Share This Article
Prof. Serdar Erdurmaz
ABD hükümeti 23 milyar dolarlık 40 yeni F-16 savaş uçağı satışına onay vermiştir. Bu satışın yanı sıra Türkiye’nin elinde bulunan 79 adet F-16 savaş uçağının modernizasyonu için gerekli kitin sağlanması da bu kapsam içine alınmıştır. Bilindiği gibi Türkiye her iki konudaki talebini 2021 yılında ABD’ye iletmiştir. Ancak, konu Türkiye’nin İsveç’in NATO’ya üyeliği konusundaki olumsuz tutumu nedeniyle ABD tarafından ertelenmiştir.
Ankara, İsveç’in PKK terör örgütü örgütüne destek verdiği gerekçesi ile üyeliğe karşı tavır almıştır. İsveç’in NATO’nun “birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” prensibi doğrultusunda üye ülkelerden biri olan Türkiye’nin aleyhine faaliyet gösteren terörist örgüt üyelerini ülke içinde barındırmaması ve her türlü faaliyetlerine karşı önleyici tedbir alması ve yasaklaması konusunda gerekli tedbirleri alması konusundaki talebini haklı olarak gündeme getirmiş ve üyeliğin temel şartlarından biri olduğunu ileri sürmüştür. İsveç bu konularda, her ne kadar Ankara tarafından yeterli bulunmasa da, birtakım girişimlerde bulunarak, Şubat 2023 de terör kanununda sıkılaştırma tedbirleri alarak, uygulamaya koymuştur. Yapılan görüşmelerin ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan NATO ittifakının Temmuz 2023, Litvanya zirvesi sonrasında İsveç’in üyeliğine onay vereceklerini ifade etmiştir. Neticede,23 Ocak 2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi İsveç’in üyeliğini onaylamış ve üyelik için Macaristan dışında bir engel kalmamıştır.
ABD Başkanı Biden’ın Ankara’nın yaklaşık üç yıldır sürüncemede bırakılan talebini Türkiye’nin İsveç üyeliğini onaylamasından hemen sonra Kongre’ye iletmesi manidar olarak görülmektedir. Her ne kadar Washington tarafında F-16 satışının İsveç’in üyeliği ile bağlantısının bulunmadığına dair söylemleri bulunsa da bu konunun Ankara üzerinde bir koz olarak kullanıldığı aşikardır. Başkan Biden, Kongre’ye Türkiye’ye F-16 satışıyla birlikte, Yunanistan’a ait 8,6 milyar dolar değerinde 40 adet F-35 satışının onayını da göndermiştir. Bu suretle, Başkan Biden’ın her iki ülke hava kuvvetleri arasında dengeyi gözettiği intibaını yaratmak ve Ankara’nın talebinin geri çevrilmesini önlemek istediği değerlendirilmektedir. Talep geri çevrilirse Yunanistan’a satış da gerçekleşemeyecektir.
Ankara’nın onayını müteakip, Kanada tarafından Türkiye’ye gönderilen ve sonrasında kesilen dron imalatına ait parçaların yeniden gönderilmesine ait anlaşma yenilenmiştir. Bu husus ve F-16 konusundaki sürünceme NATO üyeleri tarafından Ankara üzerinde nasıl gizli bir ambargo uygulandığını göstermesi açısından oldukça dikkate değer bir örnekler olarak görülmelidir.
Türkiye bir NATO üyesi, Batı ittifakı içinde yer alan ve yüzünü batıya dönmüş modern bir ülke olma çabası içinde olan ülkedir. Halen uygulamış olduğu bağımsız dış politika zamanın şartlarına uygun bir şekilde sürdürülmektedir. Türkiye’nin Rusya siyaseti mevcut şartlar içinde gerekli güç dengesinin sağlanması açısından gerekli görülmektedir. Ancak, Rusya’nın dış politikası halen Vladimir Putin’in varlığı ile müessestir. Putin sonrası Rusya ne şekilde bir süreç içine girecektir sorusu halen sisli bir perde gerisindedir. Rusya’nın ABD ve Avrupa ülkeleri gibi kominizim sonrası uygulamaya koyabileceği geleneksel bir dış politikası henüz olgunlaşmamıştır. Bu bakımdan, Ankara Moskova ile olan ilişkilerinde ABD ve Avrupa ülkelerini doğrudan karşısına almaktan uzak durmalıdır. Bu tür politikalar karşılıklı güven ortamını zayıflatmakta ve ulusal çıkarlar nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaçların karşılanmasında tarafları sıkıntıya sokmaktadır. Türkiye’nin ABD ve Avrupa ülkeleri ile olan ilişkilerinde ulusal çıkarların dikkatle değerlendirilmesine ihtiyaç olduğu aşikardır. Bağımsız dış politika uygularken stratejik gereksinimlerin gizli ambargolar ile koz olarak kullanılmasına karşı gerekli analizlerin yapılarak ittifak üyeleri ile olan ilişkilerde uygulanacak siyasetin belirlenmesi zorunluluğunun göz ardı edilmemesi çok kutuplu küresel yapıda uygulanması en güç hal tarzlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Her şeye rağmen, bu konuda daha duyarlı olmamız konusu yaşadığımız örneklerle bizi bağlamaktadır.