Share This Article
Geçen hafta Almanya’yı ziyaret eden Türkiye Savunma Bakanı Hulusi Akar
Alman meslektaşı Karrenbauer tarafından hem büyük bir nezaket hem de siyasi
olarak “kulağa hoş gelen bir söylemle” karşılandı. Türkiye’nin NATO’nun çok
önemli bir üyesi ve aynı zamanda Almanya için çok önemli siyasi ve ekonomik
bir ortak olduğunu ifade etti.
Son yıllarda Alman ve Türk siyasilerin birbirlerine karşı sert söylemleri ile ‘’Berlin
ve Ankara’daki sağır kulaklar’’ artık tam anlamıyla ortadan kalkmamış olsa da,
Almanya halen Türkiye’nin AB içindeki ‘’avukatı olma’’ rolünü devam ettirmeye
devam edecek gibi görünüyor.
Türkiye’nin son yıllarda icra ettiği başarılı askeri operasyonların Almanya
tarafından çok yakından takip edildiği ve başta Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA)
konusunda Türkiye’nin geldiği teknolojik seviye en üst noktaya gelirken, Alman
ordusu tarafında, halen, SİHA’ları envanterine katıp katmama konusunda ortak
bir kanı oluşmadığı görülüyor. Türkiye’nin on yıllardır en önemli silah ve
teknoloji tedarikçisi olan Almanya’da, son aylarda Türkiye’ye yönelik var olan
olumsuz yaklaşıma rağmen, Alman Koalisyon Hükümeti pragmatik bir yaklaşım
ile Türkiye’ye hem askeri ambargo konulmasını önlemiş hem de Türkiye ile
birçok bölgesel sorunda benzer yaklaşım içine girmiştir.
Almanya ile Rusya arasındaki ilişkilerin bir kriz doğurması ihtimali artarken,
Türkiye ile Rusya arasında askeri ve siyasi ilişkiler, Yukarı Karabağ savaşında da
görüldüğü gibi, son on yılda iki ülke arasındaki kompartımanlaştırılan konular
içinde işbirliği alanı dahilinde değerlendirilen bir gelişme olarak görülmektedir.
Almanya’daki siyasi ve ekonomi elitlerinin Türkiye yaklaşımı çok gerçekçi bir
noktaya gelmiş bulunmaktadır. Savunma Bakanı Akar’ın Almanya’dan neler
talep ettiğini bilmiyoruz. Fakat Almanya’nın, Türkiye’nin Rusya’ya daha fazla
yakınlaşmasını istemediği bilinmektedir.
Joe Biden yönetiminin Türkiye yaklaşımı da çok önemli olacaktır. Bu nedenle
Washington-Berlin-Ankara ekseni oluşacağı öngörülebilir. İngiltere’nin AB’den
ayrılması, Avrupa Savunmasında önemli bir boşluk oluşturmuştur. Türkiye’nin
oluşan bu ‘’boşluğu doldurma arzusu’’ Ocak ayı başında Cumhurbaşkanı
Erdoğan tarafından AB Büyükelçilerine verdiği yemekte ifade edilmiştir.
Temel soru ise şudur? Bu yıl Eylül ayında yapılacak Almanya genel seçimlerinin
sonucunda kurulacak yeni Hükümet, Merkel politikalarını devam mı ettirecek
yoksa yeni bir yaklaşım mı benimseyecek? Beklenti, Almanya’nın Bismarck veMerkel tipi bir ‘’realpolitik ve pragmatizm’’ yaklaşımlarını birlikte devam
ettirecek olmasıdır.
Sonuç olarak, Türkiye’nin son yıllardaki Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz’de
sergilediği askeri başarılar Türkiye’yi bölgesinde çok daha güçlü bir konuma
getirmiştir. Alman mevkidaşı Karrenbauer’in Savunma Bakanı Hulusi Akar’a
Türkiye’nin her zaman Almanya’ya güvenebileceğini söylemesi Ankara
açısından iyiye işaret olsa da, sorun Almanya’nın bunda ne kadar samimi
olduğudur. Şimdi test edilmesi gereken Almanya’nın samimiyetidir.
Önümüzdeki günlerde yapılacak NATO ve Mart ayındaki AB toplantısı bu
testlerin yapılacağı toplantılar olacak. Bekleyip , göreceğiz.