiye’nin talepleri dikkate alınarak, komuta’nın NATO’ya
devri konusunda uzlasma sağlanmıstır. NATO Genel Sekreteri
Anders Fogh Rasmussen, Libya’da uçusa yasak bölge uygulamasının
NATO sorumluluğunda yürütüleceğini duyurmustur. NATO
Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, NATO büyükelçilerinin
Libya toplantısının ardından yaptığı açıklamada, “Kaddafi rejiminin
saldırılarına karsı sivilleri korumak için genis uluslararası çabanın
parçası olarak eyleme geçiyoruz. Bölgedeki ortaklarımızla
isbirliği yapacağız ve onların katkılarını memnuniyetle karsılıyoruz”
demistir. NATO’nun bu asamada sadece uçusa yasak bölge
icrasında bulunacağını ifade eden Rasmussen, simdilik uluslararası
koalisyon operasyonunun ve NATO operasyonunun birlikte
yürütüleceğini ve ilerleyen dönemde tüm sorumluluğun NATO’ya
geçebileceğini belirtmistir.
NATO, uçusa yasak bölge uygulaması kapsamında kontrol
görevi yürütecek ve direkt bir müdahale olmadığı takdirde belirlenen
hedeflere herhangi bir saldırıda bulunmayacak, sadece mesru
müdafaada bulunabilecektir.
Sivillerin korunması gerekçesiyle yer hedeflerine ates edemeyecektir.
Ancak, Libya’daki çatısmalarda son dönemlerde ön
plana çıkan bir konu NATO’nun yanlıs hedefler almasıdır. Önce
Kaddafi’ye karsı mücadele veren muhaliflerin askeri araç konvoyuna
hedef aldı. Daha sonra yanlıslıkla olduğu açıklandı.19 Haziran
sabahı sivillerin olduğu bir bölgeyi hedef alarak 5’i aynı aileden
olan 9 kisinin ölümüne neden oldu. Bu da yanlıslıkla yapılmıstır.
NATO’nun hatalarından en çok zararı siviller almaktadır.
Son olarak 21 Haziran tarihinde 3’ü çocuk 15 kisinin ölümüne
neden oldular. Önce reddettiler ve ardından yapılan bir açıklama
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
159
ile saldırı düzenlediklerini kabul ettiler. Libya yönetiminden yapılan
bir açıklamaya göre Kaddafi’nin bir arkadası hedef alınmıstır
ve eve 8 roket isabet etmistir. Bu durum NATO’ya olan güvenin
açık bir sekilde sarsılacağının göstergesidir. NATO’nun Kaddafi
rejimi karsısındaki propagandalarının da sonu olabilir.
Türkiye’nin kaygıları nelerdir?
Türkiye’nin hadiselerin baslangıcındaki yaklasımı, Libya
kendi sorununu kendisi halletsin, uluslar arası bir müdahaleye
gerek yoktur seklindeydi. Daha sonra NATO’nun görev üslenmesi
konusunda ise, Türkiye’de en üst yetkililerin NATO’nun Libya’da
görev üslenmesi düsünülemez yaklasımı ABD ve diğer koalisyon
ülkeleri üzerinde sıkıntı yaratmıstır. Muhtemelen bu yüzden Fransa
ve Đngiltere’nin öncülük ettiği “uçusa yasak bölge” uygulamasıyla
alakalı BM kararının uygulanması için Paris’te yapılan toplantıya
Türkiye çağrılmamıs gözükmektedir.
Bu toplantıya basta ABD olmak üzere, Arap ülkeleri dâhil
birçok ülke katılmıstır. ABD ve Đngiltere bastırsaydı Türkiye’nin
çağrılmasına Fransa’nın bir itirazının olamayacağı bir realitedir.
Gelismeler üzerine ve özellikle Fransa’nın engellenemez davranıslarının
kontrol altına alınması konusundaki sıkıntılar Türkiye’nin
durumu yeniden değerlendirerek, NATO nezdinde çözüm aranması
konusuna destek vermesi sekline dönüsmüstür. Alman gazetesi
Die Welt’e göre ise, Türkiye’nin NATO müdahalesine tepkisi
Fransa’ya olan öfkesinden kaynaklanmıstır. Bunun nedeni olarak,
Fransa’nın Türkiye’yi Paris konferansına çağırmaması ve Libya
lideri Muammer Kaddafi’ye bağlı hedeflere su ana kadar en fazla
saldırıyı düzenleyen ABD’nin, operasyonları desteklemeye devam
etmeye hazır olduğu, ancak liderlik rolünü baska bir ülkeye devretmek
istediği, Türkiye’nin de bu rolü Fransa’nın üstlenmesine
karsı çıkmasından kaynaklandığı ifade edilmistir.
NATO çerçevesinde olusturulacak askeri harekâtın hacmi
ve hedefleri konusunda çekincelerini ifade eden Türkiye takımda
yerini almıs ve konunun sağduyu ile çözülmesine katkıda bulunmustur.
Bu bağlamda ciddi bir deniz gücü ile denizden denetime
Serdar ERDURMAZ
160
görev üslenmeyi ve gerektiğinde de yeterli hava gücü ile uçusa
yasak bölge denetiminde yer almayı taahhüt etmistir240.
Türkiye’nin Libya konusundaki yaklasımı tamamen insani
kaygılara dayanmaktadır. Libya’nın petrol ve doğalgaz kaynakları
nedeniyle ABD, Fransa gibi ülkeler tarafından istismar edilmesi
korkusu ile Libya’nın geleceğine yine Libyalıların karar vermesi
Türkiye açısından çok önemli bir husus olarak ortaya çıkmaktadır.
Libya’nın bütün zenginlikleri Libyalılarındır derken Basbakan R.
Tayyip Erdoğan, bu konuda Fransız fırsatçılığına engel olmak için
bir irade ileri sürmektedir. Nitekim Eylül ayı sonunda yapılan BM
Genel Kurulu toplantısında yapmıs olduğu konusmada bunu su
sözlerle açık bir sekilde ifade etmistir; “Libya, Libyalılarındır. Libya’nın
zenginlikleri Libyalılara aittir. Libya’da demokrasinin insa
edilmesi sürecinde, Libya’nın yurtdısındaki mal varlıklarının serbest
bırakılması gerekir ki bir an önce kendi ayakları üzerinde
doğrulsun. Varlık içinde Libya halkı yokluk çekmesin. Zira Libya’-
nın su anda yurtdısında yaklasık 170 milyar dolar nakit parası var.
Ama bu paranın nemasından Libya istifade edemiyor. Dolayısıyla,
bir an önce 2009 sayılı karar yürürlüğe girmeli ve Libya halkı bu
imkânlarından istifade etmelidir.241”
Bunun dısında Türkiye Ulusal Geçici Konsey’e (UGK) nakdi
yardım yapmıstır. Türkiye’nin 100 milyonu hibe, 100 milyonu proje
karsılığı kredi ve 100 milyonu da nakdi kredi olmak üzere 300 milyon
dolar yardımda bulunulması öngörülmüstür. Paranın nakdi
olan bölümü UGK’nın Ankara’da Merkez Bankası’na açılan hesabına
yatırılmıstır. 100 milyon dolarlık nakdi yardımın 10 milyon
dolarını 27 Temmuz’da gönderildiğini, 90 milyon dolarlık kısmı
240 Ian Traynor, Nicholas Watt, “Libya: Nato to control no-fly zone after
France gives way to Turkey”, 25.03.2011,
http://www.guardian.co.uk/world/2011/mar/24/france-turkey-nato-libya.
(Erisim tarihi: 27.11.2011)
241 “Address To The Un General Assembly”, T.C Basbakanlık Basın Müsavirliği,
24.09.2011, http://www.bbm.gov.tr/Forms/pgNewsDetail.aspx?
Type=5&Id=2111. Ayrıca Bkz; “BM konusmasının tam metni, “Basbakan
Recep Tayyip Erdoğan’ın 22 Eylül 2011 tarihinde Birlesmis Milletler
Genel Kurulu’nda yaptıkları konusma”, 16.11.2011,
http://www.usasabah.com/Siyaset/2011/09/23/erdoganin-bmkonusmasinin-
tam-metni (Erisim Tarihis: 26.09.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
161
ise, 8, 10 ve 21 Ağustos tarihlerinde gelen UGK yetkililerine elden
teslim edildiği ve yetkililerin bu parayı Libya uçağı ile götürdükleri
belirtilmistir. 31 Temmuz 2011 tarihinde Libya Ulusal Geçis Konseyi
tarafından yapılan açıklamada, isyancılara Türkiye tarafından
200 milyon dolarlık bir yardım yapıldığını ve bunu aldıklarını ifade
etmistir. Mali islerden sorumlu Ali Tarhuni Kuveyt’ten 180 milyon
dolar geldiğini ve Fransa’dan 415 milyon dolar alacaklarını ve bu
suretle mali sorunların hafifleyeceği seklinde bir açıklama yapmıstır.
Bunun Batı’daki Nafusa dağlarında bulunan halka ramazan
ihtiyaçlarını karsılamaya yönelik olarak dağıtılacağını belirtmistir.
NATO uçakları ise, Kaddafi kontrolündeki Trablus’ta 3 adet televizyon
uydu vericisine bombalı saldırıda bulunmustur.242
Fransa’nın “ Libya Dostları- Friends of Libya” adı altında 1
Eylül 2011 tarihinde Paris’te 60 ülkenin katılımıyla düzenlediği
toplantı Türkiye tarafından yine Fransız oyunu olarak değerlendirilmistir.
Bu çerçevede, Fransa, Libya’da Kaddafi sonrası dönemde
belirleyici rolü oynamak için çabalarını artırırken, Ankara diğer
ülkelerin devre dısı kalmaması için girisimlerini sürdürmüstür243.
Paris konferansı öncesi ABD Dısisleri Bakanı Hillary Clinton ile
ABD’nin Paris Büyükelçiliği’nde 1 saat görüsen Dısisleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu, Fransa’nın tavrından duyduğu rahatsızlığı aktardı.
Davutoğlu, Clinton ile görüsmesinde Paris Konferansı’ndan
sonra BM çatısı altında Libya hakkında daha üst düzeyde bir toplantının
düzenlenmesi gerektiğini savundu. Türkiye özellikle bu
gibi girisimlerin Fransa gibi bir ülkenin liderlik inisiyatifi ile değil,
fakat BM çatısı altında bütün ülkeleri kapsayan bir perspektifte
olması gereği üzerinde durmustur. Bu görüs kısa sürede BM’de
yankı bulmus ve BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon, Libya konusunda,
New York’ta 13 Eylül’de baslayacak BM genel kurulu çalısmalarına
paralel olarak, Eylül’de üst düzey bir toplantı düzenleneceğini
açıklamıstır. Bu suretle konu ile ilgili inisiyatif BM gibi
en üst düzey uluslar arası örgüte geçmistir. Bu ise, alınan kararla-
242 “Libyalı isyancılar: Türkiye yardımı elimize ulastı”. 31.07.2011,
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/printnews.aspx?DocID=18380666.
(Erisim tarihi: 27.11.2011)
243 Arzu Çakır Morin, “Türkiye’nin dediği oldu asıl zirveyi BM yapacak”,
02.09. 2011, http://www.hurriyet.com.tr/planet/18630147.asp.
(Erisim tarihi: 27.11.2011)
Serdar ERDURMAZ
162
rın mesruiyetine zemin hazırlayacak anlamına gelmektedir. Aksi
takdirde mesru olmayan platformlarda alınan kararların mesruiyeti
ve Libyalılar için tarafsız olması konusunda sıkıntılar olabileceği
değerlendirilmelidir. BM Libya zirvesinin 20 Eylül’de gerçeklesmesi
planlanmıstır.
16 Eylül 2011 tarihinde alınan BM’nin 2009 sayılı kararı yürürlüğe
girmistir. Libya’nın doğal kaynaklarının Libya halkına
iadesinin ve halkın istifadesine sunulmasının esas olduğuna inanan
Türkiye’nin, 16 Eylül’de kabul edilen Birlesmis Milletler Güvenlik
Konseyi (BMGK) kararını bu yönde atılmıs bir adım olarak
değerlendirdiğini bildirmistir.244
Dısisleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Libya’da Ulusal
Geçis Konseyi’nin ülke genelinde büyük ölçüde kontrolü sağlamasıyla
Libya halkının, yıllardır özlemini çektiği özgürlük, adalet
ve demokrasiye ulasmak için verdiği uzun ve mesakkatli mücadelede
tarihi bir dönüm noktasına varıldığını bildirdi.
Türkiye’nin Ulusal Geçis Konseyi’ni Libya Devleti ve halkının
mesru tek temsilcisi olarak gördüğü ve Konseyi güçlü bir sekilde
desteklediği kaydedilen açıklamada, Libya’daki gelismeler
ısığında, uluslararası toplumun Libya halkının desteklenmesine
yönelik çabalarının daha etkili sekilde sürdürülmesi amacıyla
2009 sayılı Birlesmis Milletler Güvenlik Konseyi Kararı’nın 16 Eylül
2011 tarihinde kabul edildiği belirtildi. Açıklamada, “Libya’nın
doğal kaynaklarının Libya halkına iadesinin ve halkın istifadesine
sunulmasının esas olduğuna inanan Türkiye, son BMGK kararını
bu yönde atılmıs bir adım olarak değerlendirmektedir. Söz konusu
kararın, Libya’daki anayasal demokrasiye geçis sürecinin Ulusal
Geçis Konseyi’nin öncülüğünde basarıyla tamamlanmasına ve
Libya’nın kurumsal yeniden yapılanma ve ekonomik kalkınma
sürecine katkıda bulunmasını temenni ediyoruz” denildi.
“BM Sartı’nın VII’nci Bölümü çerçevesinde kabul edilmesi
nedeniyle uluslararası toplum bakımından bağlayıcı olan 2009
244 Dısisleri’nden “Libya Hakkındaki BMGK Kararı” Açıklaması. 19. 09. 2011,
http://www.habervitrini.com/disislerinden_libya_hakkindaki_bmgk_karar
i_aciklamasi-558160.html. (Erisim tarihi: 27.11.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
163
sayılı Karar ile Libya’ya halihazırda uygulanmakta olan yaptırımların
yasal çerçevesini çizen 1970 ve 1973 sayılı BMGK Kararları’nın
icraya yönelik bazı maddelerinde kısmen değisikliğe gidilmekte,
ayrıca ilave düzenlemeler getirilmektedir” denilen açıklamada,
sunlar kaydedildi:
“Libya’nın egemenliğinin, bağımsızlığının, toprak bütünlüğünün
ve ulusal birliğinin öneminin vurgulandığı Karar’da;
– Đlk asamada üç aylık bir dönem için kamu düzenin tesisi,
ülkede kapsamlı siyasi diyalogun baslatılması, insan haklarının
korunması ve ekonomik kalkınma sürecine destek olmak amacıyla
bir “BM Destek Misyonu” (UNSMIL) konuslandırılması öngörülmekte,
– Libya’ya yönelik silah ambargosu muhafaza edilmekte,
Libya’ya ait yurtdısındaki mal varlıklarına yönelik kısıtlamalara
esneklikler getirilmekte,
– NATO’nun gözetiminde sivillerin korunması amacıyla sürdürülmekte
olan uçusa yasak bölge uygulamasının kosullar elverene
kadar muhafaza edilmesi öngörülmekte,
– Libya’da sicile kayıtlı hava araçları için getirilmis uçus yasaklarının
kaldırılmasına hükmedilmektedir.”
Türkiye’nin siyasi geçis ve kurumsal yeniden yapılanma sürecine
girmekte olan Libya’da “BM Destek Misyonu” konuslandırılmasını
memnuniyetle karsılamadığı belirtilen açıklamada,
“BM’den gelecek çağrılar doğrultusunda bu misyona katkıda bulunmaya
hazırdır. Libya’ya uygulanmakta olan yaptırımların kosullar
elverdiğinde tamamen kaldırılmasını destekleyen ülkemiz,
2009 sayılı yeni BMGK Kararı uyarınca gerekli ulusal düzenlemeleri
yapacak ve hür, demokratik ve birlesik yeni bir Libya’nın kurulusuna
giden mevcut süreçte dost ve kardes Libya halkına verdiği
desteği kararlılıkla sürdürecektir” denildi.
Basbakan Erdoğan üç ülkeyi kapsayan bir haftalık ziyaretini
Eylül ayı ortasında yapmıstır. Arap Baharı turuna Mısır ve Tunus’un
ardından, 16 Eylül 2011 tarihinde Libya ile devam eden
Basbakan Recep Tayyip Erdoğan, baskent Trablus’ta Libyalılara
bir konusma yapmıstır. Eski adı Yesil Meydan olan Süheda Meydanı’nda
bir konusma yapan Basbakan Erdoğan, Libyalılara “Bir
Serdar ERDURMAZ
164
olun. Libya’nın yeraltı zenginlikleri üzerinde hesap yapanlara asla
prim vermeyin. Libya Libyalılarındadır, böyle kalmalıdır.” diye
seslendi.245
Libya ziyaretini sürdüren Türkiye Basbakanı Recep Tayyip
Erdoğan ülke halkına destek mesajları iletmistir. Trablus’ta Ulusal
Geçis Konseyi (UGK) Baskanı Mustafa Abdul Celil ortak basın
toplantısı düzenleyen Basbakan Erdoğan , ”Önümüzdeki dönemde
kardes Libya halkının özellikle her alandaki ihtiyaçları noktasında,
siyasi, askeri, ekonomik, ticari, altyapı, üstyapı bütün çalısmalarda
bizler Türkiye olarak yanında olacağız; el ele vereceğiz, omuz
omuza vereceğiz” diyerek, Türkiye’nin desteğini belirtmistir.246
Basbakan Erdoğan, Libya halkının, yıllardır özlemini çektiği
özgürlük, demokrasi ve adalet mücadelesinde hedefi doğrultusunda
tarihi bir esiğe gelmis olduğunu ifade etmistir.
Libya’da okulların yakında açılacağını hatırlatan Basbakan
Erdoğan, Türkiye’nin okulların restorasyonuna yönelik her türlü
hizmeti vereceğini açıkladı. Aynı sekilde karakol, adliye gibi tahrip
olan yerlerin onarımını süratle yapacaklarını belirten Erdoğan,
Misurata’da bir yetimhane insa edeceklerini söyledi.
Libya’da bir fizyoterapi merkezini hizmete sunacaklarını
kaydeden Basbakan Erdoğan, “Trablus’ta parlamento binasını
yapalım istiyoruz ve bu parlamento binasıyla da yeni süreçte gerçek
demokrasinin olduğu Libya ‘da parlamento üyeleri hizmetlerini
bu yeni binada vermeye baslasın” demistir.
Basbakan ekonomik istikrar olmadan demokrasinin güvence
altına alınamayacağını biliyor. ABD, Avrupa ülkeleri (Cameron
ve Sarkozy’nin Libya ziyaretleriyle), Dünya Bankası ve IMF, pazarları
ele geçirmek ve gelecekte bölgedeki değisimde kontrol sahibi
olmak için rekabet ediyorlar. Basbakan ise 200 is adamı ile etkileyici
bir heyetle ziyaretle: ekonomik bağları gelistirmek ve petrol,
245 “Basbakan Erdoğan’ın Libya Ziyareti”, Sabah, 16.09.2010,
http://www.sabah.com.tr/Gundem/2011/09/16/erdogan-libyadakonusuyor.
(Erisim tarihi: 27.11.2011)
246 “BM’de Libya’yı Ulusal Geçis Konseyi temsil edecek”, 16.09.2011,
http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2011/09/110916_libya_update.sht
ml. (Erisim tarihi: 27.11.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
165
telekomünikasyon, ulasım, hizmet, eğitim gibi konularda anlasmalar
yapmak için atılım yapmaktadır. Türkiye’nin uluslararası bir
rol oynamak istediği açıktır.247
Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Libya’da yeniden yapılanma
sürecinde daha aktif rol üslenmek üzere Eylül ayı içinde
inceleme seferi yaparak, ülkenin yeniden insasında Türklerin yer
almak istediğini ifade etmistir.248 Büyük yıkım yasayan ülkede her
seyin yeniden insası gerekmektedir. Kısa zamanda 5-6 milyar
dolarlık yol, hastane, okul, havaalanı gibi hayati projelere ihtiyaç
duyulacağı belirtilmektedir. Ayrıca UGK yetkilileri, Libya’da yarım
kalan islerin tamamlanmasına ilave olarak, yeni projelerde Türk
müteahhitlerine güvendiklerini, alacakların BM güvencesinde
ödeneceğini söylemistir. Türkiye’nin Libya UGK yetkilileri ile olan
iyi iliskilerin meyvesi gelisen süreçte alınacak demektir. Bu ise,
Batı tarafından tahammül edilemeyen bir durum yaratmaktadır.
Türkiye’nin bu çıkısı Özellikle Fransa ve Đngiltere tarafından
dikkatle izlenmistir. Basbakan’ın Libya’ya gidisinden önce Fransa
Cumhurbaskanı Sarkozy ile Đngiltere Basbakanı Davit Cameron
alelacele Libya’ya bir günlük ziyaret düzenleyerek, Libya’ya giden
ilk lider olma sevdasına düsmüslerdir. Bu tavır açık bir sekilde bu
ülkelerin Türkiye’nin bu proaktif politikasından rahatsız olduklarını
ortaya koymaktadır. Muhtemelen onlarda Türkiye’nin iyi niyetinden
süphe ederek, yeni olusacak hükümetle Türkiye’nin Fransa
ve Đngiltere’nin arzu etmediği iliskiler içine gireceği kaygısını hissettirmektedir.
Türkiye mutlaka kontrol edilmeli ve devamlı dıslanmalıdır
onlara göre. Libya’da, Mısır’da ve Tunus’ta Türkiye’nin
stratejik ölçüde iliski kurması, bu devletlerin nüfus etmesine engel
teskil edecek bir birliktelik anlamına gelmektedir. Ancak, petrol
ürünlerinin aranması, islenmesi ve bu konudaki yüksek teknolojiden
yoksun Türkiye’nin Đngiltere, Fransa gibi arama ve üretim
teknolojisine sahip ülkelerle rekabet edebileceği bir soru isareti
olarak durmaktadır. Türkiye’nin bu ülkelerdeki nihai hedefi evvel-
247 Erdoğan’ın Mısır, Tunus ve Libya ziyareti”, 17.09.2011,
http://www.timeturk.com/tr/makale/tarik-ramazan/erdogan-in-misirtunus-
ve-libya-ziyareti.html. (Erisim tarihi: 27.11.2011)
248 Hülya Güler, Erdinç Çelikkan, Hürriyet Ekonomi, “Müteahhitler bayram
sonrası Yeni Libya seferi için kolları sıvadı”, 24.08.2011,
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/18563547.asp.
(Erisim tarihi: 27.11.2011)
Serdar ERDURMAZ
166
ce sağlamıs olduğu imkânları devam ettirebilmek ve yarım kalan
isleri bitirmek suretiyle olusan zararlarını telafi etmektir. Ancak,
her seyden önce bu yeni yönetimlerle kurulacak iyi ve güçlü diplomatik,
ekonomik, sosyal ve kültürel iliski ve isbirliği ile gerçekleseceğinin
idraki içinde olan ülke yöneticileri bu konularda her
türlü engellemeye rağmen, ciddi adımlar atma çabası içindedirler.
SONUÇ VE DEĞERLENDĐRMELER249
Kaddafi baslangıçta ülkesinin refahı için çalısan bir lider
iken, gittikçe megaloman, despotik bir yönetici durumuna dönüsmesi
onu bu günkü sona doğru adım, adım yaklastırmıstır.
Muhtemelen 2008 Mart ayında yaptığı konusma sırasında kendi
despotik tavrının farkında değildi.250
Bu kadar zenginliğe rağmen, refahın halka yansıtılamaması
sorunun temelinde yatan ana neden olarak görülmektedir. Ancak,
Batı’nın müdahalesinde asıl nedenin; insan haklarının Kaddafi ve
yakınları tarafından çiğnenmesi gibi görünen zahiri nedenlerin
dısında, temelde tamamen Batı’nın ekonomik çıkarlarını gözetmesinden
kaynaklanan ve Kaddafi’nin kontrol kabul etmemesi veya
Batının kontrol edemediği bir güç haline gelmesi olduğu belirtilebilir.
Öncelikle Libya’da rezervleri bulunan, uzay gemilerinde ve
uçaklarda kullanılan yüksek nitelikli tatlı petrolün ABD ve Batı
kontrolü dısında millilestirilmesi Batının Kaddafi’nin ipini çekmek
için fırsat kollamasına en önemli etken olmustur. Bunun dısında,
inisiyatif kullanarak, Batı’nın üye olarak dâhil edilmediği Afrika
Para Fonu gibi örgütlerin kurulması ve Kaddafi’nin Libya adına
inisiyatif alması, RASCOM ile Batı’ya ciddi gelir kayıplarına yol
açan girisimlere öncülük etmesi Batı da Kaddafi karsıtlığını arttırmıstır.
Fransa ve Đtalya’yı ziyareti sırasında Kaddafi’nin kurduğu
görkemli çadırda dostluk mesajları veren Batılı liderler ilk fırsatta
bunun hırsını almak için zaman ve mekân kolladıkları bu gün
daha iyi anlasılmaktadır. Sonuçta istedikleri ortamı sağlamıs görülmektedirler.
Libya Geçici Hükümeti’nin Kaddafi’nin öldüğünü resmen
açıklaması üzerine AB’de NATO harekâtına katkıda bulunan üyeler
“despotizm devrinin sonu olduğunu” açıklamıslardır. ABD Bas-
249 Celalettin Yavuz, Serdar Erdurmaz, Age 2, S 129
250 Sebastian Tong, “Investors peering through the receding fog of war will
find plenty of promise and a few pitfalls in a post-
Gaddafi Libya”. 22.08. 2011, http://www.reuters.com/article/2011/08/22/
us-libya-investment-idUSTRE77L4NG20110822. (Erisim tarihi:27.11.2011)
Serdar ERDURMAZ
168
kanı Barack Obama ise, “Libya halkı için uzun ve acılı bir dönemin
kapandığını” ifade etmistir. Kaddafi’nin ele yakalanarak, doğum
yeri olan Sirte’nin de ele geçirilmesiyle birlikte devrimci muhalif
güçlerin kesin zaferi sağlanmıs olmaktadır.
Arap Baharı’nın Libya’da yansıması Tunus ve Mısır’da ki
gibi nispeten sakin değil, oldukça fırtınalı bir sekilde yankılanmıstır.
20’nci yüzyılın baslarında Đtalyan isgaline karsı ölümüne mücadele
eden, el Kaide’ye olan katkıları ve Lockerbie gibi devlet
terörü ile hasır, nesir isyancı asiretler karması olan Libyalıların
geleneksel biçimde sonuna kadar çarpısacakları, hem Kaddafi ve
taraftarları ve hem de muhalifler için tahmin edilebilen bir davranıs
seklidir.
Bu nedenle, Kaddafi rejimi yakınları ve taraftarları sahip oldukları
imtiyazları kaybetmemek, muhalifler ise, kendilerine özgür,
refah ve insanca bir yasam, dünya yaratmak için Arap Baharı’nın
Tunus ve Mısır’da ki sonuçlarından etkilenerek birbirleri ile
çatısmaya girdikleri söylenebilir.
Burada olayların bir iç savasa dönüsmesindeki en önemli
faktör, Tunus ve Mısır’dakinden farklı olarak, Libya Silahlı Kuvvetleri’nin
etkin bir varlık gösterememis olmasıdır. Diğer ülkelerde
silahlı kuvvetler gösterdikleri muhalifleri destekleyici tutumla,
basta bulunan diktatörlerin iktidarı bırakmasını zorlayıcı en önemli
faktör olmustur. Bu suretle çatısmaların tırmanmasıyla bir iç
savas çıkmadan yumusak geçis gerçeklestirilebilmistir. Hâlbuki
bu husus Libya’da uygulanamamıstır. Bunun nedeni ise, yine
Kaddafi rejiminin silahlı kuvvetler üzerindeki oyunundan kaynaklanmaktadır.
Kaddafi, ileride silahlı kuvvetlerin devrimle kendisini
alasağı edebileceği korkusuyla, orduyu modernize etmekten ve
sağlam emir komuta yapısı altında güçlendirmekten daima uzak
durmustur. Kendisi ve yakınlarının güvenliğini ise, sadık asiret
üyelerinden olusturduğu ve oğullarının komutası altında ki güçlü
muhafız birlikleri ile sağlama yoluna gitmis ve bunları son derece
kuvvetli bir konumda tutmustur. Durum böyle olunca silahlı kuvvetlerin
muhalifler lehinde eğilim ortaya koyması mümkün olamamıstır.
Protestoların önlenememesi üzerine oğullarının emrindeki
kuvvetler karadan, denizden ve havadan muhaliflerin üzerine
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
169
ölüm kusmaya baslamıstır. Kaddafi’nin kendi halkını silahlı kuvvetlerle
vahsi bir sekilde katletmeye baslaması, uluslar arası topluluğun
tepkisini çekmistir. Uluslar arası topluluklar ve bir kısım
ülkeler, Kaddafi’ye bu vahseti bir an evvel durdurması ve halkın
iradesini dikkate alarak gerekli düzenlemeleri yapmasını talep
etmislerdir.
Kaddafi rejiminin bu taleplere duyarsız kalması üzerine BM
devreye girerek tarihte bir ilke imza atarak, Libya’nın iç meselesinden
kaynaklanan kargasaya uluslar arası müdahale hakkını
“koruma yükümlülüğü” kapsamında yürürlülüğe koymustur.
Aslında BM uluslar arası alanda devletlerin sorunlarına barısçı
çözümler arayan bir örgüttür. BM sartına göre, herhangi bir
devletin iç meselelerine müdahale hakkı mevcut değildir. Ancak,
özellikle Afrika ülkelerinde ortaya çıkan iç savaslarda sivil halkın
acımasızca katledilmesi ve insanca yasam hakkının elinden alınmasına
uluslar arası toplumun seyirci kalması ve bir sey yapamamasının
ortaya çıkardığı eksikliğin giderilmesi için çalısmalar
yapılmıstır. Bu doğrultuda BM 2000’li yılların sonunda “koruma
yükümlülüğü” adı altında bir görev yüklenmistir. Buna göre, egemen
her devletin yöneticileri kendi halkının insanca yasamasını
sağlamaktan ve yasam hakkını güvence altına almaktan sorumludur.
Bunu sağlayamadığı takdirde BM müdahale hakkına sahip
olur ve daha ötesinde de, bunun için gerekli kurumların gerçeklestirmesine
yardımcı olur seklinde bir görev üslenmistir. Đste BM’nin
Libya iç savasına müdahalesi bu sorumluluğun kapsamı içinde
değerlendirilmis ve mesrulastırılmıstır.
BM’nin Libya’da ki bu uygulamasından çıkarılacak ders oldukça
önemli bir konuyu gözler önüne koymaktadır. Bundan sonra
herhangi bir ülke siyasi sınırları içinde ortaya çıkacak halkı içine
alan çatısmalar bahane edilerek, BM’nin müdahalesi gündeme
gelebilecek demektir. Bu durumda, BM misyonuna yeni görevler
eklendiği anlamı çıkarılabilir. Bu bakımdan Libya karmasası bir
örnek mesele olarak dikkatle analiz edilerek, BM’nin görev alanları
açık ve net bir sekilde etüt edilerek saptanmalıdır. Bu konuda
uluslar arası hukukçuların derinlemesine çalısmasına ihtiyaç olduğu
değerlendirilmektedir.
BM’nin bu mesru müdahale kararının uygulamasında ise,
akıllı bir yol takip edilmis ve alınan kararda müdahalenin ülkelerSerdar
ERDURMAZ
170
ce münferit olarak veya bölgesel örgütlerle isbirliği halinde yapılması
öngörülmüstür. Burada ise, NATO devreye girmistir. NATO
yeni kabul ettiği Stratejik Konsept içeriğindeki “Müsterek Güvenlik-
Cooperate Security” mülahaza ile görev üslenme imkânı bulmustur.
Buna göre, üyelerin ekonomik ve güvenlik konularında
sıkıntıya düsmeleri halinde tehdide karsı müsterek olarak müdahale
edilmesi gündeme gelmistir. Çünkü Avrupa’yı besleyen petrol
kaynağında kesinti durumu ortaya çıkmıstır. Zaten ekonomik
sıkıntı içinde olan NATO’nun Avrupa üyeleri bu durumu kaldıracak
durumda değildir. Böylece NATO’da duruma müdahil olmustur.
NATO’nun müdahalede çok istekli olmadığı, Almanya’nın
bası çektiği ondan fazla üyenin çekimser kalmasıyla anlasılmaktadır.
NATO’nun görev almasına onay veren ülkelerden bir kısmı
uygulanmakta olan harekâta katılmaktan geri durmuslardır. Bu
durumda harekâtın yükü fiilen bir kısım ülkelerin omzuna binmistir.
Özellikle Avrupa ülkelerinin savunma bütçelerinde olusturdukları
kısıntı NATO’nun silah ve mühimmat tahsisatı açısından yetersiz
kalmasına yol açmıs ve yine yükün % 75’den fazlasının ABD
üzerine bindiği sikâyetleri olusmustur. Böylece, NATO içinde de
bir takım sıkıntıların ortaya çıktığı saptanmıstır. Sonuçta, NATO
tarafından bu uygulamanın sonuçlarının değerlendirilerek, zafiyetlerin
giderilmesi gerektiği düsünülmektedir.
Bunun yanında, Arap Birliği, Afrika Birliği gibi uluslar arası
birçok örgüt özellikle siyasi alanda etkin rol oynama çabası içine
girmistir.
Konuya Rusya ve Çin açısından baktığımız zaman, Güvenlik
Konseyi’nin daimi üyesi olan bu iki ülke son derece dengeli ve
hesaplı bir yaklasım içinde bulunmaya özen göstermislerdir. Bir
taraftan tarafsız kalmaya özen gösterirlerken, diğer taraftan
Kaddafi nin halkına ölüm getirmesine sessiz kalamayarak, BM
kararlarının geçisine izin vermisler, fakat aktif rol olmaktan geri
durmuslardır. Olayların gelismesi ile UGK’nı mesru olarak tanımaktan
geri durmamıslardır. Her iki ülkenin de BM kanalı ile aktif
bir rol oynama iradesi görülmektedir.
Bir taraftan askeri müdahale devam ederken BM’nin gözetimi
altında siyasi kararlar alınması için Temas Grubu adı altında
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
171
ülkelerin ve örgütlerin temsil edildiği toplantılar yapılarak, gelinen
asamada muhaliflerin nasıl siyasi ve kurumsal olarak örgütlenecekleri,
finansman kaynağının nasıl sağlanabileceği konularına
çözümler aranmaya çalısılmıstır. Neticede UGK Libya devletinin
mesru temsilcisi olarak, ülkeler tarafından kabul görmüs ve Eylül
ayı içinde BM’de mesru temsilci bulundurma hakkını elde etmistir.
UGK, taslak anayasa metni hazırlamıs ve ilerideki asamada
geçici hükümeti kurma faaliyeti içine girmis ve 25 Kasım tarihinde
geçici hükümeti tesis etmistir. Bundan sonra sıra yeni anayasanın
hazırlanarak, demokratik kurumların yapılanması parlamento
seçimleri ile birlikte yeni bir yasam tarzını ülkede yerlestirmek için
inatla ve kararlılıkla çalısmaya gelmistir.
Bu asamadan sonra, siyasi yapılanmasını gelistirmeye çalısan
Libya’da yıkılan yerlerin imarı ve demokratik kurumların tesisi
gibi zorlu bir süreç baslayacaktır. Buna paralel olarak ekonominin
güdücü unsuru olan petrol ve doğal gaz üretiminin faaliyete geçmesi
son derece önem kazanmaktadır. Aksi takdirde finansman
kaynağı olmaz ise, hiçbir kurumun sağlıklı olarak tesisi mümkün
görülmemektedir.
Libya Milli Petrol Sirketi ve yabancı sirketlerin öngörüsüne
göre, yapılan muhtelif değerlendirmelerde 2012’nin ilk dönemlerinde
günde 400.000 varil kadar, sonlarına doğru ise bu miktarın
artarak, günde 800.000 varile ulasabileceği belirtilmektedir. Libya
içindeki çatısmaların 12 ila 18 ay kadar sürebileceği ve üretimin
baslamasıyla birlikte Brend petrol fiyatında bir iyilesmenin hissedileceği
ifade edilmektedir. Libya için önemli olan elde edilen
petrol gelirinin halka nasıl yansıtılacağıdır. Kaddafi döneminde
halkın büyük bir kısmına ulasmayan refah, ülkenin yeniden insasında
kullanılmak zorunda kalacak ve uzun vadede halka katkı
sağlayabilecektir.
Agoco, Libya Milli Petrol Sirketi’nin (NOC) bir alt kurulusu
olarak, ayaklanmadan önce günde 450.000 varil civarında üretim
yapmaktaydı. Bunun 250.000 varil/gün kadarı Sirte havzasının,
Sarir ve Misla alanlarından gelmekteydi. Sirte havzası Libya’daki
en eski ve en çok jeolojik özelliği olan bölgesi arasındadır. Ancak,
içlerinde en kısa zamanda faaliyete geçebilecek olanıdır. ĐsyancıSerdar
ERDURMAZ
172
lar tahrip edilen tesis ve boru hatlarını derhal tamir etmisler ve en
erken Eylül ayı içinde üretime baslayacak gibi görünmektedir.
Murzuk havzası güney batıda daha yeni ve daha az karmasık
bir yapı içerir. Bu havzanın çok fazla tahrip olmadığı değerlendirilmektedir.
Đsyancılar Haziran sonunda Kaddafi kuvvetlerini
petrolden mahrum bırakmak için Trablus’a yakın Azzawiya rafinerisine
gelen boru hattını kesmislerdir. Bu hat yapılana kadar, (önceki
üretim 400.000 varil iken) buradan istifadenin mümkün olmayacağı
değerlendirilmektedir.
Pelagian Self havzası Trablus kıyılarında açık denizdedir.
Bu kısım çatısma alanı dısında olup faaliyete geçmesi son derece
kolaydır. Elde edilen yüksek sülfürlü, sert ve rafinerisi yüksek maliyetli
ham petrol buradan tankerlerle sevk edilmektedir.. Bu bakımdan
benzin ve dizel yakıt için çok uygun değildir.
Halen birçok ayrıntı çözülememis olsa dahi Libya Milli Geçici
Konseyi uluslar arası sirketlerle petrol konusunda yapılmıs
olan anlasmalara sadık kalacağını açıklamıstır. Buna bağlı olarak,
uluslar arası sirketlerde ne kadar kısa zamanda üretime baslayabileceklerinin
değerlendirmesini yapmaya baslamıslardır. Libya’da
ayaklanma öncesi günde 270.000 varil üretim yapan ENĐ firması
Pelagian Selfindeki havzada açık deniz tesislerinde en kısa zamanda
(bir ay içinde) üretime baslayabileceğini açıklamıstır.
Đtalyan Eni sirketi Libya Milli Geçici Konseyi ile aktif bir sekilde
iliskiye geçmis ve daha sonra ham petrol olarak bedeli
ödenmek üzere teknik ve tıbbi ikmal maddesi yakıt yardımları ile
ilk insa çabalamasına yardımda bulunması konusunda anlasmıstır.
Alman firması Wintershall, çatısma öncesi günde 100.000 varil
üretim yapmaktaydı ve günde 350.000 varil üretim yapan Đspanyol
Kersol firmaları da birkaç hafta içinde üretime baslayabileceklerini
açıklamıslardır.
Bazı gözlemciler Brezilya, Çin ve Rusya’nın NTC ile tekrar
geri dönmek için anlasma yapmaya çalıstığını ifade etmektedirler.
Zorlanma nedenlerinin muhaliflere destekte çekimser kalmaları
görülmektedir. Ancak, Rus Gazprom sirketi mesru hükümet kurulana
kadar Libya’ya dönmeyeceğini açıklamasına rağmen muhaliflere
yakıt tedarik ederek, uzlasmaya yönelik bir jest yapmıs ve
aynı zamanda Rusya NTC’i diplomatik olarak tanımıstır.
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
173
Görüldüğü gibi petrol üretimi konusunda Batılı ortakların
kendi çıkarları doğrultusunda mücadeleleri baslamıstır. Bu müdahalede
muhtemelen ABD petrol firmaları da yer alacaktır. Bu durumda
ABD’ artık Kuzey Afrika’da fiilen varlık gösterme süreci
içine girmis olacak ve Fransa ve Đtalya ile çatısma içine girecektir.
Bu çatısma açıktan ve fiili olmasa bile ekonomik alanda münhasıran
yeni Libya devleti hükümet edenleri üzerinde etkinlik sağlama
mücadelesi olarak yansıyabilecektir.
ABD’nin Libya hadisesindeki siyasetine baktığımızda ise,
Irak ve Afganistan’a karsı uygulanan stratejiden farklı bir tutum
içine girdiğini görmekteyiz. Olayların tırmanması üzerine ABD
liderliği ele alarak hemen ileriye çıkarak müdahale için öncülük
etmekten geri durmustur. Bunun yerine Fransa, Đngiltere gibi ülkelerin
çıkıs yapmasına yol açmıstır. Bunun yanı sıra BM’nin etkin
olmasında öncü olmus ve alınan kararların uygulanmasında sorumluluğun
ve mali yükün paylastırılması için gerek NATO ve
gerek NATO dısı ülkelerin destek vermesine sıcak bakmıstır. Öyle
ki yapılan Temas Grubu toplantılarının muhtelif ülkelerin liderlerinin
esbaskanlığında yapılmasına tevazu ile yaklasmıstır. Ancak,
askeri harekâtta olduğu gibi, siyasi alanda da gerekli etkinliği geri
planda göstermekten geri durmamıstır. Uygulanan bu yeni strateji,
artık ABD’nin Baskan Bush zamanında olduğu gibi “benim dediğimi
yapan benimledir” prensibini köklü bir sekilde terk ettiğini,
buna mukabil uluslar arası kurumları devreye sokmak suretiyle
birçok ülke ile isbirliği içinde beraber hareket seçeneğini uygulamaya
basladığını göstermesi açısından ilginç olmaktadır.
Türkiye Libya meselesine orada bulunan büyük yatırımlarının
uygulayıcısı vatandaslarının güvenli bir sekilde tahliyesi problemini
basarı ile gerçeklestirmesiyle baslangıçtan itibaren müdahil
olmustur. Bu süreçte Türkiye bir yandan Türk vatandaslarının
can güvenliğinin sağlanmasını öncelikli ilke olarak benimsemis ve
aynı zamanda Libya halkın taleplerinin barısçıl yöntemlerle dikkate
alınması adına Kaddafi yönetimi ile sürekli temas halinde olmustur.
Yasanan bu politik gelismeler Bingazi’de ilk etapta muhalif
halk nezdinde Türkiye karsıtı bir tutum sergilenmesine yol açmıstır.
Kaddafi’nin tutumunda bir değisiklik olmaması Türkiye’nin
temaslarını kesmesine neden olmustur.
Serdar ERDURMAZ
174
Türkiye’nin bu tutumu Bingazi nezdindeki olumsuz havayı
Türkiye lehine değistirmistir. Buna ek olarak, Türkiye’nin insani
kurtarma yönetimi, Libyalı hastaların Türkiye’ye transferi ve Kızılay
ve Sağlık Bakanlığı’nın Bingazi ve çevre bölgelerdeki yardımları
ve hizmetleri halkın Türkiye’ye yakınlasmasını sağlamıstır.
Türkiye, Fransa’nın her türlü ayak oyununa rağmen etkin bir siyaset
oynayarak, baslangıçta arabuluculuğa soyunmus, sonrasında
ise NATO içinde havada ve denizde pasif görev almak suretiyle
etkin olmustur. Ayrıca Đzmir Müsterek Hava Karargâhı Unified
Protector harekâtında rol almıstır.
Đsyanın ilk günlerinde Libya’nın Doğu’su ile Batı’sının ayrılması
ve toprak bütünlüğünün ortadan kalması seklindeki çözüm
dedikodularına Türkiye karsı çıkarak, toprak bütünlüğü ilkesine
saygıyı vurgulamıs ve doğal kaynakların bölünmezliği ve Libyalıların
olduğunda ısrar etmistir.
UGK ile olan iliskileri gerek Dısisleri Bakanı ve gerekse Basbakan’ın
ziyaretleri ve mali yardımlarla sıcak tutarak gelecekteki
hükümet ile isbirliği yolunu açık tutmuslardır. Dısisleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu’nun iki defa, biri Temmuz ayında diğeri Ağustos’ta
Bingazi ziyaretleri ve Tahrir Meydanında halka seslenisi
büyük ilgi görmüstür.
Avrupa ülkelerine kıyasla Türkiye UGK’nın acil talep edilen
temel ihtiyaçların karsılanması gibi konularda en somut çalısmaları
yapan ülke konumunda olmustur. Türkiye’nin açtığı kredi ve
sağladığı hibe ve bunun yanı sıra BM Güvenlik Konseyi kararlarına
uygun olarak Kaddafi’nin mal varlığına el konularak, Arab Türk
Bankası’nın da TMSF’ye devredilmesi UGK ile iliskileri gelistiren
girisimler olmustur. Bunların yanı sıra, Bingazi’de muhaliflerin
yasamının idamesi ve harekâtın icrasının sağlanması için ihtiyaç
duydukları akaryakıtın tedarikine Katar’la beraber Türkiye’nin
katkısı önemli bir adım olmustur.
Türkiye’nin bu Türk firmalarının Libya topraklarında yapmıs
oldukları tüm ticari faaliyetler UGK tarafından da sıcak karsılanmakta
ve daha fazlasının da talep edileceği ifade edilmektedir.
Ayrıca 15 Temmuz’daki Temas Grubu toplantılarına ev sahipliği
yaparak da Türkiye aktif rolünü ve bu rolün mesruiyetini
ortaya koymustur. Eylül ayının sonunda ise Basbakan Erdoğan’ın
Mısır Tunus’la birlikte Libya’yı ziyareti ve orada halka yapmıs
olduğu konusma bütün Dünya’da büyük yankı getirmistir.
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
175
Türkiye’nin sorunun vuku bulduğu dönemden bugüne kadar
sergilediği aktif tutumu Avrupa ülkelerince de yakından izlenmektedir.
Baska bir deyisle Türkiye izleyen ve takip eden değil
tersine izlenen ve etkileyen belirleyici ülke konumunda olmustur.
Libya’nın 41 yıldır süren çıkmaz sokakta ki serüveni bundan
sonra yalnız kendi halkının iradesi ile tesis edilecek politik, ekonomik
ve sosyal kurumlarla yönetilmek suretiyle yeni ufuklara
doğru yelken açacaktır. Demokrasinin gerektirdiği kurum taleplerine
cevap verecek sekilde ülkenin yapısal olarak sekillenisinde,
imar veya insasında ABD ve Avrupa ülkeleri ile iliskilerin kurulması
beklenen bir tavırdır. Đslam ülkesi olarak, dini kesimlerin
baskısı altına girmeden politik hayata iliskin kurumsal yapılanmada
Batı kurumlarının yanında, Türkiye’nin demokrasi tecrübesi
Libya için ihtiyaç duyulan bir deneyim yansıması olacaktır. Bu
bakımdan teorik olarak dile getirilen demokrasi, özgürlükler, piyasa
ekonomisi, insan hakları, sosyal adalet gibi değerlerin pratik
açıdan arzulanan sekilde hayata geçirilmesindeki zorlukların Türkiye
örneğinden istifade ile Libya’ya adapte edilebilme sansı vardır.
UGK’da muhtemelen bunun farkında olarak, ABD, Fransa ve
Đngiltere’nin yanı sıra her fırsatta Türkiye’nin paha biçilmez desteğinden
bahsetmekte ve bunun sürdürüleceğini ifade etmektedir.
Buradan hareketle, bundan böyle mevcut UGK ile birlikte sürdürülmekte
olan her türlü kurumsallasma faaliyetinde Türkiye’ye
önemli bir rol verileceği ifade edilebilir.
Buna ek olarak, Türkiye insaat ve imar iskân sektörü açısından
da Libya tarafından kabul görmüs ve ülke Türk firmalarının
oldukça yoğun faaliyette bulunduğu ülkelerden biri durumundadır.
Đsyanların baslamasıyla birlikte yarım kalan isbirliklerinin
yeni yönetim tarafından tanınması ve kabul görmesi ile tamamlanmasının
sağlanması ve daha da ötesinde yeniden yapılanma
sürecinde Türkiye’nin yeni yükümlülükler almasını kolaylastıracaktır.
Nitekim UGK’dan bu konuda talep gelmis ve sözler alınmıstır.
Her seye rağmen Türkiye Libya’da Müslüman bir ülke olarak
gerekli rolü oynamıs ve liderlik rüstünü ispat etmis görünmektedir.
Ulasılan sonuç birkaç kelime ile vurgulanmak istenirse, Libya’da
iç dinamiklerin çatısmasında, diğer bir değisle Kaddafi siSerdar
ERDURMAZ
176
lahlı güçleri ile muhaliflerin çatısmasında isyancılar basarıyı dıs
dinamiklerin yardımı ile sağlamıslardır. Eğer ABD, Fransa ve arkasından
BM ve NATO isyancılara tam destek vermeseydi, muhaliflerin
basarı sansının olamayacağı ve Kaddafi’nin kontrolü yeniden
ele geçirebileceği söylenebilir. Tunus ve Mısır’da Libya’da
olduğu gibi dıs dinamiklerin müdahalesinin gündeme gelmediğine
sahit olmaktayız. Dıs dinamikler olarak, Fransa’nın ulusal çıkarları
doğrultusunda hareket ederek inisiyatifi ele almaya çalıstığını,
ancak, çekimser kalmaya çalısan ABD’nin buna fırsat vermeyerek,
BM’i ve ardından da bölgesel bir güç olan NATO’yu devreye
sokarak Fransa’yı pasifize etmeye çalıstığını görmekteyiz. Bununla
beraber, NATO kesin netice alana kadar uyguladığı müsterek
harekât ile fiili kara harekâtı hariç her türlü desteği muhaliflere
sağlama yoluna gitmistir.
Burada vurgulanması gereken en önemli olan husus, Batı’nın
müdahale ederken mesru bir zemin olarak, BM’in “koruma
yükümlülüğü”nün arkasına sığınmasıdır. Bu gün aynı katliamlar
Suriye’de gerçeklesmeye devam ederken, koruma yükümlülüğü
konusunda kimsenin kılının kıpırdamadığını görmekteyiz. Bu çifte
standartlı davranısın altında yatmakta olan tek ve doğru olan
gerçek “Batı’nın ulusal çıkarlarının nispi değerleri olarak” karsımıza
çıktığı değerlendirilmektedir.
Bütün bu çabalardan sonra Libya bağımsız, demokratik, çok
partili, insan haklarına saygılı bir hükümet sahibi olabilecektir.
Bütün bu değisimle beraber her seyiyle tamamen Batı’ya bağlı ve
onun kontrolü altında olan bir ülke konumuna getirilecektir.
EKLER
EK-A: Libya Olayları Kronolojisi
18
Aralık
2010
Tunus’ta Muhammed
Bouazizi adlı üniversite
mezunu bir seyyar satıcı
kendini yaktı. Tunus,
Cezayir ve Lübnan’da
protesto gösterileri basladı.
31 Mart Kontrolün NATO’ya
devri ile ABD dısı
NATO üyeleri ve
müttefik Arap ülkeleri
tüm sabit kanatlı
hava gücü ve deniz
kuvvetleri unsurlarını
sağlamıslardır.
Türkiye tahsis etmis
olduğu 7 uçak ile
uçusa yasak bölge
kontrolü görevinde
yer almayı seçmis ve
pasif kontrol görevi
üslenmistir. Bu nedenle
Basbakan
Erdoğan’ın ifade
ettiği gibi, Türkiye
Libya halkına karsı
bombalama faaliyeti
içinde değildir. 5 su
üstü gemisi ve bir
denizaltı ile denizden
yapılacak silah ambargosu
denetiminde
yer almıstır.
14 Ocak
2011
Tunus Devlet Baskanı
Zeynel Abidin Ben Ali
yönetimden çekildi.
7 Nisan Kaddafi güçleri
Brega’yı aldı, karsılıklı
harekâtta durağanlık
yasanıyor.
17 Ocak Mısır’da bir protestocu
Mısır Parlamentosu’nun
önünde kendini atese
verdi. Olaylar tüm Mısır’a
yayıldı.
13 Nisan Libya Temas Grubu’nun
Katar’da
Birinci Toplantısı
25 Ocak Mısır’da göstericiler Tahrir
Meydanı’nı isgal etti.
3 Mayıs Basbakan Recep
Tayyip Erdoğan’ın
Đstanbul’da Libya’ya
Đliskin olarak Yaptığı
Açıklama.
26 Ocak Suriye’de kitlesel protesto
gösterileri basladı.
5 Mayıs Temas Grubu’nun
Roma’da Yapılan
Đkinci Toplantı
Serdar ERDURMAZ
178
30 Ocak Fas’ta Kral VI. Muhammed
reform ve yeni anayasa
sözü verdi.
13 Mayıs Rus Dısisleri Bakanı
Sergei Lavrov Libya
Temas Grubu’nun
hukuka aykırı bir
girisim olduğunu ve
batının Kuzey Afrika
ülkesine müdahalesinin
bütün Ortadoğu’da
çatısmaları
atesleyeceğini ileri
sürmüstür
1 Subat Ürdün Kralı Abdullah
istifa eden hükümetin
yerine yeni kabine atadı.
24 Mayıs French Defence
Minister Gerard
Longuet Fransa’nın
Libya’ya taarruz
helikopteri göndereceğini
teyit etti.
10 Subat
Irak’ta kitlesel gösteriler
düzenlenmeye basladı.
27 Mayıs Đngiltere’nin 4
Apache taarruz helikopterini
göndermesi
11 Subat
30 yıldır Mısır’ı yönetmekte
olan Hüsnü Mübarek
yönetimden çekildi.
4
Haziran
Brega kenti yakınında
taarruz helikopterlerinin
ilk taarruzu
15 Subat
Libya’da insan hakları
savunucusu Fethi
Tarbel’in tutuklanması
üzerine Bingazi’de isyana
dönüsecek olan protestolar
basladı.
6
Haziran
The Đtalya Giuseppe
Garibaldi uçak gemisini
maliyetleri düsürmek
için çektiklerini
açıkladılar.
22 Subat
Libya’daki Vatandaslarımız
Tahliye Ediliyor.
7
Haziran
Nafusa dağındaki
isyancıların Yafran
kentini ele geçirmeleri
24 -25
Subat
Kaddafi karsıtları birçok
kentin kontrolünü ele
geçirdi.
Yabancı Ülke vatandaslarının
tahliyesine yardım
için özel kuvvetlerin girisi.
Misurata’da isyancıların
sehri ele geçirmek isteyen
Kaddafi güçlerine karsı
mücadelesi
Trablus Batsında ki
Zawiyah sehri, muhaliflerin
eline geçti.
9
Haziran
Temas Grubu’nun
Birlesik Arap Emirlikleri’nde
(BAE) Yapılan
Üçüncü Toplantısı
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
179
25
Subat
Avrupa Dısisleri Servis
Sefi Catherine Ashton,
AB olarak atacakları üç
önemli adımı sıralamıstır.
29
Haziran
Fransız askeri yetkilileri
Nafusa dağlarındaki
isyancılara silah
yardımının havadan
atıldığını teyit ettiler.
26
Subat
1970 sayılı BM kararının
alınması silah ambargosu
ve Kaddafi ailesinin varlıklarının
dondurulması
3
Temmuz
Dısisleri Bakanı Ahmet
Davutoğlu’nun
Bingazi ziyareti ve bu
tarihte Tahrir Meydanında
halka seslenisi
26
Subat
Türkiye, Basbakan Recep
Tayyip Erdoğan kanalı ile
yaptırımlarda
Kaddafi’den ziyade Libya
halkına zarar vereceğinin
göz önüne alınması gerektiği
konusunda Güvenlik
Konseyi’ni uyarmıstır.
Uluslar arası camianın
petrol açısından değil,
vicdanlı, adil, hukuk ve
evrensel insani değerlere
göre hareket etmesi konusunda
çağrı yapmıstır.
13
Temmuz
Temas Grubu’nun
Türkiye ev sahipliğinde
Đstanbul’da
yaptığı 4’ ncü toplantı
28
Subat
Almanya’da Hannover’deki
Cebit fuarına
katılan Basbakan R. Tayyip
Erdoğan’a NATO’nun
Libya’ya müdahalesi
sorulduğunda verdiği
cevap ise; “NATO Libya’ya
müdahale etmeli
midir? Böyle bir saçmalık
olur mu yahu? NATO’nun
ne isi var Libya’da?”
seklindeydi.
31
Temmuz
Libya Ulusal Geçis
Konseyi tarafından
yapılan açıklamada,
isyancılara Türkiye
tarafından 200 milyon
dolarlık bir yardım
yapıldığını ve bunu
aldıklarını ifade etmistir.
3 Mart Uluslararası Ceza Mahkemesi
-The International
Criminal Court (ICC)
Kaddafi rejiminin halkına
karsı vahset uygulaması
nedeniyle sorusturma
açılmasını kabule etti
1
Ağustos
Trablus yolu üzerinde
Misurata Batı’sında
Zlitan saldırılar basladı.
Serdar ERDURMAZ
180
5 Mart Muhaliflerin olusturduğu
Uluslar arası Geçici Konsey(
UGK) Libya’nın gerçek
temsilcisi olduğunu
ilan etti.
8 Đngiliz SAS komandosunun
sivil kıyafetlerle,
fakat silahlı olarak yakalanmaları
10
Ağustos
Fransız uçak gemisi
Charles De Faulle
Toulon’a bakım için
dönüyor.
10 Mart • Kaddafi kuvvetleri
Zawiyah kentini tekrar
ele geçirdi, 175 muhalif
askerin öldürüldüğü rapor
edildi. Afrika Birliği (AU)
Libya’da yabancı askeri
müdahalesini ret etti.
Kaddafi’nin Bingazi’ye
saldırıları devam ediyor.
14 -15
Ağustos
• Đsyancılar Trablus’un
batısında
Sorman ve Sabratha,
ele geçirdiler ve
Tunus’tan Trablus’a
ana ikmal yolu üzerinde
olan Zawiyah’ta
çatısmalar sürmektedir.
.
• Nafusa dağı bölgesinde
ki isyancıların
Gharyan ve Tiji’yi
kontrol ettiği rapor
edildi.
12 Mart Arap Birliği Libya üzerinde
uçus yasak bölgeyi
destekliyor.
20
Ağustos
Đsyancılar üç koldan,
üçlü çatal seklinde
taarruzla Mermain
safağı harekâtı ile
Trablus’a taarruz
ettiler.
16 Mart Kaddafi’ye bağlı güçler
Bingazi’yi bombalamaya
basladı.
23
Ağustos
Dısisleri Bakanı Ahmet
Davutoğlu
Bingazi’ye ikinci
ziyaretini gerçeklestirmis
ve ortak basın
toplantısı düzenlemistir.
Đsyancılar Kaddafi
rejiminin sonunu
isaret eden Trablus’taki
kalesi Bab al-
Azizia girdiler.
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
181
17 Mart BM 1973 sayılı kararla
Libya üzerinde “uçus
yasak bölge” ilan etti.
Rusya ve Çin çekimser.
1 Eylül “Libya Dostları-
Friends of Libya” adı
altında, Cumhurbaskanı
Nicolas Sarkozy
ile Đngiltere Basbakanı
David Cameron’un
esbaskanlığında 60
ülkenin katılımıyla
gerçeklesen Paris
zirvesinde Kaddafi
sonrası Libya masaya
yatırılmıstır
19 Mart • Odyssey Dawn Harekâtı
ile ABD, Đngiltere ve
Fransa hava harekâtı ile
Kaddafi güçlerini bombalamaya
basladılar.
10 Eylül • Libya geçici lideri
Mustafa Abdul Jalil
Trablus’a geldi. Ban
Walid ve Sirte’de
Kaddafi taraftarlarının
güçlü direnisi ile
karsılasıldı.
20 Mart •Muhalifler Bingazi’ye
yapılan ikinci saldırıyı
püskürttüler. Fransız
uçak gemisi Toulon deniz
üssünden Libya için ayrıldı.
15 Eylül David Cameron and
Nicolas Sarkozy Trablus’ta
geçici hükümeti
ziyaret etti.
25 Mart • NATO, ABD’nden Uçus
yasak bölge sorumluluğunu
devraldı. Unified
Protector harekâtı adı
verildi.
• Ajdabiya’da sert çatısmalar
isyancıların zaferi
ile sürüyor. Brega, Ras
Lanuf and Bin Jawad’a
doğru sürülüyorlar.
16 Eylül BM’in 2009 sayılı
kararı yürürlüğe
girmistir
BM Libya’da büro
açmıstır.
Basbakan Erdoğan’ın
Mısır, Tunus ve Libya
gezisine baslaması.
20 Eylül Ban Walid ve Sirte’de
ağır çatısmalar devam
ediyor.
BM Genel Kurul
Toplantısında Libya’nın
mesru temsilcisi
olarak UGK tanındı.
27 Mart Türkiye uzun sürmesi
muhtemel bir savasa
karsı uyarıda bulunarak
Libya’da ateskes ilan
edilmesi önerisini getirdi.
21 Eylül NATO Unified
Protecyor Harekâtını
90 gün uzattı.
Serdar ERDURMAZ
182
20 Ekim Kaddafi’nin oğlu
Mutassım ile birlikte
doğum yeri Sirte’de
yakalanarak, öldürülmesi
21 Ekim 41 yıl Libya’da hüküm
süren Muammer
Kaddafi doğumyeri
Sirte’de yakalanmasını
müteakip öldürüldü.
Kaddafi rejimi
resmen sona erdi.
31 Ekim Abdürrahim El
KibUGK tarafından
Geçis Hükümeti’nin
yeni Basbakanı olarak
atandı ve hükümet
kurma çalısmalarına
basladı.
20 Kasım Kaddafi’nin oğlu Sail
Đslam kaçarken yakalandı.
29 Mart ABD Dısisleri Bakanı
Hillary Clinton dünya
liderlerini Londra’da
bulusmaya çağırmıstır.
Bu arada, Kaddafi güçleri
muhalif savasçılara
Sirte’de saldırdı, isyancıları
geri püskürttü ve
Brega ve Ras Lanuf’u geri
aldı.
Uluslar arası toplumun
kararlı bir sekilde
Kaddafi’ye karsı olan
tavrı, rejim yönetiminde
çözülmelere neden olmaya
baslamıstır.
25 Kasım Basbakan
Abdürrahim El Kib
tarafından geçis
hükümeti bakanları
belirlenerek hükümet
kuruldu.
EK-B: Müsterek Koruma Harekâtına katılan ve Libya’da Görev
Alan NATO Güçleri.
Kaynak: Henry Boyd, The Military Balance,
http://www.iiss.org/whats-new/iiss-voices/operation-odysseydawn-
ellamy-harmattan-mobile/
Harekâtın sevk ve idaresi BM 1973 sayılı kararı paralelinde
ABD güdümünden NATO’ya devredilmistir. Ancak, ABD EA-18Gs
and F-16CJs hava savunma unsurlarını baskı altına alan uçakları
göreve devam etmistir.
Asağıdaki liste 10 Haziran 2011 itibarıyla elde edilen en güvenilir
bilgilere dayanmaktadır. Ülke ve örgütler bazında ve deniz
unsurları tip ve numaraları ile hava unsurları tip ve uygun konuslanma
yerleri ile listelenmistir.
10 HAZĐRAN 2011 ĐTĐBARIYLA
KOALĐSYON GÜCÜ
BELÇĐKA
Deniz Unsurları
BNS Narcis (MCMV: M 923)
Hava Unsurları
6 F-16AM Fighting Falcon (FTR: Araxos, GRC)
BULGARISTAN
Deniz Unsurları
BS Drazki (FFGM: F 41)
KANADA
Deniz Unsurları
HMCS Charlottetown (FFGHM: FFH 339)
Hava Unsurları
7 CF-18 Hornet (FGA: Trapani, ITA)
2 CC-150T (TKR: Trapani, ITA)
2 CP-140 Aurora (ASW: Sigonella, ITA)
DANĐMARKA
Hava Unsurları
6 F-16AM Fighting Falcon (FTR: Sigonella, ITA)
FRANSA[251]
Deniz Unsurları
FS Amethyste (SSN: S 605)
FS Charles de Gaulle (CVN: R 91) with:
10 Rafale M (FGA)/6 Super Etendard Modernisé (FGA)/2
E-2C Hawkeye (AEW&C)
FS Jean Bart (DDGHM: D 615)
251 Milli komutanlık altında
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
185
FS Jean de Vienne (DDGHM; D 643)
FS Courbet (FFGHM: F 712)
FS LV Le Hénaff (FSG: F 789)
FS Tonnere (LHD: L 9014) with:
2 AS-665 Tiger (ATK HEL)/10 SA-342M Gazelle (MRH HEL)
FS Marne (AORH: A 630)
Hava Unsurları
7 Rafale B/C (FGA: Solenzara, FRA)
3 Mirage F-1CR (ISR: Solenzara, FRA)
5 Rafale B/C (FGA: St Dizier, FRA)
7 C-135FR (TKR: Istres-Le Tubé, FRA)
YUNANĐSTAN
Deniz Unsurları
HS Hydra (FFGHM: F 452)
ĐTALYA[252]
Deniz Unsurları
ITS Giuseppe Garibaldi (CVS: C 551) with
6 AV-8B Harrier II (FGA)
ITS Euro (FFGHM: F 575)
Hava Unsurları
7 Tornado ECR (FGA: Trapani, ITA)
5 Tornado IDS (FGA: Trapani, ITA)
8 Typhoon (FTR: Trapani, ITA)
4 F-16 Fighting Falcon (FGA, Trapani, ITA)
1 KC-767A (TKR, Practica di Mare, ITA)
1 KC-130J (TKR, Trapani ITA)
ÜRDÜN
Deniz Unsurları
6 F-16AM Fighting Falcon (FTR: Aviano, ITA)
252 Mevcut kuvvetler milli komutanlık altında
Serdar ERDURMAZ
186
NATO
Hava Unsurları
3 E-3A Sentry (AEW&C: Trapani, ITA)
HOLLANDA
Deniz Unsurları
HNLMS Haarlem (MCMV: M 853)
Hava Unsurları
6 F-16AM Fighting Falcon (FTR: Decimomannu, ITA)
1 KDC-10 (TKR: Decimomannu, ITA)
NORVEÇ
Hava Unsurları
6 F-16AM Fighting Falcon (FTR: Souda Bay, GRC)
KATAR
Hava Unsurları
6 Mirage 2000-5EDA (FGA: Souda Bay, GRC)
ROMANYA
Deniz Unsurları
ROS Regele Ferdinand (DDH: F 221)
ĐSPANYA
Deniz Unsurları
SPS Mistral (SSK: S 73)
SPS Méndez Núñez (DDGHM: F 104)
Hava Unsurları
4 F/A-18 Hornet (FGA: Decimomannu, ITA)
1 B-707 (TKR: Decimomannu, ITA)
1 CN-235 (MP: Decimomannu, ITA)
ĐSVEÇ
Hava Unsurları
8 Gripen (FGA: Sigonella, ITA)
1 Tp-84 (TKR, Sigonella, ITA)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
187
TÜRKĐYE
HavaUnsurları
6 F-16C Fighting Falcon (FGA: Sigonella, ITA)
1 KC-135 (TKR: Sigonella, ITA)
Deniz Unsurları
TCG Sakarya (SSK: S 354)
TCG Yavuz (FFGHM: F 240)
TCG Yildirim (FFGHM: F 243)
TCG Kemalreis (FFGHM: F 247)
TCG Gökϧaeda (FFGHM: F 494)
TCG Akar (AORH: A 580)
BĐRLESĐK ARAP EMĐRLĐKLERĐ
Hava Unsurları
5 F-16E/F Fighting Falcon (FGA: Decimomannu, ITA)
6 Mirage 2000-9DAD (FGA: Decimomannu, ITA)
ĐNGĐLTERE [253]
Deniz Unsurları
HMS Triumph (SSN with SLCM: S 93)
HMS Liverpool (DDGHM: D 92)
HMS Sutherland (FFGHM: F 81)
HMS Brocklesby (MCMV: M 33)
HMS Ocean (LPH: L 12) with
4 AH-64D Apache (ATK HEL)
Hava Unsurları
4 VC-10 (TKR: Akrotiri, CYP)
1 E-3D Sentry (AEW&C: Akrotiri, CYP)
2 Sentinel R1 (ISR: Akrotiri, CYP)
1 Nimrod R1 (ELINT: Akrotiri, CYP)
12 Tornado GR4 (FGA: Gioia del Colle, ITA)
6 Typhoon (FGA: Gioia del Colle, ITA)
2 E-3D Sentry (AEW&C: Trapani, ITA)
2 VC-10 (TKR: Trapani ITA)
253 Mevcut kuvvetler milli komutanlık altında
Serdar ERDURMAZ
188
ABD [254]
Deniz Unsurları
USS Mahan (DDGHM: DDG 72)
Hava Unsurları
6 F-16CJ Fighting Falcon (FGA: Aviano, ITA)
5 EA-18G Growler (EW: Aviano, ITA)
1 EC-130H Compass Call (EW: Souda Bay, GRC)
1 EC-130J Commando Solo (EW: Souda Bay, GRC)
2 RC-135 Rivet Joint (ELINT: Souda Bay, GRC)
1 EP-3E Aries II (ELINT: Sigonella, ITA)
1 P-3C Orion (ASW: Sigonella, ITA)
1 E8-C (ISR: Rota, ESP)
1 U-2 (ISR: Akrotiri, CYP)
2 E-3B/C Sentry (AEW&C: Rota, ESP)
22 KC-135 (TKR: Morón, ESP)
28-10 MQ-1 Predator UAV (CISR: Sigonella ITA)
1 RQ-4 Global Hawk UAV (ISR: Sigonella, ITA)
18 NĐSAN 2011 ĐTĐBARIYLA
ABD HAREKÂT ALANI DARBE UNSURLARI
ABD
Deniz Unsurları
USS Monterey (CGHM: CG 61)
USS Barry (DDGM: DDG 52)
USS Stout (DDGM: DDG 55)
USS Roosevelt (DDGHM: DDG 80)
USS Bataan (LHD: LHD 5) with
6 AV-8B Harrier II (FGA)/4 AH-1W Cobra (ATK HEL)
USS Ponce (LPD: LPD 15)
USS Mesa Verde (LPD: LPD 19)
USS Whidbey Island (LSD: LSD 41)
UNSN Kanawha (AO: T-AO 196)
USNS Laramie (AO: T-AO 203)
USNS Robert E. Peary (AFSH: T-AKE 5)
Hava Unsurları
12 F-16C Fighting Falcon (FGA: Aviano, ITA)
254 Mevcut kuvvetler milli komutanlık altında
EK-C: Bir Eve Dönüs Öyküsü.
Kaynak: Tekfen Grup Sirketleri Bülteni, Nisan-Haziran2011
Sayı 14
Sercan Erdurmaz (Teknik Ofis Müdürü) Libya’da yasananları
anlatıyor:
– Tunus’tan baslayarak hızla tüm Arap dünyasına yayılan
ve büyük bir isyana dönüsen toplumsal hareketler, Tunus ve Mısır’dan
sonra subat ortasında Libya’yı da vurdu. Daha demokratik
bir yönetime kavusmak amacıyla sokaklara dökülen isyancılarla
hükümete bağlı kuvvetler arasında çıkan çatısmalar, ülkeyi büyük
bir kaosa sürükledi. Đste o dakikadan itibaren, hepimiz için endiseli
bir bekleyis ve Libya’da bulunan Tekfen çalısanlarının tahliyesi
için büyük bir çaba basladı. Tekfen ailesi için en mutlu an, tüm
çalısanlarımızın sağ salim Türkiye’ye adım attığı andı. Bu zorlu
deneyimi yasayan tüm Tekfenlilere geçmis olsun diliyor, kendilerini
yeniden aramızda görmenin sevincini yasıyoruz.
– Olaylar Bingazi’de ne sekilde gelisti? Siz büyük sehirlerde
baslayan olayların bu kadar büyüyeceğini tahmin ettiniz mi?
– 17 Subat 2006’da, peygamber karikatürlerini protesto eylemleri
sırasında çıkan çatısmalarda çok sayıda insan yasamını
yitirmisti. Bu yıl “Öfke Günü” ilan edilen 17 Subat tarihinde göstericiler
Bingazi’de büyük protestolar düzenlemeye hazırlanıyorlardı.
Hatta devrim sonrası devlet görevlerinden istifa edip kendini sadece
ordular komutanı ilan eden Kaddafi’nin de bizzat protestolara
katılacağı ve sözde hükümetten istifalar isteyeceği duyumları
geliyordu. Ancak olaylar beklenenden önce hareketlenmeye basladı.
16 Subat günü projemizin merkez ofisinin bulunduğu
Bingazi’de ufak gösteriler baslamıstı bile. Hatta Teknik Ofis’te
çalısan ve eski bir gazeteci olan bir personelimiz polis tarafından
gözaltına alınmıstı. Buna karsın Kufra santiyemizde isler devam
ediyor, Bingazi’de ise bölgesel gösteriler dısında bize intikal eden
bir sey bulunmuyordu.
Đlk silahlı isyan hareketi aslında Bingazi’nin doğusunda, kıyı
seridinde yer alan Beyda kentinde basladı. Ayaklanma mevcut
yönetime yönelik olmakla beraber, mevcut ortamdan faydalanmak
isteyen yerel çalısanların sirket araçlarını gasp ettiğini öğrendik.
Serdar ERDURMAZ
190
Su anda muhaliflerin üssü olan Bingazi’nin geçmisten beri mevcut
rejim ile sıkıntıları olmus ve tarihte çesitli husumetler yasanmıs.
Dolayısıyla Bingazi’de bir hareket olacağını bekliyor, ama
Kaddafi’nin Libya’daki gücü nedeniyle olayların bu denli büyüyebileceğini
tahmin etmiyorduk.
– Olaylar santiyelere ne zaman ve nasıl sıçradı?
– Kufra santiyemiz 20 Subat Pazar gününe kadar çalıstı.
19’u aksamı Libyalı çalısanlarımızın birçoğu evlerine gitmek ve
ayaklanmaya katılmak istediklerini söyleyerek santiyemize ait
kamyon ve pikapların bir kısmını alıp gitmeye kalktılar. Bunların
çoğu, telefonla yardım istediğimiz yol üstündeki polis kontrol noktalarında
durduruldular. Bingazi ise cumartesi itibariyle ciddi karısmıstı.
Yerli çalısanlarımız mümkün olduğunca kamptan çıkmamamızı
tembih ediyorlardı.
Đlk araç çölde gasp edildi. Đlk ciddi yağmalama olayı ise
Bingazi’de yasandı. 20 Subat Pazar aksam saat 23.00 sularında
ellerinde palalarla bir grup kampa zorla girerek elimizdeki telefonları
ve cebimizdeki paraları gasp etti. Lokaldeki televizyonları ve
elektronik esyaları da aldılar. Bize de yatak odalarımıza girip ısıkları
kapatmamızı ve saklanmamızı tembih ederek hızla uzaklastılar.
Benim odamdan tüm ofisler görülebiliyordu. Jaluzi aralığından
20-30 grupluk bir insan kalabalığının ellerindeki balta, bıçak ve
silahlarla önlerine çıkan her yeri yağmalamaya basladıklarını gördüm.
Yaklasık 2 saatlik bir yağmalama sonunda sıra kaldığımız
yatakhanelere gelmisti. Kapılarımızı kırarak içeri girdiler, zaten
birkaç hamleden sonra kimilerimiz kapıları açtık. Ardından esyalarımızı
almaya basladılar.
Đlk yağma sonrası hepimiz koridorlarda toplanıp beklemeye
basladık. Derken silahlı ve bıçaklı baska bir grup geldi. Bu grup
Eve Dönüs’ün öyküsü bizi baska bir yerdeki isçi yatakhanesine
götürerek geride kalan her seyi yağma etmeye basladı. Yatakhanede
bekleyisimiz süresince 10’a yakın silahlı grup sabah 8’e kadar
yanımıza gelerek para, telefon, saat, yüzük ve alabilecekleri
her seyi gasp ettiler. Ertesi sabah Libyalı sirket personelimizin
gelmesiyle dısarı çıktığımızda gördüğümüz manzara korkunçtu.
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
191
Bizden bir gün sonra Tazerbo santiyemize bir saldırı olduğu
haberi geldi. Đsin en ilginç yanı, Tazerbo’ya güvenlik için gelen
askerlerin, “Biz sizi koruyamayız, gidin!” diyerek, daha arkadaslarımız
santiyeden ayrılmadan etrafı yağmalamaya baslamasıydı.
Tazerbo santiyemizdeki araçlar gasp edilmis, personelimiz santiyeyi
terk etmeye zorlanarak Kufra kampına sığınmak zorunda
kalmıstı. Kufra’dan tahliyenin kiralık araçlarla yapılması öngörülmüstü.
22 Subat gecesi Bozerik kampı basıldı ve ölümle tehdit edilen
personelimizden kampı sabaha kadar bosaltmaları istendi.
Bunun üzerine 300 kisi ellerindeki son araçlarla Kufra’ya intikal
etti. 23 Subat günü, öğleden sonra aksama kadar kiralık araçlar
beklenirken, diğer yanda KM:90 kampımızdaki personel Kufra’ya
çağrıldı. Kufra’dan gemiye tahliyenin yapılacağı günden önceki
aksam da Kufra’ya saldırı gerçeklesti. Güvenlik kabinine ates açıldı,
santiyede kalan araçların bazıları saldırgan grup tarafından
gasp edilmeye çalısıldı.
– Herhangi bir yaralanma söz konusu oldu mu?
– Tüm arkadaslara sakin olmaları ve herhangi bir tepkide
bulunmamaları talimatı verildi ve sık, sık bu talimatlara uyulması
tembih edildi. Dolayısıyla herhangi bir yaralanma söz konusu
olmadı.
– Merkezle ya da aranızdaki haberlesmeyi nasıl sağladınız?
– Merkez ve kendi aramızda haberlesmede sıkıntılar olustu.
Bingazi personeline ait telefonların çoğu gasp edildiği için elimizde
kalan birkaç Libya hatlı telefon ile haberlesmemize vesile oldu.
Fakat hatların çökmesiyle Libya ve merkezle iletisimde büyük
güçlük çektik.
– Personel arasındaki psikoloji nasıldı?
– Bazılarımız baskı altında farklı tepkiler vermis olsa da, genel
olarak herkes uyumlu bir bütünlük içerisinde hareket etti. Ancak
korkunun ortaya çıkarttığı bir çöküs çoğumuzun yüzünden
okunabiliyordu.
Serdar ERDURMAZ
192
– Tahliyeye kadar barınma ve yemek ihtiyaçlarınızı nasıl
karsıladınız?
– Tahliye durumunu ikiye ayırmak lazım: birincisi Bingazi
kamp tahliye, diğeri ise çöl tahliye. Bingazi’ye gelirsek, pazar günü
baskını sonrasında, Bingazi’de gümrük islerimizi yapan Libyalı
bir ileri gelen bizi kendi araçlarıyla çiftliğine transfer etti. Yanımıza
yağmadan arta kalan birkaç kıyafetimizi alabildik sadece.
Sampuanlara kadar her seyimiz gitmisti neredeyse. Bu çiftlikte
projedeki ortağımız TML’nin diğer santiyelerinden de gelenlerle
300 kisi civarında olduk. Çadırlar kuruldu, her türlü imkân seferber
edildi. Kimi zaman dısarıda, kimi zaman içeride bulduğumuz yerlerde
yattık. Yemek konusunda bir sıkıntı yasamadık. Orada en
kötü sey, sağdan soldan gelen silah sesleri ve her daim televizyonda
yer alan Bingazi bombalanacak haberleri arasında geçen
bekleme süreciydi. Özellikle ilk iki gemiye binemeyip sağlıklı bir
bilgiye sahip olmadan askeri bir gemiyi beklemek zorunda kalmak
çok sıkıntılıydı.
Çöle gelince, erzak azalmasına rağmen yemekhanemiz son
ana kadar çalısmaya devam etti. Đnsanlar uyuyamasa da Kufra
kampı yerli yerinde duruyordu. Kufra için asıl çile tahliye sırasında
olustu.
– Tahliye süreci nasıl gelisti?
– Tahliye süreci özellikle Kufra kampı için çok çetin bir süreç
oldu. Đlk asamada Kufra Havaalanı’ndan tahliye için uğrasılmasına
karsın, bunun imkânsız hale gelmesi sonucu tek seçenek
kalmıstı; çöl yarılacak ve Bingazi Limanı’na ulasılacaktı. Normal
zamanlarda binek arabalarla dahi çekilmez olan 1.000 km’lik çöl
yolunun asılması ve üstüne üstlük bu isin 1.000 kisilik bir grup
halinde, karısıklık içinden geçilerek yapılması gerekiyordu. Santiyede
bulunan tekerlekli her aracın kullanılmasından baska bir
seçenek olmadığından kamyonlar ve bakım araçları gibi her türlü
araçla sabah saat 4 sularında yola çıkıldı. Yolda yağmur, çöl fırtınası,
silahlı adamlarca yolun kesilmesi, son kalan kimi binek araçlara
el konulması gibi badireler atlatıldıktan sonra, 20-24 saatlik
bir yolculuğun ardından gemiye ulasıldı.
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
193
– Sizin için tüm bu süreçte en unutulmaz an hangisiydi?
– Benim için en ilginç olay, Bingazi’de gruplardan birinin
yatakhane kapılarını balta ile kırmaya çalısırken, ona odaların
anahtarlarının bizde olduğunu ve kapıları açabileceğimizi söylediğimizde
bize istemediğini bağırıp balta ile isleme devam etmesi
oldu. Bunun yanında gasp edilen sahsi esyalarımız için helallik
istemeleri de ayrı bir garip durumdu.
– Tahliye noktasına ulastığınızda neler hissettiniz?
– Tahliye noktasına ulastığımızda maalesef sorun çözülmüs
değildi. Tahliye noktasında büyük bir kargasa vardı. Sürekli yağan
sağanak yağmur altında gemiye ulasma anı bizim için rahatlama
noktası olmustu. Gemide olmak huzurdu, mutluluktu ve her seyin
son bulusuydu bizim için. Çoğumuz yorgunluktan hemen uyumaya
basladı. Çölden gelen birçok arkadasımız ise yoğun yağmur ve
rüzgâr nedeniyle hasta düsmüstü, ama gemi hepimiz için ev rahatlığı
sağlamıstı.
Olayların basından sonuna kadar tahliyemiz için her türlü
çabayı gösteren ve Marmaris’te bizleri karsılayan tüm Tekfen ailesine
ve yardımı geçen herkese tesekkürlerimi sunarım.
HARĐTALAR
Harita-1: Libya Genel
Harita 2: Libya Petrol Haritası
Serdar ERDURMAZ
196
HariHarita 3: Libya Kabile Yapısı,
Kaynak: http://www.phibetaiota.net/2011/02/search-libyan-tribes-map/
Harita 4: NATO Harekât Alanı ve Uçusa Yasak Bölge
Kaynak:
http://en.wikipedia.org/wiki/File:Coalition_action_against_Libya.svg
HARĐTA 5: Özel Kuvvetlerin durumu (tüfek ile temsil edilmekte)
KAYNAKÇA
Accidental Heroes, RUSI Interim Libya Campaign Report, Did This
Operation Set a Precedent? S. 4, September 2011,
http://www.rusi.org/downloads/assets/RUSIInterimLibyaRepor
t.pdf. (Erisim tarihi: 26.11.2011)
Al Arabiya News, “Nobody here killed Qaddafi’: Misrata fighters”,
2210.2011,
http://english.alarabiya.net/articles/2011/10/22/173074.html.
(Erisim tarihi: 25.11.2011)
Amnesty International, “Libyan Writer Detained Following Protest
Call”, 8.02.2011,
http://www.amnesty.org/en/news-and-updates/libyan-writerdetained-
following-protest-call-2011-02-08.
(Erisim tarihi: 28.03.2011)
Amnesty International, “Libya urged to end protest crackdown”,
16.02.2011, http://www.paxgaea.com/HRLibya.html.
(Erisim tarihi: 22.11.2011)
“Ashton outlines possible Libya sanctions: Travel ban, asset freeze,
no fly zone”, 25.02. 2011,
www.youtube.com/watch?v=bENcVvQ6auw.
(Erisim tarihi: 04.03.2011)
Ashour, Omar, Libya After Qaddafi, 15.07.2011,
http://www.project-syndicate.org/commentary/ashour4/
English. (Erisim tarihi: 25.11.2011)
“Basbakan Erdoğan’ın Libya Ziyareti”, Sabah, 16.09.2011,
http://www.sabah.com.tr/Gundem/2011/09/16/erdoganlibyada-
konusuyor. (Erisim tarihi: 24.09.2011)
“Basbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 3 Mayıs 2011 tarihinde Đstanbul’da
Libya’ya Đliskin Açıklama”, 03.04.2011,
http://www.mfa.gov.tr/sayin-basbakanimizin-libyaya-iliskinolarak-
yaptiklari-aciklama-3-mayis-2011.tr.mfa.
(Erisim tarihi: 16.05.2011)
Serdar ERDURMAZ
200
Bazzi, Mohamad, “The Death of the Qaddafi Generation, The Era of
Arab Strongmen Comes to an End”, 21.10. 2011,
http://www.foreignaffairs.com/articles/136603/mohamadbazzi/
the-death-of-the-qaddafi-generation.
(Erisim tarihi: 26.11.2011)
Benitez, Jorge, “Success in Libya reinforces value of NATO”, 24.08.
2011, http://www.acus.org/natosource/success-libyareinforces-
value-nato. (Erisim tarihi 26.08.2011)
Beaumont, Peter, Nicholas Watt, Severin Carrell, “The Guardian,
Revealed:Gaddafi envoy in Britain for secret talks”, 01.04.2011,
http://www.guardian.co.uk/world/2011/mar/31/gaddaf-envoybritain-
secret-talks-exit-strategy. (Erisim tarihi: 27.11.2011)
“Beijing sides with Berlin against Libya intervention”, Asia News,
25.03.2011, http://www.speroforum.com/a/50961/Beijing-sides
-with-Berlin-against-Libya-intervention,
(Erisim tarihi 27.03.2011)
“Bingazili isyancılar Afrika Birliği barıs planını reddetti”, 11.04.2011,
http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2011/04/110411_libya_u
pdate.shtml. (Erisim tarihi: 29.04.2011)
Black, Ian, Nicholas Watt, Patrick Wintour, “Libyan leader should
stand down as he has lost legitimacy, says Obama”, 03.03.
2011, http://www.guardian.co.uk/world/2011/mar/03/libyanleader-
stand-down-obama.
Blake, Heidi, “Libya-UK relations: timeline”, 05.09. 2011,
http://www.telegraph.co.uk/news/worldnews/africaandindian
ocean/libya/8743241/Libya-UK-relations-timeline.html.
(Erisim tarihi: 21.09.2011)
“BM’de Libya’yı Ulusal Geçis Konseyi temsil edecek”, 16 Eylül 2011,
http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2011/09/110916_libya
update.shtml. (Erisim tarihi: 24.09.2011)
Broder, John M,“U.S. and Allies Weigh Libya No-Fly Zone”, 27.02.2011,
http://www.nytimes.com/2011/02/28/world/europe/28military.
html, (Erisim tarihi. 12.07.2011)
“Chadian–Libyan conflict”, http://en.wikipedia.org/wiki/Chadian%E2
%80%93Libyan_conflict. (Erisim tarihi: 05.04.20119)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
201
Chossudovsky, Michel, “Operation Libya” and the battle for oil”,
09.03.2011,http://www.gasandoil.com/news/features/b7f0e7b0
de88dc71c41bdf07a63bdba4. (Erisim tarihi: 18.10.2011)
Chossdovsky, Michel, “Insurrection and MilitaryIntervention: The SNATO
Attempted Coup d’Etat in Libya?”, Global Research,
09.03.2011,http://www.globalresearch.ca/index.php?context=
va&aid=23548. (Erisim tarihi: 18.10.2011)
“CNN’e göre Kaddafi taktik değistirdi, Bingazi’ye saldırmayacak”,
18.03.2011,http://www.bloomberght.com/guncel-siyaset/haber
/867950-cnne-gore-kaddafi-taktik-degistirdi-bingaziyesaldirmayacak.
(Erisim tarihi: 26.11.2011)
Cockburn, Alexander, “What’s Really Going On in Libya?”,
Counterpunch, 15-17.04.2011, http://www.counterpunch.org
/2011/04/15/what-s-really-going-on-in-libya/.
(Erisim tarihi: 07.07.2011)
Cooper, Helene, Mark Landler , “Following U.S. Sanctions, U.N.
Security Council to Meet on Libya”, 26.02.2011,
http://www.nytimes.com/2011/02/27/world/africa/27diplomacy
.html?pagewanted=all. (Erisim tarihi: 14.03.2011)
Crumley, Bruce, “Is France Changing Its Tune as the Libya War
Drags On?”, 12.07.2011, http://globalspin.blogs.time.com/
2011/07/12/frances-apparently-evolving-position-on-gaddafiis-
paris-learning/. (Erisim tarihi: 25.07.2011)
Çevik, Đbrahim, Etnik Çatısmalar Daire Baskanı, TÜRKSAM, Đbrahim.
cevik@turksam.org.
Daly, John, “Libya’s Post Gaddafi Future: Who gets the Oil?”, Foreign
Policy Journal, 25.08. 2011,
http://www.foreignpolicyjournal.com/2011/08/25/libyas-postgaddafi-
future-who-gets-the-oil/. (Erisim tarihi: 18.10.2011)
Daly, John, “Unseemly Scrabble for Libya’s Post-Gaddafi Oil Assets
Underway”, 02.09.2011, http://oilprice.com/Energy/Energy-
General/Unseemly-Scrabble-for-Libyas-Post-Gaddafi-Oil-
Assets-Underway.html . (Erisim tarihi: 06.11.2011)
“Dısisleri Bakanı Libya Temas Grubu’nun ilk toplantısı katılıyor”,
13.04.2011, http://www.fco.gov.uk/en/news/latest-news/?id=
583349682&view=News. (Erisim tarihi: 27.04.2011)
Serdar ERDURMAZ
202
Dinucci, Manlio, “Preparing for “Operation on Libya”: The Pentagon
is “Repositioning” its Naval and Air Forces, Global Research,
03.03.2011, http://www.globalresearch.ca/index.php?context=
va&aid=23490. (Erisim tarihi: 08.04.2011)
“Davutoğlu: Libya’da Sivillere Karsı Güç Kullanımı Acilen Durdurulmalı”,
18.03.2011, http://www.turkishny.com/hot-news-11/50-
hot-news/50052-davutolu-libyada-sivillere-kar-guc-kullanmacilen-
durdurulmal. (Erisim tarihi: 26.11.2011)
DEBKAfile, “US military advisers in Cyrenaica”, 25.02.2011,
http://www.debka.com/article/20708/.
(Erisim tarihi: 21.10.2011)
Demir, Hakan, “Bingazi’de Türkiye ve Batı Algısı:Saha Arastırmasına
Dayalı Bir Çalısma”, Eylül 2011 – Cilt: 3 – Sayı: 33,
http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/201192
6_hakan%20demir.pdf. (Erisim tarihi: 01.10.2011)
Donahue, Patrick, “NATO Sends Ships Toward Libya, Says No-Fly
Zone Mandate Needed”, 10.02.2011,
http://www.businessweek.com/news/2011-03-10/nato-sendsships-
toward-libya-says-no-fly-zone-mandate-needed.html.
(Erisim tarihi: 06.03.2011)
Echelon (signals intelligence), http://en.wikipedia.org/wiki/Echelon_
(signals_intelligence)
Edwards, William, France 24, “ Violent protests rock Libyan city of
Benghazi”, http://www.france24.com/en/20110216-libyaviolent-
protests-rock-benghazi-anti-government-gaddafiegypt-
tunisia-demonstration. (Erisim tarihi: 22.11.2011)
“Emperyalizmin ahlaksızlığı: Libya’yı Kaddafi’yle birlikte sömürdüler
simdi ölümünü kutluyorlar! “, 21.10.2011,
http://www.turnusol.biz/public/haber.aspx?id=11012&pid=5
&haber=Emperyalizmin%20ahlaks%FDzl%FD%F0%FD:%20Lib
yay%FD%20Kaddafiyle%20birlikte%20s%F6m%FCrd%FCler%2
0%FEimdi%20%F6l%FCm%FCn%FC%20kutluyorlar!
(Erisim tarihi: 27.10.2011)
“Erdoğan’ın Mısır, Tunus ve Libya ziyareti”, 17.09.2011,
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
203
http://www.timeturk.com/tr/makale/tarik-ramazan/erdoganin-
misir-tunus-ve-libya-ziyareti.html. (Erisim tarihi: 13.10.2011)
“Erdoğan: Türkiye Libya’da arabulucu olabilir”, 28.03.2011,
http://www.ntvmsnbc.com/id/25196826/.
(Erisim tarihi: 12.04.2011)
“Erdoğan: Libya’ya karsı PETROL kaygısıyla değil evrensel insani
değerlerle yaklasın!”, 26.02.2011, http://www.hurriyetport.
com/politika/erdogan-libya-ya-karsi-petrol-amaci-ile-degilevrensel-
insani-degerlerle-yaklasin. (Erisim tarihi: 14.03.2011)
Erdurmaz, Sercan, “Eve Dönüs Öyküsü”, Tekfen Sirketler Grubu Bülteni,
Nisan-Haziran 2011, Sayı 14, S. 18-20.
Escobar, Pepe, “How al-Qaeda got to rule in Tripoli”, 30.06.2011,
http://www.atimes.com/atimes/Middle_East/MH30Ak01.html.
Evans, Garet, “The responsibility to Protect: The Power of Idea”,
14.03.2007, http://www.crisisgroup.org/en/publication-type/
speeches/2007/evans-the-responsibility-to-protect-the-powerof-
an-idea.aspx. (Erisim tarihi:26.11.2011)
Evans, Garet, “NATO and the Responsibility to Protect”, 31.03.2009,
http://www.crisisgroup.org/en/publication-type/speeches/
2009/nato-and-the-responsibility-to-protect.aspx.
(Erisim tarihi:25.11.2011)
“Fransızların Libya havası alındı”, 25.03.2011,
http://www.usasabah.com/Siyaset/2011/03/25/fransizlarin_ha
vasi_alindi (Erisim tarihi: 27.11.2011)
Freeman, Colin, “Libya: Tony Blair and Col Gaddafi’s secret
meetings”, The Telegraph, 17.09.2011,
http://www.telegraph.co.uk/news/worldnews/africaandindian
ocean/libya/8771192/Libya-Tony-Blair-and-Col-Gaddafissecret-
meetings.html. (Erisim Tarihi: 27.09.2011)
“French military air-dropped arms to Libya rebels”, 29.06.2011,
http://www.france24.com/en/20110629-french-militaryconfirms-
airdropping-arms-libya-kadhafi-rebel.
(Erisim tarihi: 01.07.2011)
“Foreign oil firms halt Libyan operations”, Sky News, 23.02. 2011.
Serdar ERDURMAZ
204
Fourth Meeting of the Libya Contact Group Chair’s Statement, 15
July 2011, Istanbul,http://www.mfa.gov.tr/fourth-meeting-ofthe-
libya-contact-group-chair_s-statement_-15-july-2011_-
istanbul.en.mfa. (Erisim tarihi30.08.2011)
“Full text of Saif Gaddafi’s speech”, 20.02.2011,
http://mylogicoftruth.wordpress.com/2011/02/20/full-text-ofsaif-
gaddafis-speech/.(Erisim tarihi: 22.11.2011)
“Gaddafi in historic visit to Italy”, 12.06. 2009,
http://english.aljazeera.net/news/europe/2009/06/20096101849
35653756.html. (Erisim tarihi: 18.06.2011)
“Gaddafi speech and Libya turmoil – Thursday 24 February”,
24.02.2011,http://www.guardian.co.uk/global/blog/2011/feb/24
/gaddafi-speech-libya-turmoil-live-reaction.
(Erisim tarihi: 11.04.2011)
“Gaddafi vows to crush protesters, Libyan leader speaks to supporters
in the capital’s Green Square, saying he will arm people
against protesters.”, 26.02.2011,
http://www.aljazeera.com/news/africa/2011/02/201122516564
1323716.html. (Erisim tarihi: 13.03.2011)
“Gadhafi blames bin Laden, drugs for Libya unrest”, 24.02.2011,
http://www.msnbc.msn.com/id/41753687/ns/world_newsmideast_
n_africa/t/gadhafi-blames-bin-laden-drugs-libyaunrest/#.
Ts_2i7IUp90. (Erisim tarihi: 08.05.2011)
“Gaddafi Libya, now the hard part begins”, 21.10. 2011,
http://www.washingtonpost.com/opinions/for-post-gaddafilibya-
now-the-hard-part-begins/2011/10/20/gIQAzSRg1L
story.html. (Erisim tarihi: 27.11.2011)
“Gaddafi on fire as the WEST attack…..”, 20.03.2011,
http://www.zimbabwemetro.com/?p=22729.
(Erisim tarihi: 26.11.2011)
“Gaddafi rejects UN peace talk plan, Gaddafi remains defiant, while
talks with UN and Russian envoys continue”, 22.07.2011,
http://www.globalpost.com/dispatch/news/regions/africa/1107
22/gaddafi-rejects-peace-talk-plan. (Erisim tarihi: 25.07.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
205
“Germany officially recognizes Libyan opposition as rightful
government of Libya”, 18.06.2011,
http://stratsisincite.wordpress.com/2011/06/18/germanyofficially-
recognizes-libyan-opposition-as-rightful-governmentof-
libya/. (Erisim tarihi: 23.06.2011)
Glossop, Ronald J, “The Responsibility to Protect”, International
Commission on Intervetion and State Sovereignty, Book
Review, Jan 04. http://archive1.globalsolutions.org/wfi/
documents/R2P_review.pdf.
“G-8 Split on Libya No-Fly Zone With Russia, Germany Opposed”,
15.03.2011. http://www.businessweek.com/news/2011-03-15/
g-8-split-on-libya-no-fly-zone-with-russia-germanyopposed.
html. (Erisim tarihi: 21.03.2011)
“Gösterilerde yaralı Bingazi ve tutukluların serbest bırakılması ilanı:
Libya”, 16.02.2011, http://www.bbc.co.uk/arabic/middleeast/
2011/02/110215_libya_opposition.shtml.
Groves, Steven, “Obama Wrongly Adapts UN”, No:3210, Heritage
Foundation, 31.03.2011
Güler, Hülya, Erdinç Çelikkan, Hürriyet Ekonomi, “Müteahhitler
bayram sonrası Yeni Libya seferi için kolları sıvadı”,
24.08.2011, http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/18563547.asp.
(Erisim tarihi: 27.11.2011)
Gürel, Mehmet Sükrü, “Yeni Dünya Düzeni ve Libya”, Dünya Gündemi
Haftalık, 15 Mart-22 Mayıs 2011.
Hatitah, Abdulsattar, “Libyan Tribal Map: Network of loyalties that
will determine Gaddafi’s fate”, 22.02.2011.
http://www.asharq-e.com/news.asp?section=3&id=24257,i
(Erisim tarihi: 06.03.2011)
Hidden, Abdul Ruff , “CIA Projects: Mideast Uprisings For Libyan
Oil Resources NATO-UNSC must End illegal War against
Libyan Arabs!”, 25.06.2011, http://www.allvoices.com/
contributed-news/9496209-hidden-cia-projects-mideastuprisings-
for-libyan-oil-resources. (Erisim tarihi: 18.08.2011)
Serdar ERDURMAZ
206
Hinshaw, Drew, “Mass Libya evacuations as Qaddafi digs in”,
23.02.2011,http://www.csmonitor.com/World/Backchannels/20
11/0223/Mass-Libya-evacuations-as-Qaddafi-digs-in.
(Erisim tarihi: 13.03.2011)
“How would a no-fly zone over Libya be imposed”, 01. 03. 2011,
http://www.bbc.co.uk/news/world-africa-12615306.
(Erisim tarihi: 08.03.2011)
Hughes, Chris,“Britain’s Secret War in Libya: British Special Forces
uncovered on the ground”, Daily Mirror, 01.06.2011,
http://www.mirror.co.uk/news/top-stories/2011/06/01/britains-
secret-war-in-libya-british-special-forces-uncovered-on-theground-
115875-23170485/
“In Swift, Decisive Action, Securıiy Council Imposes Tough Measures
On Libyan Regıme, Adopting Resolution 1970 In Wake Of
Crackdown On Protesters”, Security Council 6491st Meeting
(PM), SC/10187/Rev.1, 26.02.2011, http://www.un.org/News/
Press/docs/2011/sc10187.doc.htm.
“Idris of Libya”, http://en.wikipedia.org/wiki/Idris_of_Libya. (Erisim
tarihi: 25.10.2011)
“Insights into Libya”, 21.10.2011,
http://anythingbeautiful.blogspot.com/2011/10/insights-intolibya.
html. (Erisim tarihi: 05.11.2011)
“Đstanbul’daki toplantıdan Kaddafi kararı, Kaddafi’den jet cevap”,
19.07.2011,
http://www.cnnturk.com/2011/turkiye/07/15/istanbuldaki.topl
antidan.kaddafi.karari/623078.0/. (Erisim tarihi: 25.07.2011)
Jones, Anthony, “Libya’s rebels need training, not guns”, 07.04.2011,
http://www.defencemanagement.com/feature_story.asp?id=1
6155. (Erisim tarihi: 11.04.2011)
“Jyllands-Posten Muhammad cartoons controversy”,
http://en.wikipedia.org/wiki/JyllandsPosten_Muhammad_cart
oons_controversy. (Erisim tarihi: 11.07.2011)
“Kaddafi’nin TV Konusması”, 22.02.2011,
http://aktif.tr.msn.com/gallery.aspx?cp-documentid=
158943051&page=5. (Erisim tarihi: 22.11.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
207
“Kaddafi gidene dek bombardıman sürecek”, Britanya, Fransa ve
ABD liderlerinin ortak kaleme aldıkları Libya açık mektubu,
Washington Post, The Times ve Le Figaro gazetelerinde yayımlandı.
16.04.2011,
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerD
etayV3&ArticleID=1046340&Date=23.09.2011&CategoryID=9
9&Rdkref=1. (Erisim tarihi: 22.11.2011)
“Kaddafi’nin kalelerinde yoğun çatısmalar”, 17.09.2011,
http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2011/09/110917_libya_s
irte.shtml. (Erisim tarihi:27.11.2011)
“Kaddafi yanlılarının direnisi sürüyor”, 17.09.2011,
http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2011/09/110917_libya.s
html. (Erisim tarihi:27.11.2011)
“Kaddafi’nin son kalelerine saldırı”, 16.09.2011,
http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2011/09/110916_libya_s
irte_beni_welid.shtml. (Erisim tarihi:27.11.2011)
“Kaddafi’nin Batı’daki yüzü kaçtı”, Sabah, 31.03.2011,
http://www.sabah.com.tr/Dunya/2011/03/31/kaddafiye-sok.
(Erisim tarihi: 27.11.2011)
Keating, Joshua E, “Do No-FLy Zone Work”, 28.02.2011,
http://www.foreignpolicy.com/articles/2011/02/28/do_no_fly_z
ones_work?print=yes&hidecomments=yes&page=full,
(Erisim tarihi. 12.07.2011)
“Kıyamet asıl simdi koptu”, 03.02.2011,
http://yenisafak.com.tr/Dunya/?i=301236.
(Erisim tarihi: 05.05.2011)
Korkmaz, Perihan, “Türkiye, Libya Grubu’nda”, 30.03.2011,
http://www.sabah.com.tr/Gundem/2011/03/30/turkiye-libyagrubunda
(Erisim tarihi: 27.11.2011)
Kotsev, Victor, “Israel and Hamas in a dangerous game”, 09.04.2011,
http://www.atimes.com/atimes/Middle_East/MD09Ak03.html.
(Erisim tarihi: 09.07.2011)
“Libya krizinde AB-NATO birlikte”, 25.02.2011,
Serdar ERDURMAZ
208
http://tr.euronews.net/2011/02/25/libya-krizinde-ab-natobirlikte/.
(Erisim tarihi: 21.04.2011)
“Libya’daki Türk Yatırımları Ne Olacak?”, 22.03.2011,
http://www.haberler.com/libya-daki-turk-yatirimlari-neolacak-
2609464-haberi/. (Erisim tarihi: 27.11.2011)
“Libya’daki Vatandaslarımız Tahliye Ediliyor”, 22.02.2011,
http://www.afetacildurum.com/index.php?topic=938.0.
(Erisim tarihi: 02.03.2011)
“Libyan People”, http://www.temehu.com/Libyan-People.htm.
“Libya, Country Analysis Briefs”, last updated February 2011,
www.eia.doe.gov. (Erisim tarihi: 05.04.20119)
“Libya’dan petrol ihracatı durdu”, 28.02.2011,
http://www.borsagundem.com/haber/Libya-dan-petrolihracati-
durdu/49432. (Erisim tarihi:25.11.2011)
“Libya-UK relations: riddle of the sands, The relationship between
Britain and Libya may not be as important as we like to think”,
Chanel 4 News, Who knows who,
http://whoknowswho.channel4.com/stories/Libya-UK_
relations:_ riddle_of_the_sands.
“Libya’daki petrol üretimi ne durumda?”, 23.02.2011,
http://www.anlikborsa.com/libya-daki-petrol-uretimi-nedurumda.
html. (Erisim tarihi:25.11.2011)
“Libya Petrol”, 25.04.2005,
http://www.globalsecurity.org/military/world/libya/petrol.htm.
(Erisim tarihi: 25.11.2011)
“Libya Silahlı Kuvvetlerine Genel Bir Bakıs”, 08.03.2011,
http://www.turksam.org/tr/a2353.html.
(Erisim tarihi: 25.11.2011)
“Libya’s military: what does Gaddafi have?”, IISS Military Balance
2010/Reuters, & March 2011, 08.03.2011,
http://www.reuters.com/article/2011/03/08/us-libya-military
idUSTRE7274QI20110308. (Erisim terihi:23.11.2011)
“Libya”, The Institute for National Security Studies, at Tel Aviv
University,
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
209
http://www.inss.org.il/upload/(FILE)1317730545.pdf.
(Erisim tarihi: 05.03.2011)
“Libyan–Sudanese conflict”,
http://en.wikipedia.org/wiki/Libyan%E2%80%93Sudanese_con
flict. (Erisim tarihi: 05.04.20119)
“Libya’da Sivil Katliam”, 22 Mart 2011,
http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=130080
3703&day=22&month=03&year=2011.
“Libyalı isyancılar: Türkiye yardımı elimize ulastı”. 31.07.2011,
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/printnews.aspx?DocID=1
8380666. (Erisim tarihi: 09.08.2011)
“Libya Hakkındaki BMGK Kararı” Açıklaması”. Dısisleri bakanlığı,
19.09.2011,http://www.habervitrini.com/disislerinden_libya_h
akkindaki_bmgk_karari_aciklamasi-558160.html.
(Erisim tarihi: 11.10.2011)
“Libyan police stations torched”,
http://english.aljazeera.net/news/africa/2011/02/201121670514
22444.html.
“Libya’dan yola çıkan Ankara Gemisi Çesme’ye ulastı”, 05.04.2011,
http://yenisafak.com.tr/Gundem/?i=312194.
(Erisim tarihi: 25.11.2011)
“Libya rebels promised France 35% oil”, News 24, 01.09.2011,
http://www.news24.com/Africa/News/Libya-rebels-promised-
France-35-oil-20110901.
“Libya Petrolünün % 35’ini Kapmıs Bile”, Haber 365, 02.09.2011,
http://www.haber365.com/Haber/Libya_Petrolunun_35ini_Kap
mis_Bile/. (Erisim tarihi: 06.11.2011)
“Libya’da Geçici Hükümet kurulamadı”, 19.09.2011,
http://www.dunyabulteni.net/index.php?aType=haber&Articl
eID=175113&q=bakan. (Erisim tarihi:27.11.2011)
“Libya’da geçis sürecine Abdürrahim el Kib liderlik edecek”, 01.11.2011,
http://tr.euronews.net/2011/11/01/libya-da-gecis-surecineabdurrahim-
el-kib-liderlik-edecek/. (Erisim tarihi: 26.11.2011)
“Libya’da yeni hükümet kuruldu”, 23.11.2011,
Serdar ERDURMAZ
210
http://www.cnnturk.com/2011/dunya/11/22/libyada.yeni.huku
met.kuruldu/637725.0/index.html. (Erisim tarihi: 26.11.2011)
“Libya Contact Group: Chair’s statement”, 13 .04.2011,
http://ukinbih.fco.gov.uk/en/news/?view=News&id=58359258
2. (Erisim tarihi: 27.04.2011)
“Libya Temas Grubu Đstanbul’da Toplandı”, 25.08.2011,
http://www.turkishny.com/headline-news/2-headlinenews/
64002-libya-temas-grubu-istanbulda-toplandı.
(Erisim tarihi: 30.08.2011)
“Libya halkına destek Zirvesi sonunda yapılan basın bildirisi”, Fransa’nın
Ankara Büyükelçiliği, Paris, 19.03.2011,
http://www.ambafrance-tr.org/spip.php?article1777.
(Erisim tarihi: 05.04.2011)
“Libya Contact Group: Chair’s statement, Statement by Foreign
Secretary William Hague following the Libya”, Contact Group
meeting in Doha, 13.04.2011,
http://www.fco.gov.uk/en/news/latest-news/?view=News&id
=583592582. (Erisim tarihi: 17.04.2011)
“Libya Contact Group meeting in Rome concludes”, 05.05.2011,
http://www.fco.gov.uk/en/news/latest-news/?id=592277182&
view=News. (Erisim tarihi: 08.05.2011)
“Libya Temas Grubu, Çalısmalarını Yoğunlastırıyor”, 10.04.2011,
http://www.turkishny.com/headline-news/2-headlinenews/
51777-libya-temas-grubu-calmalarn-younlatryor.
(Erisim tarihi: 11.04.2011)
“Lockerbie saldırısının film gibi hikayesi”, 20,08.2009,
http://www.stargazete.com/dunya/lockerbie-saldirisinin-filmgibi-
hikayesi-haber-208706.htm
Mahalli, Hüsnü, “Đlginç hikâye,” Aksam Gazetesi, 06 Eylül 2011,
http://www.aksam.com.tr/ilginc-hikaye-3662y.html,
McGreal, Chris, “Coalition attacks wreak havoc on ground troops”,
20.03.2011,
http://www.guardian.co.uk/world/2011/mar/20/libya-airstrikes-
rain-down. (Erisim tarihi: 09.03.2011)
“Merkel: “Kaddafi’nin konusması ürkütücüydü”, 23.02.2011,
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
211
http://www.euractiv.com.tr/6/article/merkel-kaddafininkonusmasi-
urktucuydu-015941. (Erisim tarihi: 07.03.2011)
Migdalovitz, Carol, “Israeli-Arab Negotiations: Background, Conflicts,
and U.S. Policy”, Congressional Research Service, 7-5700 ,
RL33530, 29.02.2010, s.4,
http://www.fas.org/sgp/crs/mideast/RL33530.pdf.
(Erisim tarihi: 20.10.2011)
Mortkowitz, Siegfried, “Sarkozy’s popularity in free fall to ‘disgrace”,
02.02.2011,
http://www.indiaenews.com/pdf/95158.pdf.
(Erisim tarihi: 21.11.2011)
Morin, Arzu Çakır, “Türkiye’nin dediği oldu asıl zirveyi BM yapacak”,
02.09.2011, http://www.hurriyet.com.tr/planet/18630147.asp.
(Erisim tarihi: 09.08.2011)
“Muammer Kaddafi’nin Yesil Kitap’ı”, 23.02.2011,
http://blog.milliyet.com.tr/muammer-kaddafi-nin-yesil-kitapi/
Blog/?BlogNo=291564. (Erisim tarihi: 25.11.2011)
Muhammad jusuf, “Qaddafi Accept African Union Peace Plan”,
10.04. 2011, http://www.allvoices.com/contributed-news/
8743577-qaddafi-accept-african-union-peace-plan
“Muhtar, Ömer (1862-1931)”,
http://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=2924.
(Erisim tarihi:28.10.2011)
“Müteahhitler bayram sonrası Yeni Libya’ seferi için kolları sıvadı”,
24.08.2011, http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/18563547.asp.
(Erisim tarihi: 13.10.2011)
Nazemroaya, Mahdi Darius, “Libya and the Big Lie: Using Human
Rights Organizations To Launch Wars!”, 23.10.2011,
http://www.ascertainthetruth.com/att/index.php?option=com
content&view=article&id=574:libya-and-the-big-lie-usinghuman-
rights-organizations-to-launch-wars-&catid=84:
economic-and-political-intrigues&Itemid=120.
(Erisim tarihi: 21.11.2011),
“Nobody here killed Qaddafi: Misrata fighters”, 22.10.2011,
Serdar ERDURMAZ
212
http://english.alarabiya.net/articles/2011/10/22/173074.html.
(Erisim tarihi: 05.09.2011)
“NATO and Libya – Operation Unified Protector”,
http://www.nato.int/cps/en/natolive/topics_71652.htm?
“NATO and Libya – Operation Unified Protector”, Timelime, 25.10.2011,
http://www.nato.int/cps/en/SID-F909418A-3E6AC8FC/
natolive/topics_71652.htm?
“NATO Arms Embargo against Libya Operation Unified Protector”,
Fact Sheet,
http://www.nato.int/nato_static/assets/pdf/pdf_2011_03/20110
325_110325-unified-protector-factsheet.pdf.
(Erisim tarihi: 08.09.2011)
“NATO ships move to enforce UN arms embargo”, 23.03.2011,
http://www.nato.int/cps/en/SID-F071A826-49A1586D/
natolive/news_71726.htm.
“NATO and Libya – Operation Unified Protector”,
http://www.nato.int/cps/en/natolive/topics_71652.htm?
(Erisim tarihi: 29.04.2011)
“NATO, Libya Hava Saldırısı Sırasındaki Sivil Ölümleri Sorusturmalı”,
15.08.2011, http://www.amnesty.org.tr/ai/node/1740,
“NATO’nun Libya’da ne isi var”, 28.02.2011,
http://www.ntvmsnbc.com/id/25187334/.
(Erisim tarihi: 15.09.2011)
“NATO’nun Libya’daki fiyaskosu”, Dünya Gündemi, 24-31.08.2011
“NATO’dan Kaddafi’ye görevi bırak çağrısı”, 14.04.2011,
http://tr.euronews.net/2011/04/14/nato-dan-kaddafi-ye-gorevibirak-
cagrisi/.
“Nato to end Libya mission on 31 October”, 21.10.2011,
www.bbc.co.uk/news/uk-15413239. (Erisim tarihi: 25.11.2011)
“No-fly zone”, http://en.wikipedia.org/wiki/No-fly_zone.
(Erisim tarihi: 09.04.2011)
“North Atlantic Treaty Organization, Operation Unified Protector,
Command and Control”,
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
213
http://www.nato.int/nato_static/assets/pdf/pdf_2011_03/20110
325_110325-unified-protector-command-control.pdf.
(Erisim tarihi: 15.08.2011)
“Obama’s Speech on Libya (Text)”, 23.02.2011,
http://www.nytimes.com/2011/02/24/us/politics/24obamastatement-
libya.html. (Erisim tarihi: 03.03.2011)
“Obama orders covert help for Libya rebels”, 30.03.2011,
http://english.aljazeera.net/news/americas/2011/03/201133022
1232408172.html. (Erisim tarihi: 27.11.2011)
Oğan, Sinan, “BM Güvenlik Konseyi’nin Libya Kararı Bir Müdahaleyi
Getiri mi? Türkiye’nin Tepkisi Ne Olur?”, 18.03.2011,
http://www.turksam.org/tr/a2361.html.
(Erisim tarihi: 10.04.2011)
“Operation Unified Protector, Command and Control” ,
http://www.nato.int/nato_static/assets/pdf/pdf_2011_03/20110
325_110325-unified-protector-command-control.pdf.
(Erisim tarihi: 15.08.2011)
Osborn, Andrew, “Russia denounces Libya contact group as
‘illegitimate”, the Telegraph, 13. 05.2011,
http://www.telegraph.co.uk/news/worldnews/africaandindian
ocean/libya/8512454/Russia-denounces-Libya-contact-groupas-
illegitimate.html. (Erisim tarihi: 20.05.2011)
“Qaddafi’s Grip on the Capital Tightens as Revolt Grows”, 22.08.2011,
www.nytimes.com/2011/…/23libya.html?
(Erisim tarihi: 05.09.2011)
“Qaddafi blames Osama Bin Laden for protests”, BBC News,
24.02.2011,http://www.bbc.co.uk/news/world-africa-12570279.
(Erisim Tarihi: 21.03.2011)
Pannell, Ian, “Libya: Gaddafi forces attacking rebel-held Benghazi”,
19.03.2011,http://www.bbc.co.uk/news/world-africa-12793919.
Pargeter, Alison, “Rebels with a cause”, Jane’s Intellegence Review,
Vol 23, No. 04, April 2011.
Peter, Tom A, “Libya’s Qaddafi offers $400 per family as rebels close
in on Tripoli”, 25.02.2011,
Serdar ERDURMAZ
214
http://www.csmonitor.com/World/terrorism-security/
2011/0225/Libya-s-Qaddafi-offers-400-per-family-as-rebelsclose-
in-on-Tripoli. (Erisim tarihi: 18.09.2011)
Pougala, Jean-Paul, “ Why The West Wants The Fall Of Gaddafi? An
Analysis In Defense Of The Libyan Rais”, 16.04.2011,
http://www.rightsmonitoring.org/2011/04/why-the-westwants-
the-fall-of-gaddafi-an-analysis-in-defense-of-the-libyanrais/.
(Erisim tarihi: 18.08.2011)
Raddatz, Martha, “NATO To Take Over No-Fly Zone in Libya”, 24.03.
2011,http://abcnews.go.com/International/nato-charge-libyafly-
zone-united-states/story?id=13210685.
(Erisim tarihi: 09.04.2011)
Ripley, Tim, “Counting The Cost”, Jane’s Đntelligence Review, vol
23,no 07 July 2011, S: 24-29.
Rogin, Josh, “No-fly zone wouldn’t help much”, Foreign Policy, 07.03.
2011,http://thecable.foreignpolicy.com/posts/2011/03/07/us_a
mbassador_to_nato_no_fly_zone_wouldn_t_help_much.
(Erisim tarihi: 09.04.2011)
Ruff, Abdul, “Hidden CIA Projects: Mideast Uprisings For Libyan Oil
Resources”,
NATO-UNSC must End illegal War against Libyan Arabs! Center for
International Affairs(CIA);
“Russia not to attend Libya contact group meeting in Istanbul”,
13.07.2011, http://en.rian.ru/world/20110713/165179478.html.
(Erisim tarihi: 30.08.2011)
Samuel, Henry, “Nicolas Sarkozy suggests cash allegations plot to
undermine him”, 13.06.2010,
http://www.telegraph.co.uk/news/worldnews/europe/france/7
886411/Nicolas-Sarkozy-suggests-cash-allegations-plot-toundermine-
him.html. (Erisim tarihi: 21.11.2011)
“Sarkozy: French air forces thwart Gaddafi’s attacks on Benghazi”,
19.03.2011, http://en.rian.ru/world/20110319/163096839.html.
(Erisim tarihi: 21.10.2011)
Scicluna, “Two Libyan fighter pilots defect, fly to Malta”, 21.02.2011,
http://www.reuters.com/article/2011/02/21/us-libya-protestsmalta-
idUSTRE71K52R20110221. (Erisim tarihi: 02.04.2011)
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
215
“Secretary of State Hillary Clinton in Geneva”, 28.02.2011,
http://secretaryclinton.wordpress.com/2011/02/28/secretary-ofstate-
hillary-clinton-in-geneva/. (Erisim tarihi: 15.09.2011)
Secretary-General, SG/SM/13425GA/11051 AFR/2130,
http://www.un.org/News/Press/docs//2011/sgsm13425.doc.htm.
“Security Council Approves ‘No-Fly Zone’ Over Libya, Authorizing
‘All Necessary Measures’ To Protect Civilians, By Vote Of 10 in
Favour With 5 Abstentions”, 17.03.2011, Security Council
SC/10200, 6498th Meeting (Night),
http://www.un.org/News/Press/docs/2011/sc10200.doc.htm.
Security Council SC/10389, Security Council Creates United Nations
Support Mission In Libya, Adopting Resolution 2009 (2011),
http://www.un.org/News/Press/docs/2011/sc10389.doc.htm.
(Erisim tarihi:27.11.2011)
Sengupta, Kim, “Rebels target Gaddafi’s last stronghold after nearing
Tripoli victory”,29.08.2011,
http://www.independent.co.uk/news/world/africa/rebelstarget-
gaddafis-last-stronghold-after-nearing-tripoli-victory-
2345531.html. (Erisim tarihi: 23.10.2011)
Shanker, Thom, “Defense Secretary Warns NATO of ‘Dim’ Future”,
10.06.2011,http://www.nytimes.com/2011/06/11/world/europe/
11gates.html. (Erisim tarihi: 17.07.2011)
SIPRI Military Expenditure Database 2010.
Spencer, Richard, “Libya braces for ‘Day of Anger’ as protests
continue throughout Middle East”, 16.02.2011,
http://www.telegraph.co.uk/news/worldnews/africaandindian
ocean/libya/8329243/Libya-braces-for-Day-of-Anger-asprotests-
continue-throughout-Middle-East.html.
(Erisim Tarihi: 27.02.2011)
Spillius, Alex, “Libya: US impose sanctions on Libya”, 25.02.2011,
http://www.telegraph.co.uk/news/worldnews/africaandindian
ocean/libya/8348841/Libya-US-impose-sanctions-on-Libya.
html. (Erisim tarihi: 14.03.2011)
Stewart, Catrina, Kim Sengupta, “Gaddafi says Libya could be
‘another Vietnam’”, 03.03.2011,
Serdar ERDURMAZ
216
http://www.independent.co.uk/news/world/africa/gaddafisays-
libya-could-be-another-vietnam-2230653.html.
(Erisim tarihi: 14.03.2011)
“Strategic Concept For the Defence and Security of The Members of
the North Atlantic Treaty Organisation”, Adopted by Heads of
State and Government in Lisbon,
http://www.nato.int/lisbon2010/strategic-concept-2010-eng.
pdf. (Erisim tarihi: 28.09.2011)
Tarbel, Fethi, France 24, “ Violent protests rock Libyan city of
Benghazi”,http://www.france24.com/en/20110216-libyaviolent-
protests-rock-benghazi-anti-government-gaddafiegypt-
tunisia-demonstration
“Target America, Chapter 2”,
http://www.brasscheck.com/911/chapter2.html.
(Erisim tarihi: 25.11.2011), Ayrıca Bknz; Diplomatic Pulse,
4625-257, 8 December 1986.
“T.C. Trablus Büyükelçisi: Đki ülke arasındaki ticaret hacmi 2009 yılı
içerisinde 2.2 milyar ABD Dolardır” 19.05.2010,
http://trablus.be.mfa.gov.tr/ShowInfoNotes.aspx?ID=121849.
(Erisim tarihi: 28.05.2011)
“The Libyan Interim National Council”, Official Website,
http://www.ntclibya.org/english/
“The Responsibility To Protect”, Report of the International
Commission on Intervention and State Sovereignty, Pdf,
December 2001.
“Turkey warns against supplying arms to Libyan rebels”, 31.03. 2011,
http://www.monstersandcritics.com/news/uk/news/article_16
29997.php/Turkey-warns-against-supplying-arms-to-Libyanrebels.
(Erisim tarihi: 11.04.2011)
“Turkey working on roadmap for peace in Libya says PM Erdogan”,
07.04.2011,http://www.guardian.co.uk/world/2011/apr/07/turk
ey-roadmap-for-peace-libya. (Erisim tarihi: 11.04.2011)
“Türkiye 7 uçak ve 6 gemiyle operasyonda”, 31.03.2011,
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
217
http://www.gazete5.com/haber/turkiye-nato-nun-libyaoperasyonu-
na-ucak-savas-gemisi-gonderecek-31-mart-2011-
100761.htm. (Erisim tarihi: 15.08.2011)
“Türkiye, ‘Libya Grubu’nda”, 30.03.2011,
http://www.sabah.com.tr/Gundem/2011/03/30/turkiye-libyagrubunda.
( 05.04.2011)
“Türkiye’den Muhaliflere Destek”, 09.06.2011,
http://www.ihlassondakika.com/haber_Turkiyedenmuhaliflere-
destek_381509.html. (Erisim tarihi: 25.11.2011)
“Türkiye, Libya’da kurulan yeni hükümete tam destek verdi!”,
25.11.2011, http://www.internethaber.com/turkiyeden-ugkyatam-
destek-386296h.htm#ixzz1ew1zmxwW.
(Erisim tarihi: 25.11.2011)
“The Energy Intelligence ranks NOC 25among the world’s Top 100
companies”, National Oil Company,
http://en.noclibya.com.ly/index.php?option=com_content&tas
k=view&id=1506&Itemid=1. (Erisim tarihi:25.11.2011)
Traynor, Ian, Nicholas Watt, “Libya: Nato to control no-fly zone after
France gives way to Turkey”, 25.03.2011,
http://www.guardian.co.uk/world/2011/mar/24/france-turkeynato-
libya. (Erisim tarihi: 21.05.2011)
Tong, Sebastian, Investors peering through the receding fog of war
will find plenty of promise and a few pitfalls in a post-Gaddafi
Libya. Aug 22, 2011, http://www.reuters.com/article/
2011/08/22/us-libya-investment-idUSTRE77L4NG20110822
“Urgent Appeal to Stop Atrocities in Libya Sent by 70 NGOs to the
US, EU, and UN”, 21.02.2011, UN Watch,
http://www.unwatch.org/site/apps/nlnet/content2.aspx?c=bd
KKISNqEmG&b=1330815&ct=9135143.
(Erisim tarihi: 21.11.2011)
“UN imposed no-fly zone over Libya an act of war. A pretext to ignite
another US war of aggression.”, 18.03. 2011, http://peacecorps.
ca/2011/2011/03/18/un-imposed-no-fly-zone-over-libyaSerdar
ERDURMAZ
218
an-act-of-war-a-pretext-to-ignite-another-us-war-ofaggression/.
(erisim tarihi 12.07.2011)
“UK considers Libya no-fly zone”, 01.03.2011,
http://www.defencemanagement.com/news_story.asp?id=156
28. (Erisim tarihi: 09.04.2011)
“U.S. general warns no-fly zone could lead to all-out war in Libya”,
05.03.2011, http://globalresearch.ca/index.php?context=
va&aid=23535.
“U.S. freezes $30 billion of Libyan assets”, 28.02.2011,
http://money.cnn.com/2011/02/28/news/international/gadhafi
_libya_assets_frozen/index.htm. Erisim tarihi. 21.11.2011)
“US Military Intervention in Libya Cost At Least $896 Million”, ABC
News, 22.08. 2011, http://abcnews.go.com/blogs/politics
/2011/08/us-military-intervention-in-libya-cost-at-least-896-
million/. (Erisim tarihi: 06.11.2011)
Xuequan, Mu, “France uses unexplosive bombs in Libya: spokesman”,
29.04.2011,http://news.xinhuanet.com/english2010/world/2011
-04/29/c_13850700.htm.. (Erisim tarihi: 06.06.2011)
Vladimir, Fedoruk, “Russia joins UN sanctions against Libya and
Muammar Gaddafi”, 12.08.2011,
http://english.ruvr.ru/2011/08/12/54569352.html.
(Erisim tarihi: 12.11.2011)
“What Can Banks Do With $30 Billion in Libya Funds?”, 01.03.2011,
http://www.cnbc.com/id/41852966/What_Can_Banks_Do_Wit
h_30_Billion_in_Libya_Funds. (Erisim tarihi: 06.11.2011)
Walt, Vivienne, “The Post-Gaddafi Boom: In Libya, Foreign Bankers
See a Coming Bonanza”, 09.06.2011,
http://www.time.com/time/world/article/0,8599,2076467,00.ht
ml. (Erisim tarihi: 06.07.2011)
Warrick, Joby, “Hillary Rodham Clinton tells Libyans: We’re on your
side”, Washington Post, 18.10. 2011,
http://www.washingtonpost.com/world/national-security/
clinton-arrives-in-libya-bearing-aid-and-encouragement
/2011/10/18/gIQAD5rmtL_story.html.
Weaver, Matthew, Richard Adams, Haroon Siddique and Paul Owen ,
“Middle East protests”, 10.02.2011,
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
219
http://www.guardian.co.uk/news/blog/2011/feb/16/middleeast-
protests-live-updates.
Werth, Nicolas, Karel Bartošek, Jean-Louis Panné, Jean-Louis
Margolin, Andrzej Paczkowski, Stéphane Courtois, “The Black
Book of Communism: Crimes, Terror, Repression”, Harvard
University Press, 1999, hardcover, 858 pages, ISBN 0-674-
07608-7, page 5.
http://en.wikipedia.org/wiki/Crime_against_peace#cite_noteblack_
book-0. (Erisim tarihi: 23.04.2011)
Williams, Ian,“Ban Ki Moon and R2P, 03.08.2009,
http://www.fpif.org/articles/ban_ki_moon_and_r2p.
(Erisim tarihi:26.11.2011),
“Why are Chevron and Oxy leaving Libya?”, Voice of Russia, 06.10.
2010
“World’s countries pledge support for Libyan transition at UN
summit”, 20.09.2011, http://www.un.org/apps/news/story.asp?
NewsID=39638. (Erisim tarihi:27.11.2011)
“2005 World Summit Outcome”, The General Assembly, A/60/L.I, 05-
51130 (E) 150905, Pdf. 24.10.2005,
http://unpan1.un.org/intradoc/groups/public/documents/un/un
pan021752.pdf. (Erisim tarihi:19.11.2011)
Yavuz, Celalettin, “Libya’da Kan, Kin ve Kaddafi’nin Diktatörlükte
Direnisi”, 27.02.2011, www.turksam.org/tr/yazdir2345.html.
Yavuz, Celalettin, NATO ve Libya’ya Askeri Müdahale, 02.03.2011,
www.turksam.org.
Yavuz, Celalettin, “Libyalı Direnisçiler Simdi Ne Yapacak? – Domino
Etkisine Fren mi Yapılıyor?,” 12.04.2011
www.turksam.org/tr/yazdir2379.html.
Yavuz, Celalettin, Serdar Erdurmaz, “Arap Baharı ve Türkiye, Orta
Doğu’da Kırılan fay Hatları”, Berikan yayınları, Ankara 2012,
ISBN 978-975-267-596-4.
Zunes, Stephen, “History of US-Libya Relations Indicates US Must
Tread Carefully as Uprising Continues, 24.03.2011,
http://www.truth-out.org/history-us-libya-relations-indicatesus-
must-tread-carefully-uprising-continues68033.
(Erisim tarihi: 26.11.2011)
BASIN/YAYIN SAYFALARI :
CIA World Factbook
Financial Times
Global Research Center
BBC News
Daily Miror
Haaretz
Jane’s Intelligence eview
Jarusalem Post
Los Angelos Times
ORSAM
Stratfor
The Atlantic
The New York Times (ABD)
TÜRKSAM
Washington Institute
Washington Post
Türk basını (Cumhuriyet, Dünya Gündemi, Hürriyet, Milliyet,
Radikal, Yeni Safak, Yeniçağ, Zaman)
DĐZĐN:
ABD, i, iii, iv, x, xii, 3, 5, 7, 9,
11, 12, 13, 17, 19, 26, 32, 33,
34, 35, 37, 38, 39, 40, 42, 45,
47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54,
55, 56, 57, 58, 59, 60, 62, 67,
68, 73, 78, 79, 80, 81, 82, 83,
85, 86, 87, 88, 89, 94, 95, 96,
97, 99, 100, 102, 103, 107,
109, 111, 112, 116, 119, 121,
125, 128, 131, 133, 134, 135,
136, 137, 138, 141, 142, 144,
145, 152, 159, 160, 161, 164,
167, 170, 173, 175, 176, 177,
181, 182, 183, 188, 207, 216,
220
ABD-Libya Yatırım Ortaklığı,
47
Akdeniz, 1, 3, 54, 87, 96, 97,
102, 141, 148
Alman Kızıl Ordu, 19, 133
Anders Fogh Rasmussen, 93,
112, 158
AWACS, 88
Beni Hilal, 5
Beni Salim, 5
Berberiler, 1
Bingazi, ix, 1, 2, 3, 4, 5, 12, 14,
20, 25, 26, 27, 29, 33, 40, 44,
51, 58, 60, 62, 64, 76, 80, 81,
83, 84, 87, 97, 103, 110, 114,
121, 122, 123, 124, 137, 146,
148, 151, 153, 156, 173, 174,
178, 179, 180, 181, 189, 190,
191, 192, 193, 201, 202, 205
Birlesik Koruma, 87, 99, 101
Birlesik Koruma Harekâtı, 101
BM Genel Sekreteri, 61, 63, 64,
65, 69, 71, 73, 78, 79, 94,
100, 112, 130, 161
BM Güvenlik Konseyi, iv, v,
34, 35, 48, 51, 59, 60, 61, 62,
63, 64, 66, 74, 76, 77, 96,
117, 127, 174, 213
Brezilya, 11, 61, 62, 137, 172
Cezayir, 1, 7, 12, 19, 57, 129,
177
CIA, 18, 37, 40, 42, 47, 95, 132,
205, 214, 220
Corp-CNPC, 56
Çad, 1, 3, 6, 57, 141
Çekoslovakya, 11
Derne, 1, 5, 29, 39
Devrimci Komite, 30
Doğus, 146
Domino etkisi, 20
el Bayda, 29, 39, 42
El Kaide, iii, 36, 37, 41, 42, 114
Exxon, 7, 57
Fransa, i, viii, x, xi, xii, 2, 9, 11,
13, 33, 48, 49, 50, 52, 53, 54,
57, 60, 68, 78, 79, 81, 82, 85,
92, 93, 94, 95, 96, 98, 100,
102, 103, 105, 107, 109, 110,
111, 119, 123, 125, 128, 129,
Serdar ERDURMAZ
222
133, 135, 136, 137, 144, 151,
159, 160, 161, 165, 167, 173,
174, 175, 176, 178, 181, 207,
210
Garyounis, 4
Güris, 146
Hillary Clinton, 33, 52, 86, 107,
117, 119, 136, 161, 182, 215
Đngiltere, i, x, xii, 2, 3, 5, 11,
13, 27, 34, 37, 48, 49, 50, 51,
52, 54, 60, 68, 79, 85, 87, 94,
95, 98, 99, 100, 102, 103,
107, 108, 109, 110, 112, 113,
116, 123, 126, 129, 135, 137,
138, 144, 159, 165, 173, 175,
178, 181
Đrlanda Cumhuriyeti Ordusu,
19, 133
Đtalya, viii, 2, 4, 9, 10, 11, 12,
13, 15, 37, 48, 49, 50, 51, 52,
56, 79, 85, 87, 92, 97, 102,
105, 112, 113, 116, 117, 119,
120, 121, 126, 133, 137, 167,
173, 178
Karagila, 28
Kargala, 5
Kuzey Afrika, x, 1, 55, 56, 57,
93, 126, 148, 173, 178
Kuzey Kore, 11
LISG, viii, 38, 39, 41
Libya Arap Cemahiriyesi, 130
Libya Dostları, 126, 161, 181
Libya Đslamcı Savas Grubu,
viii, 29, 38
Libya Milli Petrol Sirketi, 56,
171
Libya Temas Grubu, i, v, 53,
105, 110, 112, 113, 116, 119,
121, 122, 124, 126, 127, 177,
178, 201, 210
Magariha, 5
Marathon, 7
Metis, 146
MI6, 40, 41, 47, 85, 95
Mısır, iii, ix, 1, 2, 3, 15, 19, 20,
21, 22, 23, 25, 26, 28, 31, 34,
58, 85, 100, 120, 131, 136,
148, 157, 163, 165, 168, 174,
176, 177, 178, 181, 189, 202
Misurata, 1, 5, 88, 89, 96, 114,
120, 124, 129, 164, 178, 179
Mobil, 7, 57
Müsterek Güvenlik, xi, 65, 92,
170
NATO, i, iv, v, vi, ix, x, xi, xii,
12, 18, 20, 24, 34, 35, 36, 44,
48, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57,
58, 62, 65, 66, 69, 74, 78, 79,
84, 85, 86, 87, 88, 89, 91, 92,
93, 94, 95, 96, 97, 98, 99,
100, 101, 102, 103, 107, 108,
110, 112, 113, 114, 115, 116,
117, 118, 119, 120, 123, 125,
127, 128, 131, 132, 133, 134,
137, 138, 141, 144, 151, 152,
153, 154, 157, 158, 159, 161,
163, 167, 170, 173, 174, 176,
177, 179, 181, 183, 186, 197,
LĐBYA, ARAP BAHARININ SOLAN YÜZÜ
223
200, 201, 202, 203, 205, 207,
212, 214, 215, 219
NATO Genel Sekreteri, 51, 55,
93, 101, 112, 152, 158
Nijer, 1, 57, 129, 141
Nurol, 146
Odyssey Dawn, 62, 87, 181
Ouchy, 2
Petrol, iii, vi, viii, 5, 6, 8, 9, 10,
11, 42, 56, 57, 75, 147, 171,
195, 208
Ramla, 5
RASCOM, 18, 133, 167
Rejim Đdeologları, 30
Sirenayka, 2, 4, 5
Sirte, x, 7, 11, 35, 107, 128,
129, 132, 134, 146, 150, 168,
171, 181, 182
sivillerin korunması, 61, 64,
109, 114, 128, 163
Stratejik Konsept, xi, 170
Sudan, 1, 6, 15, 55, 57, 120
Tekfen, 146, 150, 189, 193, 203
The China National
Petroleum, 56
Tobruk, 5, 14, 58, 143
Tomahawk, 82, 87, 88, 89, 103
Trablus, ix, 1, 3, 4, 5, 20, 26,
29, 33, 34, 35, 37, 40, 41, 42,
51, 60, 62, 80, 82, 83, 95, 96,
97, 99, 101, 103, 110, 117,
119, 123, 124, 129, 142, 143,
144, 145, 146, 147, 148, 149,
150, 155, 156, 161, 163, 164,
172, 178, 179, 180, 181, 216
Tunus, iii, ix, 1, 19, 20, 21, 22,
23, 24, 25, 26, 28, 31, 33, 53,
57, 58, 100, 102, 131, 136,
157, 163, 165, 168, 174, 176,
177, 180, 181, 189, 202
Uçusa Yasak Bölge, iv, vi, 60,
91, 197
Uluslararası Af Örgütü, 25, 84
Uluslararası Ceza
Mahkemesine (UCM), 59
Unified Protector, vi, 84, 87,
97, 99, 101, 102, 151, 152,
174, 181, 212, 213
USS Kearsarge, 87, 102
USS Ponce, 87, 102, 188
Yugoslavya, 11, 57, 85
Yüksel Đnsaat, 146
Zintan, 26, 114, 135