Share This Article
Prof. Dr. Ali Serdar Erdurmaz
DPE Başkan Yardımcısı
Afganistan’da geçici hükümet kurulumu tamamlandı. Açıklanan hükümet üyelerinden önemli bir kısmı ABD tarafından terörist listesinde yer alan ve başına onlarca milyon dolar ödül konulan Taliban üyelerinden oluşmaktadır. Kurulan geçici hükümetin ABD ve AB’de ciddi bir hayal kırıklığı yarattığı ve beklentileri karşılamadığı liderlerin yaptığı açıklamalardan anlaşılıyor.
ABD ve AB kurulan hükümetin “kapsayıcı-inclusive” olması, diğer bir değişle Taliban dışındaki Özbek ve Tacik aşiretleri de kapsayan, kadınların hükümette yer almasına imkân tanıyan çok taraflı bir yapı içermesini arzu ettiklerini ifade etmişlerdi. Ancak, Taliban başlangıçta bu konuda açık olduğu izlenimi vermesine rağmen, sonuçta kurulacak hükümetin İslami kurallara ve Şeriat‘a dayalı yönetim benimseyeceğini, kadınların hükümette yer almayacağını açık bir şekilde ilan etmiştir. Devamında, kadınların her türlü spor müsabakalarını yasaklamış ve kadınların protestolarına taviz vermez bir yaklaşım sergileyerek, sopa ve kamçılarla müdahale ederek sonlandırma yoluna gitmiştir. Mevcut durumda ülke ekonomisinin çöktüğü, yeniden yapılanma için yurtdışından önemli miktar finansman yardımı ve yapılanma için danışmanlık alınması zorunluluğu Taliban yöneticilerinin önünde bir buz dağı gibi durmaktadır. Bu gerçeklik Taliban’ı uluslararası tanınma ve gerekli parasal ve kurumsal desteğin alınmasını sağlamak açısından daha ılımlı bir yönetim sergilemeye zorlamaktadır.
ABD ve AB kurulan hükümeti tanımayacağını açıklayarak, evvelce belirlenmiş olan bir kısım ekonomik fonları askıya almıştır. Rusya ise temkinli yaklaşarak, bir kısım serbestliğin sürdürülmesi konusunda cılız bir açıklama ile Taliban ile ilişki kuracağını beyan etmiştir. Bu konuda en çarpıcı ve umursamaz tavır Çin’den gelmiştir. Çin Taliban ile ilişki ve koordinasyonun devam ettirileceğini yüksek perdeden dile getirmiştir. Gelişmeler üzerine Taliban yetkilileri İslami kurallar ile çatışmadığı sürece uluslararasında her türlü ilişkiyi kurmaya ve sürdürmeye istekli olduklarını prensip olarak ilan etmiştir.
Bu durumda ne olacak?
Anlaşıldığı kadarı ile ABD ve AB “bekle gör” siyaseti ile geçici hükümetin icraatlarını izleyecekler ve daimî hükümetin hangi temellere bağlı olarak tesis edileceğini gözlemleyeceklerdir. Bu arada mevcut yönetim ile ilişkileri sürdürerek bir nebze kontrol mekanizması oluşturmaya çaba göstereceklerdir. Rusya yanı başında Çin’in etkisini azaltabilmek ve ön almak adına hem ekonomik hem de siyasi desteğini Taliban’dan esirgemeyecek ve gerekli desteği vermekte istekli davranacaktır. Ancak, Rusya’nın ekonomisi yeterli olabilecek midir? Soru işaretleri vardır.
Bu konuda en avantajlı Çin görülmektedir. Çin ekonomik olarak Afganistan’ı rahatlıkla destekleyecek, gerekli kurumsal yardım ve kredileri verecek konumdadır. Afganistan coğrafi olarak Çin’in “Kemer-Kuşak Projesi’nde” önemli bir yer tutmaktadır. ABD-Çin mücadelesinde Çin’in bu ülkeyi kaybetmesi projenin gerçekleşmesini önleyebilir. Bu nedenle Taliban’ın siyasi olarak kazanılması Çin için elzemdir. Siyasi desteği de ilave edersek, Çin oldukça tercih edilen bir ilişki formasyonu oluşturabilecektir. Bu avantajını kullanarak Pekin’in kurtarıcı pozisyonunu elde etmesi, Afganistan’dan ABD, AB ve Rusya’nın dışlanmasına veya onların arzu ettikleri ilişkilerin tesisine mâni olabilecektir. ABD ve AB bu olasılığı dikkate alarak alternatif yaklaşımlar sergilemek zorunda olduğunu mutlaka değerlendiriyordur. Batının Taliban’a hükümet ve yönetimi konusunda dayatmalara girmesinin Pekin’in yaklaşımı nedeniyle yeterli etkiye sahip olmayacağı ortaya çıkan manzaradan anlaşılmaktadır.
Konuya Türkiye açısından baktığımızda; Ankara’nın bir taraftan Taliban ile ilişkilerin boyutu üzerinde kafa yorarken, diğer taraftan bir NATO ve BM üyesi ülke olarak, kurulan Taliban hükümetinin Şeriatla yönetimini nasıl sindireceği arayışı içinde olduğunu görüyoruz. Ankara Katar’la birlikte hava limanı işletmesi konusunda görüşmeler sürmektedir. Ayrıca, Taliban tarafından kurulan hükümetin tanıtımı merasimine, Çin, Rusya, İran, Pakistan ve Katar ile birlikte davet edilmiştir. Anlaşıldığı kadarıyla, Ankara batıya yakın olması nedeniyle arada köprü vazifesi görme konusunda hem istekli hem de Taliban tarafından ılımlı bir yaklaşımla kabul ediliyor. Ancak, Kadın ve insan hakları ihlali, Şeriat yönetimi konusunda nasıl bir siyaset uygulayacağı konusu daha tam olarak olgunlaşmamış gibi. Türkiye “bekle-gör” siyaseti uygularken, ilişkileri geliştirme konusunda kararlı olduğunu ifade etmektedir.
Hiç şüphesiz, Kurulan İslami Devlet’in Geçici Hükümet’inin önümüzdeki süreçte yapacağı icraatlar resmin daha net görünmesinde etkin rol oynayacaktır. Ülkeler, özellikle ABD ve AB Taliban yönetimini tanıma ve ilişkileri geliştirme süreçlerini buna göre ayarlamaya çalışacaklardır. Ancak, Çin’in ilişkiler ve tanıma konusunda herhangi bir kaygısı ve ön şartı olmadığı için batının esas dikkate alması gereken unsur olarak durmaktadır.
Ankara’nın bir taraftan kendi bağımsız politikası gereği Taliban ile ilişkilerinin boyutunu değerlendirirken, diğer taraftan ABD ve AB ile çatışmaya yol açmayacak dikkatli bir yaklaşım Rusya ve Çin’e karşı oldukça zor olan çok taraflı bir siyaset izleyeceğini değerlendirmekteyiz.